PARİS, HDP VE MALATYA?

Seçim sonrası yurtiçi ve yurtdışında yaşadığımız olaylar, bizi haklı çıkardıkça kendi adımıza sevinsek de insanlık adına üzülüyoruz. Bizi üzen bir başka konu ise; Ak Parti Malatya vekillerinin bir türlü bitmeyen teşekkür ziyaretleri. Seçimden önce sarf etmedikleri enerjinin birkaç katını teşekkür ziyaretlerine ayırıyorlar.

Paris'teki Saldırılar

Avrupa'nın göbeğinde Fransa'nın Başkenti Paris'te yaşanan terör saldırısı, lanetlenecek bir saldırı olmakla birlikte içerisinde birçok ders barındırıyor. Ankara'da yaşanan terör saldırısı sonrası yapmış olduğumuz yorumda; “….. olayı gerçekleştirenler profesyonel bombacılar. Yabancı ülkelerin ajanları tarafından eğitilmiş donanımlı kişiler. İstihbaratı, istihbarata karşı koyma tekniklerini, teknik takipten ve sıcak takipten kurutulmayı iyi bilen profesyonel kişiler. Normal şartlarda sen/ben gibi davranabiliyorlar. Yüzlerinde bir anlık endişe bile yok. Nereden nasıl geçeceklerini iyi bilen kişiler. Öyle sıradan insanlar değiller. Bu tür adamlar istedikleri bütün ülkelerde bu tür eylemler gerçekleştirebilecek kapasitede kişiler.” demiştik. Fransa'da yaşanan olay yanılmadığımızı bir kez daha gösterdi. Ankara'daki olay ile ilgili devletimizi suçlayanlar her ne hikmetse Fransız yöneticilerine bir şey diyemediler. Kimse kimseyi istifaya çağırmadı. Olağanüstü önlemler alındı, sıkıyönetim ilan edildi ama kimseden çıt çıkmadı. Kaldı ki bu olay Ankara olayından çok daha büyük bir olay olmasına rağmen. Yine Ortadoğu'da her gün binlerce Müslüman ölürken sesi çıkmayanlar, bu olaydan sonra ağıtlar yakmaya başladılar. Her şeyi anlayabiliyorum ama sosyal medyada profil resmini Fransız Bayrağının rengine boyayanları bir türlü anlayamıyorum. Fransa olayı her yönüyle bize ve bütün dünyaya ders olur inşallah…

Yeni Anayasa ve HDP

Seçimden hemen sonraki yazımda yeni anayasa için, HDP'nin Ak Partiye destek olacağını hatta buna mecbur olduğunu belirtmiştim. HDP'nin üst aklı olan PKK/KCK bu aralar yapılan operasyonlardan dolayı oldukça sıkıntılı bir durumda. Bu sebeple operasyonların durdurulması için HDP'ye baskı yapıyorlar. Operasyonların durması karşılığında HDP her şeye razı olacak. Haziran seçimlerinden önce Reis-i Cumhura, “seni başkan yaptırmayacağız” diyen HDP; şimdilerde “ne olur gel seni başkan yapalım” diye adeta yalvarıyor. Tabi tek şartları, operasyonların durması. Selahatin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın yarı ağlamaklı basın toplantıları, bunun en bariz göstergesiydi. Yeni kurulacak Hükümetle birlikte, Doğu/Güneydoğuda ki operasyonların hafifleyeceğini düşünüyorum. Zaten önümüz kış ve kışın zorlu şartlarında operasyon yapılması, askeri oldukça zor durumlarda bırakabilir. Yani 1 aya kalmaz oradaki ateş sönecektir diye düşünüyorum. Oradaki halkın talebi de bu yönde zaten. Kaldı ki; son operasyonlar sonrası PKK'nın bir daha eski gücünü yakalaması mümkün görünmüyor.

Teşekkür Ziyareti, Nereye Kadar?

1 Kasım seçimlerinden % 68'lik bir sonuçla, galip olarak ayrılan Ak Partili yöneticilerin teşekkür ziyaretleri devam ediyor. Teşekkür ziyaretleri öyle bir hal almış durumdaki, bitmeyecek gibi görünüyor. Öyle ki Ak Parti teşkilatındakiler, seçim çalışmasından daha fazla mesaiyi, teşekkür ziyaretlerine ayırmış durumdalar. Halbuki bir basın toplantısı yaparak herkese topluca teşekkür etmeleri mümkündü. Böyle davranmalarının sebebini tam olarak bilmiyorum ama bildiğim bir şey var, halk onlar için bu kadar oyu vermedi. Hatta onların kişisel çabasıyla bir tek oy dahi geldiğini düşünmüyorum. Millet istikrara oy verdi, millet Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu'na oy verdi ve millet dünya mazlumları için oy verdi… Parti yöneticilerinin bunu bilmelerine rağmen ısrarla teşekkür ziyaretleri gerçekleştirmelerinin sebebini anlamak oldukça zor. Halka yapılacak en büyük teşekkür, vaatlerin yerine getirilmesidir. Refah seviyesini arttıracak her hareket zaten bir teşekkürdür. İlin kalkınmasını, ekonomik olarak ilerlemesini sağlayacak her adım teşekkürdür. Birlik ve beraberlik içerisinde yapılacak her olumlu faaliyet bir teşekkürdür. Milletin çözülecek her bir sorunu bir teşekkürdür. Yoksa kuru kuruya ziyaretler gerçekleştirmek teşekkür değildir. Hele ki; kamu kurum ve kuruluşlarına teşekkür ziyareti yapmak mantıkla açıklanacak bir şey değil. Hakikaten bu kadar teşekkür ziyaretinin sebebini merak ediyorum. Birde başka hangi illerde bu kadar teşekkür ziyareti yapılmış onuda merak ediyorum. Ak Partili yöneticilere son bir uyarı; bu kadar gezmeye devam ederseniz adınız “geziciye” çıkar haberiniz olsun.

Halk Ne Bekliyor?

Aslında Malatya'nın onlarca sorunu var. Belli başlı büyük sorunlar halledildiği takdirde ufak tefek sorunların kendiliğinden ortadan kalkacağını tahmin etmek zor değil. Şahsen ben yeni vekillerimizden ve Ak Parti yöneticilerinden şunu beklerdim. Seçim sonrası bir toplantı ile teşekkür edilerek gelecek birkaç yıl yapılacakların yol haritasını çizmelerini beklerdim. Düşünsenize seçimlerden birkaç gün sonra; basının karşısına çıkmış yeni vekiller, büyükşehir belediye başkanı ve Ak Partili yöneticiler; halka teşekkür edip, “verdiğiniz emanete sahip çıkacağız ve şu şu … işleri yapacağız” diyerek bir toplantı yapsalardı, Malatya halkı ve basını da bunun takipçisi olsaydı. Bana göre çok güzel olurdu. Hem birlik ve beraberlik mesajı olarak algılanırdı hem de Malatya'nın geleceğine dair insanların umutlarını kaybetmelerini engellerdi. Aslında hala böyle bir program tertip edebilirler. Bunun için çok geç değil. Malatya'nın ana sorunları belli, verilen sözler belli ve yapılması gerekenler belli. Güzel bir plan ve program ile en doğru yerden başlanıp, çok güzel şeyler yapılabilir. Belki yemin töreni sonrası böyle bir program tertip edilebilir.

Malatya'da Öncelikli Sorunlar

Malatya'nın sorunları denildiğinde aklımıza envai çeşit sorun geliyor ve bunların en başında trafik sorunu yer alıyor. Bu temelde Büyükşehir Belediyesinin halletmesi gereken bir problem olarak görünse de; toplumun bütün kesimlerinin elbirliğiyle üstesinden geleceği bir konu. Üniversite, Valilik, TSO, ESOB, Emniyet, Jandarma, STK'lar, Merkezi Yönetim ve Büyükşehir Belediyesi el ele vermedikçe bu sorunu halletmek mümkün değil. Bunun yanında yeni çevreyolu, şehirlerarası yollar, tüneller, hızlı tren vb. konular, Merkezi Yönetimin halletmesi gereken konular. Bu konuda görev Milletvekillerinin. Vekillerin bu konulardaki istek ve ısrarları, bu sorunların halledilmesi konusunda gösterge olacak. Malatyalıların üzerinden en çok durduğu konulardan birisi bu.

İkinci üniversite için söz verilmiş olması, bu konudaki hazırlıkları sorgulatıyor. Görünen o ki; bu konuda atılmış herhangi bir adım yok. İlk sorun yeni üniversitenin yeri ile ilgili olacak gibi. Doğrusunu söylemek gerekirse, ikinci üniversite için yer sorunu yok fakat “neresi olsun” sorunu var. Hâlihazırda üniversite yapılabilecek 4-5 tane arazi var. İnönü Üniversitesi Battalgazi Yerleşkesi en güzel yer olsa da, Şoför Okulu arazisi, askeri Hastanenin bulunduğu alan ve İl Jandarma Komutanlığının eski arazisi müsait alanlar olarak görünüyor. Vekillere düşen ilk iş, yeri tespit etmek ve bir an önce çalışmalara başlamak. Aksi halde bu iş uzadıkça uzar.
Battalgazi ilçesine hastane yapılması hususu da söz verilen konulardan bir tanesi. Bu konuda da henüz atılmış bir adım yok. Bize gelen bilgilerde bu konuda Battalgazi Belediyesi ile Büyükşehir Belediyesinin yer konusunda anlaşamadıklarına dair iddialar var. Millet için oldukça önemli olan bu konu; kişisel çıkarlar uğruna es geçilmeyecek kadar önemli. Birilerinin geleceğine kurban edilmeyecek kadar değerli olan bu konu da, vekilleri bekleyen önemli konulardan bir tanesi.

Hızlı tren, kayısının durumu, kentsel dönüşüm, sahil yolu, işsizlik, 3. OSB, Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Hizmet Binaları vb. onlarca konu vekillerimizi bekliyor. Şimdilik bu üç önemli konu, vekillerden beklenen öncelikli konular. Halk bu konularda atılan adımlara göre tavrını belirleyecek. Bu konularda sınıfı geçebilirsek gelecek adına ümitlenebiliriz aksi halde başka baharları bekler dururuz.

Selametle...
Adem İnsanoğlu