Malatya
12 Eylül, 2025, Cuma
  • DOLAR
    41.32
  • EURO
    48.57
  • ALTIN
    4859.2
  • BIST
    10.383
  • BTC
    115653.41$

Yolculuğumuz Başlıyor: "İyi ve Başarılı İnsan" Yetiştirmenin 12 Temel Taşı


Yolculuğumuz Başlıyor: "İyi ve Başarılı İnsan" Yetiştirmenin 12 Temel Taşı
Malatya Time’ın eğitimci yazarı Rıdvan Saçu, toplumun temel sorunlarına ışık tutan 12 bölümlük yeni yazı dizisini başlattı. İlk bölümü şimdi yayında! Her salı ve cuma, “İyi ve Başarılı İnsan Yetiştirmenin 12 Temel Taşı” başlıklı seriyle değerli bilgiler sizlerle olacak. Seride, çocuklara kazandırılması gereken insani değerler ve karakter özellikleri samimi bir dille anlatılıyor.

Değerli okurlarım,

Toplumsal bir çürümenin ortasında, "diplomalı ama vicdansız" nesiller yetiştirdiğimiz gerçeğiyle yüzleşelim. Çocuklarımızın sınav başarısına odaklanırken ahlak ve vicdan gibi en kıymetli hazinelerimizi ihmal ettik. Oysa toplumsal barışın tek yolu, her şeyden önce karakterli ve dürüst çocuklar yetiştirmekten geçiyor.

İşte bu amaçla, yıllardır hayalini kurduğum bu yazı dizisinde, akademik kavramlar yerine hepimizin bildiği "evimizin diliyle" konuşacağız. Çünkü "sözünün eri olmak" gibi değerleri en iyi yine kendi sıcak kelimelerimizle anlatabiliriz. Toplumsal yaralarımıza merhem olacak on iki adımlık bu yolculukta buluşmak dileğiyle...

Sosyal medya bağlantılarımdan gelen kıymetli öneriler ve yaptığımız araştırmalar ışığında, bir çocuğun karakterini inşa eden, onu "iyi ve aynı zamanda başarılı bir insan" yapan 12 temel özelliği belirledim:

1.    Aklını Kullanan, Sorgulayan Çocuk

2.    Kendini Bilen, Tanıyan Çocuk

3.    Merak Eden, Araştıran Çocuk

4.    Olaylara Geniş Bakabilen Çocuk

5.    Başkalarını Anlayan, Vicdanlı Çocuk

6.    Sabırlı, Nefsine Hâkim Çocuk

7.    Sözünün Eri, Dürüst Çocuk

8.    Haddini Bilen, Kibirli Olmayan Çocuk

9.    Adil Olan, Hak Yemeyen Çocuk

10.    Sorumluluk Sahibi Çocuk

11.    Paylaşmayı Bilen, "Biz" Olabilen Çocuk

12.    Haksızlık Karşısında Susmayan Çocuk

Ve şimdi dotlarım, ilk konumuzla yolculuğumuza başlayalım...

1. Aklını Kullanan, Sorgulayan Çocuk: İlahi Bir Emir, Toplumsal Bir İhanet

Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim, onlarca ayetinde bizlere aynı soruyu, aynı ilahi sitemi yöneltir: "Hiç akletmez misiniz?", "Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?". Yaradan, insana bahşettiği en büyük mucizenin, aklın kullanılmasını bir emir, bir sorumluluk olarak bizlere hatırlatır. Bu açıdan düşündüğümüzde, sorgulamak, aklı çalıştırmak; en temel ibadetlerden biridir 

Peki, ilahi mesaj bu kadar netken, biz toplum olarak ne yapıyoruz?

Biz, bu ilahi emre ihanet ediyoruz. Çocuklarımızın o en masum, en doğal "Neden?" sorusunu bir saygısızlık, bir başkaldırı gibi algılıyoruz. "Sus, küçüğün sözü dinlenmez!", "Çok soru sorma, denileni yap!", "Ben senden daha iyi bilirim!" gibi cevaplarla, daha filizlenirken o akıl fidanını kendi ellerimizle kurutuyoruz. Allah'ın "Kullan!" dediği aklı, biz kul eliyle engelliyoruz. Bu, çocuklarımıza yaptığımız en büyük haksızlık ve toplumsal geleceğimize vurduğumuz en büyük ihanettir.

Peki, Aklını Kullanan Çocuk Nasıl Yetiştirilir?

Bu ihanetten dönmek ve o ilahi emre sadık nesiller yetiştirmek için evlerimizde küçük devrimler yapmamız gerekiyor. İşte size dört adımlık, bilimsel temelleri olan, kültürel kodlarımıza uygun bir reçete:

1. "Bilmiyorum" Devrimi: Otoriteyi Değil, Hakikati Kutsayın

Çocuğunuz size cevabını bilmediğiniz bir soru sorduğunda, paniğe kapılıp onu geçiştirmeyin. Bu, bir ebeveyn için en kıymetli andır. O an, cesur o cümleyi kurun: "Harika bir soru ama inan bilmiyorum. Gel, cevabını birlikte bulalım." İşte bu an, çocuğunuzun beyninde havai fişeklerin patladığı andır. Çocuğun ebeveynleri ile birlikte bulduğu o cevaplar düşünen sorgulayan birey olması yolunda en büyük ve güçlü temellerin yapı taşıdır. Modern nörobilim, beynimizin en iyi "merak" halinde öğrendiğini söylüyor. Merak, beynin öğrenme düğmesine basan bir kimyasaldır. Sizin "bilmiyorum" demeniz ve sonrasında birlikte araştırmanız, çocuğunuza bilginin durağan, ezberlenen bir şey değil; dinamik, peşine düşülen, keşfedilen bir macera olduğunu öğretir.

2. "Merak Meclisi" Kurun: Aile Sohbetlerini Bir Fırsata Dönüştürün

Dijital ekranların bizleri birey olarak hapsetmeden önce bütün ailenin bir araya gelip çay içtiği, göz göze baktığı, tatlı tatlı sohbet ettiği akşamlar... Şimdi ise aynı odada oturan ama her biri kendi dijital ekranına hapsolmuş yabancılara dönüştük. Haftada bir akşamı, sadece bir saati "ekransız sohbet" ve "Merak Meclisi" zamanı ilan edin. Bütün telefonlar bir sepete bırakılsın. O hafta çocuğunuzun aklına takılan bir soru, meclisin gündemi olsun ve o sorunun etrafında kenetlenin. Bu çocuğunuza düşünmeyi öğretirken, aslında tüm aileye birbirini yeniden dinlemeyi, anlamayı ve dijital dünyanın soğuk ışığı yerine, yüz yüze sohbetin sıcaklığında buluşmayı hatırlatacaktır. Bu, hem çocuğunuzun zihnine hem de ailenizin ruhuna aynı anda şifa verecek güçlü bir reçetedir.

3. "Ters Köşe" Sohbetleri Yapın: Ezberleri Birlikte Yıkın

Çocuğunuz okuldan öğrendiği bir bilgiyle geldiğinde, onu sadece tebrik etmekle kalmayın. Ara sıra ters köşe sorular sorun. "Peki sence bu her zaman doğru mu?", "Bunun tam tersi olsaydı ne olurdu?". Ünlü psikolog Jean Piaget, çocukların zihinsel gelişiminin, mevcut bilgileriyle yeni bilgileri arasındaki çatışmayı çözme çabasıyla gerçekleştiğini söyler. Sizin bu "ters köşe" sorularınız, onu ezberin konforlu alanından çıkarıp, aklının sınırlarını zorladığı o verimli çatışma alanına sokar.

4. Problemlerle Güreşmesine İzin Verin: Zihnin Spor Salonu

En büyük ebeveynlik tuzaklarımızdan biri, merhametimizle çocuklarımıza zarar vermektir. Kulesini bir türlü yapamayan çocuğumuzun yerine kuleyi biz yaparız. Arkadaşıyla sorun yaşayan evladımızın sorununu biz çözeriz. Niyetimiz iyidir: Onu korumak, üzülmesini engellemek. Ama sonuç felakettir. Çocuğumuzu, aklını ve iradesini geliştireceği en değerli fırsattan, yani problemin kendisinden mahrum bırakırız. Unutmayın, problem, aklın spor salonudur. Ağırlık kaldırmadan kas gelişmediği gibi, zihinsel bir zorlukla-sorunla boğuşmadan da problem çözme ve sorgulama iradesi gelişmez. Çocuğunuz bir sorunla karşılaştığında hemen müdahale etmeyin. Gözlemleyin. Yanında durun ve kritik soruları sorun: "Sence bu yaptığın neden işe yaramadı?", "Başka hangi yolu deneyebiliriz?". Çözümü sunan değil, çözüme giden yolda düşündüren bir rehber olun. Kendi emeğiyle çözdüğü küçücük bir problem, ona sizin vereceğiniz binlerce hazır bilgiden daha fazla özgüven ve akıl yürütme becerisi katacaktır.

Unutmayın sevgili anne-babalar, aklını kullanan, sorgulayan bir çocuk yetiştirmek; arsız, saygısız veya isyankâr bir çocuk yetiştirmek demek değildir. Tam aksine; hakikate saygılı, ezbere değil araştırmaya inanan, kendine güvenen ve karakterli bir birey yetiştirmek demektir. Kutsal kitabımız, atalarının yolunu körü körüne takip edenleri şu sarsıcı soruyla uyarır: "Peki ama, ataları bir şey akıl erdiremeyen ve doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı?" (Bakara, 170). Yaradan'ın bize en büyük emaneti olan aklı, yine O'nun bize en büyük emaneti olan çocuklarımızda, "atalarımızdan öyle gördük" diye köreltmeyelim. Bırakalım sorsunlar, bırakalım akletsinler. Çünkü bir ülkenin geleceği, ezberleyen beyinlerde değil, sorgulayan kalplerde yeşerir.

Ve unutmayalım ki; Filistin’de bir çocuk açlıktan can verirken, yanı başında İslam coğrafyasındaki milyarların utanç dolu sessizliğini, dünyanın öbür ucundaki vicdanlı bir avuç insanın onurlu çığlığı bastırır.

(Değerli dostlarım daha önceki yazılarımda paylaştığınız kıymetli geri dönüşleriniz için sizlere minnettarım, eğitim yolunda iyi çocuk yetiştirme yolunda bu değerli yolculuğu başarıyla sürdüreceğimizden en küçük şüphem yok, iyi ki varsınız…)

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!