dore okulları
Malatya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.47
  • EURO
    34.84
  • ALTIN
    2440.5
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63941.69$

Yahudilerde putperestlik nasıl başladı?


Yahudilerde putperestlik nasıl başladı?
Narin

 

Suâl: Hazret-i Mûsâ (as)'dan sonra Yahûdî'lerde ilk fitne (şirk, küfür ve putperestlik) nasıl başladı?

Elcevâb: Hazret-i Mûsâ (as), 40 yaşında iken Yahûdîler'e peygamber olarak gönderildi. Abisi Hârûn (as) da ona yardımcı olmak üzere peygamber seçildi. Mûsâ (as), 40 sene Fir'avn'la mücâdele etti. 80 senesi böyle geçti. 40 sene de Yahûdîler arasında Tevrât'ta geçen ahkâm-ı İlâhiyye ile hükmetti, şerîat-ı İlâhiyyeyi tatbîk etti. Daha sonra Hazret-i Mûsâ (as) ile Hazret-i Hârûn (as) vefât ettiler.

Hazret-i Mûsâ (as)'dan sonra Hazret-i Yûşa' (as) onlara peygamber olarak geldi. Yûşa' (as) da Mûsâ (as) gibi Tevrât'la hükmetti. Kavm-i Yehûd, onu da dinlediler. Yûşa' (as)'dan sonra, Hazret-i Kâlib (as) geldi. Onu da dinleyip itáat ettiler. Kâlib (as)'dan sonra Hazkil (as) geldi. Onu da bir müddet dinlediler. Hazkil (as)'dan sonra, “Tevrât haktır, peygamberlik müessesesi de haktır. Fakat, artık Tevrât'ın ahkâmının zamânı geçmiştir. Şimdi onun zamânı değil, o ahkâmı değiştirmemiz lâzımdır” dediler. “Peki, nasıl değiştirelim?” diye düşünüp istişâre ettiler. Netîcede şöyle bir karâra vardılar: Dîn ve devlet işleri biribirinden ayrılsın. Dîn ayrı, devlet ayrı olsun. Herkes ne yaparsa yapsın. Ya'nî, dîninde, ibâdetinde serbest olsun, devlet işine karışmasın. Ya'nî, “Devlete, idâreye, hukúka áid kánûnları biz koyalım” dediler. Bunu gerçekleştirmek için dîn adamlarını kullandılar. Yahûdî dîn adamları, háhámları, az bir dünyâ metâı karşılığında Tevrât'ın ahkâmını değiştirdiler; Tevrât'ı tahrîf ettiler. Meselâ; Tevrât'ın hükmüne göre, Yahûdîlerin, kendilerinden olmayan kimselerin kızlarıyla evlenmeleri yasaktı. Onlar, bu hükm-i İlâhîyi değiştirdiler.

O zamân dünyâda iki devlet vardı. Biri Fir'avn'ın devleti idi. Diğeri Nemrûd'un devleti idi. Fir'avn'ın ordusu gark oldu; Benî İsrâîl onlardan kurtuldu. Fakat, Fir'avn sülâlesinden olanlar, gark olan Fir'avn'ın yerine geçtiler ve o devleti devâm ettirdiler. Diğer taraftan Nemrûd'un devleti, dünyânın diğer bölümüne hâkimdi. Yahûdîler, onların kızlarıyla evlenince devletleri bozuldu. Devlet, tamâmen Tevrât'tan uzaklaştı; kendi çıkardıkları kánûnlar, devlet idâresinde hâkim oldu ve o kánûnlar ile devleti idâre ettiler. Tevrât'ın ahkâmı artık şahıslarda kaldı. İşte, bunun üzerine putperest oldular; meşhûr putları olan Ba'l'e taptılar.

Yahûdîler, Tevrât'ın ahkâmını tatbîk etmeyince, o zamânki Filistin Devletine esîr düştüler. Hazret-i Dâvûd (as) ile Hazret-i Süleymân (as) geldiler, onları Filistin Devletinin esâretinden kurtardılar. Nemrûd'ların küçük devletleri hâlen devâm ediyordu. Hazret-i Süleymân (as) zamânında tamâmen mağlûb oldular.

Daha sonra Benî İsrâîl, yine Tevrât'ın ahkâmını bozdular; dinlemediler; perîşân oldular. Bu sefer cezâ olarak Elláh (cc), Buhtunnasr'ı onlara musallat etti. Buhtunnasr, onları kılıçtan geçirdi, esîr aldı. İsrâ Sûresi'nin 4. âyet-i kerîmesinde geçen لَتُفْسِدُنَّ فِي الْاَرْضِ مَرَّتَيْنِ ya'nî, “Ey Benî İsrâîl! Siz muhakkak yeryüzünde iki def'a fesâd çıkaracaksınız” cümlesinde geçen iki fesâddan murâd; birincisi, Benî İsrâîl'in Şe'ya peygamberi şehîd etmeleri, Ermiyâ peygamberi hapsetmeleridir. Cenâb-ı Hak, onların bu fesâdlarına cezâ olarak Ninevalı Sencarib'i veyâ Câlût'un ordularını veyâhúd meşhûr olan görüşe göre Bâbil'li Buhtunnasr'ı onlara musallat etmesi, onların eliyle Benî İsrâîl'e gadab etmesi, onları katl ve esâretle cezâlandırmasıdır. Âyet-i kerîmede geçen ikinci fesâddan murâd; Benî İsrâîl'in, Zekeriyyâ (as) ile Yahyâ (as)'ı şehîd etmeleri, Hazret-i Ísâ (as)'ı da öldürmeye kasdetmeleridir. Bu da Rûm İmparatorluğunun devrinde olup, netîcede cezâ olarak onların istîlâsına uğramalarıdır. Fakat, âyetten maksad, sâdece bu iki fesâd ve bunlara terettüb eden cezâlar değildir. Belki, مَرَّتَيْنِ kelimesinden murâd, مَرَّاتٍ'dir. Ya'nî, Benî İsrâîl def'álarca zulmetmiş, fıskı irtikâb etmiş; yeryüzünde fitne ve fesâd çıkarmış; bunun cezâsı olarak def'alarca gadaba uğramışlardır. Ya'nî, Elláh (cc), onları vaíd ile tehdîd ederek fermân ediyor ki: “Ey Yehûd kavmi! Siz ne kadar zulme, fitneye başlarsanız, Ben de sizi helâk ederim; sizi kılıçtan geçirecek, servetinizi elinizden alıp sizi esîr edecek güçlü ve kuvvetli kavimleri size musallat ederim. Sizi kahr u perîşân ederim.”

Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz, peygamber olarak gönderildikten sonra kavm-i Yehûd, o zât-ı Ekrem (asm)'a îmân ve itáatten i'râz etti; risâlet-i Muhammediyye (asm)'ı tekzîb etti; hattâ Resûlulláh (sav)'i öldürmeye teşebbüs ettiler; ona hıyânet ettiler. Elláh da Hazret-i Muhammed (asm)'ı ve İslâm ordusunu onlara musallat etmekle onları cezâlandırdı. Benî Kurayza'yı katlettirdi. Beni Nadr'ı esîr etti. Geriye kalanları da cizyeye bağladı. Böylece, onlara gadab ettiğini bir kez daha gösterdi.

Arabî İşârâtü'l-İ'câz'ın Meâl ve Şerhi.

Semendel yayınları.

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!