© Malatya Time

Ebuzer AYDIN / Neredesin Ey Adalet!

Ebuzer AYDIN yazdı.

Günümüzde bir çocuğun başına gelebilecek her kötülüğün karşısında durmalıyız. Evet, bu konuda zerre kadar tereddüt yok. Ama çocukları istismardan korumak adına, masumları zindana atmak da adalet değil, zulmün başka bir şeklidir. Hele ki hayatını İslam’a ve iyiliğe adamış bir insan, sırf bir yardım eli uzattı diye "istismarcı" damgası yerse, burada hem hukuk, hem vicdan, hem toplum sınıfta kalır.

Hayatın Olağan Akışına Aykırı Bir Suçlama;

52 yaşında, emekli bir imam. 39 yıllık dostum A. K. Onurlu, düzgün, yardımsever bir Anadolu insanı. İki kızı ve bir oğlu var. Onları okutmak için de minibüs hattında şoförlük yapıyor. Sıcak bir yaz günü, öğle vakti, şehrin işlek caddelerinden biri. Ortalık kalabalık, trafik yoğun, etrafta kameralar var.

Ve küçük bir kız, korkuyla karşıdan karşıya geçemiyor. Kardeşimiz bu manzarayı görüyor. İnsan olan hangi vicdanlı kişi o çocuğa sormaz: “Kızım, korkma, seni karşıya geçireyim mi?” O da öyle yapıyor. Omzuna sevgiyle dokunuyor, kendi evladını karşıya geçirir gibi geçiriyor.

Bu mu istismar? Bu mu suç?

Aleniyetin Olduğu Bir Ortamda Gizlilik Olabilir mi?

Olayın yaşandığı yer, herkesin gözü önünde, kameraların ortasında, kalabalık bir şehir caddesi. Eğer ortada kötü niyet varsa, bir kişi böyle bir yerde bunu yapar mı? Kötü niyetli biri, çocuğu arabasına atar, ıssız bir yere götürür, izole bir mekânda hareket eder.

Ama burada tam tersi, açık niyet ve yardım arzusu. Dolayısıyla bu olay, “hayatın olağan akışı”na tamamen aykırı bir biçimde suistimal edilmiştir.

A. K. kardeşimizin En Belirgin Özelliği; Saflık Düzeyinde Yardımseverlik

39 yıldır tanırım, aşırı derecede merhametli, yardımsever ve saf bir adamdır. Sokakta hasta görse taşır, yaşlı görse koluna girer, aç görse yemeğini paylaşır. El uzatılsa cebindekinin hepsini verir. Bu dünyada iyi insanların sayısı zaten azaldı. Kalanları da böyle iftiralarla zindana atarsak, yarın kim kimin çocuğuna yardım edecek?

İftiraya Uğradığında Dili Tutulan Bir Adam

Bir ay boyunca bir şeyi hatırlayamamış. Benim ismimi unutmuş ismimi! Maaş kartının şifresini bir ay sonra hâlâ hatırlayamamış. Utançtan, şoktan, korkudan dili tutulmuş. Çünkü yardım ettiği birinden böyle bir iftirayla karşılaşmak, bir insanın ruhunda deprem etkisi yapar. Bu bir suçlunun değil, bir mazlumun ruh halidir.

Deprem Şehri, Kaotik Trafik, Korkmuş Bir Çocuk… Siz Ne Yapardınız?

Şehir deprem sonrası karışık. Yollar bozuk, trafik yoğun, insanlar gergin. Bu ortamda, 11 yaşında bir çocuğu korkmuş, endişeli görseniz siz ne yaparsınız? Ben soruyorum size:
"Hayırdır kızım, bir şey mi oldu, karşıya geçeceksen gel yardım edeyim" demek suç mudur?

Eğer bu suçsa, biz bu toplumu neye dönüştürdük?

Böyle bir saatte, böyle bir sokakta, böyle bir vakitte yüz tane istismar suçu olan bir sapık bile taciz düşünebilir mi!?. 
Sözde suç mahalli dağ başı mı!?
Vakit gece mi!?
Çocuk bir apartman girişinde mi sıkıştırılmış!?
Arabaya alınıp tenha bir yere mi götürülmüş!?.
Çocukla yalnız mı kalınmış!?.
Çocuğa dokunulmuş mu!?
İffetli, yardımsever ve namuslu bir insanın yapacağını yapmış, ama namussuzlukla itham edilmiş!.
Onca namus ve ırz düşmanı ipsiz sapsızlar ortalıkta gezerken, namuslu insanlara bu yapılır mı!?..

Adaletin Ayağa Kalkması Gerek

Çocukları korumak elbette ki vazifemizdir. Ama masumları korumak da, en az o kadar önemlidir. Her "iddia", her "şüphe" bir insanın hayatını karartmamalıdır. Delilsiz, mesnetsiz, akla ve vicdana aykırı suçlamalar, yalnızca bireyleri değil, toplumun güven duygusunu da yok eder.

...

YAZININ DEVAMI BURADA

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER