dore okulları
Malatya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.38
  • EURO
    35.05
  • ALTIN
    2325.7
  • BIST
    9096.59
  • BTC
    70226.71$

Önemli olan ardında hoş bir sada bırakmak...


Önemli olan ardında hoş bir sada bırakmak...
Çarşamba Sohbetleri Bölüm: 22
Narin

 

Prof. Dr. Ramazan Özdemir… Pütürge'nin yiğit evladı. Kayısı diyarına sevdalı. Değil doğup büyüdüğü toprakların ve Türkiye'nin, dünyanın sayılı kalp hocalarından. Garip, gurebanın babası bir hekim. Zengin-fakir ayrımı yapmadan, herkesi kucaklayan bir can. Bugün “Turgut Özal Tıp Merkezi” denildiğinde ilk solukta sayılabilecek değerli isimlerin başında. 3 yıl önceki ayrılığı; kendisi gibi, herkesi derinden üzdü. Malatya'ya belki bir Ramazan Özdemir daha gelmeyecek; ama o, çok sevdiği hemşehrilerine kapılarını bu kez İstanbul'da açıyor. Bezmialem Vakıf Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı olan Prof. Dr. Ramazan Özdemir, çok konuşulacak açıklamalar yaptı...

Yazın boyacılık, simitçilik yapıp çıkardığı harçlıkla eğitimine devam etti. Göz muayenesinde astsubaylık hayâli bittiği için çok üzüldü; ama daha sıkı çalışarak İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne girdi. Maddi imkânsızlık nedeniyle Cevizlibağ'daki yurdundan Cerrahpaşa'ya hep yürüyerek gitti, derslerinde de başarılıydı. İkinci sınıftan itibaren acillerde görev yaptı. Bu da kendisine mükemmel bir saha deneyimi ve doktorluk pratikliği kattı. Okulunun bittiği dönemde Malatya İnönü Üniversitesi (İÜ) kuruluyordu. 1990'da, İÜ Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı'nda asistan oldu.

Merhum Cumhurbaşkanlarımızdan Turgut Özal “Burası Türkiye'nin kalp ve karaciğer merkezi olacak” demişti. Bu vizyondan çok etkilendi. O zamanki en modern hastaneydi Turgut Özal Tıp Merkezi... 1993'te, İÜ Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı'nı kazandı. 1999-2001'de İÜ Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı'ydı. 2005'te “Profesör” unvanını aldı. 2008'de, Türk Kardiyoloji Derneği Girişimsel Çalışma Grubu Başkanlığı'na seçildi. İÜ Tıp Fakültesi Dekanlığı'nı da yaptı.

Alanı ile ilgili ulusal ve uluslararası 100'ün üzerinde makale ve bildirisi mevcut. Kendi ifadesiyle, Malatya'da misyonunu tamamladı, çok başarılı bir ekip yetiştirip bıraktı. Yıllar sonra ayrılık vakti geldiğinde parayı değil, yine ülke insanının sağlığına hizmeti seçti. “Can” insan, Prof. Dr. Ramazan Özdemir, Malatya Time Genel Yayın Yönetmeni, deneyimli gazeteci-yazar Murat Çetin'in soruları karşısında samimi cümleler kurdu. Keyifli okumalar...

9_173

ÖĞLEN BOYA SANDIĞIMI
BIRAKIR, OKULA KOŞARDIM

Ramazan Özdemir ismi ile müsemma… Malatya'da tanınan ve bilinen birisiniz; ancak sizi tekrar sizden dinleyebilir miyiz?

Pütürge'de dünyaya geldim. 3-4 yaşına kadar Pütürge Tepehan'da kaldım. Daha sonra Malatya'ya taşındık. Zafer Mahallesi'nde yaşadım. 1 sene sonra okula başladım. Köyde doğdum, Türkçe bilmiyordum. İlk ve orta öğrenimimi Malatya'da yaptım. Hayatımın büyük kısmı Malatya'da ve çarşının içinde geçti. İnsanlar beni her yönümle tanır. Beni zengin-fakir, her kesimden insan tanır. Hep halkın içindeydim. Ayakkabı boyacısıydım. Öğlen boya sandığımı bırakır, okula koşardım. İstanbul Pasajı'nda esnaftım. Okul için İstanbul'a geldim, ardından direkt Malatya'ya döndüm.

‘BOYACILARIN GURURUSUNUZ'
DENİLİNCE OĞLUM ŞAŞIRDI!

Rahmetli Turgut Özal tarafından İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi açılınca Malatya'ya gittim. Sizlerle bir anımı paylaşayım… Eski belediyenin arkasında, Kütahya Porselen diye bir yer vardı. Yol üstü olunca, arabayı karşıya park eder, hediye alırdık. Boyacılar Söğütlü Cami'nin oradaydı. Dizilmiş gruplar vardı. Bir boyacı “Boyacıların gurursunuz” dedi. Yanımdaki oğlum “Ne oluyor baba? Sen koca hocasın, neden böyle hitap ettiler?” dedi. “Geçtiğimiz evreleri, geçmişimizi unutmuyoruz” dedim. Hayatın içinden geçtik. “Dahiliye” asistanlığına Malatya'da başladım. İstanbul'a gelene dek Malatya'da hizmet vermeye çalıştım.

MALATYA'DAN AYRILIRKEN
TABİİ Kİ ÇOK ÜZÜLDÜM

Çocuklarınızın eğitimi için, asistanlık da dahil, 27 yıl görev yaptığınız İnönü Üniversitesi (İÜ)'nden, dolayısıyla Turgut Özal Tıp Merkezi (TÖTM)'den Şubat 2017'de ayrılıp, Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne geçtiniz. Vedalaşırken birçok kez duygusal anlar yaşadınız. Tıp Fakültesi Dekanlığı da üstlendiğiniz İÜ'yü özlediniz mi?

25 yıl, az bir zaman değil. Bir ömür orada geçti. 25 yılın önüne, diğer 20 yılı da koyun. Bütün hayatım Malatya'da geçti. Birlikte çalıştığımız insanlar vardı. Tabii ki ayrılırken çok üzüldüm. Doğup büyüdüğüm yerleri bırakıp başka bir yere geldim. Duygusal anlar yaşadım. Geçmişi bırakıp geliyorsunuz. Hayata yeni bir başlangıç yapıyorsunuz. Bana yıllar önce “İstanbul'a gideceksin” dediğinizde inanmazdım. Çünkü kendimizi Malatya'ya ait hissediyorduk. Çalıştığım bütün arkadaşlarım görevlerini layıkıyla yapıyor; ama Sezai Hoca (İnönü Üniversitesi Karaciğer Nakli Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sezai Yılmaz) ve ekibini ayrı bir yere koymak gerekli. Ben Turgut Özal'ı çok severim. Kendisiyle bire bir konuşmak nasip olmadı. Müthiş vizyoner bir insandı. Ben Malatya'da asistanlığa başladığımda, Turgut Özal, Yeni Cami'nin orada bir açıklama yapıyordu. Biz de Kapalı Çarşı'nın üzerine kendisini dinliyorduk. Çok güzel bir şey söylüyordu. -30 yıl önceden bahsediyorum- 

ÖZAL, 30 SENE ÖNCE
BİZE YOL GÖSTERMİŞTİ

Özal şöyle diyordu: “Hedefim, kalp ve karaciğer nakillerinin ağırlıkta yapıldığı bir merkez (TÖTM) kurmak. Yurt dışından hastalar ve hocalar gelecek. Burada villaları olacak. Belki her zaman burada yaşamayacaklar; ama gelip gidecekler. Eğitim için gelecekler. Buradaki insanları da yurt dışına göndereceğiz. Orta Doğu ve Kafkaslar'dan Malatya'ya insanlar gelecek. Malatya'yı kayısının yanında, sağlık turizminde de ön plana çıkaracağız.” Turgut Özal Tıp Merkezi açıldıktan sonra biz Hacettepe Üniversitesi'ne gittik. Rektörümüz, Ali Oto idi. “Ankara dururken Malatya'ya nasıl böyle bir hastane yapılır?” dediler. TÖTM, rahmetli Özal'ın bize bir mirasıydı. Bir vizyon ve misyon koymuştu. Bizim onları yerine getirmemiz gerekiyordu. Karaciğerde büyük başarılar elde edildi. Gönül isterdi ki, kalpte de aynı şekilde, başarılı çalışmalar yapılsın. Bunu ne zaman düşünsem, Kapalı Çarşı'nın üzerinde, Özal'ın o konuşması aklıma gelir. Bugün sağlık turizminden söz ediyorlar. Ancak Sayın Özal, 30 sene önce bizlere yol göstermişti. O emaneti bırakıp geldik; ancak Malatya bizi bir yere getirdi. Vicdanen gönlümüz rahat. Asistanlar, öğrenciler yetiştirdik. Her şey doktorluk değil, insanı yönde de güzel hizmetler yaptık.

8_129

‘KENDİMİ PARAYA BOĞAYIM'
DİYE ASLA DÜŞÜNMEDİM

Malatya'nın medar-ı iftiharısınız. İstanbul'da da Malatyalıların “Lokman Hekimi”siniz. Bu sevginin kaynağı nedir? 

Allah razı olsun. Bu sevginin özel bir kaynağı yok. Hiçbir gizli saklımız yok. Samimiydik. Allah bize öyle güzel şeyler nasip etmiş ki, bizim ailede okuyan yok. Okuyan sadece benim. Pütürge'de doğmuşuz, doğru düzgün Türkçe bilmiyorduk. Çilekeş bir süreçten geçiyoruz. Allah bize buralara gelmeyi nasip etti. “Ben kendimi paraya boğayım, özel üniversitelerde çalışayım” diye asla düşünmedim. Bezmialem de bizim Turgut Özal Tıp Merkezi gibi vakfedilmiş bir yer. Fakiri, fukarası, her kesimden insanı geliyor. Parası olana da olmayana da bakılıyor. Allah böyle bir yerde hizmet yapmamı nasip etti. Allah beni parayla da sınayabilirdi. Samimi olmak ve şükretmek önemli. Sırtımızı Allah'a dayayıp ona şükrediyoruz.

BENİM İÇİN ‘ALLAH RAZI
OLSUN' DENMESİ YETERLİ

Bana “Hocam koca profesörsün, hâlâ çalışıyorsun. Yoksa sen siyaset için mi çalışıyorsun?” diyorlar. Hayır! Bana “Allah razı olsun denmesi” yeterli. İnsanlar beni seviyor ben de bunun karşılığını verme gayretindeyim. Ben İstanbul'a geldiğimde bana hiç yabancılık çektirmediler. Herkesten Allah razı olsun. Aslında kolay değildir, memleketini bırakıp İstanbul'a yerleşip çalışabilmek. 25 yıl bir yerde olacaksın ve 3-5 ay içinde başka bir şehre adapte olacaksın! İş adamlarımız, çalışanlarımız, hocalarımız, herkes, sizler, bize kol kanat gerdiniz. Malatyalı arkadaşlarımız, kardeşlerimiz ve abilerimiz var. Bize büyük rahatlık yaşattılar.

MANEVİ ANLAMDA
ÇOK HUZURLUYUM

İnönü Üniversitesi'nden koptuğunuzda herkes çok üzüldü; ancak siz özel bir hastaneye gitmediniz. Malatya; kadir, kıymet bilmeyen bir il mi? Yoksa “Tebdil-i mekânda ferahlık mı var?” dediniz?

İstanbul'da geldiğimde, böyle bir üniversitede olmak beni son derece mutlu etti. Kendimi maddiyata bağlamadım. Geçimimizi sağlayacak ücreti alıyoruz. Burada bir vakıf ruhu var. Allah bize burayı nasip etti. Özel üniversitelerde çok büyük parayla çalışma teklifleri geldi. Burada hem öğrenci yetiştirip hem de hasta bakıyorum. Ama ben burada manevi anlamda çok huzurluyum. Rektör Yardımcımız Orhan Hoca (Prof. Dr. Orhan Özturan) ile bu konuyu konuştuk. Alanında çok iyi, aynı zamanda İÜ Rektörü, Prof. Dr. Ahmet Kızılay'ın da “hocası”. Türkiye'de lider bir hoca.

7_70

MALATYA'YA, KİMSEYE
KIRGIN DEĞİLİM

Orhan Hoca bana “Sen buraya gelmeseydin, başka bir yerde dünyanın parasını alabilirdin” dedi. “Benim için maneviyat daha önemli” dedim. “Hocam, ben de senin gibi düşünüyorum” dedi. Yıllardır buradayım.Bize yetecek kadar paramız olsun, manevi olarak da doktorluğumu yapayım. Öğrenci de yetiştireyim, dua da alayım” dedik. Bizi de “Ramazan Hoca” yapan Malatya'dır. Vicdanen rahatım. Güzel işler yaptık, kardiyolojiyi bir yere getirdik. Arkamızda güzel işler, uzmanlar bıraktık, öğrenciler yetiştirdik. “Turgut Özal'ın dediği gibi olsaydı” diye bir “uhde” kaldı içimde; ama onun haricinde Malatya'ya, kimseye kırgın değilim.

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ
DÜNYA MARKASI OLDU

Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Prof. Dr. Yaşar Bayındır, Prof. Dr. Sezai Yılmaz, Prof. Dr. Murat Aladağ ve siz... Malatya'nın çimentosuydunuz. Malatya'nın birçok manada “yaprak dökümü”ne uğradığına, kan kaybı yaşadığına dair görüşler hakkında düşünceleriniz neler?

Hepsinden Allah razı olsun. Hepsi benim için çok önemli. Hepsi Malatyalı, pırlanta gibi, kendi konumlarında başarılı insanlar. Belli bir şeyden sonra insanların tercihi. Ayrılıklar oluyor ve yeni ayrılıklar da olacak. Bu, maalesef zamanın da getirdiği bir şey. İnsanlar bazen orada sıkılabilir ve başka yerlere de gitmek isteyebilir. Az önce sizin de söylediğiniz gibi diyebilirler ki “Tebdil-i mekânda ferahlık” vardır. Çocuklarının eğitimi için başka yerlere gitmek zorunda kalabilirler. İnönü Üniversitesi'nin kaybetmesi mümkün değil. Artık kendimi ispatladı, dünya markası oldu. 5-6 kişinin ayrılması kurumdan bir şey götürmez. Değişim, hayat içinde beklenen şey. Bu bir hak. Sen gideceksin, arkandan gençler de gelecek ve yetişecek. Bu devir daimin de oluşması gerekiyor.

DEKANLIK SÜRECİNDE
YIPRANDIM VE ÜZÜLDÜM

“En büyük hayâlim, Özal'ın misyonunu yerine getirmekti. Karaciğer için bu gerçekleşti; ancak birtakım engeller nedeniyle kalp için bunu yapamadık. Malatya'da da misyonumu tamamladığımı hissettim” demiştiniz. Bu cümleleri kurduğunuz röportajınızda tam olarak neyi kastetmiştiniz?

Bizim dekanlık sürecimiz de oldu. Seçim süreci vardı. O dönemde yıprandım ve üzüldüm. Kol kırılır yen içinde kalır misali… Bizim tüm idealimiz, doktorluğu iyi yapmak ve katma değer kazandırmak. Zamanın rektörü ile de görüştüm. Sezai Hoca da (Prof. Dr. Sezai Yılmaz) beni çok destekledi. Kalp biriminin altyapısını oluşturmayı amaçlıyorduk. Orada engeller gördüm. Detayları anlatmaya gerek yok geçmiş yönetimlerden bahsediyorum. Gönül ister ki, vizyoner bir bakış açısı olsun. Özal burayı, kalp ve karaciğer olarak düşündü. Bunun da olması gerekiyordu. Ben İstanbul'a geldiğimde insanlar bana “Hocam, biz sizin misyonunuzu ve vizyonunuzu biliyoruz. Bunun için elimizden ne gerekiyorsa yapacağız” dedi.

6_74

 BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİNDE OLMAKTAN

 SON DERECE MUTLU VE HUZURLUYUM

 Biliyorsunuz 2017 Şubat'ta burada göreve başladım, beni gelir gelmez ailenin gerçek bir bireyi olarak kabul ettiler, hiçbir şekilde yabancılık yaşatmadılar. Bezmialem Vakıf Üniversitesi gerçek bir vakıf üniversitesi olarak hizmet vermektedir. Hem yönetim kademesinde hem de hizmet ve eğitim alanında son derece başarılı, donanımlı kendi alanlarında lider olan bir ekiple çalışmaktayım. Bu ailenin bir bireyi olmaktan da son derece mutluyum. 

 

İSTANBUL'DA, KİMSE
KİMSENİN UMURUNDA DEĞİL!

Benim arkadaşım kalp nakli ile uğraşıyor. Koşuyolu'nda (İstanbul Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi) cerrah. 30-40 yaşında hastalar kalp yetmezliği nedeniyle geliyor. Ona gönderiyorum. Çünkü Kartal'da birilerine ulaşmaları kolay olmuyor. Biz Malatya'da bir hastayı Koşuyolu'na yolladığımızda “3 gün içinde işlemler başlayacak” diye biliyorduk; ama burada kimse, kimsenin umurunda değil! İşlemler o şekilde yürütülmüyor! “Öyle bir dünya yok” deniliyor! Ancak Malatya'da öyle bir dünya var! Burada karaciğer de aynı. Paran olmazsa yapılmıyor. Sıra veriliyor. Bazıları insanları dolandırıyor. Fakat Malatya'da 3 gün sonra karaciğer nakli gerçekleşiyor. Bizim kalpte de yapmak istediğimiz buydu. Belki ben de o sırada nakli yapmayacağım, cerrahım yapacak; ama mutfaktaki kişi benim. Orada bir değil, belki bin tane hasta, havuzun olacak. Sen pil takacaksın, biyopsi yapacaksın, yapay kalp takacaksın. Bunun yanında hep farklı hizmetler de üretmek zorundasınız. Zamanla katma değer yaratacaksınız.

 

BÜTÜN ÜNİVERSİTELERİMİZ
YATIYOR, ÜRETİM YOK!

ABD'de Washington'un yanında, Baltimore diye küçük bir yer var. Ama “Baltimore Tıp Fakültesi” dendiğinde, serum fabrikası olan, bütün sistemi kurulu bir yer görüyoruz. Bizde de böyle olabilirdi. Her şeyi devletten beklemek yerine, en çok kullandıkları ilaç ise bunu çıkarıp ortaya koyacak. “Buna dünyanın parasını veriyoruz” diyecek. Üniversitelere “Bunu sen yap” diyecekler. Bu, üniversitelerin görevi. Maalesef bütün üniversitelerimiz yatıyor. Ciddi bir üretim yok. İnsanlar geliyor ve gidiyor. İnşallah Sayın Cumhurbaşkanımız bu konuda ciddi önlemler alır ve “Üretin” der. Malatya'nın iyi olduğu alanlarda üretim de yapılmalı. Ar-Ge yardımıyla ihtiyaç duyulan ilaçlar 3 yıl içinde üretilmeli. Elazığ'a destek verilip, mühendislik alanında hizmet yapmaları beklenmeli. Görev dağılımı yapılarak, üniversitelerin aktifleşmesi sağlanmalı. Biz kendi aramızda birbirimizi onure ediyoruz; ama dünyanın 500 üniversitesi arasında adımız yok! Çinliler, Japonlar, Singapurlular, Amerikalılar uçuyor! Bizimkiler de bu sistemin içine girmeli.

 

BEN BURADA OLMAZSAM
FAKİR FUKARAYA KİM BAKACAK?

Kibarlığınızla, kadirşinaslığınızla, zarafetinizle ve nezaketinizle Malatyalıların gönlünde taht kurdunuz. “Artık İstanbul'da da Malatya'nın bir elçisi var” diyebilir miyiz?

Tabii ki… O Malatyalıların kadirşinaslığı ve güzelliği… Burada kapımız herkese açık. Bizim poliklinik çok kalabalık. İsim vermeden söyleyeceğim. Hemşehrimiz, Pütürgeli tekstilci bir aile… Hanımıyla geldi. Biraz dışarıda beklediler. Hanımı şakaya karışık  “Hocam buraya kadar geldiniz. Güzel bir hastane açın. Özel bir hastanede olun” dedi. Bildiği özel hastanelerin ismini söyledi. “İnsanlar geldiğinde parasını ödesinler, yarım saat otursunlar. Bu kalabalık nedir? Biraz para kazanın“ dedi. Ben de “Çok şükür para kazanmadığımı kim söylüyor? Kazandığım para bana yetiyor. Biz memnunuz. Ama sen zenginsin, öyle bir hastaneye sen gelebilirsin. Ben burada olmazsam, şu fakir fukaraya kim bakacak? Buraya gelen 50 tane adam varsa, yarısı hakikaten fakir-fukara” dedim. İlk 6 ay boyunca Malatyalılar bana, neden buraya geldiğimi söylüyorlardı. Aradan 1 sene geçti. Şimdi de “Düşünüyoruz da acaba siz burada yokken biz İstanbul'da ne yapardık?” diyorlar. Beni, gece-gündüz arayabiliyorlar. Telefonum sürekli açık ve kimseyi kırmıyorum. İnsanlar buraya rahat gelebiliyor. Merkezi yerdeyiz. Dualar alıyoruz. Duaya inanan insanlardanız. Önemli olan, hoş bir seda bırakmak.

5_117

CUMHURBAŞKANIMIZIN DİREKTİFİ
‘TIBBİ SANAYİ'Yİ ATAĞA GEÇİRİRİR

Türk mühendislerince geliştirilen ve üretimi Türkiye'de yapılan cihazla gerçekleştirilen Atrial Flow Regulator (AFR) işlemini ülkemizde ilk kez siz uyguladınız. Mimarı olduğunuz bu cerrahi yöntemden söz eder misiniz?

Kalp yetmezliğinde kullanılan bu cihaz, C Belgesi aldı. Küçük ama etkili. Avrupa'da da kullanılıyor. 10 bin Euro'ya satılıyor. Deneyip testlerini yaptık. Güzel sonuçlar aldık. Türkiye'de de kullanılacak. Pahalı olduğu için insanlar ulaşamıyor. Kardiyoloji Derneği'ndeki arkadaşlarla da bu cihazı paylaşıyorum. Motive etmek adına örnek bir cihaz. Demek ki isteyince yapılıyor. Savunma sanayinde bir atağa geçtik. Cumhurbaşkanımız direktif verirse, inşallah tıbbi sanayi ve medikalde de böyle bir oluşuma gireriz.

İŞİNİ DOĞRU YAPIP
DÜRÜST OLACAKSIN

Daha önce “Genç MİAD Fikir Platformu”nun “Zirvedekiler Buluşması”nın konuğu da oldunuz. Öncelikle gençliğe, tümüyle insanımıza, Malatya'ya, Malatyalılara ve genelde ülkemizin geleceğine yönelik ajandanızın “hareket planı” başlığında neler yazıyor?

 Gençlerimiz dinamik bir döngü içerisinde. Bizim gençliğimiz ile şu andaki gençliği karşılaştırdığımızda, çok hızlı bir şekilde değişebildiğini, dönüşebildiğini görebiliyorsunuz. İnternet ve sosyal medya denen bir yapı var. Bir taraftan hızlı gelişme yaşanırken diğer taraftan gençlerimizde hazırcılık da var. Kestirmeden zengin olma derdindeler! Daha az emek, daha fazla kazanç istiyorlar. Seçeceğiniz dalda her ne olursa olsun sabit olmalısınız. Israr etmeniz, sebat etmeniz lazım ki, başarılı olabilesiniz. Bu bir tıp dalı, öğretmenlik, yazılım, yeni bir cihaz gelişimi, simitçilik de olabilir. Ne yaparsan, en güzelini yapacaksın. İşini doğru yapıp dürüst olacaksın. Bir gün bir şeyle uğraşıyor, sonrasında başka şeyle uğraşıldığını görüyoruz. İstikrar çok önemli. Gençlerimizin yurt dışındaki yabancılarla aşık atacak özgüvenleri var. Yabancı dil bilmeliler. Uluslararası platformda rahat tartışabilmek için iyi bir İngilizce şart. İnsanlar artık bir değil, iki dil öğreniyor. Güzel yaptıklarını yurt dışında sunamıyorlar. En büyük eksikliklerimizden biri de bu...

HEMŞEHRİLERİMİZ, MALATYA
ÖZLEMİNİ HİSSETTİRMİYOR

Malatya'dan uzak yaşamanıza rağmen, Malatyalıların etkinliklerine katılmaya gayret ediyorsunuz. Malatya ile bağlarınızı neden ve nasıl güçlü tutuyorsunuz?

Ayrılmadık ki. Bana “Malatya'yı özlemiyor musunuz?” diye sorduklarında “Malatya zaten burada” diyorum. Ben polikliniğe başladığım andan itibaren burada olan hemşehrilerimiz bize bu özlemi hissettirmiyor. Biz kapıları kimseye kapatmadık. 20 yıllık telefonumuz da açık.

MALATYA'YA DAHA
FAZLA YATIRIM OLMALI

28 Kasım 1964 Malatya-Pütürge doğumlusunuz. İlçenizin, genel bir bakışla, Malatya'nın artıları ve eksilerine dair gözlemlerinizi aktarır mısınız?

Pütürge dağlık kesim olduğu için eksikler var. Onlar da genellikle İstanbul'a gelmeyi tercih etmişler. Pütürgeliler güzel şeyler yapmışlar. Onlardan Allah razı olsun. Malatya'da güzel gelişmeler oluyor; ama işsizlik ve ekonomik sıkıntılar bunların önüne geçiyor. Daha fazla yatırım olmalı. Malatya'da ciddi potansiyel var. Kayısı var, tekstil var. Eğer geliştirilebilirse Onkoloji Hastanesi var, Karaciğer Hastanesi var, Turgut Özal Tıp Merkezi var...

4_171

MALATYA'DA İYİ BİR
SAĞLIK ALTYAPISI VAR

Malatya; kalpte, karaciğerde, onkolojide, ilik naklinde ileri gitti. Ancak buna dair altyapı veya malzemelerin üretildiği fabrikalar neden yok?

Herkes elini taşın altına koyacak. Cumhurbaşkanımız ile de konuşun, muhtemelen o da öyle diyecek. Yapıyorsunuz; ama kaç liraya mal oluyor? Diyelim 100-200 bin lira… Bu paranın yüzde 90'ı yurt dışına gidiyor. Çünkü kullanılan alet ve ilaçlar yurt dışından geliyor. Katma değeri yüksek işleri kendimiz yapmalıyız. Büyük emeği biz veriyoruz. Örneğin Onkoloji… Malatya'da çok güzel bir altyapı var. Eczacılık, Farmakoloji, Araştırma Laboratuvarları, Hayvan Laboratuvarları var…

Eski Turgut Özal Tıp Merkezi Başhekimi Prof. Dr. Hakan Parlakpınar, TÜBİTAK Teşvik Ödülü'nü aldı...

Evet, kendisi çok başarılı… Her alanda başarılı arkadaşlar da var. Pahalı kanser ilaçları yurt dışından alınıyor. Üretim yapmamız gerekiyor. İşin kolayına kaçmamamız gerekiyor. Bunun başka yolu yok. Yoksa hep yurt dışına para ödemek zorunda kalırız. Malatya'da bu potansiyel çok fazla. Bazı yerlerde hasta, hastane, altyapı olmaz. Ama Malatya'da her şey var. Karaciğer, Onkoloji, Ortopedi, Kemik İliği var.

MALATYASPOR, MALATYA'YI
‘SÜPER' ŞEHİR ŞEKLİNE GETİRİYOR

2004-2006 arasında, Malatyaspor'da “Basın Sözcüsü”ydünüz. 11 sene sonra Malatya futbolunu Süper Lig ile yeniden tanıştıran, 16 yıl sonra Avrupa kupalarının kapılarını açan Yeni Malatyaspor'un başarılarına dair neler söylersiniz?

Malatyaspor bizi son derece sevindiriyor. Adil Başkanı ve tüm yönetim kurulunu bu büyük başarıdan dolayı kutluyorum. Güzel bir yönetim örneği sergiliyorlar. Son haftalarda aksilik olmasaydı neredeyse liderliğe gidiyorduk. Malatya'da bir maça gitmek de nasip olmadı; ama bütün maçlarını televizyondan izliyorum. Biz Malatyalıların da Malatyaspor'a sahip çıkması lazım. Duyduğum kadarıyla tribünler çok dolmuyor. Spor aslında ortak bir payda. Zengini, fakiri aynı ortamda birleştirebiliyor. Kendi dönemimizde de hatırlıyorum. 2. Ordu Komutanı ile boyacı, golden sonra “çak” hareketi yapıyorlardı. Bunu başka bir etkinlikte göremezsiniz. Malatyaspor'un, Süper Lig'de olması Malatya'yı da “Süper” şehir şekline getiriyor. Malatya böylelikle gündemde kalıyor. Yapılan güzel stadı Malatyalılar doldurmalı. Bizim zamanımızda böyle bir stadımız yoktu. “Futbol Köyü” projesini sizin haberlerinizde okudum. Güzel bir gelişme. Gençlerimizin spora kaydırılması bölge için çok önemli… 

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!