Malatya'ya iki yeni konuk evi geliyor...
ÖZEL HABERSESLİ MAKALE...
3122017
RÖPORTAJ: MURAT ÇETİN
Sevgi Evleri ve Konuk Evi gibi sosyal sorumluluk projelerini hayata geçirerek, sivil toplum kuruluşlarına örnek olan Malatyalı İşadamları Derneği (MİAD), farklılığını ortaya koyuyor. Uzun süredir yönetim kurulu başkanlığı görevini yürüten Yunus Akdaş, ekip ruhuyla hareket eden bir hemşehrimiz. Başarısının arkasında, yönetim kurulunda yaptığı değişiklikleri kurumsallaşma adına minimum seviyede tutması ve kazanılan tecrübeye verdiği önem yatıyor. Bunu derneğin samimiyetle çalışan sekreteryasında da görmek mümkün.
MİAD Yönetim Kurulu Başkanı Akdaş, Malatya Time'a özel açıklamalarda bulundu. Esenyurt'taki bürosunda ziyaret ettiğimiz Yunus Akdaş, sıcaklığı ve içtenliğiyle bizi karşıladı. Bizi Anadolu'nun misafirperverliği ile ağırlayan Yunus beyin bu sıcaklığı sorularımızı daha samimi bir şekilde sormamızı ve arada kendi fikirlerimizi de beyan etmemizi sağladı.
***
KONUK EVİ, PROJESİ MALATYA'DA HASTA YAKINLARININ GÖZ AYDINLIĞI OLDU
Sayın Yunus Akdaş, Malatyalı İşadamları Derneği'ni yakından takip eden bir gazeteci olarak, Konukevi ve Sevgi Evleri gibi sosyal sorumluluk projelerinizi memnuniyetle izliyorum. MİAD'ın çalışmaları toplumun büyük bir kesimi tarafından takdir toplarken, iş dünyasına hitap eden bir kuruluşun, sosyal sorumluluk adına böylesine güzel işlere imza atması büyük beklentileri de beraberinde getiriyor. Geçtiğimiz günlerde, yeni yapılacak Konuk Evi'yle ilgili olarak sayın Şahin Nalbant beyle görüştüm. Sizden övgü ile bahsetti. Şahin Nalbant, Sevgi Evleri'nin ve Konuk Evi Projesi'nin fikir babasının siz olduğunuzu söyledi. Bu hususta neler söylemek istersiniz?Öncelikle Şahin ağabeyimin iltifatına teşekkür etmek isterim. Bildiğiniz gibi Turgut Özal Tıp Merkezimiz, bölge insanının yoğun bir şekilde hizmet aldığı bir sağlık kuruluşumuz. Oraya gelen hastaların tedavisinde üstün gayret gösteren sağlık personelimiz var. Konuk Evi'nden önce, hastasının yanında olmak isteyen hasta yakınlarının hali içler acısıydı. Hastanenin çevresinde, kafede veya arabalarının içinde yatıp kalkmaları her duyarlı vatandaş gibi beni de üzüyordu. Hasta yakını bir kadının yılan sokması sonucu zehirlendiğini de duymuştuk o dönemde. Oradaki insanların hali içimizi yakıyordu. O zaman çekilmiş olan fotoğrafları bana göndermişlerdi. Hakikaten üçüncü dünya ülkesindeki bir hastanenin etrafını andırıyordu görüntüler. Tabii dinimizin kurallarından biri; “Nimetler kendi cinsindendir. Şükürler kendi cinsindendir”. Dolayısıyla bir iş adamının da şükrü sadakasıyla, zekâtıyla belli olmaktadır. İmkânı olanların parasını bir başkasının mutluluğu için, bir başkasının hayatını iyileştirmek adına kullanması gerekir. Bu hem insanlığın hem de İslam'ın görevidir. Malatya'mızın güzel insanlarının da bu konudaki duyarlılığını bilirsiniz. İş adamlarımız da bu konuda son derece duyarlıdır. Hayırsever insanlardır. İnandıkları zaman sadece benim aracılığım ile değil ilçelerine, köylerine baktığınız zaman etrafınıza hep onları görürsünüz. Malatya'da camiler, okullar, sağlık ocakları, hastane, yol, köprü gibi aklınıza gelebilecek pek çok şeyi iş adamları yaptırmıştır. Malatya'da bu konulara duyarlı çok işadamımız var. Allah'a çok şükür o toprağın yetiştirdiği insanlarımız hayırsever insanlar, bizim kültürümüzün hayırda yarışmak olduğunun farkında olan insanlar. Açıkçası, Konuk Evi fikrini ortaya atınca “İşim çok zor olmadı” desem yeridir. Hemen herkes sahiplendi bu fikri. Nasıl yapılacağını düşündüğümüz zaman çok basit ve hızlı bir şekilde yani 9 ay içinde başlayıp bitirdik. Akabinde de hizmete açtık.
Yıllık kapasitesi ne kadar bu merkezlerin?İlk açıldığı zaman normal olarak yılda 45 bin kişinin kalmasını planlıyorduk. Ama ihtiyaç çoğalınca 65 binin üzerinde vatandaşımız misafir edilmeye başlandı. Mevcut sistemin yanlarına biraz daha ranzalar konarak genişletilmesi fikrine karşıyız. Bir düzen kuruyorsanız o düzenin rayında yürümesi lazımdı. Sağ olsun İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay Hocamız işe başlar başlamaz bu konuyu bize getirdiğinde biz de “Bunun devamını getirelim” dedik. Ben bu düşünceyi kendi içimizde ve hocamızla konuşup yönetim kuruluna getireceğim zaman çok sevdiğim, değerli ağabeyim Şahin Nalbant'a da açtım. Şahin ağabey ile haftada bir görüşüp istişarelerde bulunuruz. “Bunu ben yapacağım” dedi. Konuyu yönetim kuruluna götürmeyi planlamıştım. Ben de “Hayırlı olsun” dedim, Yönetim kuruluna dahi götürmedim. Hocamızla, rektörümüzle benim aramda geçen konuşmanın metnini yönetime sunmadan projemiz daha yolda iken kapıldı. Hatta arkadaşlardan birkaçı “Şahin Abi cimrilik yapıyorsun bize de bir parça ver” diye latife yaptılar. O da dedi ki “Siz de başka yerde yapın.” Güzel bir dayanışma aslında ve bu çok güzel bir şey. Şimdi inşallah önümüzdeki sene açarız. Bir de Devlet Hastanesi'nin yanında Nurettin Yaşar kardeşimiz önermişti. Oradaki başhekim ile gidip sahasına falan baktık. Oraya da çok yük olmamak şartıyla, çünkü şehir merkezi yakın olduğu için şehir merkezinden geliyor. Oraya düşünüyoruz, planlaması arkadaşımız Fuat Kaplan'da var. Yönetim kurulu üyelerimiz önümüzdeki ay gidip gerekli çalışmayı yapıp projeyi öyle hazırlayacaklar. İnşallah önümüzdeki sene oraya da başlarız ve mart-nisan aylarında bir hayır daha yapmış oluruz. Öyle planlıyoruz inşallah. Hayra giden yolda Rabbim bizi devam ettirsin, herkese de nasip etsin.
‘İNÖNÜ ÜNİVERSİTESi, BÜYÜK DESTEK VERİYOR'
Dikkatimi çeken bir husus var. Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanlığı dönemindeyken MİAD'ın konuğuydu. İş adamlarımızı bu konuda teşvik etti ve iş adamlarımız Konuk Evi'ni yaptılar. Dikkatimi çeken husus şu; yapılacak Konuk Evi'ni bir kişi yapıyor ve diğerinden hem oda sayısı olarak hem yatak sayısı olarak biraz daha geniş ve kapsamlı. İşin özü aslında Malatyalı işadamlarımız daha büyüğünü de yapmaya muktedir. Sizin de görüşünüzü almak isteriz.
Tabii aynı görüşteyim. Birincisini model olarak görüyoruz ve oradaki anı defterlerinde bize dönük yazılmış dualar var. Gece gündüz dua eden insanların samimi duyguları var. Orayı ziyaret edip bunları gördükten sonra “Keşke bu hayrın hepsini ben yaptırsaydım” diyenler oluyordu. İşte o hayır severlerden biri de Şahin Nalbant beydi. Şahin bey orayı gezip dolaştı, “Bu ne güzel bir şeymiş, bu hayra devam edelim, ben bunun hepsini yapacağım” dedi. Şimdi siz güzel bir örnek ortaya koyarsanız ve insanlar da onun doğru dürüst yönetildiğini görürlerse gönül rahatlığıyla yardım yapar. Sağ olsun İnönü Üniversitesi, hem bu dönem hem geçmiş dönem hakikaten oraya iyi baktılar, pırıl pırıl durumda. Biz sadece projeyi gerçekleştirdik, destekleme noktasında da yardımcı oluruz; ancak esas olay yönetimdi. Burada üniversitemize içten davrandıkları ve hassas olduklarından dolayı bir iş adamı olarak, bu memleketin bir evladı olarak ne kadar teşekkür etsem azdır. Bize yapılan bir teşekkür varsa bilesiniz ki on katı onlara gitmelidir. Çünkü onlar günlük olarak her gün, her dakika orayı yaşatıyorlar, bizler ise belirli zamanlarda ziyaret edebiliyoruz. Dolayısıyla üniversite-MİAD dayanışması iyi bir dayanışma bana göre. Konuk Evi de bu iyi dayanışmanın meyvesi olan iyi bir sosyal proje ürünü. Yani iyi bir örnek ortaya koymak çok önemli. Hayırsever arkadaşlarımız ve iş adamlarımızın sayısı sevindirici derecede çok. Biz bu modellemeyi en iyi şekilde yaptığımız müddetçe bu tarz hayır eserleri devam edecektir. Çünkü, eğer bir işte samimiyseniz muhakkak ki bereketini Allah verir diye düşünüyorum.
ASKIDA ODA UYGULAMASI İLE VATANDAŞ HAYRA TEŞVİK EDİLİYOR
Mevcut Konuk Evi misafirlerini nasıl ağırlıyor?Konuk Evi'mizde kalanlardan aslında 10 TL alacaklardı. Bazılarından ise hiç alınmayacaktı. Şimdi şöyle yapmışlar: 10-20-30 lira olarak fiyatlandırma yapılmış. Bazılarından ise yine ücret alınmıyor. Askıda Oda uygulaması var mesela. Bir hasta yakını geldiği zaman ekonomik durumuna göre teklifte bulunulabiliyor: “Durumu iyi olmayan başka bir hasta yakını yerine bir hayır işlemek ister misin? Bir oda parası daha verebilir misiniz?”. Hasta yakınlarından ekonomik durumu iyi olmayanların masrafı da böylece karşılanmış oluyor. Sabahları kahvaltı, akşam çorba veriliyor. Aşağıda bir çamaşırhane var. Orada çamaşırlar yıkanıyor. Kurutulup ütüleniyor. Oranın televizyonu, interneti her şeyi var. Konuk Evi'nin bakımı mümkün mertebe hastaneye yük olmadan bu sistem içinde yürütülmeye çalışılıyor. Hastane de sağ olsun kaloriferini veriyor. Diğer ısıtıcılarını ve giderleri karşılıyor.
Askıda Oda'nın dışında bir de Hayır Mağazamız var. İnsanlar, Hayır Mağazasından ihtiyaçları olan giyim kuşamlarını, eksiklerini alabiliyorlar. Özellikle trafik kazası sonrası hastaneye gelenlerin üst-baş sıkıntısı olabiliyor. Yine mağazada misal 100 tane simit, gazoz satılıyorsa 20'si bedava veriliyor. Hayra inanıldığı zaman bu sistem kendi içinde yürüyor. Herkese hayrın önünü açmış oluyorsunuz. Ben tabii ki bu projeyi yapmaktan dolayı son derece mutluyum, arkadaşlarımızdan, hocalarımızdan, rektörümüzden, herkesten Allah razı olsun. Güzel bir proje, güzel bir eser, model oldu. İş dünyasına model oldu. Çünkü bazen hayır yapacağım diye amacına ulaşmayan yerlere yardım yapılabiliyordu. Bu yardımlarda çoğu kez duygular etkin oluyordu. Ancak burada biz duyguyu değil aklı öne koyduk. Ama yine duyguyu içine karıştırarak akla o ruhu verdik. Burada hiçbir suistimal yaşanmadığı, tribüne oynamak duygusu da olmadığı için bana göre her şey güzel gidiyor. İnşallah böyle de devam edecek.
‘BİZ ANLATINCA “REKLAM” OLARAK ALGILANIYOR'
Sayın Akdaş, Malatya'daki Sevgi Evleri ve Konuk Evi'nin model olarak alındığı ve diğer illerde de yapıldığına dönük bilgiler alıyoruz. Bu iki projenin tanıtılmasında eksiklikler yaşandığını düşünüyor musunuz?Kadir Topbaş bey, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı iken onunla bu konuyu konuşmuştum. “Sizin Malatya'da yaptıklarınızın aynısını ben de İstanbul'da yapacağım” demişti. Herhalde yaptı. Bunun dışında Kayseri, hem Sevgi Evi'ni hem Konuk Evi'ni yaptı. Bizden sonra birkaç yerde daha yapıldı. Bunun medyada duyurulma işini maalesef çok iyi yapamıyoruz. Bunları zaman zaman milletvekillerimiz Meclis'te anlatmalılar. Çünkü bu Türkiye'nin bir modeli. Gazeteci arkadaşlarımız oraları daha fazla gezmeli ve yazmalı. Biz doğru şeyleri yansıtmakta bazen problem yaşıyoruz. Sanki övünüyormuş gibi, şov yapıyormuşuz gibi görüntü veriyoruz. Bu kısmı öyle olmamalı. Türkiye'ye daha çok yansımalı. Her bölgede, her ilde yoksul ve ekonomik darlık içinde olan kesimlere hitap edecek projeler geliştirilmeli. O bölge ve illerin karar verme durumunda olanlarına, “Böyle projeler var, siz de yapabilirsiniz” demeliyiz. İmkânı olanlar hayırda teşvik edilmeli ve bu da model olarak tanıtılmalı.
Tanıtım konusunda yeterince gayretli olduğumuzu düşünüyor musunuz?Bu konuda açıkçası biraz tembeliz. Geçen gün Ticaret Odası'nda çok yüklendim. STK'lar, medya, basın olarak bazen politikacıların peşinden çok koşuyoruz diğer gerçeklerimizi kaybediyoruz. Politika bizim gerçeğimiz orada da olmalıyız. Ama diğer güzellikleri de yansıtmalıyız. İş adamı nasıl fedakârlık yapıyorsa, hastane yöneticisi fedakârlık yapıyorsa medya organları veya siyasetçimiz de iyi işlerin duyurulmasına o ölçüde katkıda bulunmalı. Önce oraları gezip buralarda ne yapılıyor, yerinde görmeli.
YÜZLERCE YATAKLI 2 YENİ KONUK EVİ GELİYOR
Hakikaten Malatya'daki birçok kişinin bile bu yapılacak iki konuk evinden haberleri yok. Çünkü konuk evinin yapılacağı medyada geniş yer bulmadı, yankı bulmadı. Aslında çok önemli; hem Malatya'nın imajı noktasında hem de fakir ve fukarayı gözetip Allah'ın rızasını alma noktasında. Şimdi sizden ricam bu iki proje hakkında detay verebilir misiniz? Şahin beyin ve sizin Devlet Hastanesi'nin yanına yapacağınız Konuk Evi'nin detayları nelerdir?Şahin bey ile yapacağımız proje 101 odalı, 202 yataklı olacak. Yine bir girişi olacak ve iki konuk evinin tünel ile birbirine geçişi sağlanacak. Diğer projenin çalışmasını henüz bitirmedik. Ama düşüncemiz 60-70 odalı olacak. Çünkü Malatya içinden ve ilçelerinden gelenler olduğu için özellikle yoğun bakımdaki hasta yakınlarının ciddi sıkıntı yaşadığını söylediler. Biz ihtiyaç tespitini hastane yetkililerinden alıyoruz. Etrafta oteller de var. İnsanların 30-40 lira verip o odalarda kalmaları doğru değil. Çünkü o zaman ticaret yapmış olursunuz. Biz sadece oraya yardım edeceğiz, hiç para alınmayacak kişilerin kalabileceği bir yer olacak. Proje devam ediyor. Ne kadar olacağını o zaman söyleyebiliriz. Şimdi söylemem doğru değil.
YUNUS AKDAŞ, NASIL “49 YILLIĞINA BAŞKAN” OLDU?
Başkanım son olarak MİAD'tan bahsedelim. Genel kurulda bir latife yaparak, “49 yıllığına MİAD Başkanlığına aday” olduğunuzu belirtmiştiniz. Seçim sonucunda yeniden MİAD'ı yönetme yetkisi aldınız. Bu dönem MİAD'ın stratejisi nasıl olacak?Aslında ben iki dönem üst üste olduktan sonra üçüncü dönem olmaması için tüzük değişikliği istemiştim. O zamanlar o tüzük değişikliğini isterken birinci dönemdeydim. “Buraya oturursak kalkamayız BU doğru bir şey değil” dedim. Nurettin Yaşar, o tüzüğü çizmiş bir yere de nokta koymuş. 49 yazmış espri oradan kaynaklanıyor. Biz onu da kabul etmedik. Tabii şu var bir yerde onların haklı olduklarını görüyorum. STK'lar bir dönem iki dönem yeni kurulmuş olan şeyler gibi yer değiştirdiği zaman özellikle il dernekleri yönetimin kurumsallaşmadan el değiştirmesi üzerine çalışanın anlayışı sürekli değişmiş oluyor. Sürdürülebilirlik noktasında veya marka değerini yükseltmek noktasında olmuyor. Her yiğidin yoğurt yiyişi aynı değil. Farklı yönetimler geldiği zaman farklı kişiler çalışıyor. Dolayısıyla çok oynandığı zaman orada bir düzen oturmuyor. Mesela biz MİAD'ı 16-17 sene yürüttüysek dikkat ettiyseniz hep aynı takımla geliyoruz. Değişikliği çok az yapıyorum. Çünkü sürdürülebilirlik için belli bir anlayış otursun, ayrılmaz bir bütün haline getirelim ondan sonra kim yönetirse yönetsin kimse oynayamaz. Bir de ben arkadaşlara şunu söyledim, “Biz işgalci olmayacağız. Yönetim Kurulu'na seçildiysek işgalci değil buraya iş yapacak, Malatya'nın markasını ve değerini yükseltecek, şehrin değerini yükselttiği gibi STK'nın da değerini yükseltecek, iş adamının değerini yükseltecek bir yer haline getirelim dedim. Neler yaptık? Neler yapmadık? Sosyal projeler ayrı bir de burayı yükseltmek lazım.
Nasıl yükselteceksiniz?Önce birlik beraberlik noktasında herkesin birbirine hoşgörüyle bakıp, birbirleriyle el sıkışabilecekleri bir ortam, birbirleriyle dayanışma içinde iş yapabilecekleri bir ortam olması gerekli. Üye ilişkileri bu dönemde iki nesil bir arada diye bir projemiz olacak. Burada ben, oğlum, kızım ve eşim ile beraber geleceğiz oraya. Bir bu olacak inşallah. Burada çok önemli olduğunu düşünüyorum. Böylelikle İstanbul'da doğmuş Malatya'ya az gitmiş kişilerin böylelikle Malatya'ya dönük duygularını daha çok uyandırarak onları bu alanda büyütmek istiyoruz, bu alanı onlara iyice işlemek istiyoruz. İkinci şey inşallah üniversite ile ilişkilerini geliştirmek. İnönü Üniversitesi, MİAD, İstanbul Teknik Üniversitesi, Kültür Üniversitesi hatta Ahmet Kızılay hocama da söyledim geçen gün, bir iş birliği için bize yurt dışında bir üniversite bulun. Bunların üzerinde çok duracağımız bir dönem olacak. Bir de şunu planlıyorum inşallah. MİAD'ın yirminci yılında ödül vereceğiz. Mahalli nitelikte bir ödül olmayacak, genele dönük olacak. Kültür-sanat ve siyasetin dışında iş dünyası ve medya gibi bu yönde bir çalışma yaptıracağız. Bunun maliyetinin büyük olduğunu biliyorum onun için Hasan'ı da görevlendirdim, şimdi bir alt yapı hazırlattırıyorum.
Bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Eğer becerebilirsek Çırağan Sarayı'nda 15 Temmuz'daki haber spikerini veya 15 Temmuz'da o tankın altına yatan kardeşlerimizi, Suriye'deki kızımızı buluşturabilecek bir ortam olmasını istiyoruz. Yani duygularımıza dokunsun, ses getirsin istiyoruz. Bunun Malatyalıların dünyaya ve Türkiye'ye bakış açılarını yansıtan, bunu da ödül törenleriyle taçlandıran bir davranış biçimi olacağını düşünüyorum. İnşallah bunları yapacağız. B projeleri netleştirebilmek için her gün üzerinde düşünüyorum. Özellikle kadın girişimcilerimizin bu dönem daha etkin olmasını, genç MİAD'daki arkadaşlarımızın enerjisinden yararlanmayı ve onların geliştireceği projeler konusunda neler yaptırabilirizi düşünmeyi öneriyorum. Gençlerimizi üniversitelerle buluşturmak, onlara katkı sağlayacak katılımcı ruhlarını görmek istiyorum. Hayalim şu anda bunlar.
Başkanım eğitime önem veren bir insansınız, Malatya İnönü Üniversitesi ya da benzeri bir isim altında İstanbul'da herhangi bir üniversite çalışması yapılabilir mi? Böyle özel bir üniversite yapılsa, buranın gelirleriyle daha geniş kapsamlı burs verme projesi oluşturulabilir mi?
İnönü Üniversitesi, Kültür Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve yurt dışında temas kuracağımız üniversite bir araya geldiğinde bu sorular sorulacak. Ne yapılmalı, ne eksiğimiz var? Üniversite konusunda önceliğimiz ne olmalı? Mesela buluşlar noktasında niçin dünyanın gerisindeyiz bu gibi konuları sorgulamamız lazım. Düşünce ve fikirlerimizi birleştirerek yeni tasarımların ortaya konması gerekiyor. Gerçekleşeceğine kalben inanıyorum. Bu saydıklarımın hepsi olabilir. Hatta sizin söylediğiniz tarzda bir çalışma da yapılabilir. Ama bu dönemde MİAD'a yeni bir bina planlıyoruz biliyorsunuz. Bununla ilgili birkaç çalışmam var şu anda, görüştüğümüz binalar var. İnşallah MİAD'a o anlamda hem kültürünü yansıtacak hem rahat oturabileceğimiz bir yer ayarlayacağız. Yani oradan başlayacağız. Son söz olarak, Malatya Time aracılığıyla bütün hemşerilerime, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
İlginizi Çekebilir