Seçim ve ötesi...

Adem insanoğlu, bu yazıda seçimi analiz ederken; seçim ötesini de yazdı... Bu yazı çok konuşulacak!..
Öncelikle 1 Kasım Genel Seçim sonuçlarının; başta ülkemiz olmak üzere, tüm İslam âlemi ve İnsanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ederim. Seçim sonuçlarının özellikle Malatya'mız içinde hayırlı olmasını dilerim. Yapılan bu seçimle halkımız; kaos değil istikrarın peşinde olduğunu belirtmiştir. Halk 7 Haziran'dan önceki hayatından memnun olduğunu beyan etmiştir. Güçlü bir iktidar ülkemiz için her zaman önemli ve elzemdir. Şark kültürü sürekli güçlü liderlerin ve güçlü yönetimlerin peşinden gitmiştir. Bizim kültürümüzde güç çok önemlidir. İşte bu sebeple; Ak Partinin güçlü bir şekilde tek başına iktidara gelmiş olması oldukça önemlidir. 276'nın kıyısındaki milletvekili sayısı ile iktidar olmak ile 317 milletvekili ile iktidar olmak arasında çok büyük bir fark vardır. Seçimden önceki son yazımda bunu vurgulamıştım. Bu saatten sonra bütün ipler Ak Partinin elindedir. Bütün partiler, cemaatler, kurum/kuruluşlar, STK'lar, sendikalar vs. politika ve programlarını buna göre belirleyeceklerdir.
Millet Neden Ak Parti Dedi?
Seçimden önceki yazımda, anketlerin bu defa tutmayacağını belirtmiştim. En az % 2-3'lük bir sapmanın olacağını belirtmiştim. Seçim öncesi anketlerin biri hariç hepsi Ak Partiye % 44 civarı ve altında oy verirken sadece A&G firması % 47,2'lik bir sonuç öngörüyordu. Kaldı ki diğer anket firmaları bu firmayı “yalakalıkla” suçlamış, “mümkün değil” iddiasında bulunmuşlardı. Ak Partinin yaptırdığı anketlerde bile % 44 civarı bir oy görünürken, %49,4 gibi bir oyu kimsenin tahmin etmesi mümkün değildi. Peki, milletin bu tercihinde etkili olan neydi? Bu soruya yüzlerce cevap verebilirsiniz. Yüzlerce sebep oyları bu orana getirmiştir. Terör, vaatler, ekonomik beklentiler, adayların değiştirilmesi, bozulan işler, ekonomik dengenin bozulması vs. Ama bana göre bunun temelinde üç sebep var. Birincisi halkın istikrar isteği, ikincisi Devlet Bahçeli'nin tavırları ve üçüncüsü HDP'nin yere basmayan ayakları. Seçim sonuçlarına dikkat edildiyse; MHP ve HDP'den Ak Partiye iyi bir oranda oy kayması yaşandığı görülecektir. Ayrıca CHP ile diğer küçük partilerden de bazı yörelerde oy kayması yaşanmıştır. Şimdi bu üç sebebi biraz ayrıntısıyla açıklayalım.
“İnadına İstikrar!”
Millet 13 yıl boyunca gördüğü refahın ve huzurun kaçmasından dolayı, huzursuz olmaya başladı. 13 yıllık huzuru Ak Partiye borçlu olduğunu 5 ay içerisinde fazlasıyla gördü. Gerek maddi gerekse manevi yönden sıkıntı çeken insanlar –Ak Partili olmayanlar dahil- huzurun Ak Parti iktidarında olduğunu gördü. Millet kaos düzenin devam etmesinin, kimseye hayır getirmeyeceğini fazlasıyla gördü. İşleri bozulan, ekonomik anlamda sıkıntı çeken, terörden zarar gören, eğitimi aksayan, düzeni bozulan insanlar; 5 ay içerisinde Ak Partiyi mumla arar hale geldiler. Aslına bakılırsa son beş ay içerisinde çok kötü olaylar ile karşılaşmadık. Yönetimde Anayasa gereği bir seçim hükümeti olmasına rağmen, çok büyük krizler yaşamadık. Ak Parti öncülüğünde kurulan seçim hükümeti, büyük ekonomik ve sosyolojik krizler çıkmasına engel oldu. Buna rağmen insanlar geleceğe endişe ile bakmaya başladılar. Endişe beraberinde sessizlik ve karamsarlık getirdi. Haziran seçimlerinde, “Ak parti giderse daha iyi olur” tasavvurunda bulunan insanlar; bu defa “ya Ak Parti gelmezse” diye telaşa düştüler. Bu sebeple “sessiz bir çığlık” olup, sandıktan Ak Partiyi “tek başına iş başına” getirdiler. Seçim öncesi çoğu siyasetçi ve gazeteci, “bir sessizlik hakim ve bu sessizlik Ak Partiye karşı bir patlama olacak” diye düşünürken, biz tam tersini söylüyorduk. Bize göre bu sessizlik; bir nedamet ve endişenin sonucuydu. İşte o nedamet, Ak Partiye oy olarak geri döndü. Hasıl-ı kelam insanımız; “inadına istikrar” dedi, başkaca inada da “gerek yok” dedi.
Gizemli Devlet Adamı; Devlet Bahçeli!
Her platformda bütün samimiyetimle, Devlet Bahçeli'ye olan sevgi ve saygımı belirtirim. Ben gerçekten kendisini seviyorum. Gerçek bir devlet adamı olduğuna dair hiçbir şüphem yok. Devlet Beyin birbiriyle çelişen açıklamalarının sırrını henüz kimse bilmiyor. Bana göre bilinçli bir şekilde yapıyor. Bana göre Ak Partinin bugünkü oyu almasındaki en büyük pay, Sayın Bahçeli'ye ait. MHP'li ve başka partili birçok arkadaşımda öyle düşünüyor. Bahçeli, sanki bilerek partisinin daha az oy alması için çalıştı. Yine erken seçimden ilk bahseden kişi kendisiydi. Ak partinin HDP veya CHP ile olası bir koalisyonuna, en büyük tepkiyi O verdi. Sanki “bırakın koalisyonu, seçime gidin ve tek başınıza iktidar olun” der gibi bir hali vardı. Seçim propaganda süreci boyunca da partisinin oylarını arttırmaya yönelik hiçbir çalışması olmadı. En çok oyu alacağı konu olan terör operasyonlarına bile destek olmadı. İnsanlar isterlerse bu yorumlarım için; “aptalca” diyerek gülüp geçebilirler. Ama ben Devlet Bahçeli'nin, ülkenin içine düştüğü kaosu en iyi görenlerden birisi olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple de bilinçli bir şekilde böyle davrandığına inanıyorum.
Ayakları Yere Basmayan İnatçılar Gurubu; HDP!
Haziran seçimlerinden önce baraj hesabına düşen HDP, barajı küçük bir farkla geçseydi; yeni Anayasa konusunda Ak Parti ile uzlaşmak isteyecekti. Fakat beklediklerinden çok fazla oy alıp, 80 vekille meclise girince; çeşitli dış örgütlerin ve ülke içindeki hainlerin tuzaklarına düştüler. Bir yandan yabancı ülkelerin ajanlarının diğer yandan Fetullahçı Terör Örgütünün ve Doğan Medyasının –deyim yerindeyse- kucağına oturdular. Bütün bunların telkinleri ile kendilerini dev aynasında görmeye başladılar. Hâlbuki sadece bir gün öncesinde, baraj hesabı yaparak “bir oy” dileniyorlardı. Bu ahval içerisinde; HDP/PKK/KCK, kendisini devlete karşı masanın güçlü olan tarafı olarak görmeye başladı. Belkide tarih boyunca ellerine geçen en büyük fırsatı ellerinin tersiyle ittiler. Tarihlerinde belki ilk ve son defa hükümet ortağı olma fırsatlarını, “inadına” ellerinin tersiyle ittiler. İşte bu durumda onlara oy verenler, oylarının boşa verildiğini anlamış oldular. Bu sebeple 1 milyon oy kaybettiler.
Seçimin Ötesi!
Aslında millet Ak Partiyi iktidara getirmekle, Ak Partiye çok büyük bir vebalde yüklemiş oldu. Ak Parti sadece kendisine oy verenlerin değil, kendisine oy vermeyenlerin de partisi olmak zorunda, onların hakkını da korumak zorundadır. Aynı şekilde yabancı ülkelerden kendisine dua edenlerin de haklarını korumak ve onları gözetmek zorundadır. Bu aslında çok büyük bir vebal ve inşallah Ak Parti bu vebalin altından kalkar. Bu sebeple asıl olan, sonuçların rengi ve sayısı değil, bundan sonra ne olacağı sorusunun cevabıdır. Yani seçimin ötesi, seçimin kendisinden çok daha önemlidir. Şimdi millet, Ak Partiden hızlı bir şekilde vaatlerini yerine getirmesini bekleyecek. Vaatler geciktikçe, millet huzursuzluk yaşamaya başlayacaktır. Ak Parti planlı ve programlı bir şekilde, başta ekonomik vaatleri olmak üzere, diğer vaatlerini sırasıyla hızlı bir şekilde gerçekleştirmek zorundadır. Aksi halde işi çok zor. Yabancıları bir tarafa bırakıp, ülke içerisinde beklentisi olan gurupları şu şekilde sıralayabiliriz; emekliler, emeklilik bekleyenler, taşeron işçiler, asgari ücretliler, polisler ve diğer memurlar, öğrenciler, iş kurmak isteyenler, esnaflar, iş adamları vs. Bu listede her guruptan adam saymak mümkün. Şimdi bütün bunlar Ak Parti hükümetini dört gözle bekliyorlar. İnşallah Ak Parti bu insanlara karşı mahcubiyet yaşamaz.
Ak Partinin mega/çılgın projelerine gelince; Ak Partinin 13 yıllık tecrübesi, bu tür projeler yapmaya müsait. Bu projelerin gerçekleşeceğinden eminim ama millet bu projelerden daha önce yeni bir anayasa istiyor. Yani devasa projelerden ziyade; yeni, sivil, özgür ve birleştirici bir anayasanın yapılması daha elzem. Bu konuda Ak Partiye en büyük desteği HDP verecektir. Daha doğru bir ifade ile vermek zorundadır. Yapılacak Anayasa'nın daha kucaklayıcı olması için, HDP'nin de müdahil olması gerekiyor. Öyle ya da böyle, bu dönemde yeni bir anayasa yapılacak ve milletin onayına sunulacaktır. Madem öyle HDP'ninde içinde bulunduğu bir anayasa; hem daha çoğunlukçu hem de daha birleştirici olur diye düşünüyorum. HDP Haziran seçimlerindeki gücünü kaybetmiş olması nedeniyle, kimsenin telkinleri ile hareket edecek durumda değil. Yani masanın güçlü olan tarafı olmadığını biliyor. Hal böyle olunca, HDP'nin üst aklı olan KCK/PKK; HDP'nin devlet ile anlaşması konusunda baskıcı bir tavır sergileyecektir. Zira devletin gücünü son 3 ayda fazlasıyla gördüler. Bu şartlar altında HDP'nin yeni Anayasaya şartsız “evet” diyeceğini düşünüyorum.
Malatya Seçimlerine Dair
Malatya seçimleri tahmin edildiği üzere; 5-1'lik bir sonuçla Ak Parti lehine sonuçlandı. MHP ve HDP yaklaşık onar bin oy kaybederken, CHP üç bin oy kaybetti. Aslında Haziran seçimlerinde CHP'den HDP'ye giden oyların geri geldiği varsayımıyla hareket edersek daha doğru düşünmüş oluruz. Bu durumda CHP'nin en az on bin oy kaybettiğini söyleyebiliriz. Bunun en büyük sebebi, Hulusi Porgalı'nın tekrar aday yapılmamasıydı. Ak Parti oylarında ise elli bin artış görünüyor. Bağımsız adaylardan gelen oylar ile diğer partilerden gelen oylar, Ak Partideki artışın sebepleri. Yoksa parti yönetiminin çalışmasından kaynaklanmıyor bu oylar. Aslında millet birazda emanet oy verdi diyebiliriz. Şimdi mesele, Ak Partili vekillerin bu emanet oylara nasıl ve ne kadar sahip çıkacağı meselesi. Umarım verilen bu emanet oyların farkındadırlar.
Bu seçimden sonrada Malatya'nın kabinede koltuk kapacağına çok ihtimal vermiyorum. Yeni/Eski vekillerimizden Taha Özhan'ın Başbakanın danışmanı olması ve bilgi/birikiminin üst düzeyde olması nedeniyle bir ihtimal; önemli bir görev verileceğini düşünebiliriz. Taha Özhan görevleri hasebiyle Malatya'ya çok zaman ayıramayacak gibi görünüyor. Melikemiz Öznur Çalık ise bütün mesaisini, bir sonraki seçimde Büyükşehir Belediye Başkanı olmak için harcayacaktır. Bu uğurda kimlerle nasıl çalışacağı oldukça önemli. Mustafa Şahin ile ilgili bir beklentim yok. Seçimden hemen önce Veli Ağbaba ile atışması, O'nun siyaset bilgisini açıkça ortaya koymuştu. Bülent Tüfenkçi'nin pasif kalacağı ve sadece bir gurubun işleri ile ilgileneceğine dair ciddi şüphelerim var. Aslında iyi bir insan ama fazlasıyla pasif bir görüntü veriyor. Geriye sadece Nurettin Yaşar kalıyor.
Doğrusunu belirtmek gerekirse Malatya adına bu seçimin en büyük kazancı Nurettin Yaşar. Yaklaşık beş yıl önce bir toplantıda ilk defa kendisini gördüğümde; “silahı belinde bir mafya babası” zannetmiştim. Ama toplantı boyunca söyledikleri ve yaptıkları ile kendisine son derece saygı duymaya başlamıştım. İsmini dahi bilmediğim bu kişinin kim olduğunu geçtiğimiz seçimlerde aday adayı olduktan sonra öğrendim. Hakikaten aklımda kalan o ilk günkü gibi bir adam. Ben kendisini Ömer Faruk Öz'ün Malatya'ya ilk geldiği zamanki haline benzetiyorum. Siyaseti iyi bilenler hatırlarlar, Ömer Faruk Öz'ün ilk geldiği zamanı. Hakkında “İkinci Özal” diye manşet atılmıştı. Cesur, akıllı, ferasetli, adil, halkçı, insancıl ve devlet içinde güçlü bir insan olarak; İstanbul'dan gelmişti. İşte aynı özellikler Nurettin Yaşar'da da mevcut. O'da; akıllı, cesur, adil, halkçı ve devlet içerisinde oldukça güçlü bir insan. Reis-i Cumhur dahil, üst tabakadan herkes tarafından bilinen ve saygı gören bir insan. Yani söz sahibi bir kişi. Elbette bazı hataları var ama Malatya için önemli bir gelecek vadediyor. Fakat O'nun da Ömer Faruk Öz ile aynı sonu yaşamasından korkuyorum. Ömer Faruk Öz'ün Malatya'da kendisine danışman ettiği bazı kişiler sayesinde, giderek parti içerisinde ki gücünü kaybetmişti. Özellikle pısırık bazı Belediye Başkanları ile olan yakın ilişkisi ve onların yönlendirmesiyle, giderek cesur tavırlarını kaybetmişti. Yine Sayın Öz'ün danıştığı kişiler hep kendisine, “denge, denge, denge” diyerek; O'nu bilmediği bir dengenin dengesizliğine itmişlerdi. Şimdi aynı şey Nurettin Yaşar içinde geçerli. Eminim o pısırık insanlar O'na da hep “denge, denge, denge” diyecekler. Nurettin Bey, ne kadar bu “denge” oyunlarını, halktan yana dengelerse; o kadar başarılı olur. Aksi halde, kaybeden o olur. Nurettin Yaşar, yeni dönemde millettin yoğun teveccühüne mazhar olacaktır. Bu teveccüh O'na altından kalkamayacağı oranda iş yükü getirebilir. Bu sebeple bu iş yükünün altından kalkabilecek, iyi bir ekip kurmalıdır. Akis halde işi oldukça zor…
Yazıma son verirken, yeni vekillerimizi tebrik ediyor ve yazımı Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç'in yöneticilere yapmış olduğu nasihat ile bitirmek istiyorum. Ne olur bunu beyinlerinin bir tarafına yazsınlar.
“İktidara gelirseniz, hal ve hareketlerinize dikkat edin. Kibirli olmayın, kendini beğenmişlik etmeyin. Size ait olmayan şeyleri almayın, güçsüzlere yardım edin ve ahlak kurallarına uyun. Unutmayın ki sonsuz iktidar yoktur. Her iktidar geçicidir ve herkes; er veya geç, önce milletin ve nihayet Allah'ın önünde hesap verecektir.”
Selametle...
Adem İnsanoğlu
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- Yeşilyurt Belediyesi Yangın Bölgesinde Temizlik Çalışması Başlattı
- Deprem Konutları Portekiz’i Hayran Bıraktı!
- Nohutlu Mahallesi’nde Çıkan Yangın Korku Dolu Anlara Neden Oldu!
- Genç Ve Kadın Çiftçilere Kapalı Ortamda Bitkisel Üretim İçin İlave Destek Geliyor
- Hayvancılık Destekleri Artıyor: Çoban Ve Arıcılar İçin Yeni Ödemeler Açıklandı
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.