dore okulları
Malatya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.37
  • EURO
    35.04
  • ALTIN
    2325.4
  • BIST
    9104.24
  • BTC
    69955.93$

Misyon ve vizyondan habersizler


Misyon ve vizyondan habersizler
Murat Çetin, Oğuzhan Ata Sadıkoğlu ile görüştü.
Narin

Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO)'ndaki seçimlere saatler kala, yine bir gazetecilik başarısına imza attık. Adaylardan Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, Malatya Time Yayın Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Murat Çetin'e, MTSO'nun mevcut yapısını, seçim listelerindeki oynamalarla ilgili görüşlerini, gelecekle ilgili planlarını ve başkan seçilmesi durumunda hayata geçireceği projelerini anlattı.

 sadikoglu1

SÖYLEŞİ: MURAT ÇETİN

Sayın Sadıkoğlu, izin verirseniz sorularımı bazı yorumlar eşliğinde soracağım. Malum olduğu üzere seçime saatler kaldı. Seçimle ilgili bir hayli iddia ortaya atılmış durumda. Çok ciddi bir çekişmenin olduğunu söyleyebiliriz. Bunlar TSO'nun önemini göstermektedir. Geçtiğimiz günlerde 54 tane üyenin oy kullanmayacağına dair mahkeme kararı verildi. Bir üst mahkeme ise bunu bozdu. Ayrıca geçtiğimiz aylarda adaylığını açıklayan Namık Şahin adaylıktan çekildi. Çekilirken de bazı iddiaları sıraladı. Geçtiğimiz günlerde MTSO'nun mevcut başkanı Hasan Hüseyin Erkoç ile yaptığım röportajda Namık Şahin'in iddiası üzerine sorduğum bir soruya cevap olarak “Listelerde herhangi bir sıkıntı ve oynama yok.” demişti. Az önce sıraladığım gelişmeleri bir de sizin yorumlarınızla öğrenmek isteriz.

Öncelikle MTSO seçimine verdiğiniz önemden dolayı teşekkür etmek isterim. Fırsat eşitliği tanıdığınız için de ayrıca teşekkür ederim. Mevcut yönetim sürekli insanları aldatmaya yönelik hareketlerde bulunmaktadır. Yıllardan beri kendi kurmuş oldukları hegemonyalarını sürdürmek adına aldatıcı ifadelerle, eksiklikleri, kapatma yoluna gitmişlerdir. Veri tabanına ve ilgili kurumlara aldatıcı bilgiler vererek yanlışı yanlışla kapatma derdine düşmüşlerdir. Dolayısıyla bunlarla ilgili net bilgiler verebiliriz. Bugün gelinen noktada, esnafın, tüccarın ve sanayicinin gayret göstererek verdiği aidatlar heba edilmiştir. Birileri kendilerini müdafaa etsin, haklarını korusun, eksiklikleri görerek bürokrasinin önünü açsın ve ticaretin nasıl daha üst çıtaya çıkartılabileceğiyle ilgili çalışsın diye aidat ödemektedirler. Ödenen aidatlara karşılık orada oturan bir yönetim ise seçim süreci içerisinde çeşitli iftiralar atarak, bahaneler uydurarak ve listelerle oynayarak konumlarını koruma derdine düşmüştür. Veri tabanındaki oynamalarla ilgili olarak yüzlerce örnek verebilirim. Mesela birisi geçen dönem 6. Gruptan meclise girecek, meclis başkanı seçilecek ve bu kayısı kuruyemiş perakende satıcılarının içerisinde olacak, kendi işi de perakende ve ihracata yönelik olmayacak olur mu böyle şey. Kimden bahsettiğimi anlamışsınızdır. Sayın Sami Payza, bu işlerin çoğunun oluşmasında bu tip hilelerle insanları aldatarak oy korumak kaygısı içerisinde yerini korumaya çalışıyor. Mesela şu anda da 30. Grupta seçime giriyor. Yani bir meclis başkanının kendi iradesiyle TOBB'a yazı yazarak 6. Gruptan 30. Gruba çekilmesi çok kolay olan bir şeydir. Baktığınız zaman 30. Grup ihracatçıların olduğu grup ve bugün şire pazarındaki bir çok ihracatçı, kayısı ticareti yapan arkadaşlarımızın tamamını da kayısı perakendecilerinin içerisine atılmış durumda. Nasıl tabanından 6. Gruptan 30. Gruba gidiyor ve iki satır yazarak TOBB'dan düzeltemiyor. Bu samimiyetsiz ve kendi konumunu korumak için insanların aklıyla dalga geçmektir. Gelinen noktada; listeleri vermemek, yanlış listeler vermek, geçmişten bugüne kadar gelen süre içerisinde adres ile telefon listelerini vermemek, listelerdeki insanların yerlerini değiştirerek sizi zor duruma düşürmek, insanlardan tepki olduğu zaman ben vermeyeceğim oyumu diyen insanlara o gruptan çıkarıp farklı gruplara atmak bunların yaptığı ciddi anlamda yanlışlıklardır. Biz bu konular hakkında mahkemeye de müracaat ettik. Fakat gelin görün ki adalet sisteminin geç işlemesinden kaynaklı bu seçime girdikten sonra belki bir sonuç alabileceğiz. Bizim buradaki yapıyı değiştirmek için gayretimiz şudur: Samimi olacaksınız, hizmet etmeye çalışacaksınız ve insanlarda hizmetlerinizin karşılığında sizi gerçekten oraya layık görüyorsa, insanlara liste vererek onlara bu noktada hizmetle gayret gösterdiğinizde hiçbir problem olmadan oraya yeniden seçilebilirsiniz. Lakin sizin böyle bir çabanız yoksa liste oyunlarıyla oy devşirerek mesai saatinden sonra borçlarını ödemeyenlerin oy kullanabilmesi için kendi eşlerinizin kredi kartlarıyla, kendi kartlarınızla insanların borçlarını ödeyerek ki elimde belgeler mevcuttur oy devşirmek suretiyle insanların emeğine saygısızlık edip karşınızdaki üyelerinizi hiçe saymaktır. Dolayısıyla bunlar yanlış, toplumu kandıramazlar, insanlar artık bilinçli. TSO'nun bugüne kadar ki icraatlarının yetersizliği bunların gayretsiz çabaları orada oturmak için sadece 3-5 tane ailenin oradaki menfaatlerini, aile menfaatlerini korumak adına olduğunu toplumumuz biliyor. Çoğu kendisi bize ifade ediyor. Listelerle oynadılar. Oy vermeyen üyeleri sahaya çıkıp tespit edip farklı gruplara attılar. Üye olup burada meclis üyesi adayı olanları listelerden çıkartıp farklı listelere atarak aday olan insanların zora düşmesini sağladılar. Bunlar hepsi yanlıştır.

İNSANLARIN AKLIYLA DALGA GEÇİYORLAR

Sayın Sadıkoğlu, seçim sürecinde sürekli “Listeler” kelimesi tekrar ediliyor. Geçtiğimiz günlerde MÜSİAD Şube Başkanı sayın Hüseyin Kalan ile yaptığım röportajda ona da sormuştum. Hatta şöyle bir iddiada bulunmuştu. “Her grup başına 100 lira gibi bir ücret alıyorlar. Namık Şahin adaylığında da TSO'ya ciddi bir ücret ödendi ve her istediklerinde de listelerin farklı farklı olduklarını gördük” demişti. Hasan Hüseyin Erkoç ile yaptığımız röportajda da bir veri tabanından bahsediliyordu. Dolayısıyla aynı soruyu Hüseyin Kalan'a da sormuştum. Size de sormak istierim. “Listelerle oynamak” ne demektir?

Şimdi sayın Namık Şahin'in ve sayın Hüseyin Kalan'ın söylediklerine katılıyorum. Çünkü doğru söylüyorlar. Listelerle oynamak diye bir şey var. Siz kişilerin, sisteme giriş yaptığı bir otomasyonun başındasınız. Yani bir bilgisayara hangi bilgiyi girerseniz ona göre veri tabanına geçer ve o grupta o üye kendini adlandırılmış olur. Siz bir giriş yaptığınız firma sektörünü inşaat olarak sınıflandırırsanız o şekilde kalır. Lakin o kadar yanlışlıklar var ki. Diyelim ki Hasan Hüseyin Erkoç doğru söylüyor. Hasan beyin söylediği veri tabanında sapma olabilir. Diyelim ki inşaat ve akaryakıt işiyle uğraşan bir firmayı inşaat olarak kaydetmişsinizdir. Ama firma akaryakıt işiyle de uğraşıyordur. Bu şekilde %5'i geçmez ama TSO listelerinin yaklaşık %60'ı ile oynandı. Bunu üyeler çok iyi biliyor. Burada siz bilgisayar başındaki insanın geçmiş dönemde petrolde olduğu halde başka işe atıyorsanız kendi kendine bu gitmez. Hasan bey insanların aklıyla dalga geçiyor. Bence dürüst olsun, doğruyu söylesinler. Ben aslında bu süreçte bu tip şeyleri konuşmak istemezdim. Bu anlamda üyelerimizden de özür diliyorum. Ama üye olan Namık beyin de bizlerin de yaşadığı hem verdikleri liste yanlış, hem üyelerin oy verip vermemesine göre yerleri değiştirilerek, farklı gruplara atılması yanlış. Normalde yasal değil. Yasa şunu belirtiyor; bir üyenin yerini değiştirecekseniz, seçimden altı ay önce üyeye bilgi verirsiniz. Seçime altı ay kala kesinlikle üyelerin yeri değişmez, kanunda bu nettir. Altı ay önce bilgi verip üyenin inisiyatifini alıp yerini değiştirirsiniz. Mesela petrol, akaryakıt, inşaat yazıyordur, size bilgi verir. Der ki siz petrol işi ile uğraşıyorsunuz ben sizi akaryakıta taşıyacağım. Neticede haber vermeden, hiç kimsenin bilgisi olmadan gruplar değişti ve o bilgisayarın başındaki veri tabanın içerisindeki insan da oradaki genel sekreter ve oradaki çalışan personeldir. Onlar da sizin talimatınızla hareket ediyor. Şimdi veri tabanında %3 - %5 sapma olursa biz ona bir şey demeyiz. Ama %60 - %70 listelerin hepsi sürekli değiştirmek suretiyle size oy verenle verilmeyen arasında farklılık yaratmak suretiyle karmakarışık bir sistem oluşturuldu. Bunu da seçimi kaybetme kaygısıyla yapıyorlar. Diğer gruplarda yüzdeleri oynamış insanlar kendilerini biliyorlar, bizim elimizde evraklar da var. Sami Payza'nın meclis başkanının geçen sene kuruyemiş ve kayısı ticareti yapan perakende sektöründen, meclis başkanı olduğu halde bugün kendisine oy vereceklerle beraber 35-40 ile birlikte ki hiçbir ihracat yapmıyor, kayısı ihracatları grubu, 30. Gruba nasıl geçtiğini merak ediyorum. Hiçbir ihracatı yoktur. Kendisi ihracatta yapmış olamaz çünkü geçen sene geldiği grup o.  Gidip Şire Pazarı'nda sorabilirsiniz. Yıllarca ihracat yapmış emek vermiş ülkemize döviz kazandıran gerçekten yaptıkları işte memleket için faydalı olan insanlara sorun, hiçbirini ihracatçılar da bırakmadı. Sami Payza, bütün grupları değiştirdi. Yapmış olduğu seçimlerde iftira atmak bu tür hileler ile ve oy devşirmeleri ile insanların aklıyla dalga geçmek yıllardan beri yaptığı sistemdir. Yirmi beş seneden beri oturmasının sebebi de budur. Kendisi kayısıcı olmasına rağmen kükürt oranından dolayı ki kükürtten dolayı kayısıcıların yediği cezayı bile açmaktan acizdir. Hiçbir çaba gayret sarf etmemiştir. Oradaki perakendeciye hiçbir katkı sağlamamıştır. Hepimiz burada yanlış bilgi veriyoruz da Hasan bey mi doğru söylüyor?  Her dönem, “Bundan sonra aday olmayacağım” diyen ve insanları aldatan Hasan beyin bu konuda da insanları aldattığını düşünüyorum.

sadikoglu2

MAKAM ARABALARINI BIRAKIP, ESNAFIN İÇİNDE DOLAŞSINLAR

Bildiğimiz kadarıyla Hasan Hüseyin Erkoç, 15 yıldır MTSO'nun başında bulunuyor. Siz onun yerinde olsaydınız şu anda Malatya ekonomisi için neler yapmıştınız?

Öncelikle Malatya çok ciddi avantajlarla donanımlı bir yer. Girişimci ruha sahip insan sayısı çok fazla. Hem ülke içinde hem ülke dışında Malatya'lı olup yatırım yapmayı düşünen sadece Malatyalıları buraya çekebilseydik, Malatya'yı biz belki de Antep'e yakın bir yer haline getirmiş olacaktık. Bakınız organize sanayilerde bugün hâlâ ahbap-çavuş ilişkisiyle yer tahsisi yapılıyor. Hâlbuki biz yıllarca söyledik, yatırımcının yatırım maliyetini istihdam yaratma sayısı, teknolojik yatırım veya normal yatırımcı, o kriterler ve de yaptığı yatırımlarla beraber ülkeye döviz getirisi olarak ihracata yönelik yatırım yapıyor mu yapmıyor mu bunlarla, kriterleri belirler, puanlama sistemini belirler bunları bir komisyon önüne koyar, organize sanayilerde arsa ve yer sağlarsınız. Dışarıdan gelen yatırımcıların çoğunu geri çevirirken, organize sanayilerde ahbap-çavuş ilişkileriyle birçok insana yer tahsis ettiler. Gerçek yatırımcı değil kiraya veren ve orada katma değer arzusu olmayan, kendi eş dost ve arkadaşlarına yer tahsisi yaptılar. Bu memleketin sanayisini çok geri bıraktılar. Dolayısıyla ticaretle ilgili kısımlarda insanların misyonunu ve vizyonunu açmadılar. Bunları sektörel fuarlara götürüp, “Nasıl katma değer yaratırız” diye çabaları olmadı. Fuarlara gittiler ama kendi eş ve dostlarını toplayıp ticaret gayreti içerisinde olmak için gitmediler, turistik amaçlı gittiler. Dolayısıyla marka yaratmak için şehrimizde üretim yapan insanların elinden tutup destek verme, onları marka olma yolunda teşvik etmediler. Devletin sağlamış olduğu imkân ve teşvikler net bir şekilde insanlara ifade edilmedi. Ticaret ve Sanayi Odası'nın içerisinde ihracata yönelik bir birimleri yok. Kimsenin bilgi ve ufkunu açmadılar. Aynı şekilde geçmişten bugüne kadar burada süre gelen insanların bürokratik engellerinde önlerine düşüp gayret içerisinde olmadılar. Özellikle inşaat sektörünün önünü açmak için gayret göstermediler. Biz şunu yapardık, bir kere insanlar orada gerçekten bir ticaret odasının ruhunun olduğunu anlayacaklardı. Sadece kendi üyelerine protokol uygulayan, üyelerin parası ile bindikleri makam arabalarıyla üyeye protokol uygulayan bir oda olmamalı. Üyelerine mütevazı olmalı ve üye ile içli dışlı olmalı. Ama bizim üyelerimizin aidatı ile orada binalar yaptılar ama katma değer yaratacak kurumlar oluşturamadılar. Gelinen noktada Ticaret ve Sanayi Odası, Malatya'nın ekonomik kariyerine katma değer yaratmadı. Biz olsaydık projeler üretirdik, departman oluştururduk. Avrupa Birliği fonlarından milyonlarca para, farklı bütçelerle her ile yetki sağlarken Malatya bu bütçelerden payını alamadı. Bu bütçelerden payını aldığında yine aynı şekilde işletmeler kurumlara ticaretin içerisinde olan insanlara yansıyacak. KOSGEB'in ve ona benzer grupların kendi gayretleriyle tanıtımını yapmaya çalıştıkları teşvikleri üyelerimize tam net anlatamadığımızı, gerekirse departmanın oluşturulup, üyeleri tek tek gezerek. İşletmelerin genişlemesini sağlayabilirlerdi. Fiziki şartları oluşturulmuş siteler oluşturabilirlerdi. Mesela ayakkabıcılar sitesi, toptancılar sitesi buna benzer bir sürü site oluşturabilir ve bu işletmelerin gidişatlarını ve konumlarını pazar yaratarak aynı yerde toparlayabilirlerdi. Bu Türkiye'deki ticaretin gelişme sürecinde Malatya'yı geride bıraktı. Kayısının tanıtımı ile ilgili gayretleri olmadı. Yıllar sonra kayısının patentini aldıklarını söylediler ama kayısının patentini almak, kayısının değerini yükseltmez. Kayısının değerini yükseltmek için kayısıyı endüstri ürününe çevirmek gerekir. Kayısı katma değerli bir şekilde yurt dışına satılırsa ekonomik değeri artar. Baktığımız zaman basit bir tabela vergisinin artmasında bile, belediyelerimiz ile düzgün bir şekilde görüşüp onlara izah edebilirlerdi, kademeli olarak  bir geçiş yapmalarını sağlayabilirlerdi. Esnafın fikrini beyan etmediler. Esnafın mağdur olduğunda kendini ifade edebileceği bir ticaret odası oluşturmadılar. Üç beş aileyi organizede tam yetkili kıldılar ve onlar kendi kafalarına göre organizeleri rant kapısı haline getirdiler. Biz olsaydık, bugün ekonominin ve sosyal hayatın içine ticaret odasının ruhunu hissettirmeye gayret gösterirdik. bunu başarırsanız girişimci ruhu olan bir şehirde kendinizi o insanlarla beraber adlandırırsanız ticaret odası olarak ticaretin, ekonominin ve sosyal hayatın içerisinde ticaret odası Malatya'ya çok şey katardı. Bugün işsizliğin önüne engel olmak için proje üretme dertleri yok.  İki yıl kalmış seçime baktığımız zaman proje üretiyorlar “On beş bin istihdam yirmi bin istihdam elli bin istihdam” diyorlar. Arkası boş. Şimdiye kadar oradaydınız on beş sene olmuş. Bu yıllar içerisinde siz neden böyle bir proje yapmadınız da bugün gelip son iki gün kala proje üretmeye gayret gösteriyorsunuz. Bizimle dalgamı geçiyorsunuz? Artık samimi olmaları lazım, hileyle hurdayla bir seçim almak uğruna kaygılarının dışında gerçekten hizmet etmek lazım. Hasan beyin performansını şu anda çok iyi görüyorum. Neyi iyi görüyorum? Seçime son bir ay kala kapı kapı dolaşma konusunda iyi görüyorum. Seçime son bir ay kala göstermiş olduğu tempoyu normalde dört yıllık bir süreç içerisinde üyelere hizmet için yapabilselerdi bugün üyeleri tek tek gezmelerine, yalvarıp yakarıp oy istemelerine gerek kalmazdı. Dolayısıyla üyelerimiz hizmetlerini beğendikleri insanları görüp onları takdir ederlerdi.

PROJELERİ OLMADIĞI İÇİN BEL ALTI VURMAYA ÇALIŞIYORLAR

 Sami Payza'nın bir açıklaması olmuştu.  Sizin verdiğiniz reklamlarla alakalıydı. Sami Payza, her meclis toplantısında huzur ücreti adı altında bir para alındığını ve yılda 13 lira alındığını, 12 lira ile yapacaklarına tam vurgu yapmıştı. Akabinde reklamları çıkmıştı ama bir gafa imza atmıştı. “Oğuzhan Ata Sadıkoğlu'nun eğer reklam verecek parası varsa bu parayla kendisini evlendirelim” tarzında bir ifade kullanmıştı. Bunu nasıl yorumluyorsunuz? Neden bunu söyleme ihtiyacı hissetti? Kendi pencerenizden bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Şimdi toplumu yanıltmak, toplumu kandırmaya çalışmak, toplumun aklıyla dalga geçmek, bugüne kadar ticaret odasının yapmış olduğu ve hâlâ da yapmaya devam ettiği bir şey ama toplumumuz bilinçli üyelerimiz artık bazı şeylerin farkına vardı. Dolayısıyla proje anlatma gerçekten bu polemikten çok uzak proje anlatarak yapacağım işleri icraatları anlatarak toplumun değerlerine nasıl katkı sağlayabileceğimizi izah ederek bir seçime girmek isterim. Seviyeli bir seçim olması için defalarca bunları da Hasan beyle görüştüm. “Biz yarın birbirimizin yüzüne bakacağız” dedim. Gönül isterdi ki projeleriyle bizi vurmaya çalışsınlar. Bel altı iftiralarla seçime başladığımızdan beri “Şunun adamı bunun adamı” tarzında laflar ediliyor. Biz kendi ticaretiyle uğraşan esnafız. Aşağı-yukarı 25 senedir ticaretin içinde bir insanız. Yani dolayısıyla bizim ticaretin her kademesinde iznimiz var fikirlerimiz projelerimiz var. O insanların projeleri olmadığı için bu tip polemiklerle bel altı vurarak seçim alabileceklerini zannediyorlar. Bu da aslında aciziyetlerini göseriyor.  Yani seçimi kaybetme kaygısıyla “Bunu söylersem nasıl insanların kafalarını bulandırabilirim” diye uğraşıyorlar. Sami Payza şark kurnazlığı yapmıştır kendince. Dinimizce evlilik mukaddes bir müessesedir. Bu takdir-i ilahidir, nasip kısmet meselesidir. Kimseyi ilgilendirmez. Kısmet neyse o olur. Bu nokta da Sami Payza'nın projelerini anlatmasını tavsiye ediyorum. Ama çok evlilik konularıyla ilgileniyorsa bizim yaşımızda bekâr oğlu var önce onu evlendirsin.

MALATYA'NIN VİZYONUNU ÜST SEVİYELERE ÇIKARMAK İÇİN BAŞKANLIĞA TALİBİM

Sayın Sağdıkoğlu, seçmenlerimize neler söylemek istersiniz?

Bizim bu makam ve koltukla ilgili kaybedip  ya da kazanmakla ilgili kaygımız yok. Gerçekten şahsımızla ilgili önemli değil. Ama Malatya'nın kaybedebileceği bir 4 sene daha olmasın. Çünkü Malatya'nın böyle bir lüksü yok. Çaba ve gayret içerisinde olmadan sadece o makamı işgal etmek adına, kendi egolarını tatmin etmek ve üç beş tane ailenin şahsi işini gayretli bir şekilde görmek adına orada oturan bir ticaret ve sanayi odası yönetimi var şu anda. Herkes bu üç beş aileyi net şeklide bilir. Bunlar faiz rantıyla sermayeyi elinde tutup ciddi anlamda Malatya'ya katma değeri olmayan insanlardır. Sadece oraların rantıyla ticaretlerini döndüren insanlardır. Malatya'nın bu işe sahip çıkacağına olan inancım tamdır. Malatya'nın vizyonunu ve ekonomik çıtasını daha da üst seviyeye tırmandırabilen bir ticaret odası olması için projelerimiz var. Bugün birlik olma vakti. İş dünyası birlik olur bu zamanda gayret gösterirse Malatya kabuğunu kırmış ve yeni bir vizyon kazanmış olacak. Bugün biz ticaretin üst seviyeye taşınması için genç ve dinamik bir oluşumla ticaret odasını yönetmeye talibiz. Donanımlıyız, birikimliyiz, tecrübeliyiz ve genciz. Bir şans verilirse Malatya'yı daha iyi yerlere taşıyabiliriz. Lakin herkesin oyunu kullanması ve bu şehre duyarlı olması gerek. Hatır-gönül ilişkisi sonucu oy vermemeleri lazım. İnsanların yapılması planlanan projeleri değerlendirmeleri lazım. Dedikodulara, yanlış söylemlere kulaklarını kapatmaları gerek. Malatya için çalışma aşkı ile bu değişimin gerektiğine inanıyorum.

HESABA ÇEKİLMEK İSTEMEDİKLERİ İÇİN KAVGA EDİYORLAR

Kamuoyunun da malumu olduğu üzere, TSO kavgalarla anılan bir kurum olarak akıllarda kaldı. Yaşanan son kavganın sebebini başkanımıza sorduğumuzda “Büyük bir talihsizlik” olarak yorumlamıştı. Bu hususta bir bilginiz var mı?

Bu kavgalar, üyelerimizin bugüne kadar ki bu insanlara verilmiş olan yetkilere, yöneticilerin hizmet etmek yerine orayı işgal etme noktasında olmalarından kaynaklıdır. Kendi babalarının çiftlikleri gibi gördükleri için “Az olsun benim olsun” mantığıyla kendilerine bir dünya yarattılar. O dünya içerisinde kimsenin hesap sormasına izin vermeden eleştiriye kapalı bir şekilde yaşantılarını devam ettiriyorlar. Kavga kültürü bilinçsiz toplumlarda ortaya çıkmaktadır. Kendini ifade edemiyorsan kavga etmek zorundasın. Yaptıkları işlerle ilgili hataların ve eksikliklerin hesaba çekilmemesi için yaptıkları kavgadır. Hesapları inceleme komisyonundaki bir arkadaşımız “Masrafları yaparken gerçekten Malatya'ya ne katkınız oldu? Niye tek bir yerden kayısı alıyorsunuz?” şeklinde bir soru yöneltmişti. Sonra bu arkadaşlar dayak yedi. Bu sizin orayı yönetemediğinizi, orada iradenizin olmadığını, hesap veremeyişinizin bir çaresizliği olarak yapılan zorbalık net bir şekilde ortadadır. Bu kurumu bırakmamak için insanları darp etmeye, listelerle oynamaya, yalana ve hileye başvurmaları yerine çalışmalarını tavsiye ederim. Bugüne gerçekten gayret göstermiş olsalardı 10-15 yıl içerisinde insanların takdirini alırlardı. Bu tip yollara da başvurmazlardı. Burayı dünyaları gibi küçük göstererek hizmetlerinde yetersiz kaldılar. İnsanları bu kurumdan soyutlayarak yıllardan beri TSO'yu yönettiler. Vizyonları hizmet vermek ve yenilikçi olmak olsaydı kimse seçimlerde karşılarında olmazdı.

YATIRIMCININ KAÇMASININ EN BÜYÜK SEBEBİ, YÖNETİMİN BECERİKSİZLİĞİDİR

Sayın Sadıkoğlu, kulağımıza gelen bilgilere göre, yatırımcılar buraya gelip iş yapmak, icraatta bulunmak istediklerinde TSO'nun yeterli imkânı sunmadığından dolayı geri dönüyormuş. Siz böyle bir şeye şahit oldunuz mu?

 

Birçok yatırımcı bunu yaşadı. Biraz önce de dediğim gibi ahbap-çavuş ilişkisiyle arsa tahsisi olmaz. Bir kriteriniz yok, bir standartınız yok. Gelen yatırımcıların önünü açabilecek bir departmanınız yok. “Biz sizin yanınızdayız” diyen bir departman yok. Sadece hatırla gönülle yapılan işler sonucunda burada çevresi ve tanıdığı olan bunlara yakın olan kim varsa onların önüne düşüp gayret gösterdiler. Diğer gelen yatırımcıların çoğuyla ilgilenmediler. Malatya'nın içerisinde de orta ölçekli olup kendini geliştirmek ve büyümek isteyen insanlarla da ilgilenmediler. Dolayısıyla bu yapılanların sistematik bir şekilde düzene oturtulması lazım. Kural ve kaidelerin olduğu, yatırımcının yatırımına göre kriterlerin belirlendiği bir yapıya dönüşmesi lazım. Biz bunlara şahit oluyoruz. Bizim şehir dışındaki hemşerilerimizin bu bölgede yatırım yapamayıp Elazığ'a, Adıyaman'a veya farklı illere kaydığını biliyoruz. Onların buradan kaçıp gitmelerinin tek bir sebebi var. O da MTSO'yu yönetenlerin ilgisizliği ve beceriksizliğidir.

Sayın Sadıkoğlu, bize vakit ayırdığınız için teşekkür ediyoruz.

Ben teşekkür ederim. Son söz olarak, “Seçimin sonucu ne olursa olsun, kazanan Malatya olsun” diyor, şahsınızda bütün Malatyalılara selam ve saygılarımı sunuyorum.

sadikoglu3

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!