dore okulları
Malatya
18 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.53
  • EURO
    34.86
  • ALTIN
    2473.1
  • BIST
    9530.47
  • BTC
    61499.53$

SOLCUYUM; AMA ASLA MARKSİST DEĞİLİM


SOLCUYUM; AMA ASLA MARKSİST DEĞİLİM
Çarşamba sohbetleri Bölüm: 21
Narin

 

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) çatısı altında Bakırköy İlçe Başkanlığı, Avcılar Belediye Başkanlığı, milletvekilliği, İstanbul İl Başkanlığı yaptı. Aynı zamanda, Milli Türk Talebe Birliği'nin eski genel başkanlarından. İnönü Üniversitesi Vakfı Mütevelli Heyet Üyeliği ve Malatyalı İş Adamları Derneği (MİAD) da dahil, birçok Sivil Toplum Kuruluşun (STK)'da gönüllü. 12 Eylül 1980 ihtilalcilerince tam 3 kez gözaltına alındı. Polis Okulu'nda, Metris ve Davutpaşa kışlalarında tutuldu, sorgulandı, hakkında takipsizlik kararları verildi. Aslen Malatya Arapgirli olan Yüksel Çengel'den söz ediyoruz...

20 Nisan 1938 tarihinde İstanbul'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Malatya Arapgir‘de, liseyi İstanbul'da tamamladı. 1965'te, şu anki adıyla, Marmara Üniversitesi İktisadi ve idari Bilimler Fakültesi'nden mezun oldu. Paris'te, Sorbon Üniversitesi Dil Okulu'nu 1966'da bitirdi. 1963-1965'te Milli Türk Talebe Birliği (MTTB)'nin Genel Başkanlığı'nı üstlendi. Öğrencilerin ve ülkemizin sorunlarıyla ilgilendi. Çok iz bırakan etkinliklere imza attı.

1977-1980'de CHP'den İstanbul Avcılar Belediye Başkanlığı'na seçildi. 12 Eylül 1980 ihtilaline dek görev yaptı. 1986-87'de Bakırköy İlçe Başkanlığı koltuğundaydı. 1987-1991 yılları arasında, parti tarihinde ilk ve son kez gerçekleştirilen üyelerle ön seçimin akabinde milletvekili oldu. 1992-1993-ve 1993-1995 dönemlerinde iki kez İstanbul İl Başkanlığı unvanıyla hizmet etti. Ardından iş dünyasına girdi.

Başarılar ve azim dolu seneler... Yüksel Çengel bizi merak edilen ve hep farklı yorumlanan geçmişe götürürken, ortaya da merakla okunacak bir söyleşi çıktı. Çengel, mazide yaşadıklarından Türkiye'nin sorunlarına çözüm önerilerine dek, birçok konuda sorularımızı yanıtladı. Fikirlerini ise Malatya Time Genel Yayın Yönetmeni, deneyimli gazeteci-yazar Murat Çetin aracılığıyla kamuoyuyla paylaştı…

1_785

ANNEM OKUMAMI İSTEMEDİ
OKULA KAÇARAK GİTTİM

Malatya'da tanınan ve bilinen bir isimsiniz. Özellikle yeni nesil ve Malatya Time okurları adına,  kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

20 Nisan 1938 tarihinde, İstanbul Haseki Hastanesi'nde doğdum. Arapgir'de büyüdüm. İlkokul ve ortaokulu orada bitirdim. Babam gurbetçiydi, genelde İstanbul'daydı. İstanbul'da iş sahibiydi. Lise olmadığı için 15 Haziran 1952'de İstanbul'a geldik. “Okuma, işe gir” dediler. Okul birincisi olmama rağmen annemin ısrarıyla 1 yıl okula gidemedim. 2. yılda kaçarak okula gittim. Annem “Tek çocuksun, zayıfsın, okumaya ihtiyacın yok, iş hayatında yaşa” dedi. Babam okumam için ısrar etti; ama olmadı. 2. yılda İstanbul Ticaret Lisesi müdürüne yalvararak kayıt oldum. Liseyi ve üniversiteyi İstanbul'da bitirdim.

CHP'DE BELEDİYE BAŞKANI, İLÇE
BAŞKANI VE MİLLETVEKİLİYDİM

Beni siyasi yaşama hazırlayan gelişmeden bahsetmek istiyorum... Üniversiteye girdim, cemiyet başkanı oldum. O zaman yasal öğrenci kuruluşları vardı. Oralarda görevler aldım. Milli Kurultay Birliği'nin Genel İdare, Genel Saymanlığı daha sonra da Genel Başkanlığı'nı yaptım. Türkiye düzeyindeki öğrenci liderliği ve genel başkanlık, çok insanla tanıştırdığı gibi çok da sosyalleştirdi. Siyasi partilerden o yıllarda Malatya'da da çok kabul gören CHP'de, belediye başkanlığı, ilçe başkanlığı, milletvekilliği yaptım. Daha sonra yeniden 2 defa seçilip “il başkanlığı”nı üstlendim. 1977-80 yılları arasında Avcılar'da belediye başkanlığı yaptım. 1986-87 yıllarında Bakırköy İlçe Başkanlığı yaptım. 1987-Kasım 91 arasında İstanbul milletvekiliydim. O sıralarda İstanbul İl Başkanlığı görevinde kimse yoktu. Genel Başkan bana “Örgütü toparla” dedi. Hasan Kaya rakibimdi. 2 yıl sonra bir başka eski milletvekili rakip oldu. İkisiyle yarıştıktan sonra da toplamda 4 yıl il başkanlığı yaptım. İl Başkanlığı enteresandır. Her ilde, özellikle de İstanbul'da il başkanı olanlar, siyasette milletvekilliğini, bakanlığı gözetler. Ben 4 yıl il başkanlığı yapmama rağmen tekrar milletvekilliğini veya partide bana verilecek başka bir görevi hiç öngörmedim. Düşünmedim, talep de etmedim.

2_582

MEVLÜT ASLANOĞLU'NU
RAHMETLE YAD EDİYORUM

Hemşeriniz olması hasebiyle, CHP Malatya Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu ile aranız nasıldı?

Mevlüt benim öz halamın çocuğu. Babam ile annesi kardeş. Öğrencilik yıllarında bizim mali müşavirlik büromuzda eğitim gördü. Hem çalıştı hem okudu. Çok zeki ve çalışkandı. Hem okula giderdi hem de bürodaki işleri yapardı. Akşamları da özel matematik dersi verirdi. Ülkeye ve Malatya'mıza çok emeği ve hizmeti var. Çok erken vefat etti. Rahmetle yad ediyorum.

MİAD, ÜRETEN
İNSANLARDAN OLUŞUYOR

Malatyalı İşadamları Derneği (MİAD)'ın 14Genel Kurul Toplantısı'nda divan başkanlığı yaptınız. MİAD çatısı altında hangi misyonu üstleniyorsunuz?

Ben, üretimi çok yürekten destekliyorum. Her dalda üretimin önemine inanıyorum. Üretim yapan ve yaptıran herkese de büyük saygı duyuyorum. Üretim olmazsa sistem ve ihracat olmaz, dünyayla rekabet edemeyiz, gelişemeyiz, varlıklı ve zengin olamayız. MİAD üreten insanlardan oluşuyor. Bu bakımdan destek veriyorum. MİAD'ın Yüksek İstişare Kurulu Başkanlığı'nı yaptım. Onlara da çok teşekkür ediyorum. Halihazırda bir sanayici veya üretici iş adamı olmamama rağmen beni ısrarla aralarında bulunduruyorlar. Davet ediyorlar. Onlara minnettarım.

3_320


ÇOCUKLUĞUMDAN BERİ
HEMŞEHRİLERİMİ ÇOK SEVERİM

İstanbul'da doğmanıza ve Malatya'dan uzakta yaşamanıza rağmen Malatya'daki etkinliklere katılmaya gayret ediyorsunuz. Malatya ile bağlarınızı neden ve nasıl güçlü tutuyorsunuz?

Ben çocukluğumdan beri hemşehrilerimi çok severim. O zamanlar öğrenci kuruluşlarının itibarı çok yüksekti. Vali, Emniyet Müdürü ile İstanbul Belediye Başkanları ile doğrudan konuşuluyordu. O yılların bütün valileri ve belediye başkanları ile çok yakın dostluklarımız vardı. Bu ilişkimizi bilen hemşehrilerimizin de İstanbul'da bazı sorunları olurdu. Örneğin bizimkiler; Malatya'dan otobüsle, uçakla İstanbul'a gelir. Eminönü, Sirkeci'de toptancılar vardı. Mallarını alır, otobüse yükler veya büyüklüklerine göre ambara verirlerdi. İstanbul'un en güzel lokantalarında yemek yerlerdi. Bellerindeki silahı yakalatırlardı. Rahmetli babamdan rica ederlerdi. Ben, Emniyet Müdürlüğü'ne gider, silahlarını alır, bellerine koyar onları yolcu ederdim. Kesinlikle yanlış anlaşılmasın. Bu insanlar silahı kötüye kullanmazdı. İşiyle ilgili olağanüstü olumsuzlukta güvenliklerini sağlamak için taşırlardı. Anadolu insanı biraz da silahı sever. Bunların çoğuyla dostluklarım olmuştur. Çocukları ile de hâlâ dostluklarım var.

MALATYA İLE, PLATONİK BİR
AŞIK GİBİ GURUR DUYUYORDUK

Malatya'ya gelip, bir dizi ziyaretlerde bulunduğunuz oluyor. Genel anlamda şehrin artılarına ve eksilerine dair gözlemlerinizi anlatır mısınız?

Sanayi bölgesinin daha çok gelişmesini, sorunlarının çözülmesini isterim. Kentimiz büyüyor ve göç alıyor. Malatyamız güzelleşiyor. Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan'dan da çok umutluyum. Ciddi olarak başarılar diliyorum. Geçmiş başkanlarla da ilişkilerim var. Malatyalılar gerçekten çok zeki ve vatanperver. İnsan ayırmadan “Kimdir, nedir?” diye bakmadan herkesi kucaklayan bir yapıları var. Rahmetli Özal'ın dört koldan, işaretiyle kurduğu siyasi partisi ve başarılar belli. Ben Malatyalıları hem yerel hem de genel özellikleriyle çok seviyorum. Gençtik, Malatya ile platonik bir aşık gibi gurur duyuyorduk. Çünkü Malatyalılar siyasette de ticarette de devlet bürokrasisinde de çok güçlüydü. Bu da bizim moralimizi yükseltiyordu. Yine öyle olmasını istiyorum.

4_164

MALATYA'DA ÖNEMLİ
BİR DÜŞÜŞ VAR

Malatya'da önemli bir düşüş var mı?

Evet... Önemli bir düşüş var. Nedenlerinden bahsedersek... Öncelikle iç göç çok oldu. Yeni nesil, eğitimi büyükşehirlerde düşündü. Kendini maddi anlamda biraz toparlayanlar, daha rahat yaşamak ve işlerini genişletmek için büyükşehirleri seçti. Anadolu'nun birçok ilinde olduğu gibi bizde de eğitimde kötü gidiş, göçe yol açtı. Malatya'da çevre ve yerel kalkınma çok önemli. Gençlerimizin ülkeye faydalı olabilmesi için onları çok fazla desteklememiz ve önlerini açmamız gerekiyor. Malatyalıların –özellikle gençlerin- kamuda yüksek, önemli yerlerde olmalarını istiyorum. Çünkü birlikteliği ve bütünlüğü sağlayacak, üretime dönük yapıları var.

MALATYA'DA ÇOK KOYU
BİR PARTİZANLIK YOK

Arapgir Belediyesi, başkanı Haluk Cömertoğlu ile birlikte CHP'ye geçti. Arapgir'de CHP'nin oyu yüzde 32.30 iken yüzde 52.94'e çıktı. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Haluk Bey çok aktif ve çalışkan birisi. İlçede de esnaf. Bundan dolayı sevenleri var, akrabalıkları, hemşehrilerine hizmetleri var. Konuşmayı ve siyaseti seviyor. AK Parti'den aday gösterileceğini ummayınca CHP'den gelen ısrarlı teklifi kıramadı. CHP'nin oyları belediye başkanlığını kazanacak noktada değildi. Haluk Cömertoğlu, AK Parti'den oy getirdi. Bunlar, CHP oyları ile birleşince de seçildi. Başkan “mor reyhan”ı da markalaştırdı. Yerel ürün haline dönüştürürlerse de sevinirim. Büyükşehir Belediye Başkanı'ndan da destek alacağına inanıyorum. Bazen parti değişiklikleri olabiliyor. Malatya'da çok koyu bir partizanlık yok. Siyasette de marka isimler var. Dışarıda yoğun çalışmalar oluyor.

5_111

İNSANLAR, YASAKLARI
GEÇMEK İSTER!

Malatya ili; İnönüler, Özallar, Yüksel Çengeller, nice bakanlar, Metin Emiroğluları çıkarttı. Bu başarının sırrı nerede saklıydı?

Eğitimde ve ailenin öngörüsünde saklıydı. Annem benim liseye gitmemi istememişti; ama çok akıllı bir kadındı. Öngörüsü çok yüksekti. Ben çocukluğumda çok zekiydim. Arkadaşlarım ile ilişkilerim çok iyiydi. Belki de annem iş yaşamında çok başarılı olacağımı görüyordu. Ama ben okumayı tercih ettim. İnsanlar yasakları geçmek ister. Bana “Okuma!” deyince okuma isteğim fazlalaştı. Son dakika liseye kayıt olabildim.

MALATYALILAR
GERÇEKTEN ÇOK ZEKİ

İnönü Üniversitesi Vakfı Mütevelli Heyeti üyesisiniz. Malatya'daki eğitim kurumlarının durumunu nasıl görüyorsunuz?

Ben, İstanbul Arel Üniversitesi Rektör Danışmanlığı yaptım. Başka 2 üniversitenin kuruluşunda da ciddi hizmetlerim oldu. Bir oğlum (Özgür Çengel) da şu anda öğretim üyesi, profesör. Üretimden önce de eğitim gelir. Uluslararası rekabet azım. Gençlerimiz, uluslararası rekabet edebilir düzeyde eğitim olanaklarına kavuşmalı. Malatyalılar gerçekten çok zeki. Türkiye'deki bütün üniversite gençlerini tanıdım. Onların önderleri, benim bir ömür arkadaşım oldu. Ben Milli Türk Talebe Birliği (MTTB)'de başkan olunca, tiyatroda müdür olarak Metin Akpınar'ı atadım. Profesör Esender Korkmaz, İstanbul Teşkilatı Başkanı'ydı. Ünlü ceza avukatı Rahmi Özkan, 2. yıl İstanbul Teşkilatı Başkan'ıydı. 1964'te, Milliyet Gazetesi'ne beyanat verdim. Gazetenin orijinali arşivimde var. Daha o yıllarda serbest mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik kanunlarının yasalaşmasını istedim.

5-6 BİN KİTAPLI BİR
KÜTÜPHANEM VAR

5-6 bin kitaplı bir kütüphanem ve 25 binin üzerinde belgeli bir arşivim var. O zamanlar hâlâ öğrenciydim. Dünyadaki ve Avrupa'daki mali müşavirliği inceleyip bunu kamuoyuna duyurdum. 1964'te, MTTB Başkanı iken Anadolu'ya heyet gönderdim. Anadolu'daki bütün illeri, köy, kaza ve il yaşamını gezdiler. 3 ay sonra rapor verdiler. MTTB'nin Milli Gençlik Dergisi ile özel bir sayıyla buradaki kanaatlerimizi ve oralarda yapılması gerekenleri, siyaset dünyası ile tüm Türkiye ile paylaştık. Bugün o gazeteyi okuyorum. Yıllardır ülkede var olan Doğu sorununu … Bunların temelden çözümü için biz önerileri maddeler halinde getirmişiz. 8-10 tane aydın üniversiteli gidiyor, geri kalmışlıkları, talepleri görüyor. Tespit ediyor, biz rapor olarak yazıyoruz. Derginin özel sayısında da çıkartıyoruz.

Bunlar siyaset dünyasının gündemine girseydi, problemler o zaman çözülseydi, bu sıkıntılar ortaya çıkmayacaktı. Onun için gençleri özgür bırakırsak ve eğitimlerini desteklersek her şeyi görebiliriz. Biz, bugünün sorunları o dönemde de anlatmışız. İnsan haklarını, özgürlüklerini, kalkınmayı, sanayileşmeyi, üretimi, gençlerin siyasette yer almasını... Bunlar benim şahsi kanaatim değil, beraber çalıştığımız arkadaşlarımın da görüşleri.

7_66

MALATYA'NIN HER
İNSANINA HAYRANIM

MTTB Genel Başkanı iken Malatyalı Mehmet Sinan Şavata'yı yardımcım yapmıştım. 1 yıl sonra istifa etti. İstanbul Üniversitesi Sanayi Birliği Başkanlığı'na aday oldu. Seçimi kazandı ve genel başkan oldu. Ankara Hukuk'u temsilen Trabzonlu Mahmut Kemal Kumkumoğlu avukat oldu. Bizde 1 yıl MTTB genel kurul üyesi olarak görev yaptı. Daha sonra ayrıldı, Türkiye Milli Talebe Federasyonu Genel Başkanı oldu. Herkesin birbirine bakışı çok sıcaktı. Öngörüleri iyiydi, kompleks yoktu, hepimiz birbirimizi destekliyorduk. Kimse kimseyi kıskanmıyor, birbirinin yolunu açıyordu. Ben Malatya'nın her insanına hayranım. Bütün konuşmalarımda, Malatya ile ilgili toplantılarda Malatyalılar ile gurur duyduğumu söylerim.

DOĞRULAR, KARŞI GÖRÜŞ
OLMAZSA NETLEŞEMEZ

Öncelikle gençliğe, tümüyle insanımıza, Malatya'ya, Malatyalılara ve genelde ülkemizin geleceğine yönelik ajandanızın “hareket planı” başlığında neler yazıyor?

STK'larda görevliyim. Yeri geldikçe konuşuyorum. Artık yaşam biçimimde, fiziki bir iş yapmak, herhangi bir göreve gelmek yok. Eğitim, ilkokuldan itibaren çok önemli. Ortaokul, lise ve üniversite de öyle. Üniversite gençliği sorgulayıcı ve araştırmacı olsun. Ülke sorunlarıyla, yerel örgütlerle ilgilensin ve sosyalleşsin. Tartışmayı öğrenmeliler. Her fikri dinlemeli, o kişinin ne söylediğini anlamalı, sonra kendinizi onun yerine koymalı ve karşı görüşünüzü bildirmelisiniz. Karşınızdakinin de haklı olup olmadığını düşünürseniz daha mantıklı hareket edersiniz. Eksik anlayışla hatta hiç kulak vermeden kendi düşüncenizi dile getirirseniz ne dostluklar kurulur ne de toplumda uzun vadeli kabul görürsünüz. Karşı görüşlere saygı duyulması şart. Karşı görüş olmazsa, görüşlerin doğruluğu netleşemez. Zamanla hangisinin doğru olduğunu anlarsınız. Ama birbirinizi dinlerseniz, doğru olanı daha çabuk anlarsınız.

ÜNİVERSİTEDEKİ RAKİBİM
ERZURUMLU RASİM CİNİSLİ İDİ

Malatyalı gençlere önemle diyorum ki “Bilgili olduğunuz konularda konuşun. Konuşmak istediğiniz, yol almak istediğiniz konularda da bilgi sahibi olun. Mahcup olmazsınız, önünüz açılır, düşündüğünüz her şeye ulaşabilirsiniz.” Biz ülke sorunlarıyla ilgilendik ve kendimizi yetiştirdik. Benim üniversitede rakibim, merkez sağda Erzurumlu, hukuk okuyan Rasim Cinisli'ydi. Daha sonra Süleyman (Demirel) Bey'in davetiyle Demokrat Parti'den milletvekili oldu. O partinin kuruculuğunu ve bir dönem de milletvekilliğini yaptı. Öğrenciyken de çok terbiyeli ve saygılı bir gençliktik. Karşı fikirleri savunuyorduk. Kayıtlı olduğum halde benim adım CHP'liydi. Onun da adı “Merkez sağda” idi.. Onun da o yıllarda kayıtlı olduğunu zannetmiyorum.  Rasim Cinisli ile şu andaki mevcut ülke sorunlarıyla ilgili aynı düşünceleri paylaşıyoruz.

SOLCUYUM; AMA ASLA
MARKSİST DEĞİLİM

“Sağ-sol” diye çatışmalara ittiler. Boş ve dış kaynaklıymış. İftiralara uğradım. Kontrgerillalarda sorgulandım, hücrelerde kaldım. “Örgüt nerede, silah nerede?” dediler. Ben askerliğimi yaptım, orada silah kullandım, o kadar. Ne gizli bir örgüt ne de silah bilirim. Zaten karşıyım da. Evet, solcuyum; ama asla Marksist değilim. Marksizm'e karşı da makalelerim var.  Milli Gençlik Dergisi'nde, başbakana 24 sayı yazdım. Önde olanlar, yaratıcı kabiliyete sahip olan insanlar iftiralara uğrarlardı. Ben uğradım, sabırla çözdüm. Zaman, insanın haklılıklarını meydana çıkarıyor. Yeter ki dürüst olun. Yüz kızartıcı bir eyleminiz varsa Allah size yardım etsin. Diğer türlü her iftiradan kurtulabilirsiniz.

DOSTLUKLARA ÇOK
ÖNEM VERİYORUM

Yaşam ve özgürlük mücadelesini, insana hizmeti ve dostlukları, siyasetin dışında ve üstünde tutan bir anlayışa sahipsiniz. Bunu nasıl başarıyorsunuz?

Çok teşekkür ederim. Evet doğru. Dostluklara çok önem veriyorum. Şu anda bile telefonunda ilk, ortaokul, lise, lisedeki mezunlar vakfı, üniversite arkadaşlarım ve mezunlar vakfı ile hâlâ irtibatım var. İçinde bulunduğum sosyal kuruluşlardaki arkadaşlarımla da hâlâ iletişimim var. Malatyalı hemşerilerimle de diyaloğum var. Ben dini bayramlarda ve yılbaşında otururum, tanıdığım insanlara kısa tebrik telefonu açarım. “Sesini duydum, sevindim ben de iyiyim, sağlıklı kal” der kapatırım. İletişimi hayatımın her anında sürdürürüm. Benimle ilgili ihtiyaçları varsa mutlaka yerine getirmeye çalışırım.

AVCILAR'DA %4.5'İ GEÇMEYEN
OYU, YÜZDE 61'E ÇIKARDIK

1977-1980 yılları arasında İstanbul Avcılar Belediye Başkanlığı'na CHP adayı olarak seçildiniz. Yerel yönetimler açısından Avcılar'da nelerin değiştiğini gözlemliyorsunuz?

Bu güzel soru için öncelikle teşekkür ederim. Aday olduğum zaman, 1977'den geriye doğru CHP'nin oyu Avcılar'da yüzde 4.5'i hiç geçmemiş. Bu oranlar internette mevcut. 6 ay önce parti benim adaylığımı ilan etti. Kimse kazanacağıma inanmadı ve güldü. Ben de Yeşilköy'deki dairemi bir gazeteciye eşyasıyla birlikte kiraya verdim. Gittim, oradaki daireme taşındım. 2 bin 600 küsur daireye eşimle birlikte ziyaret gerçekleştirdik. Yüzde 61.70 oranında seçimi kazandım. Bu noktada gençlere bir şey söylemek istiyorum. Çok başarılı oldum. Projeli çalıştım ve 1 yıl içinde bitirdim. Nihai maliyetinden dolayı yatırımda Türkiye birincisi oldum. Bunu öğrendiğimde çok şaşırdım. Bakanlık onayını aldım. 1 sene sonraki devlet bütçe kanununa koyduk. Avcılar-su, Avcılar- elektrik, Avcılar-telefon, Avcılar- hastane…

BELEDİYE BAŞKANI İKEN
BİRLİKTELİĞİ SAĞLADIM

Devlet Görev Pasaportu ile 4 yıl Avrupa Konseyi Meclis Üyeliği'ne gittim. Başarı için emek harcadım. Gençlere, yerel yönetimlerle ilgilenmelerini söyledim. Dürüst ve katılımcı olacaksın. İnsanların tamamını kucaklayacaksın. Göreve geldiğim günden 12 Eylül'e kadar, bütün belediye meclis kararlarım oy birliğiyle çıkmıştır. Birlikteliği sağladım, ayrıştırmadım. 12 Eylül öncesi İstanbul'da sağ-sol çatışmaları vardı. Hatta sağın ve solun kendi içinde çatıştığını görürsünüz ki, fraksiyon farklılıkları vardı. Biz de ihtilal gününe dek iki açıdan da problem olmadı. Duvarlara yazı yazarlardı, biz asker kontrolünde ekipler çıkarır, onları silerdik; bu kadar... Belediye başkanlığı döneminde 3 silahlı olay oldu. Biri banka soygunu, 2 iş adamının öldürülmesi… Profesyonel bir cinayetti. Dışarıdan gelen örgütlerdi. Her 3 olayın failleri de yakalandı. Kardeşliği tesis ettik. Zor değildi. Sizi anlarlardı. Toplumun sesi ve algısı vardı.

12 EYLÜL'DE BİR
KUŞAĞI YOK ETTİLER

12 Eylül'de sağı, solu ezip geçen, acımasız bir ihtilal yaşandı. Bütün gençleri perişan etti. Bir kuşağı yok ettiler! Belediyeleri 2.5 yıl araştırdılar. Çok soruşturma açtılar, kimseye dava açamadılar. Beni ne kadar incelediler! 2.5 yıl sonra A4 kâğıdına daktiloyla yazılmış, iki yüzbaşının imzasıyla Sıkıyönetim Komutanlığı'ndan bir teşekkürname geldi. Cam çerçeveyle kaplanmıştı. Bugünkü modernizede, tanzim satışları açmıştım. “Mukavva ve teneke kutuları düzenli toplamış, bunları satmış ve ana bütçeye gelir kaydetmişsiniz. Teşekkür ederiz” diyorlar. Toplum yolsuzluklar ve hırsızlıklarla ilgilenir. Zaman affetmiyor. Doğru da yanlış da açığa çıkıyor. Onun için gençlerimizin dürüstlüğe önem vermelerini istiyorum. Bir ömür, ölünceye kadar bu olay önlerinde olur.

MTTB'DE, MİLLİ
DUYGULAR ÇOK YOĞUNDU

1963-1965'te Milli Türk Talebe Birliği (MTTB)'nin Genel Başkanlığı'na geldiniz. MTTB'nin bugünkü yeri ile sizin döneminizdeki ve zihninizdeki konumu arasındaki farklar ne?

MTTB, 1916'da, Kurtuluş Savaşı sürecinde, hâlâ hepimizde en yüksek düzeyde mevcut olan milli duyguların yoğun olduğu dönemlerde kurulmuş. MTTB bizim zamanımızda kapatılıncaya kadar üniversitelerde ve fakültelerde dernek olarak faaliyet gösteriyordu. İkili federatif bir yapı. Erzurum, Trabzon ve İzmir'de şubelerimiz vardı. Ankara'da da ikinci başkanlık vardı. Genel merkez de İstanbul'du. Özel üniversiteler yoktu. Devlet üniversitelerinin tamamında vardı. Kuruluş aşamalarında, siyaset tartışmaları önde. İstanbul Üniversitesi'nin 9 fakültesi var. Her fakültede cemiyet var. 9 cemiyet birleşiyor. İstanbul Üniversiteler Talebe Birliği'ni, Erzurum Üniversiteler Talebe Birliği'ni veya Trabzon Üniversiteler Talebe Birliğ'ini meydana getiriyor. Talebe birliklerinden seçilen delegeler de federasyon genel kurulunu oluşturuyor. Federasyon oluyor. 3'lü bir federatif yapı var. Derinlemesine bilgi sahibi olmayanlar için daha büyük gözüküyordu.

8_116

ÖĞRENCİLER, TARTIŞABİLECEKLERİ
KURULUŞLARDA YER ALMALI

Öğrencilerin ve güncel sorunların ve fakültelerdeki olumsuzlukların veya olumlu istihbaratı alan, anında konuşan bir MTTB vardı; ama federasyonda bir ambargo vardı. Cemiyet kendi üniversitesinin talebe birliğine veriyor. Kurulda görüşülüp tartışılıyor, sonra federasyondan destek alınarak öğrencilerin sıkıntıları dile getiriliyor. Ülke problemlerine çözümler öneriliyor. Bu da zaman kaybına yol açıyordu. MTTB uzun yıllar çok yararlı işler yaptı. Daha sonra “İkili yapının siyaseten zararı var” diye kapatıldı. Ben de izliyorum ve her toplantıya gidiyorum. Hukuken açılamadı. Ama MTTB olarak öğrencilerimizin çalışmaları var. İsmail Kahraman başkanlık yaptı. Her üniversitede örgütlü bir yapı yok. Geniş bir kitleyi temsil edemiyor. Öğrencilerin ülke sorunlarıyla ilgilenebilecekleri, her konuda tartışabilecekleri yapılarda olmalarını isterim. Öğrenci kuruluşlarının ülkeye yararları saymakla bitmez...

‘BAŞKANLIK SİSTEMİ'NDE DE
PARLAMENTO ÇOK GÜÇLÜ OLABİLİR

1987-1991'de CHP milletvekiliydiniz. Partideki, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin Meclis'i işlevsizleştirdiği yönündeki görüş, sizde de hâkim mi?

Evet; maalesef. Milletvekili arkadaşlarla konuşuyorum. STK'larda AK Parti, CHP, MHP milletvekilleri var. Mesela Şamil Aydın -eskiden ANAP'taydı. Şimdi AK Parti'de. Avrasya Ekonomi Zirveleri'ni yapan Marmara Grubu Vakfı'nda- ile birlikteyiz. Ertuğrul Kumcuoğlu, MHP Milletvekilliği yaptı. Beraberiz. Ülke sorunu tartışmalarında fikir birliklerimiz var. Yani parlamentonun varlığı ve güçlü oluşu, uluslararası ilişkilerde ve birçok olumlu veya olumsuz konuda gerekçe gösterilerek kararlarının yardımıyla yöneticilerin manevra kabiliyetini artırır. Başkanlık sisteminde de parlamentonun çok güçlü olmasının sağlanabileceğine de inanıyorum. Bunun; iktidarlar, bakanlıklar, Cumhurbaşkanı, uluslararası anlamında manevra kabiliyeti açısından çok iyi olacağı fikrindeyim ki, Amerika'da görüyoruz.

SEÇİMİ KAZANANIN KENDİNİ
KAHRAMAN İLAN ETMESİ YANLIŞ!

1992-1993-ve 1993-1995 dönemlerinde iki kez İstanbul İl Başkanı'ydınız. Canan Kaftancıoğlu ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu arasında yaşananlar hakkında sizin yorumunuz?

Canan Hanım'ın parti meclisinde, adayların tespiti sırasındaki olumsuz görüşlere katılıyorum; ancak sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmasına “Hayır” diyorum. İl Başkanı, adaylarının hepsini detaylarıyla araştırıyor, sorguluyor ve genel merkezlere öneriyor. İsmini vermediği insanların eksiklerini bildirmek de görevi. Ekrem Bey ile görüşmedim. Ekrem Bey'in danışmanının çok erkenden böyle bir kitap yazmasını doğru bulmuyorum. 3 ayda peşin hükümlülük… Her partiden çok insan çalıştı. Hatta CHP'li olmayanlar da... Çok zorlandılar ve oy verdiler. O oylara saygı duyulmalı. Seçimi kazanan kişinin kendini kahraman ilan etmesi yanlış. Seçimi, başarıyı, süreci yaz, aradan vakit geçsin. Demlenen çayın tadı daha iyidir.

MALATYALILAR'DAKİ VATAN
SEVGİSİ TARTIŞILMAZ

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Çok zengin olsam, servetimin yüzde 99'unu Malatyalı gençlerin eğitimine harcardım. Zengin-fakir ayırımı yapmadan olanak sağlardım. Malatyalılar ülke bütünlüğüne çok önem veren insanlar. Aile yapımız ve anlayışımız bu. Her kazadan dostum var. Hepsinin evinde kalmış, sofrasında yemek yemişimdir. Pütürge'ye PKK giremedi. Çünkü silahlarıyla sabahlara kadar nöbet tuttu. Pütürgeliler 3 kez “Nerelerden gelebilirler?”in hesabını yaptı. Malatyalılar'daki vatan sevgisi tartışılmaz...

 

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!