Atilla KANTARCI / Kasap Pazarı
ÖZEL HABERAtilla KANTARCI yazdı.
Kendine has kuralları olan ve Ahilik kültürünün tüm öğretilerinin uygulandığı, Malatya’nın bir dönemine damga vuran, şimdi tarihin tozlu raflarına kaldırdığımız “Kasap Pazarı” nı anlatmadan Malatya hikayesi eksik kalır diyerek, Teze Cami'nin Kuzey kısmında ve elli metre aşağısında, Pamuk Han'la, Protestan Kilisesi (Şimdiki Çınarlı Cami) arasında kurulan, Kasap Pazarının hikayesine başlayayım. Veresiye defteri dahi kullanmayan, alacaklılarını “Elinde yoğurt sitili olan alaca çarşaflı kadın” veya “elinde şemsiye olan adam” diye tanımlayarak sabit kalemle (o dönem kullanılan silinmesi zor bir çeşit kalem türü) duvara yazan beg gönüllü esnafların olduğu bir yerdi Kasap Pazarı.
İşleri bozulan kasap esnafının durumunu düzeltmek için, yıllık bağırsak ihalesinden belli bir pay ayıran ve Dernek Başkanını bu iş için görevlendiren, yani kendi meslektaşına sahip çıkan, Malatya tabiriyle “Aslan’ı kediye boğdurmayan” müstesna bir yerdi Kasap Pazarı. Yardıma ihtiyaç duyan birinin gururunu kırmadan, dükkanında misafir edip, onun haberi dahi olmadan komşulardan yardım toplayıp ihtiyaç sahibine hazırladığı et paketiyle birlikte veren yüce gönüllü esnafların olduğu bir yerdi Kasap Pazarı.
Yazımın başında, kendine has ritüelleri olan yer demiştim ya, işte bu yardım konusu da bir ritüeller manzumesi gibiydi. Dükkanına ihtiyaç sahibi biri gelen esnaf terazi kefelerinden birini, hani o hepimizin bildiği sarı kefelerden birini alır ve bitişik dükkandan başlayarak esnafları dolaşır. Ne isteyen bir şey söyler, ne de veren. Kefeyi gören, bir ihtiyaç sahibi olduğunu anlar ve gereken yardımı yapardı.
...
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN BURAYA TIKLAYINIZ.
İlginizi Çekebilir