dore okulları
Malatya
16 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.44
  • EURO
    34.46
  • ALTIN
    2474.0
  • BIST
    9679.8
  • BTC
    63067.05$

Muhalefette Kalmaya Mahkumsunuz!...


Muhalefette Kalmaya Mahkumsunuz!...
Narin

Ülkemizde artık muhalefetin olmadığını, varsa bile muhalefet yapamadığını kabul etmiş bulunuyoruz. Muhalefet deyince aklınıza ilk olarak CHP gelmesin, malumdur ki birçok siyasi parti mevcut ülkemizde. Hepsini iktidara karşı konumlarıyla biliriz. Hepsinin tarlasında muhalefet tohumları ekilidir. Mutfaklarında hükümeti değiştirmek yemeği pişer. Bilmem katılır mısınız, toplasan hepsini bir CHP etmez, CHP'yi de toplasan bir muhalefet etmez.

‘Seninki böyle bir önyargı' diyebilirsiniz ama her yönetimde iktidar vardır, ancak muhalefet sadece demokrasilerde olur.

Demokrasinin nimetlerinden biri de muhalifin varlığıdır.

Baskın ve baskıcı yönetimlerin ortaya çıkmasını önleyen önemli bir değerdir aslında. İktidar sarhoşluğu ve güç algısıyla zaman zaman hatalar yapma ihtimali bulunan yönetimlerin uyarılması gerekliliğinden doğduğunun altını çizelim.

Kaldı ki bırakın Türkiye'yi aynı muhalifsizlik durumu şehrimiz için de geçerli. Diğer illeri bilmiyorum fakat Malatya'da muhalefet diye bir şey yok. Evet, maalesef yok. Aklınıza muhalefet yapacak kimse yok gelmesin sakın, var! Sorun muhalefet yapamamaları… Mesela CHP milletvekili Veli Ağbaba var, CHP'nin yegâne Malatya mebusu. Malatya'da CHP'nin değil sanki AK Partinin 5'ci milletvekili gibi davranır. Tamam, meclis çatısı altında AK parti ve Recep Tayyip Erdoğan'a sallamakta pek maharetli ama aynı performansını Malatya'da her ne hikmetse göstermemesiyle ünlü. Konu ulusal siyaset olunca kılıcını kınından çeker lakin Malatya'da çakısının ucunu göstermeyi dahi akıl etmez. Soruyorum: Veli Ağbaba'nın bu güne değin Malatya yönetimi, milletvekilleri için bir muhalif sesine rastladınız mı hiç? Kimi çevreler diyor ki; “CHP'nin Malatya veliahttı AK Partililerle Malatya'da iş tuttuğu için konuşamıyor.” Doğrusu mantıklı gelmekte. Şayet Malatya'da iktidar Partisi veya Ak Partili milletvekilleri hakkında konuşursa, yani muhalefetin icabını yerine getirmeye çalışırsa ta Sibirya'ya sürgüne gönderirler. Buradaki Sibirya'ya sürgüne gönderirler benzetmesi bir deyim varın siz ne demek istediğimi anlayın. Bunu ben söylemiyorum. Toplumun % 80'i söylüyor.

Ha bir de CHP il Başkanı Enver Kiraz var…

En son 2017 yılında Samanköy'de meyve suyu firmalarının kayısıyı çok düşük fiyata aldıklarını protesto etmek için Piere-Cardin ayakkabılarıyla kayısı üzerine çıkıp, çiğneyince “nimete öyle basılır mı?” yaftası yemiş, kaş yapayım derken iki göz de çıkarmış misali yaptığı şeyin bin pişmanlığı ile yerine oturmuştu. Her camiadan tepkiler yükselmişti. Kayısı protestosu bir an da Enver Kiraz'ı protestoya dönüştü. Daha doğrusu “işte CHP zihniyeti budur, nimeti böyle ayaklar altına alır bunlar” metaforu ortaya çıkmış, –keşke o protestoyu hiç yapmasaydım– daha iyiydi noktasıyla sonuçlanan bir şehir efsanesi kaldı hafızlarda.


Gelecek Partisi gelecek mi gelmeyecek mi belli değil. Deva partisi Malatya'da İbrahim Gezer ismi ile anılıyor ama orda da icraat yok gibi. Muhalefetin en büyük handikabı AK Parti'nin başarısızlığı ve Recep Tayyip Erdoğan'ın gidişi üzerine siyaset belirlemekse… O halde böyle ürkekçe davranmaları ve üstelik konuşmaya lüzum görmemeleri herhalde Ak Partiyi bir 33 yıl daha iktidar yapar.

Daha sayayım mı? Saadet Partisi'nin Malatya ayağı var, İYİ Parti var, Muharrem İnce hareketi, TDP partisi var… Yani var oğlu var.

Bir sürü muhalefet partisi veya muhalif olma görevlerini yerine getirecek güçler bulunuyor ama işte konuşmaları gerektikleri yerde konuşmamaları çok manidar ve tuhaf bir şey.


Sorsan Ak parti diktatörlük kurmuş, konuşursak paçamızdan tutup direk Silivri'ye atar bizi derler. Dilimizi keserler, iki lafın belini kırsak bir ekmeğe muhtaç eder bunlar, sokağa çıkarken bile peruk, sahte sakal, gözlük, James Bond paltosu giyiyoruz, kafamızı dahi korkuyoruz pencereden çıkarmaya, tek adam rejimi, beyaz Toroslarla bir gece yatağımızdan kaldırırlar, rejim değişikliği şeklinde bir sürü maval okumaları gayretlerinin altında; proje üretemiyoruz, millete söyleyecek tutarlı bir desturumuz yok, artık halk güvenmiyor bize, söylediklerimizle sürekli çelişkiye düşüyoruz, velhasıl iktidar olmak gibi bir niyetimiz yok, aslında böylesi işimize geliyor, hem belli bir kitleyi elimizde tutuyor hem de varmış gibi davranıyoruz demenin başka bir şekli.

Hal böyle olunca biz yazar-çizerlere bir de muhalefet yapma misyonu yüklenilmiş oluyor ki; çok zor süreçler geçirmeye maruz kalıyoruz. Çünkü vicdanla gerçek arasında sıkışıp kaldığımız, doğruyu söylemek ile taraflı olmamak dengelerini hassas bir terazide tartarak adaletli kalmayı da başarmaya çalıştığımız ağır bir misyon. Onların yapmadıklarını/yapamadıklarını biz dile getirme, topluma aktarma için devreye girmek zorunda kalıyoruz böylece. Elbette doğruları yazıp-çizeceğiz. Gerektiği zaman muhalefet yapmayı da bileceğiz gerektiğinde takdir ve taltif etmeyi de. Yani bir şekil gerçekleri dile getirirken; bunun bir de ağır bir bedeli olduğunu da belirtmek istiyorum. Bilmem anlatabildim mi? Çoğu zaman linç yiyoruz, çoğu zaman ötekileştiriliyor ya da dışlanıyor, hatta mimleniyor, en çokta yalnız kalıyoruz.

Örnek vermek gerekirse iktidarı eleştirdiğim bir yazımdan ötürü sosyal medya sayfamda 200'e yakın arkadaşım takibi bırakmış, kimi ağır hakaret maksatlı mesajlar atmış, gündelik hayatta karşılaştığım çevremdeki insanlar cephe açar olmuşlardı. Kırk yıllık dostlarımız bile bu sebeple bakış açısı değişti bize karşı.

Bir belediye başkanının izlediği yanlış yol-yöntem var ise muhalefet olmadığı için yazdığın bir yazı sana oldukça pahalıya mal olabiliyor. Binlerce kişi akılsız bir sen mi akıllısın paradoksu arasında cebelleşen ruh halini kimseye anlatamazsın.

Milletvekilleri olurda topluma karşı bir duyarsızlık, eksik atmış oldukları bir adımlarını dile getirdiğinde direk karşı karşıya gelen sen oluyorsun.

Bilindiği üzere bölgemiz bir deprem bölgesi. Ocak 2020'de büyük bir deprem yaşandı. Yanlış politikalar, toplumun hoşnut kalmadığı kararlar ve suiistimaller meydana geldi. Muhalefet yine yoktu. Bizler bu eksiklikleri, oluşan hataları ve sorunları dile getirmeye çalıştıkça deprem mağduru olduğumuz yetmezmiş gibi bir de yazdıklarımızın mağduru olduk. Yine de deprem boyunca tüm bu hezeyanları yazmayı sürdürdük. Sonuç; kabak gibi ortada kendinle kalmaktan öteye gitmiyor hiç bir şey. Toplum dersen eskisi gibi bazı konularda duyarlı değil. Haklı-haksız konularında o hassas özeliğini terk etmiş gibi. Senin bu savunduklarını, mücadeleni, toplum adına göstermiş olduğun gayreti görmeyi bırak onların çıkarına olan şeyleri tüm gücünü ortaya koyarak savunduğun halde işine gelirse görüyor, gelmiyorsa umurunda değil.

Gerisini varın siz düşünün. Muhalefet partilerine muhalefet olduklarını hatırlatmak kimin görevi bilmiyorum ama bu yazı da tarihe not olarak burada kalsın.

Ha unutmadan….

Hakkını vermek gerekir, Yeniden Refah Partisi Malatya il Başkanı Bilal Yıldırım'ı tüm bu saydıklarımın dışında tutuyorum. Neden mi? Bazı yerinde çıkışlarına tanık oluyoruz. En azından muhalefet olduğunu ara ara hatırlatıyor. Bu şehirde halkın benimsemediği durumları dile getirme nezaketini gösteriyor. Merhum Necmettin Erbakan'ın adil ve milli duruş doktrinlerini, bize bağlı kemik bir kitlemizle birlikte halkımıza hissettirmeye devam edeceğiz söylemi net bir şekilde vurgulanmaktadır.

Çok ironi bir durum olsa gerek muhalefeti yine iktidar partisi kendisi kendisine yapıyor. Belki de Türkiye'de bir ilk. Sadece Malatya'da bir örneği var. Başka yerde rastlayamazsınız. Büyükşehir belediye Başkanı Selahattin Gürkan'ın Yeşilyurt belediyesi Başkanı Mehmet Çınar'la kavgalarını kendi içinde muhalefet yapmaya örnek gösterebiliriz.

Ne yapsınlar, muhalefet gerekeni yapmayınca en azında kendi göbeğimizi kendimiz keselim müracaatına evirilmiş bir çelişkiler yumağı olarak yorumlamak mümkündür.

Aslında muhalefete de haksızlık yapmamak adına Türkiye'de muhalefetin Ak Parti'ye teşekkür ettiği tek ilin Malatya büyükşehir belediye başkanı Selahattin Gürkan olduğunu söylemek lazım.. Arapgir ve Arguvan belediye başkanlarının meclis toplantılarında teşekkürlerini unutmamak lazım.

Şehrin muhalif patronları nasıl olsa her biriniz sırtınızı bir sağlam duvara yaslamışsınız. Bir eliniz yağda diğeri balda. Koltuk, il başkanlıkları binaları, makam fevkin fevkaladesinde. Bir iki köşe yazarı, bir gazeteci doğruları yazsa ne olacak. Siz varın böyle davranmaya devam edin, nasıl olsa bu şartlar ve temenni altında bir karış öteye gidemeyecek ve her daim muhalefet kalmaya mahkum olacaksınız.

Siz bilirsiniz, böyle kalmaya devam ettikçe bu millet asla ve katta sizlere prim vermeyecek. Hem neden versin ki? Görünen köy kılavuz istemez. Malatya'da muhalefet hayatını kaybetmiştir, ruhuna el Fatiha.

TİMUR İNCE

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!