Soylu'nun istifası gösterdi ki...

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türk siyaset tarihinde ender görülecek bir olaya imza attı.

Korona salgını nedeniyle Cuma gecesi, haftasonunu kapsayacak iki günlük sokağa çıkma yasağında meydana gelen halkın market ve fırınlar önünde birikmesi kargaşalarından sorumlu olduğunu kabul ederek ressen ve resmen istifa etti.

Tüm siyasi kariyerinin bir anda sıfırlanmasını göze alacak bir riskti bu ve üstlenmekten çekinmedi.

İçişleri Bakanı Soylu'nun istifa haberi ajanslara düşer düşmez tüm Türkiye aniden sosyal medyaya kilitlenerek taglar açmış, Soylu'nun istifasının başkan Erdoğan tarafından kabul edilmemesi yönünde toplamda 11 milyon civarı tivitin atılmış olması kuşkusuz Soylu'nun halkın gözünde ne kadar değerli olduğunu da böylece gün yüzüne çıkarmış oldu. Herhalde bu kadar trolü aynı anda sahaya sür, parasını öde, tivit atın diyerek organize etmesi imkansız olduğuna göre demek ki ortada ciddi bir halk sevgisi bulunuyor.

24 Ocak depreminde, üstelik sabah 7:30 gibi günün erken saatlerinde bizzat kendisini aramış 11 dakika boyunca benimle konuşmuş Soylu; her konuda beni ikna etmişti. Şu an 6 gündür Elazığ'dayım hayati bir konu varsa Pütürge'ye de gelirim” demesi siyasi bir dil değil gerçekten gelebileceğini hissettirmişti. Türkiye normal siyasi standartlarda hiç bir siyasetçi bırakın 11 dakika konuşmayı halkın telefonlarına dahi bakmazlar. Bizler gibi sıradan bir halk bireyinin Soylu'yu sevmesi için önemli bir gerekçe değil mi?

Evet, Soylu'nun istifası bizlere şunu gösterdi ki; Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan'dan sonra en çok sevilen, gerçek bir halk kitlesi bulunan, gönüllerde onaylanmış yeni bir siyasi idolün varlığına şahit olduk. Soylu'nun böylesine sevilmesini iki nedene bağlıyorum. Bir; geri vitesi yok, veya bu güne kadar hiç geri vites yapmadı. İki; piyar yapmıyor. Olduğu gibi, neyse o! Bir çok siyasetçimiz gibi halka karşı siyasi bir dil kullanmadığı veya tepeden bakıp geçmiyor. Doğal, gerektiği yerde gerektiği şekilde davranmasını dün gece gördük ki onu soylu yapmış.

Şunu da eklemek gerekirse, bakan Soylu Ak parti içinde ki pelikancılar tarafından istenmiyor. Ak partili pelikancı olmayanlar ise tam tersine Soylu'ya sahip çıkıyor. Akşam sosyal medya hesabımdan bende şunu dile getirmiştim. Şayet bu bir pelikan operasyonu ise Erdoğan'ın istifasını kabul edip etmemesi çok önemli bir gelişme olacağı. Çünkü şu durumda pelikan Ak partide hala en güçlü yapı. Erdoğan'ın istifasını kabul etmemesi haberi gelince ilk kez pelikan duvara tostladı dedim.

Diğer bir husus şayet Soylu istifası kabul görseydi yerine kimin geçeceği de sosyal medyada en çok tartışılan konular arasına girdi. Birçok arkadaşımız İbrahim Kalın diyordu fakat ben öyle düşünmüyordum. Başkan Erdoğan istifayı değerlendirmiş olsaydı yeni İçişleri bakanımız Ankara valisi Vasip Şahin yerine atanacaktı. Tabi ki kendi şahsi düşüncem.

Neyse ki Soylu koltuğunda kalmaya devam edecek olması sevindirici bir gelişme. En azından şu an ki Türkiye konjüktörü buna açık ve uygun değil. Şayet aksi durum meydana gelseydi bu kritik süreçte Türkiye için bir trajedi ve önemli bir kayıp olurdu. Her haliyle yazık olurdu gerçekten.

TİMUR İNCE