dore okulları
Malatya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.79
  • ALTIN
    2439.5
  • BIST
    9941.5
  • BTC
    64105.29$

Yeni hedefleri, Ak Parti’nin A Takımı’dır


Yeni hedefleri, Ak Parti’nin A Takımı’dır
Narin

AK Parti İl Başkanlığı'nda düzenlenen adaylık başvurusu töreninde konuşmasıyla toplumun bazı kesimleri tarafından hedef tahtasına konulan Ak Parti Malatya Milletvekili Mustafa Şahin, Malatya Time'a özel açıklamalarda bulundu. Malatya Time Yönetim Kurulu Başkanı Murat Çetin'e çok özel açıklamalar yapan Malatya Milletvekili Mustafa Şahin, “FETÖ'cüler bizi itibarsızlaştırmaya çalışıyor.” ifadelerini kullandı.

 

SÖYLEŞİ: MURAT ÇETİN

Sayın Şahin, öncelikle bize vakit ayırdığınız için teşekkür etmek isteriz. Öümüzde bir seçim var. Seçimden önce merak ettiğimiz bir konuyu öğrenmek isteriz. Toplumun nabzını tutma noktasında ne gibi çalışmalarınız oluyor?

Bildiğiniz gibi 7 yıllık milletvekilliği hayatım var. Bu zaman zarfında hiçbir faaliyeti kendi adıma sahiplenmedim. “Ben” değil “Biz” dedim. Çünkü yaptığımız bütün çalışmalar bir ekibin çabasıyla vücut buluyor. Ortada bir başarı varsa; bu başarı bütün ekibindir. Malatya'ya yapmış olduğumuz kazanımları milletimiz adına yapıyoruz. Ben haftanın üç günü Ankara'dayım. Salı günü sabah çıkar, Perşembe günü akşam geri dönerim Malatya'ya. Malatya'da bulunduğum süre içerisinde de merkezinden ilçesine, ilçesinden köyüne varana kadar her yeri gezmeye gayret ederim. Uğramış olduğumuz yerlerdeki bir garibimizin, bir fakirimizin ve bir darda kalmışımızın derdine çare bulmak için çabalıyoruz. 2008'deki il başkanlığımızın başlangıcından itibaren vatandaşlarımızla diyaloğumuz devam ediyor. Esnaf, sivil toplum kuruluşu, mahalle ve köy muhtarlarımızı, vatandaşlarımızı ziyaret ederek, sorunlarını yerinde görerek, çözüm yollarını açmaya çalışıyoruz. Sahada gezince vatandaşların talepleri noktasında üzerimize düşeni de eksiksiz yapmanın gayretinde oluyoruz.

 

Sayın vekilim, seçim sürecinde olduğumuz bu günlerde, sizinle ilgili bazı iddialar ortaya atıldı. Hatta montajlı olduğu iddia edilen bir kayıt da var. İşin aslını-astarını sizden duymak isteriz.

Sizin de bildiğiniz gibi 30 Nisan Pazartesi günü İl Başkanlığımıza milletvekili aday adaylığı başvurumuz oldu. Geniş bir katılımla gerçekleştirdiğimiz başvurumuz esnasında gündemi değerlendirdiğim bir konuşma yaptım. Şimdi size o konuşmamı özetlemek istiyorum. Böylece ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır. Bugün içerisinde bulunduğumuz süreç çok önemli. Erken seçimden dolayı rahatsız olanlar var. Öte yandan bizim rahatsız olduğumuz bazı önemli noktalar var. Aldığımız bilgiler ışığında, kulağımıza gelen bazı konular bizi ve arkadaşlarımızı rahatsız ediyor. “Biz şu an için Tayyipçiyiz” deyip, yerel yönetimleri, il ve ilçe teşkilatlarını itibarsızlaştırma gayretinde olan bir grup var. “Biz oyumuzu Tayyip Bey'e veririz ama bu vekillere vermeyiz” diyenlerin olduğu bir proje var ortada. Bu proje FETÖ'nün, özellikle küresel güçlerin dikte ettirmiş oldukları yeni bir proje. Türkiye, yalnızca 80-90 yıllık cumhuriyet dönemindeki sıkıntılarla boğuşmuyor. İlk toprak kaybettiğimiz 1699 Karlofça Antlaşması'yla geri viteste giden bir otomobil misali geriye giden bir Türkiye... Sahada sıra dışı bir siyasetçi olduğum söylenir. “Mustafa Şahin, Malatya'da yaptıklarını anlatmaktan ziyade ülkenin karşı karşıya kaldığı darbelerle ilgili gündemi sıcak tutmaya çalışıyor” diyorlar. Bunları anlatırken insanların bazı sıkıntılardan haberdar olmasını amaçlıyorum. Zamanında CHP “Açık oy-gizli tasnif” diye milletin iradesine darbe yapmıştır. Mesela 1960'taki askeri darbeyi anlatıyorum. Eğer zamanında 1960 darbesinden hesap sorulsaydı, 1971'deki muhtıra olmazdı. 1971 muhtırasından hesap sorulsaydı 1980 darbesi olmazdı. 1980 darbesinden hesap sorulsaydı 1997'deki 28 Şubat süreci yaşanmazdı. Aradan geçen bu zaman zarfında rahmetli Özal'a da çeşitli suikast girişimlerinde bulunuldu. Ölümü de tam bir muamma. Her şey örtbas edildi. Bu ülkenin karşı karşıya kaldığı sorunların başında “beka” sorunu vardır. Bu ülkeyi kim yönetiyor? Seçilmişler mi atanmışlar mı? Ak Parti hükümetine kadar maalesef bütün seçilmişler, atanmışların dudakları arasında çıkan sözcüklere bakıyordu. Ülkenin politikasını şekillendirme noktasında beklenti içerisindeydiler. 1994 yılında Erdoğan'a bir darbe yaptılar. Bir şiir okudu diye, havadan-sudan bir sebeple, henüz iki yıla yakın bir belediye başkanlığı söz konusuyken, cezaevine attılar. 2001'de parti kurduğu zaman “Muhtar dahi olamaz” diyerek siyasi birtakım yasaklar getirdiler. Bunları gençlere anlatmak gerekiyor. Bunların genç nesle anlatılmaması buz üstündeki yazıya benzer. Sürekli tekrarlamadığınız zaman buz üzerindeki yazı gibi eriyip kaybolur. Nihayetinde gelmiş olduğumuz sürece bakalım. 15 Temmuz'da yine FETÖ'cüler darbe girişiminde bulundular. Ben darbe gecesi Ankara'da Meclis'e yakın yerdeki Güvenli Caddesi'ndeydim. O günlerde ailemle birlikte Ankara'da kalıyordum. Dinlenmek için biraz uyumuştum; tam o sırada çok yüksek bir gürültüyle uyandım. Uçak düştüğünü zannettim; ancak çocuklarım uçakların havada olduğunu söyledi. Sebebini araştırırken darbe girişimi olduğu bilgisini aldım. Ancak darbe olmasının mümkün olmayacağı kanaatindeydim. Grup Başkan Vekillerine ulaştım, evden çıkmam ve il binasına gitmem gerektiği bilgisini aldım. Sokağa çıkıp, Kocatepe'deki Ankara il binasına gittik. Oradan da Kızılay'a geçti. Ortalık yeni yeni hareketlenmeye başlamıştı. Caddelerde gezen tankların önüne geçerek, epeyce bir mücadele ettik. Tank orta refüje çarpınca da ağaçlar devrildi ve her şey yerle bir oldu. Bu esnada “Darbe karşısında ne yapabiliriz?” diye düşündük ve biraz durdurmak amacıyla paletlerin arasına taş atmaya başladık. Taşları atınca tankların yönü değişti ancak benim arabam da dâhil olmak üzere birçok arabaya zarar verdiler. Ben de zarar gördüm. Kastım bunları anlatmak değil. Şöyle ki; bu olay Recep Tayyip Erdoğan'a karşı yapılan son hamleydi. Bu hamleyi yapan küresel güçler ve içerideki işbirlikçileri olan FETÖ'cü hainlerdir. Düşünün ki; Amerika ve Avrupa bile 2-3 gün geçtikten sonra geçmiş olsun dileklerinde bulundular. Bu toplantıda ben bunları da kısmen anlatmaya çalıştım. Recep Tayyip Erdoğan'ı yargıda, sokak eylemlerinde, gezi eylemlerinde, Darbe girişimlerinde yıkmayı başaramadılar ve şunu dediler; “Biz Erdoğan'a vurdukça, o güçlendi.” Kaleyi içten yıkma noktasında “Biz Tayyip Bey'e saygılıyız, biz Tayyipçiyiz, biz Reisçiyiz, ama etrafındaki insanlar kesinlikle Tayyip Bey'e yakışmıyor, milletvekilleri, il başkanları, il teşkilatları, özellikle yerel yöneticiler şık olmayan insanlar” diyorlar.

Peki, ne yapacaksınız?” dediğimizde ise;

Başka partilere oy vereceğiz” diyorlar.

Peki, vereceğiniz partinin milletvekili adayları belli mi?

Değil…

Peki, kastınız ne?” İsteseniz de istemeseniz de FETÖ'cü piyonların oyunlarını kabul ediyorsunuz. Saf vatandaşlar da bugün hâlâ bunlara aldanıyor. Bugün FETÖ'yle ilgili kararların açıklanmasında adamlar hâlâ meydan okuyorlardı. 15 Temmuz'u anlatırken hepsinin uluslararası bir proje olduğunu açıkladım. FETÖ'nün son kozu 24 Haziran'dır. Bugünün Sadettin'leri olarak da FETÖ'cüleri gösteriyorum. Konuşmamda biri de Sadettin Köpek mi dedi? Ben de, “Evet Köpek Sadettin ismiyle de meşhur” dedim. Bugünkü Sadettin'ler FETÖ'nün uşaklarıdır. Sadettin, dün yeri geldi tekfurla işbirliği yaptı, yeri geldi Sultan Alaaddin'in eşiyle işbirliği yaptı, yeri geldi oradaki Alperenleri satın aldı, yeri geldi obaların reislerini satın aldı. Bugünkü FETÖ'nün yaptığının aynısı. Bugünün Sadettin'leri de yine iş başında. Ama hiçbir zaman Ak Parti bu oyuna gelmez. Bunların şu andaki bütün amaçları da Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı yıkamayacakları için, etrafındaki A Takımı diyebileceğimiz milletvekillerine belediye başkanlarına dil uzatmaktır. Tayyip Bey seçilsin ancak milletvekili sayısı yeterli olmadığından diğer partilerin milletvekillerine ihtiyaç duysun istiyorlar. Bu da yeni bir bunalıma, yeni bir istikrarsızlığa sebep olacaktır. Benim o toplantıda konuştuklarım bunlar. Bu sözlerim MHP ile hiçbir alakası yok; zaten ben MHP ile ittifak halinde olan bir partinin mensubuyum.

Bu sözler, MHP'ye nasıl çevrildi?

MHP'le hiç alakası yok. Cenab-ı Allah buyuruyor ki; “Bir fasık size bir haber getirdiğinde bunun arkasındaki doğruluk derecesini öğrenmeden herhangi bir topluluğa aktarmayasınız. Yarın onların hakkını ödeyemezsiniz.” Bu bir vebaldir. İnternet sitelerinde bir baktım ki “Ak Parti milletvekili Mustafa Şahin MHP'lilere köpek dedi” şeklinde manşet atılmış. Ben asla böyle bir şey söylemedim. Bunu yazanlar gerçekten zeka özürlüdür. Gayr-ı ahlaki bir kafa yapısına sahipler. Herhangi bir sıkıntıya meydan verilmeyen bu süreçte, ittifak yapmış olduğumuz bir partiye karşı nasıl bu söylemleri ifade ettiğimi yazarsınız? Bunu yapan da, onlara bunları dikte ettirenler de FETÖ kafa yapısına sahip insanlardır. Ak Parti ile MHP'nin yapmış olduğu ittifakı bozmak için birilerini kurban seçecekler. Ben milletvekili aday adayıyım. İçinde bulunduğumuz süreçte bir siyasetçi için bu konuların içinde yer almak mayınlı bir arazide gezinmeye benzer. Ben buraya nasıl ki izzetimle, şerefimle, yüzümün akıyla geldiysem, bu tavır ve davranışlarımı sonuna kadar sürdürmeye gayret gösteriyorum. Ancak burada büyük bir tehlike var. Ben bugün konuşmaz ve bu projeye dikkat çekmezsem; bu proje kartopu gibi büyüye büyüye hepimizi ezer geçer. Zamanında Sultan Abdulhamit Han'ı yıkmak için çok çaba gösterdiler. 40 kez Sultan Abdulhamit Han'a iftira atan bir şahıs dönüp kendi yalanına inanmak zorunda kalıyordu. Gayri meşru işler yaptığı, içki sofralarında bulunduğu söylenerek akla hayale gelmeyecek birçok çamur atılıyordu. O günkü halk ilk zamanlarda inanmıyor ancak, sonuç olarak iftiralar sürekliliğini koruduğu için halk da inanmaya başlıyordu. Bugün de aynı şey Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan için yapılmak isteniyor. Sahada olduğum için bu tehlikeyi gördüm. FETÖ'cüler onları fark ettiğimizi fark ettiği anda “Oda Tv gibi” bu haberi diğerlerine dikte ettirerek, bizi itibarsızlaştırmaya çalıştılar. Ben onların farkına varıp deşifre ettiğimde onlar da panikledi. Oda Tv, bugün AK Parti'ye, devlete, devletin bayrağına, yapılan operasyonlara karşıdır. Bizi MHP ile karşı karşıya getirmeye çalıştılar. MHP'li dostlarımın da bu olayın farkında olduklarını gördüm. Geçenlerde görüştüğüm MHP'li bir dostumla bu konu üzerinde konuştuk ve “bizimle alakası olmadığını” söyledi. Bunun yanı sıra haberin bir satırını bile okumadan, araştırmadan yargısız, infaz yapan insanlar da gördüm. İnternetteki video kanalına bir link atarak insanların gerçeği görmesini sağladım. İnsanlar okusunlar ne dediğimi ve nasıl lanse edilmeye çalışıldığını iyi analiz etsinler. Sözlerimin MHP ile alakasının olmadığını görsünler. Hiçbir siyasi partiyi de kesinlikle gündemime almadım. O gün toplantıya gelen yüzlerce insan konuşmamı ayakta alkışladı ve beni tebrik etti. Hepsi önemli bir noktaya işaret ettiğimi söyleyerek teşekkür ettiler. Meclis'e gittiğimde de herhangi bir tepki almadım. Konuştuğum konu çarpıtılarak haber haline getirilip, servis edilmiştir.

 

Sayın Şahin, FETÖ davalarını yakinen takip ettiğinizi biliyoruz. Onların ahvallerini hallerini görüyorsunuz. Cezaevindeki FETÖ'cüler, cemaatle namaz kılıyor, teheccüd namazlarını kaçırmıyorlar. “Hızır gelecek bizi kurtaracak” diyorlar. Çeşitli rüyalarla kendilerini teselli etmeye çalışıyorlar. Bu da gösteriyor ki FETÖ'yle mücadele noktasında bazı eksiklikler var. “FETÖ'yle mücadele nasıl yapılır?” tarzında bir suale karşı benim araştırmam neticesinde şu kanaate vardım. FETÖ bir izmdir ve izmle mücadele edilmeli. Bunlara “Hızır gelip sizi kurtarmaz” denilmesi lazım. Peki, bunu nasıl diyeceğiz bu konuda bir çalışmanın yapılması lazım. Din İşleri Yüksek Kurulu'nun hazırladığı bir rapor vardı. O raporu bana sundular. TRT'de katıldığım bir programda eğer bana söyleseydiniz bundan daha çabuk ve daha orijinal bir rapor hazırlardım demiştim. “İzm”le mücadele çok basit iken; camilerimizde, cumalarda, tv ekranlarında kitap, sünnet, icma ve kıyasa göre FETÖ denilen melunun röntgenini çekmek çok kolayken; neden bu tarz bir çalışmaya ve mücadeleye gidilmiyor?

Ben  62 yaşındayım. Bunları 74 senesinden itibaren tanımaya başladık. Adamlar dinler arası diyalog diye bir şey uydurmaya çalıştılar. Bir mümin kadınla bir gayri Müslim'in evlenmesini söyleyecek kadar cüretkâr davrandılar. Birçok alanda takiye yaptılar. Ben il başkanlığı dönemim içerisinde bu insanlara hiç sıcak bakmadım. O zamanlarda Zaman Gazetesi ve MAKİAD binasını seçim karargâhı olarak tutan vekillerimiz vardı. O günlerde kendilerine sorduklarında “benim kendilerine sıkıntı çıkardığım” söyleniyordu. Amaçlarını bildiğim halde fikrimizi söyleyemiyorduk. Onlarla ilgili bizim söyleyecek çok şeyimiz olmasına rağmen; konuşmuyorduk. Düşünün ki kışın soğuğunda sokakta kalmış insanlara acıyıp içeri alıyorsunuz, karınlarını doyurup, elbiselerini yeniliyorsunuz; ama sabah bir bakıyorsunuz ki eve zarar verip gitmişler. Buradaki iyi niyetiniz o adamların gerçek yüzünü görmenize engel olabilir. Biz de onlara bir destek verdik. Ancak onların ne kadar hain olduklarını gördük. Zalime merhamet edersek, merhamet edilecek duruma gelirsin. Bunlar o günden beri hem dinde tahrifat yaptılar hem ülkeyi tahrip ettiler. Dershanecilik yaptığım zamanlarda bana gelen başarılı öğrencileri almak için ailelerini tehdit ediyorlardı. Zeki, zengin ve Zaman Gazetesi okuyan öğrencileri yanlarına alıyorlardı. Bunlar bizim 50 yılımızı ipotek altına aldılar. Evlatlarımızın beyinlerini iğfal ettiler. Bu zihinler şu anda içeride cemaatle namaz kılıyorlar, “Medrese-i Yusufiye” diyorlar, beyaz atlının gelip kendilerini kurtaracağını zannediyorlar. Bu rahatlıkla da mahkeme heyetinin karşısına çıkıyorlar. Bugün duruşmada sanki diploma törenindeymiş gibi konuşuyorlardı. Ne olursa olsun FETÖ denilen alçağın ve yurt dışına kaçanların getirilmesi lazım. Bugün çeşitli nedenlerle dışarıda olan FETÖ'cüler kapı kapı gezip esnafı kışkırtıyor. “Oyunuzu Tayyip Bey'e verin ama milletvekillerine vermeyin” diye yol gösteriyorlar. Diyanet İşleri Başkanlığı, önceki dönemlere göre değişkenlik gösteriyor. Ama onların Diyanet üzerinde çok fazla tesirleri yok. Çünkü onlar, İmam Hatipli öğrenciler üzerinden hesap yapmazlar. İmam Hatipli öğrenci onları sorgular. Malatya'ya da çok fazla girmediklerini gördüm. Çünkü Malatya'mızda İslami bir potansiyelin varlığından rahatsızlık duydular. Malatya üzerinden birçok hesaplarının olmasına rağmen tutunamadılar. Diyanet'te de imam kesimi üzerinde bunların çok fazla çalışmaları yoktur.

 

Sayın vekilim, Ak Parti 2015 yılında Malatya'da 308 bin oy almış ve 5 vekil çıkarmıştı. Ak Parti'nin Malatya'daki durumu sizce şu anda nedir? Oylarınız azaldı mı, çoğaldı mı?

Bugüne kadar yapılan çalışmalarımız devrim niteliğindeydi. 2002'den önce memur maaşları dahi ödenemezken, bugün vatandaşlarımız alın teri kurumadan maaşlarını alıyorsa, ekonomik tablolara baktığımızda 7.4'lük bir büyüme söz konusuysa; bunlar sağlam temeller atıldığının göstergesidir. Doğu ve Güneydoğu'daki terörle mücadele olmasaydı, bu büyüme bir kat daha artacaktı. Sayın cumhurbaşkanımızın ve başbakanımızın yerelde karşılaştığımız hiçbir sorunu geri çevirmediklerini gördük. Sahada vatandaşlarımızdan aldığımız sorunları kendilerine ilettik ve Sayın Cumhurbaşkanımız da milletin yanında oldu. Seçimler öncesinde emeklileri ilgilendiren bir zam söz konusu oldu. Ama bu zam daha da fazla da olsa; bize hep diyorlar ki “Tayyip ne yaptı?” Eğitimden-ulaşıma, insan haklarından-özgürlüklere devasa hizmetler yapıldı. 2002 yılındaki Türkiye ile 2018 yılındaki Türkiye arasında büyük farklılıklar var. Ülkenin önündeki engel bir çakıl taşı bile olsa Tayyip Bey o engeli aşmak için gayret gösteriyor. AK Parti olarak 7 Haziran seçimlerinde Malatya'yı temsilen 5 milletvekiliyle Meclis'e girdik. 24 Haziran seçimlerinde FETÖ'nün projesini ters yüz edersek, Tayyip Bey'in ihtiyacı olan oydan daha fazlasını alabileceğimize inanıyorum.

 

Cumhurbaşkanımızın danışmanı Yiğit Bulut'un “Genel af gelsin” sözünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben ona karşıyım. Devlete karşı işlenen suçlar noktasında af yapsınlar ama vatandaşa karşı yapılan suçların affı kesinlikle söz konusu olamaz. Terör suçları hariç, trafik cezaları, vergi borçları konusunda bazı aflar olabilir.

 

Geçtiğimiz günlerde bir konferans sebebiyle görüştüğüm Sabah Gazetesi Yazarı Ferhat Ünlü'yle havalanında beklerken, bir Fransız'a ait olan Erhaç isminin Malatya'ya yakışmadığını dile getirmiştim. Sizi görmüşken bu konuyla ilgili fikrinizi de almak isterim.

İnanın bu güne kadar benim dikkatimi çekmemişti. Elbette üzerinde çalışılması gereken bir isim. Bununla ilgili bir çalışma yapılabilir bence.

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!