Vali Süleyman Kamçı'ya açık mektup - 2

Malatya Time, geçici görevlendirme adı altındaki büyük mağduriyetleri yazmaya ve bir çok ailenin huzurunu kaçıran konunun derinine inmeye devam ediyor. İşte ikinci yazımız...
MALATYA TİME / ÖZEL
Geçtiğimiz günlerde sitemizde Malatya Valisi Sayın Süleyman Kamçı'ya yönelik birinci mektubumuzu yayınlamıştık. Yazımızda ilimizde görev yapan devlet memurlarının, "geçici görevlendirme" adı altında maruz bırakıldıkları sürgünleri ve ne tür sıkıntılarla karşılaştıklarını anlatmıştık. Yazıyı yazmaktaki amacımız kamu görevini ifa eden insanların herhangi bir mağduriyet yaşamamaları ve yaşatmamaları adınaydı.
Yaptığımız bütün araştırmalarda geçici görevlendirmenin ne hukuki, ne ahlaki ne de insani olmadığını belirtmiştik. Yazımızda geçici görevlendirmeye maruz kalan memurların psikolojik hallerini de yansıtmaya çalışmıştık. Yazımız sonrası Valilik nezdinde bir çalışmanın olup/olmadığına dair bize ulaşan bir bilgi bulunmamaktadır. Yazımızın doğrudan veya dolaylı olarak etkilediği birçok kişinin bize ulaşması ve bizden sonra Vali Süleyman Kamçı'ya açık mektuplar yazan gazetecilerin olması; bizde, ikinci bir yazı yazmamızın şart olduğu kanaatini doğurdu.
Bugünkü yazımızda geçen yazıda eksik bıraktığımız konulara ve basına yansıyan bir başka konuya da değineceğiz. Bir konuyu daha belirtmekte fayda görüyoruz; yazımızın muhatabı Vali Süleyman Kamçı olsa bile, yaşanan bu sıkıntıları müsebbibi eski Vali Vasip Şahin'dir.
Geçici Görevlendirmenin Ekonomik Boyutu
Önceki yazımızda değinmediğimiz konu, görevlendirilen memurların ekonomik olarak uğradıkları sıkıntıydı. İlçelerde görevlendirilen memur, aylık ortalama 70,00 TL fazladan yol parası ödemektedir. Ayrıca görevlendirildiği yerde kurum yemekhanesi bulunmaması halinde 100,00 TL civarında da yemek ücreti ödemektedir. Bu durumda aylık 170,00 TL'ye yakın ücret kaybı yaşamaktadır. Görevlendirilenlerin hemen hemen hepsinin evli ve çocuklu olduğunu varsaydığımız ve memur maaşlarının ortalama rakamını göz önüne aldığımız zaman bu konunun da ne kadar önemli olduğunu anlarız. Diğer memurlardan hiçbir farkı bulunmayan bu memurların aylık olarak 150-170 TL civarında bir kayıp yaşamalarının vebali kimin boynunadır? Sorunun cevabını yetkililere bırakıyoruz.
Yeni Personel Alımı
Bazı personellerin başka kurumlarda görevlendirilmesinden sonra yeni personel alımı yapılıp yapılmadığı da önemli bir soru. Kurumunuzda "personel fazlalığı var" diyerek birilerini başka kurumda görevlendirip, yeni personel alımı veya nakille personel alımı yapmanızın ne kadar etik olduğu önemli bir konudur. Aynı şekilde personellerin bir birime yığılarak boşa çıkarılması ve "bunların yaptığı bir iş yok" demekte etik değildir. Birilerini yıllarca çalıştıkları ve başarılı bir şekilde işlerini yürüttükleri halde, pasif bir birimde görevlendirip; daha sonra "bunların bir iş yaptığı yok, hepsi burada fazladan duruyorlar" demek ne ahlaki nede hukukidir! Yaptığımız araştırmalara göre personellerin çoğunun bu şekilde görevlendirildiğini öğrendik. Yine dikkatimizi çeken başka bir husus ise; görevlendirilen personelinin tamamının evli olmasıdır. Valilikte onlarca bekar personel dururken, evli olanların atanmasını anlamak biraz zor. Evli, barklı, okula giden çocukları bulunan ve kurulu bir düzen olan personel yerine, bekar personeller görevlendirilmiş olsaydı daha mantıklı olacağını düşünüyoruz. Yazı işleri müdürlüğü olsun, bilgi işlem şube müdürlüğü olsun, il idare kurulu müdürlüğü olsun, planlama müdürlüğü olsun; tamamında evli ve eski personelin dış kurumlarda görevlendirildiğini, onların yerine ise bekar ve daha sonra atanan personele görev verildiğini öğrendik. Bunun mantığını anlayamadık.
Geçici Görevlendirmeler Nasıl Yapıldı?
Araştırmalarımıza göre geçici görevlendirmeler tamamen orta düzey yöneticilerinin ve vali yardımcılarının isteği ile yapılmış. Birim müdürlerinin istemedikleri personeli bu yolla biriminden uzaklaştırdıkları iddia ediliyor. Bazı görevlendirmeler ise Vali yardımcılarının isteği ile yapılmış. Görevlendirme yapılırken kimsenin özel durumuna, eğitim durumuna, maddi durumuna vs. bakılmamış. Tamamen birim müdürlerinin keyfi isteklerine göre görevlendirmeler yapılmış. Kimsenin yaşı, eğitimi, tecrübesi ve özel durumu dikkate alınmamış. Bu sebeple hakka hukuka uygun bir görevlendirmeden bahsetmek mümkün değil. Yıllarca hizmet veren ve çalıştıkları birimlerde başarılı olan birçok kişi görevlendirilmiş fakat daha yeni atanan personel yerlerinde tutulmuş. Üstelik bu iş bir sıraya göre de yapılmamış. En son atanan personel valilikte tutulurken yıllarca hizmet verenler bir çırpıda uzaklaştırılmış.
Elimizdeki belgelerden personel profilleri incelendiği zaman bu durum net bir şekilde görülecektir. Görevlendirilen hiçbir personel hakkında bugüne kadar hiçbir disiplin cezası uygulanmadığı da dikkat çeken bir başka husustur. Keşke bu durum 6 aylık dönemler halinde bir sıra ile yapılsa veya keşke gönüllülük esas alınsa. Bu durumda daha hukuki bir ortamdan bahsedebilir.
Malatya Beydağı Konaklama Tesisi
Yazımızın bundan sonraki bölümünde dikkat çeken bir başka hususu yazmak istiyoruz. Malatya Beydağı Konaklama Tesisinde (MABEK) yaşanan ve basına yansıyan konulara değinmek istiyoruz. Daha önce yazarımız Adem İnsanoğlu; MABEK'te güvenlik görevlilerinin sorununa dair bir şeyler yazmıştı. Aslında bize ulaşan birçok şikayet olmuştur.
Elimize birçok belge ulaştı. Fakat İlimizin ve Ülkemizin itibarını düşünerek bunları yazmadık. Daha sonra bize ulaşan iddia ve belgelerin daha fazlasını Malatya'da bir gazeteci arkadaşımız, Alişan Hayırlı haberleştirdi. İyi bir emeğin ürünü olduğu belli olan bu haberden dolayı kendisini tebrik ediyoruz. Haberle birlikte "dünyanın en iyi mülteci kampı" sayılan MABEK'in yöneticileri sayesinde değil, gönüllüler ve halk sayesinde "en iyi" olduğunu öğrendik. Zaten bu tür işler gönül işidir. Geçtiğimiz ay vefat eden Suriyeli Doktor Muhsin Nurmuhammed'i hatırladık. Suriyeli Genel Cerrah Doktor Muhsin Nurmuhammed, kamp kurulduğundan beri orada gönüllü görev yapıyordu. Gazeteci Ebuzer Aydın, O'nunla ilgili kaleme aldığı; "Hakka Adanmış Bir Ömür - Dr. Muhsin Nur Muhammed" başlıklı yazısında aynen şöyle yazmıştı.
"Suriye'li kardeşlerimizin kaldığı Yeşilyurt İlçemizin Fatih Mahallesi'nde kurulu olan Malatya Beydağı Konaklama Tesisi (MABEK), Birleşmiş Milletler Mülteci Masasına göre Dünya'nın tartışmasız en iyi mülteci kampı. Birleşmiş milletler temsilcilerinin defalarca ziyaret ettiği bu tesiste, Suriye'li misafirlerimiz barındırılmakta. on bine yakın Suriyeli'nin kaldığı bu tesisin; dünyanın en iyisi olmasında şüphesiz bu tesiste çalışanların ve devlet büyüklerimizin katkısı büyüktür. Bu tesise en çok katkıyı kim sağladı diye sorulacak bir soruya verilecek cevap, şüphesiz Dr. Muhsin Nurmuhammed olur. Tesisin ilk kuruluşundan vefat ettiği güne kadar gönüllü olarak görev aldı. Öyle bir tesiste O'nun gibi nadide bir insanın varlığı Suriye'li misafirler için bulunmaz bir nimet oldu. Nitekim cenazesinde O'nun Suriye'liler için ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha gördük. Tesisteki konukların bütün dertlerini anlattığı; hocaları, doktorları, sırdaşları ve dertdaşları Dr. Muhsin Nurmuhammed idi. Tesiste kalanların adeta babası gibiydi. Hal böyle olunca sorunlarının çözümü de daha hızlı ve kolay oluyordu. Sıkıntıların çözümü için bazen kendi imkanlarını, bazen devletin imkanlarını, bazen sivil toplum kuruluşlarının imkanlarını, bazen de zengin işadamlarının imkanlarını kullanıyordu. Gittiği hiç kimse ve hiçbir kurum O'nu reddetmezdi. Durum böyle olunca da çözmediği sıkıntı neredeyse yok gibiydi. İşte belkide bu sebeple MABEK dünyanın en iyi tesisi sayılıyordu."
MABEK ile ilgili Malatya Net Haber Gazetesinde yayınlanan yazıdan sonra yukarıdaki satırları daha iyi anladık. Habere katkı olacağını düşündüğümüz bir konuyu ek yapmak istiyoruz. MABEK'te üst yönetimde olan bir kişinin özel hayatıyla ilgili bazı sıkıntıların olduğu bilgileri bize ulaştı. Kendisinin görevi ve ismiyle ilgili bilgi vermemizin doğru olmayacağını düşünerek, şahsıyla ilgili bazı hususi bilgileri verilim istedik. Çünkü böyle bir yerde görevlendirilecek kişinin ailevi yapısı da önemlidir. Ailenin kutsiyesitinin idrakinde olmayan bir insan böyle bir yardım çalışması içinde ne kadar verimli olabilir ki?
Bu tür önemli bir göreve atanan ve Türkiye'nin Dünyadaki prestijine doğrudan katkı sağlayan bir kamptaki üst düzey görevlinin özel hayatı da gözden geçirilmeliydi diye düşünüyoruz. Böylesine kritik bir göreve atanan kişinin; aile yaşantısından sosyal hayatına, iş tecrübesinden eğitimine, dil bilgisinden halkla ilişkilere verdiği öneme kadar, her açıdan değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Mutlu bir aile yaşantısı olan, evinden çocuk sesi yükselen, aile babalığı yapan bir kişinin; bu tür bir kampta yaşayan kişilerin halini daha iyi anlayabileceğini aşikardır. Bu göreve atanırken özel hayatı araştırıldı mı bilmiyoruz. Kendisinin özel hayatı ile ilgili bildiklerimizi de; "özel hayata kast etmemek" için burada yazmak istemiyoruz. Kendisini bu göreve layık görenlerin ve "başarılarından dolayı seni daha iyi yerlere getireceğiz" diyenlerin; bu konuyu da göz ardı etmemeleri kendilerine hatırlatıyoruz. Bahsettiğimiz bu insanın genç kızlara cep telefonu veya hattı hediye ettiğini duymayan kalmamış. Daha önce de bahsettiğimiz gibi ismi ve görevi bizde saklı. İstendiği takdirde bizzat verebiliriz.
Sayın Valimize yakın bir başka isim hakkında da bazı iddialar var. Vatandaşın sıkıntılarını ilk ağızdan sayın Vali'ye iletebilecek bir konumdaki bu şahısla ilgili olarak, gerek birim müdürlerinin, gerekse mülki amirlerin bir takım sıkıntıları olduğunu biliyoruz. Emniyeti bile kendi çıkarları için kullanan bu şahsın yaptıklarından sayın Valimizin dahi haberinin olmadığı söyleniyor. Bizim de inancımız sayın Vali'nin haberinin olmadığı yönündedir. Gelenlere tepeden bakan bir tavır takınarak, karşısındaki aşağılayan, bu şahsın hakkında bilinmesi gereken başka husus ise, paralel yapı diye adlandırılan oluşuma mensup şahıslarla olan ilişkisidir. Hatta bu paralel yapının Malatya'daki abisine gösterdiği hürmet ve açtığı kapılar dillere destan olmuş durumda. Malatya'ya ilk geldiği günlerde ilk iş olarak çocuklarını yine bu paralelcilerin okuluna kaydettirdiğini de biliyoruz.
Sonuç
Vali Süleyman Kamçı'nın gerçek bir devlet adamı olarak davranacağını biliyoruz. Bizim ve diğer basın kuruluşlarının yazdığı haberler sonrası, "haberi kim sızdırdı"dan ziyade; doğruluğunu araştırmasını ve gereğini yapmasını diliyoruz. Genelde bir haber yayınlandıktan sonra, doğruluğunu araştırmaya harcanan zaman ve çaba, "kim sızdırdı" sorusuna harcanan zaman ve çabadan çok daha az olmaktadır. Doğru olan, haberin doğru olup/olmadığını araştırmak ve gerekeni yapmaktır. Gerçekten çok vahim iddialar var. Üstelik bunların çoğu belgeli. Böyle bir durumda suçluları korumak yerine, delillerin yok edilmesini önlemek amacıyla, suç isnadı bulunanları açığa almak gerekir. Yazılarımızın amacı Vali Beye işini öğretmek veya kendisini zorda bırakmak değil, yapılan yanlışları iletmektir. Zira bu yanlışlara maruz kalanların bunu iletmelerine müsaade edilmediğini biliyoruz.
Saygılarımızla...
Malatyatime Gazetesi
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.