dore okulları
Malatya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.64
  • EURO
    34.87
  • ALTIN
    2495.3
  • BIST
    9524.59
  • BTC
    63685.04$

Yahu Ne Yiyeceğimizi Şaşırdık!


Yahu Ne Yiyeceğimizi Şaşırdık!
Narin

Çocukluğumuzda izlediğimiz çizgi film karakteri Temel Reis'i bilmeyenimiz yoktur. 1929'da Popeye yani Temel Reis karakteri ilk olarak, ıspanağın yararlarını halka duyurmak ve tüketimini arttırmak için hazırlanan bir reklam filminde boy göstermiştir. Kısa sürede şöhrete kavuşan bu karakter, yoluna çizgi filmle devam etmiştir. Her bölümde azılı düşmanı Kabasakal'la mücadele eder ve sevgilisi Safinaz'ı kurtarır. Buradaki en büyük etkense; Temel Reis, kendinden oldukça güçlü görünen Kabasakal'ı ıspanağın verdiği, gerçeküstü olduğuna inanılan bir güçle alt eder. Bu sayede çizgi filmde ıspanak, doping görevi üstlenir. Gerçi reklam ve çizgi filmden sonra ABD'deki ıspanak tüketimi yüzde 33 oranında artmıştı.

Ispanağa bir mucizevi sebze gözüyle bakılması 1870 yılında Alman kimyager Erich von Wolf'un ıspanağı incelemesiyle başlamış. Wolf 100 gram ıspanakta 3.5 miligram demir tespit etmiş. Ancak Wolf bu rakamları yazarken büyük bir hata yapmış, Kimyager 3.5 miligram yerine 100 gram ıspanakta 35 miligram demir olduğunu not etmiş. Demir oranının bu kadar yüksek olduğunu öğrenenler, bu sebzeyi sofradan eksik etmemişler.

Benim yeni öğrendiğim işin ilginç tarafıysa, 1937' de yapılan araştırmalarda ıspanakta sanıldığı kadar demirin olmadığı kanıtlanmıştır. Aslında basit bir noktalama işaretinin yanlış kullanılması sonucunda 67 yıl boyunca dönemin halkı kandırılmış oluyor. Ama bu yanlışın 1937 yılında düzeltilmesine rağmen yıllar yılı anneler, çocuklarına ıspanak yedirtebilmek için Temel Reis'in ıspanaktan aldığı gücü anlatıp durdular. Ispanağın faydaları elbette var fakat gerçeküstü güçlerle lanse edilmesi, dönemin toplumunun kitleler halinde uyutulmasına sebebiyet vermişti. Yani toplumu istediği şekilde biçimlendirmek, ufacık bir propaganda ve reklamlarla sağlanıyordu.

Bu dönemde, yanlış not düşen araştırmalarla ıspanak tüketimi artarken, eş zamanlı olarak fiyatları yükselmişti ki artık "o" bir lüks tüketim ürünüydü. Gel gelelim geçtiğimiz günlerde gündemi fazlasıyla meşgul eden "Ispanak Zehirlenmesi" haberlerine. Pardon! Haber demem yanlış olur çünkü bu başlı başına kendi emellerini işleyişe koymak için propaganda oluşturmaktır. Bundan ötürü ıspanaktan kaynaklı olmayan bir zehirlenmeyi kış mevsiminin vazgeçilmez sebzesi olan, sağlığa sayısızca faydasını zehirlemeye indirgerek üretimi ve tüketimi durdurmak amacıyla girişilen kalleşce bir çabadır. Yoksa kamuoyunda bu kadar yer tutması olanaksızdı. Ama İstanbul'un Esenyurt ilçesinde ıspanak tüketen bazı vatandaşların, birbiriyle benzer yakınmalarla hastaneye müracaat etmeleri Ispanak Zehirlenmesi geçirdikleri iddiasını beraberinde getirdi. Bu iddialar çerçevesinde kimi vatandaşlar aldıkları ıspanakları çöpe attı, kimisi de artık almayacağını belirtti. Bunlara karşı direnenler de ıspanak tüketmeye devam edeceklerini söyledi.

Dolayısıyla tüketici zehirlenmeden endişe ederken, esnaf elindeki ürünü yok pahasına satabilmenin peşinde. Bu durumdaysa gözler, İstanbul İl Tarım Müdürlüğü tarafından Ispanak Zehirlenmesiyle alakalı yapılacak açıklamayı bekliyordu ve beklenen açıklama gerçekleştirildi. ''İl Müdürlüğümüze, İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü'nden 02.11.2019 tarihinde yapılan ihbarda ıspanak tüketimi sonrası zehirlenme olduğu bildirilmiştir. Zehirlenme şüphesi ile sağlık kuruluşlarına başvuru yapanların ürün satın aldıkları ilimizde, faaliyet gösteren satış noktalarından analiz yapılmak üzere taze ıspanak, evlerden ise pişmiş ıspanak yemeği numunesi alınmıştır. Alınan numunelerin ileri tetkik sonuçlarında ıspanak içerisinde tespit edilen yabancı ottan kaynaklı yoğun miktarda atropin ve scopalamin maddesi tespit edilmiştir."

Devamında da şu ifadelere yer verilmişti. "Zehirlenmeye ıspanaklara karışan patlıcangiller familyasından, atropin ve scopalamin içeren yabancı otların neden olduğu yapılan analizlerle ortaya çıktığı görülmüştür. İl Müdürlüğümüze ulaşan tüm ihbarlar değerlendirilmekte, konuyla ilgili değişik ilçelerimizden sağlık kuruluşlarına başvuranların ıspanak satın aldıkları işletmeler, resmi kontrole tabi tutulmakta, numune alınmakta ve alınan numuneler laboratuvarlara gönderilmektedir. Halkımızın tüketecekleri tüm gıdaları olduğu gibi, yeşil sebzeleri de dikkatlice kontrol ederek, yabancı otları ayırt etmeli ve çok iyi şekilde temizledikten sonra tüketmeleri gerekmektedir".

Yapılan açıklamalar "Ispanak Zehirlenmelerinin" yabancı otlar ve aşırı zirai ilaç kullanılması sonucunda, tüketiciler tarafından yeteri kadar temizlenmediğini belirttiği halde hâlâ zehirlenmenin ıspanakla alakalı olduğunu düşünenlerin, aklından şüphe duymak gerekir. Çünkü bütün bunlar yeni bir oyun stratejisi. Hatırlarsanız geçtiğimiz kış, soğan ve patates fiyatları dudak uçurtturuyordu. Halk arasında bu durum parodi halini almıştı. Her olayı taşıdığımız sosyal medyada bu sefer de beş tane soğanı ipe geçirip, boynuna takarak soğan fiyatlarının altın fiyatlarıyla yarıştığını öne süren Capslerin üzerinden bir yıl geçmeden, şimdi de ters takla dönen egemen yapılar, ıspanak fiyatlarını düşürerek hem üreticiyi hem esnafı hem de tüketiciyi mağdur duruma düşürme derdinler. Oysa ıspanağın geçmişine baktığımızda böyle zehirlenmelerle karşılaşmayız. Ayrıca soğan ve patates örneğinde fiyatlar yükselirken; depolarda ürün stok yapılıyordu ve ürünler ısraf yığınına dönüşmek için gün sayıyordu. Şimdi ise satılamayan ıspanaklar, üreticinin elinde patlıyor. Demem o ki insanların tüketim ihtiyaçlarını, kendi eksenlerinde şekillendiren kondüktörler var aramızda.

Şunu da bilmenizi isterim; bazı Ispanak üreticilerimiz var ki bu üründen elde ettiği gelirle üniversitede çocuklarını okutuyorlar ve bilirsiniz her şeyin ve herkesin maddiyata bağlı kaldığı şu dönemde üniversitede çocuğunu okutmak, dar gelirli bir aile için sanıldığı kadar kolay değil. Bunları bile bile emekçinin emeğine göz dikenin hiç kuşkusuz, lokması boğazında kalır!

Ben böyle söylerken acıtasyon yaptığımı düşünenlere, verilerle cevap verme gereği duyuyorum. Tüketici açısından değerlendirdiğimiz zaman bütçeye en uygun adres kurulan semt pazarlarıdır. Konu ıspanak olunca pazardaki fiyatların düştüğünü biliyoruz. Bu rakamlar ise kilo başına bazı tezgahlarda 1.5 ile 2 Tl arasında değişiyor. Tüketici açısından olumlu ama; ıspanağı karalama medyası o kadar güçlü ki tüketici, ucuz fiyatlara rağmen evine sokmuyor. Ayrıca yukarıda belirtiğim rakamlar pazarda karşımıza çıkan fiyat. Peki ya tarladaki üretici bunu, esnafa hangi fiyata satıyor diye düşündünüz mü? Ben söyleyeyim, 1 liranın altındaki fiyatlara satıyorlardır. Sen onca emek ver sonra hiç yoktan bir haber uğruna emeğinden ol. Ey kendine yeni senaryolar arayanlar, siz bu duyguyu bilir misiniz? Bilemezsiniz. Çünkü sizin bir eliniz yağda diğeri baldayken, kamuoyunu endişe sevk etmekten mutluluk duyacak kadar gaddarsınız!

Bundan dolayı nedense ülkemiz, her sene birilerinin searyosunu yazıp çizdiği oyunlara ev sahipliği yapıyor. Hatırlarsanız Türkiye' de ilk defa 2005 yılında görülen kuş gribi, kanatlı hayvanlardan insanlara bulaşan H5N1 virüsü de aynı oyundan ibaretti. O dönemde tavukların imha edilmeleri teşvik edilip; onca tavuğu telef ederek, tavuk eti fiyatarını düşürmediler mi? Aslında oyun aynı oyun da sadece kurbanlar farklı.

Anlayacağınız zehirlenmeydi mehirlenmeydi, virüstü mürüstü derken ne yiyeceğimizi şaşırdık ve ıspanağı da bu oyuna dahil ettiler. Garibanın ekmeğine göz dikmiş, yaptıklarından zerre pişmanlık duymayan, vicdan kelimesinden bi haber olup, kendi ceplerini doldurmanın gayesiyle cebelleşen bu kişiler, bakalım şimdi hedefte hangi ürünü karalama planları çeviriyor. Bekleyip görüceğiz...


Selma Karakaş Tutuş

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!