dore okulları
Malatya
24 Nisan, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.56
  • EURO
    34.89
  • ALTIN
    2427.6
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66891.1$

SİYASETÇİLER, BİZDEN PEK HAZZETMEZ!..


SİYASETÇİLER, BİZDEN PEK HAZZETMEZ!..
Narin

 

 

Gazetecilik hayatına başladığım günden bugüne kadar, birçok olaya şahitlik etmiş bir kardeşinizim. Mesleğim icabı, yüzlerce insanla görüşmüş, binlerce olayı, ya ilk ağızdan öğrenmiş, ya da elime geçen belgeler ışığında kamuoyuyla paylaşmış birisiyim. Yayınladığım haber, yorum ve analizlerle; kamuoyunu bilgilendirmeyi, hatası bulunan ve hata yapma ihtimali olan yöneticileri de uyarmayı; gaye edindim. Bu çabalarımdan dolayı, kimi zaman yalnız bırakıldım, kimi zaman ötekileştirildim, kimi zaman da mahkeme koridorlarını arşınladım. Ancak hiçbir şartta, doğru bildiğim yoldan dönmeden; hak bildiğimi haykırdım. 

Önceki gün takvim yaprakları 10 Ocak 2021'i gösteriyordu. Dünya Çalışan Gazeteciler Günü sebebiyle, bir hayli mesaj aldım. Bir o kadar da telefona cevap verdim. Hatırlanıyor olmanın, ayrı bir mutluluğunu yaşadım. Her günümüzün bir muhasebesini yaparız elbette. Mesleğe başladığım günden ve özellikle de Malatya Time'ın, yayın hayatına başladığı günden bugüne kadar, yüzlerce-binlerce olay başımdan geçti. Köşemizin ismi de Hasbihal olunca, bugünü de işimle ilgili hatıralarıma ayırmak istedim. 

DOĞRULUK-DÜRÜSTLÜK NE İSE BEN ONU YAZARIM

 Dalkavuk gazeteci olmadım-olamadım. Her an ve her yerde doğru ne ise onu söyledim, onu yazdım. “Doğru söyleyeni, dokuz köyden kovarlar” sözünün doğruluğunu, bizzat şahit yaşadım. “Kimin himmeti milleti ise, o tek başına küçük bir millettir” düsturunu prensip edindiğimden, başıma gelecekleri de göğüsledim.

Polemik gazetecileri, pek sevilmez. Özellikle de siyasetçilerimiz sevmez. Polemik gazeteciliği yapan birini gördükleri zaman müdara sanatını (idare sanatını) kullanırlar. O sebepten dolayı, istemeyerek de olsa, bu güne - Dünya Çalışan Gazeteciler Günü-  özel bir bülten yayımlayarak “Aman benimle dalaşmayın” şeklinde  gizli bir mesaj verirler. Ben de Polemik gazeteciliği yaptım. Bundan dolayı kendilerini piyasada mafya diye tanıtan kişiler tarafından, defalarca tehdit edildim ve yalnızlaştırıldım. 

HAKSIZLIK YAPANI YAZDIM, EKMEKLE OYNAYANI DA YAZDIM...

Siyasetçilerimizden Öznur Çalık ve Ahmet Çakır mahkemelik olduğum isimlerden bazıları. Hakkımda suç duyurusunda bulunan, onlarca siyasetçi var. Siyasilerin haricinde mahkemelik olduğum, İnönü Üniversitesi'nin eski rektörü, Prof. Dr. Cemil Çelik var mesela. Hiç unutmam, 24. davam Malatyamızın eski valisi Mustafa Toprak iledir. Önüne geleni FETÖ'cü diye açığa aldırıp, ekmekle oynadığını anlattığım haberler sebebiyle; bana dava açmıştı. Sonuç olarak, oradan da beraat ederek döndük çok şükür.

Polemik gazeteciliğinin faturasının mahkeme koridorlarını arşınlamak olduğunu biliyordum. Bu alanın sıkıntılarını bilerek göğüsledim. Bu sebepten dolayı da, İstanbul-Malatya arası mekik dokudum. Hatta bir çok yazımı uçakta kaleme aldım. Maalesef “Yaptığım bütün haberlerde isabet ettim” diyemem. Bazen “Keşke yazmasaydım” dediğim de oldu.

Gazeteci kimi zaman dua, kimi zaman beddua alır. Aldığım duaların daha fazla olduğuna kaniyim. Çünkü maslahat gözeterek değil, kamu menfaatini gözeterek gazetecilik yapmayı prensip edindim. 

FETÖ'YLE MÜCADELEM ÇOK ÖNCELERİ BAŞLADI
Pensilvanya'daki soytarı ve avenesine dikkat çeken ilk isimlerden biriyim. O soytarının yaşlı gözlerine herkesin kandığı bir zamanda, 2007 yılında Azerbaycan'da çeşitli gazetelerde; onun aslında İslam dinini tahrip etmek için dış mihraklar tarafından içimize sokulmuş bir piyon olduğunu yazdım. Sonucunun hapis olduğunu bile bile yazdım o yazıları.

10 Ocak 2010 tarihinde yüz otuz arkadaşıma operasyon çekilmiş, sıkıntılı günler başlamıştı. O zamanlar kayınbiraderime “Beni de içeri atarlarsa, çocuklarım sana emanettir” dedim. Tahşiye Kumpası'nı ortaya çıkaran gazeteci benim. Bugün, Türkiye Cumhuriyeti, bu Tahşiye kumpasını delil göstererek; Fetullah Gülen'in terör örgütü lideri olduğunu belirtiyor ve iadesini istiyor. Bu çalışmamdan ötürü, maalesef ne yerel, ne de ulusal medyada taltif edilmedim. Gerçi taltif de beklemiyordum. Allah için bu dosyayı ortaya çıkardım. Bu mücadelemde bana yardımcı olan iki isimden biri, eski HSK Teftiş Kurulu Başkanı Yunus Nadi Kolukısa ve şimdiki Adalet Bakan Yardımcımız sayın Hasan Yılmaz'dı.

NE HALİN VARSA GÖR!..

O zamanlar Tahşiye dosyası gündemde değilken, dönemin milletvekillerine dil döktüm. Kimseden zerre destek görmedim. O günkü “Vatan-millet-Sakarya” gibi hamaset kokan ifadelerin, bir hikayeden ibaret olduğunu anladım. Önceki gün bir vekilimiz beni aramış ve “Malatya'da o kadar yazılacak şey var ki; kimse kalem oynatamıyor” şeklinde bir ifade kullanmıştı. O kadar yazıp çizmemize rağmen, kılını kıpırdatmayan ve konunun üzerine gitmeyen birinin, bana bu şekilde bir söz söylemesini ise, şu şekilde bir düşünceyle yorumlamıştım: “Yazalım, hakaret edelim, küfredelim… Sonuç, ne halin varsa gör!” 

ADAM, ÖNCE TEŞEKKÜR ETTİ, SONRA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU

Burada sizlerle hasbihal ederken hatıralar da canlanıyor. Mesela bir gün bir haber yapmıştım. Yarım saat içerisinde bütün Malatya yaptığım haberi konuşuyordu. Aldığım ihbarın yanlış olduğunu anlayınca, hemen haberi yayından kaldırdım. Akabinde de yanlış ihbar olduğunu, hatamız varsa da kusura bakılmamasını belirtir bir başka haberi yayına koydum. Hakkında haber çıkan kişi, bu yayınımdan dolayı beni arayarak defalarca kez teşekkür etmişti. Arkamdan da tazminat almak için, suç duyurusunda bulunmuştu. Bundan dolayı savcı beni çağırtmıştı. Gittiğimde bana “Bu haberi sen mi yaptın?” diye sordu. Ben de “Evet ben yaptım” dedim. Sonrasında “Neden yaptın?” diye sordu. “Savcı bey, haber doğru olsaydı; bu haberin yayınlanması gerekir miydi?” diye mukabelede bulundum. Savcı beyin cevabı “Evet” şeklindeydi. Ben de “Doğru olduğuna inandığım için haber yaptım. Sonrasında da yanlış ihbar aldığıma kanaat getirince, haberi kaldırdım” dedim. Savcı ise “Git işine” diyerek tebessüm edip beni gönderip; soruşturmaya yer olmadığına karar vermişti.

SAHİBİ YANINDA OTURUYOR

Yine bir gün MKYK üyesi ve Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ile birlikte, Gümrük ve Ticaret bakanı olduğu dönemde Yenişafak Gazetesi'ne gitmiştik. Pütürge Belediye Başkanı Mikail Sülük de bizimle beraberdi. Yenişafak Gazetesi CEO'su Ömer Bolat, “Sayın Bakanım kim bu Malatya Time…” şeklinde bir soru sorarak, haberlerimizin çok sert olduğundan bahsetti. Bülent bey de “Niye bana soruyorsun? Sahibi yanında oturuyor” deyince, adam hayli mahcup olmuştu.

ULUSAL MEDYADA OLMAMI HAZMEDEMEYENLER DE VAR
Akşam Gazetesi
'nde köşe yazarlığı yaptığım sıralarda, oraya sürekli şikayetlerin gittiğini sonradan öğrendim. Özellikle bu şikayetlerin Malatya'daki bazı isimler tarafından yapılması, çok taaccübüme gitmişti. Bu gün de Diriliş Postası Gazetesi'ne benzer şikayetler geliyor. Her ne kadar ulusal medyada yazsan da, yerel siyasete dahlin olunca, bu gibi arızalar çıkıyor karşına...

İstanbul'da yaşıyorum. Malatya'da paçalarımdan tutup beni aşağı çekmeye çalışanları bildiğim halde, yine de Malatya'yı ve Malatyalıları seviyorum. Onun için de yerel medyayı terk etmiyorum. Mamafih, misyonum ulusal medyada bulunan köşemde, İslamiyetsiz bir Müslümanlığı hakim kılmak isteyen ve  İslam dinini tahrif etmek isteyen; paralel yapılarla mücadele etmektir. Dilim döndükçe-kalemim yazdıkça bu davamdan geri durmayacağım. 

TEŞEKKÜR...

Başta belirttim ya, gelen bir sürü telefon vardı. Bunlardan birinde bir arkadaşım beni arayarak, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günün kutlu olsun” dedi. Cevaben “Gazeteciler gün mü görüyor ki; günü kutlu olsun?” şeklinde cevap verdim. Bu arada telefon edenler arasında Profesör Doktor İbrahim Gezer de vardı. Samimiyet ve içtenliğine teşekkür ederim.

Selam ve dua ile
Fiemanillah

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!