dore okulları
Malatya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.51
  • EURO
    34.92
  • ALTIN
    2439.2
  • BIST
    9716.77
  • BTC
    64425.1$

DARBE ZEMİNİ GÜNEYDOĞUDA HAZIRLANDI


DARBE ZEMİNİ GÜNEYDOĞUDA HAZIRLANDI
Dün itibari ile basına düşen 'ikinci darbe kalkışması olabilir' haberi gündeme bomba gibi düştü.
Narin

Haber elbet önemliydi, nerdeyse tüm basın kuruluşlarında yer aldı. İkinci bir kalkışma bekleniyor bilgisiyle örtüşünce ayrıntılarına kadar tartışılmaya açılarak; farklı anlamalarda yazıldı, çizildi, ikinci bir darbenin olabilirliği ihtimali üzerine objektif tezler ortaya atılması ile yeniden darbeye odaklandık Türkiye olarak. 

Darbe uyarısını yapan emekli albay H. Atilla Uğur asker kökenli olunca olayın ciddiyetini daha da ön plana çıkardı. Birinci el ağızdan ikinci kalkışmanın Ekim veya Kasım aylarında olacağına dair net bir tarihlendirmenin yapılmasıyla darbenin bitmediğini, aslında yeni başladığı mantığında buluşturdu bizleri.

TOPRAK AĞALARININ BORÇLARINI KİM SİLDİ

Bu haberin en çok dikkatimi çeken yönü ise doğuda ki aşiret liderleri, toprak ağaları ve kanaat önderlerinin bir karışıklıkla "iç savaş" çıkarmak için İngiliz'ler tarafından nasılda donatıldığı bölümüydü. Toprak ağaları olsun, aşiret reisleri yada kanaat önderlerinin bankalara olan yüklü borçlarının İngiliz'ler tarafından bir kalemde silinmesi bir çok soru işaretlerini de beraberinde getiriyordu. Cevaplar ise tanıdıktı. Osmanlı'yı yıkmak için zamanında nasıl entrikalar çevirdiklerinin aynısını bu gün de yapıyorlardı. Oyun aynı oyundu. Figüranlar tahmin ettiğimiz isimlerdi.

Bu yüzden haberin gerçekliği de tam burada başlıyordu.

Nasıl mı anlatayım!!

18-27 Nisan tarihleri arasında bizde turistik bir amaçla Mardin'de bulunmuştuk. Yaklaşık 9 günlük bir tur'da diyebiliriz buna. 4 arkadaş bu dönemde Mardin'in farklı yerlerini gezmek-keşfetmek amacıyla, tarih kokan akustik ortamdan faydalanmak için iyi bir zamanlama olduğuna karar vermiş ve çıkmıştık yola.

O dönem herhangi bir darbe falan yok Türkiye gündeminde. 17-25 aralık olmuş bitmiş gözüyle bakılıyor. Cemaat kış uykusuna yatmış, farklı liberal sesler haricinde pek bir sorun görünmüyordu. Bir de ara sıra Kılıçtaroğlu ekranlara çıkıp "Recep!" diyerek yaygara koparıyor gibi davransada kaale alan çıkmadığından ortam pek gerilmiyordu. Her şey yolunda yani.

Mardin'den Ahmet Türk'ün o görkemli otelini geride bırakıp Midyat'a geçiyoruz. Midyat girişinde bulunan "MİTİAT" otelinde konaklamamız devam etti. Midyat'a göre oldukça iyi bir otel. Midyat'ı bilen bilir. Üç kültürün(!) yanı sıra Kürt-Arap-Süryani ve Türklerin bir arada yaşadığı önemli bir coğrafya olması sebebiyle bu özelikleri önemli olmasını daha da pekişiyordu. Güneydoğunun havasını, kültürünü, dokusunu, tadını ve makus orjin tarihini en iyi burada alırsınız ancak.

Neyse bunları geçelim.

Mardin Merkezden Midyat bölgesine 60 km mesafede. Gündüzleri çıkıp bölgeyi, köyleri dolaşıyor akşam saatlerinde ise mecburen otele dönüş yapıyorduk. 300 kişilik otelde malum terör olayları nedeni ile sadece biz ve 1-2 kişi daha kalıyordu. Gündüz gezintiler gerçekleştirdiğimiz köyler ile ilgili bazı kısa notları alıyor, bu notları akşam saatlerinde ise diz üstü bilgisayarıma aktarıyordum.

Bulunduğumuz alanlar hakkında edindiğim bu turistik notları yazmak için gece geç saatlere kadar çalışmam gerektiği ve oda arkadaşlarımı rahatsız etmemek adına gece otel lobisine iniyordum. Otel çalışanları başka müşteri olmadığından oldukça ilgili davranmakla kalmıyor, işimi kolaylaştırmak için restorantı çalışmam amacıyla gece bana açıyorlardı. Bu durumdan inanılmaz şekilde mutlu olmuştum. Midyat'a akşam gezmek için gitmek istediğimizde ise son arabanın 18:00'da bittiğini öğrenmiştik. Ayrıca güvenlik nedeni ile bazı bölgelerde gündüz gezmek için gitmemiz bile uygun görülmüyordu. Saatleri dikkate alarak yola çıkıyor (özellikle köyler) özellikle "Toptepe" bölgesinin sorunlu olduğu iletilmişti. Bu şekilde ki bir turistik faliyet zor olduğu halde yine de bölgenin tarihi büyüsüne kapılmamak elde değildi.

BELGESEL ÇEKMEK İÇİN BÖLGEYE KİM GELDİ

Bu şekilde 6 gün geçmişti. Son 3 gün ise tekrar gece otel lobisine indiğimde otel çalışanları bu kez restorantı bana açamayacaklarını ifade edince nedenini sordum. Alman ve İngiliz'lerden oluşan bir turist kafilesinin Midyat'ta önemli bir belgesel çekmek için geldiklerini, Mardin'in önemli cemaat abilerinin de belgesel çekimine yardımcı olduğu ve bu yüzden restorantı tamamen kapattıklarını aktardı. Üç gün boyunca belgesel çekimine gelen turist kafilesi ile beraber olan bazı Türkçe konuşan kişilerin bu restoranta toplantı havasında geçen iştişarelerine tanık olduk.

Oysa bu dönem bölge çok riskliydi ve belgesel çekimine müsait değildi. Üstelik hava şartları da pek düzelmiş değildi daha.

Biz bölgeden ayrıldığımız üzerinden bir kaç gün geçtikten sonra Midyat'ta bombalı patlamalar olduğu haberini aldık.

Sanırım yavaş yavaş ana şablon ortaya çıkıyor değil mi? Ne demek istediğimi anladınız!

DÖVMELİ RENKLİ GÖZLÜ PKK'LILAR KİMDİ?

Bölgede ve köylerde yaptığımız geziler sonucu insanlar terör PKK olaylarının farklı bir yüzünü ifade ediyordu. PKK buraya olaylar başlamadan önce geldi ve bizden Kürtlerin hakları için (?) destek istediler, bizde oylarımız ile destek veririz dedik. Ama onlar bizden sadece oy olmaz, silahlı destek istediklerini ifade edince; bölge halkı Kürt, Türk, Süryanı ve Arapların yüzyıllardır birlikte yaşadıklarını, komşularına silah çekemeyeceklerini söyleyince PKK ile aramız açıldı. PKK olduğunu ifade eden bu grup sonraki süreçte sıradaki hedef Midyat dediklerini, hatta ve hatta kollarında dövme bulunan ve sarışın renkli gözlü, güneş gözlüklü olan bu PKK'lıları durdurmak için bölgenin MİR'lerinin devreye girdiğini oranın halkı ifade etmişlerdi.

Ayrıca Kızıltepe gerekli desteği sağlıyor siz neden böyle yapıyorsunuz fakat orası düzlükte bulunduğu için barınamıyoruz, burda bize yardımcı olursanız tam istediğimiz gibi açıklamasını da örgüt yetkilileri tarafından bölgede ki insanlara söylenmiş.

Tüm bunlarla birlikte "İkinci kalkışma olabilir..." haberi; bizimde bire bir yaşadığımız gerçeklerin aslında 15 temmuz darbesine giden bir süreç olduğu, belgesel çekimi diyerek Güneydoğu'ya gelen yabancı kimliklerin bölgeyi kontrol ve tetkik ettikleri, etnik haritalar çıkarmanın yanı sıra hezeyan oluşturdukları, destek temini gibi başlıklarda bölgesel bir kalkışmaya hazırladıklarını ve tüm bu parçaları bir araya getirdiğimizde cemaatin İngiliz ve Alman dostlarını bölgeye Nisan ayı gibi davet ederek darbenin alt yapısını oluşturan tohumlarını gerçekleşen patlamalar sonucu ektikleri karşımıza çıkmıyor mu? Aslında darbenin zemini ta o dönemlerde hazırlanmış fakat toplum mühendisliği eksikliklerimiz çoğu gerçeği görmemize yetmediği anlaşılıyor. Emekli albay doğru söylüyor, Güneydoğu'da çok farklı şeyler yaşanıyor çünkü.

TİMUR İNCE

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!