© Malatya Time

Ersoy BABA / Filler ve Eşekler!

Ersoy BABA yazdı.

Merhaba değerli okurlar. 

Adamın biri sirk müdürünün kapısını çalar ve içeri girer. Müdürden iş ister. Müdür:

-“Neler yapabiliyorsun?” diye sorar. Adamcağız gözleri ışıldayarak:

-“Efendim, ben çok güzel kuş taklidi yaparım. Müthişimdir o konuda.”

Müdür dudak büker.

-“Bu sirkte işe girebilmek için daha fazlası lazım. Kuş taklidini herkes yapabilir. Bu marifet değil. Defol, çık git!”

Adamcağız üzülür. Boynunu büker ve açık duran pencereden uçuuuup gider.

Uzunca bir aradan sonra yine birlikte olmak sevindirici. Tabi benim için. Okurlar bu konuya nasıl yaklaşıyor 3 aşağı 5 yukarı tahmin edebiliyorum. Ersoy Baba yazmayınca “Oh bu haftayı da atlattık“ diyenler olduğu gibi, aradaki 3-4 haftalık boşluğun farkında bile olmayanlar var. Baktım ki unutulacağım yazmaya karar verdim. Kuş taklidi yapan adam gibi meramımı anlatamadan çekip gitmemi beklemeyin. 

Oldukça kilolu bir kadın bir sürü meşakkatle otobüse binmiş. Bir yolcu kadına alaycı bir şekilde söylenmiş:

-“Bu otobüsün filler için olduğunu bilmiyordum!”

Kadın ise sakince lafı oturtturmuş:

-“Hayır efendim, bu otobüs fillere özel değil. Nuh’un Gemisi gibi: hem filler hem eşekler binebiliyor!”

Çok enteresan bir dönemden geçiyoruz. Yedi tanesi Afrika’da olmak üzere 14 ülkede askeri varlığımız, üslerimiz, silahlarımız var. Dünyanın çok değişik noktalarında ülke olarak etkinliğimiz tartışılmaz derecede iyi. Terör örgütü kendini lağvetme noktasında. Dünyanın en büyük depremini geçirdik ama devletimiz bunun altından kalktı. Somali, Sudan, Libya gibi ülkelerde etkin gücümüz ve siyasetimizle iç savaşları, darbeleri önlemiş durumdayız. Karabağ’ın kurtarılmasında Azerbaycan’a desteğimizin çok önemi oldu. Hindistan ile savaşında elektronik savaş ekipmanlarımız sayesinde Pakistan’ın çok büyük başarılar kazanmasında katkımız oldu. Ukrayna-Rusya arasında kalıcı barış için tek adres haline geldik. Ege’de kayalık parçası için kıyametler koparmak yerine Ege’nin yarısını ve adaları kapsayan kıta sahanlığı iddiamız genişledi. Akdeniz’de “Mavi Vatan” hedefimiz sayesinde hakimiyetimizi pekiştirdik. Doğalgazlar çıktı. Petroller fışkırdı. Silah sanayimiz, uçaklarımız vs.. vs..  Anlat anlat bitmiyor. Yazımı bunlarla doldurmak da istemiyorum. Filleri bir yana koyalım. Biraz da eşeklere bakalım.

Koltuk kapmaca oynarken birbirlerine çelme takıp yargıya ispiyonlayanlar çok. Kazandıkları hemen hemen tüm belediyeleri yolsuzluklarla rant kapısı haline getirip hortumlayanlara her Allah’ın günü bir yenisi ekleniyor. Yolsuzluk yapmayan belediyeleri yok mu? Yok değil de sadece ayyuka çıkmamışları var.

Ancak dürüstçe söylemem gerekiyor ki; muhalefetin bazı belediyeleri “gerçekten adaletle yönetiliyor.” Yolsuzluklarla sağlanan rantlar, gelirler, para kuleleri adil bir şekilde paylaşılıyor. Dolayısıyla şu an payını alan sesini çıkarmıyor. Adaletsizlik yapılıp da bir yerden patladığı anda ise kıyamet kopuyor.

Bu pay alanlar şüphesiz en üstten en altlara kadar uzanmıyor. Ortalarda bir yerlerde kesiliyor. Zenginleyen bu haramzade kesimler işler ayyuka çıktığında avaz avaz bağırıyorlar.

-“Darbe vaaaaar”

Kendi haram akarlarının ayyuka çıkması ve yargılanmaları onlar için en büyük darbe demektir. Bu nemalanmalardan (gelecek için umutları hariç) hiçbir pey alamayan alt ayak takımı ise bu yolsuzluk yapan hırsızları, sahtekarları savunmak için sokaklara dökülüyor. Yakıp yıkıyorlar. Hapse giriyorlar.

Gelecekteki umutlarını bağladıkları adamların böyle aşağılık suçlardan dolayı tutuklanmaları değil onları üzen. 

Bu sahtekâr yolsuzlukçular için üzülenlerin gerçekte tek üzüldükleri şey:

-“İktidarı yıkamama, Tayyip’i devirememe, İslam karşıtlarının tekrar ipi ellerine alamamaları. Umutlarının yok olması, sürecin tekrar çok ama çok uzaması”

Üzüldükleri ve yıkıldıkları tek şey bu!

Bu arada dünyada yer yerinden oynuyor, herkes yeni anlaşmalar, yeni ayrışmalar yaşıyor. Savaşlar çıkıyor, kıyametler kopuyor ama bu taife gözlerindeki “at gözlükleri” yüzünden sadece havucu gören eşek gibi tek noktaya bakıyorlar. Dünya umurlarında değil.


 
Gözlük deyince aklıma geldi. Temel’e sormuşlar:

-“Kulağının birisi olmasa ne olur?”

...

YAZININ DEVAMI BURADA

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER