© Malatya Time

Murat ÇETİN / Var Gibi Görünen Yoklar Kulübü!

Murat ÇETİN yazdı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz salonda etrafına baktı…
Ve sordu:
“Malatya Valisi nerede?”

O an, aslında bir şehrin fotoğrafı çekildi.
O fotoğrafta vali yoktu, büyükşehir başkanı yoktu, merkez ilçe belediye başkanları yoktu, rektörler yoktu.
Sadece iki milletvekili vardı: Bülent Tüfenkci ve Abdurrahman Babacan.
Gerisi? Boş sandalye, soğuk protokol, eksik temsil.

Sonra ne oldu biliyor musunuz?
Üç gün geçti.
Aynı isimler, ellerinde dosyalarla Cevdet Yılmaz’ın makamına gittiler.
“Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, Malatya’nın talepleri var” dediler.
Cevdet Bey o an ne düşünmüştür dersiniz?
“Malatya’nın talebi çok ama temsili yok.”

Bir şehir, Ankara’ya dosyayla değil duruşla anlatılır.
O gün salonda olacaktın.
Protokol çağrıldığında orada dikilecektin.
Sonra eline dosya alıp gitmeyecektin.
Devletin hafızası unutmuyor çünkü:
“Yokken gelenin, geldiği zaman da hükmü yoktur.”

Ve elbette…
İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak da yoktu.
İlk toplantıda da yoktu, ikinci heyette de yoktu.
Sanki “devletin vekili” değil, “tatilin vekili.”
Oysa milletin vekili dediğin, milletin davetinde olur.
Gölge etmez, koltuk arkasına saklanmaz.
Bir şehrin vekili, o şehrin gözünün baktığı yerde durur.

Cevdet Yılmaz’ın sorduğu o soru aslında bir testti:
“Malatya’nın protokolü nerede?”
Cevap basit:
Bir kısmı salonda yoktu, bir kısmı sahnede yoktu,
geri kalanı da hâlâ neyi temsil ettiğini bilmiyordu.

O gün Malatya konuşmadı…
MİAD konuşturdu.
Çünkü siyasetin sustuğu yerde, iş dünyası Malatya’nın dilini açtı.

“CEVDET BEY” DİYE YAZILIR, DEVLET KÜÇÜLÜR

Hasbihal edelim…

Bir tweet düştü.
Küçücük bir kelime.
Koca bir makam.

“Cevdet Bey…”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı’na “Bey” diye hitap eden bir basın bürosu…
Devlet dili, etiket diline kurban.
Protokol, PR metnine çevrilmiş.
Ciddiyet, beğeni sayısına rehin.

Soruyorum: “Cevdet Bey denilir mi ya?”
Denilmez.
Çünkü devlet “Bey” değildir; makamdır.
Çünkü hitap, kişiye değil; devlete yapılır.
Çünkü bir şehir, dilinden tanınır; saygısından tartılır.

Basın bürosu sanıyor ki işinin adı “içerik üretmek”.
Hayır.
İşinizin adı temsil.
Metniniz afiş değil; devlet terbiyesi.
Tweet’iniz bülten değil; şehrin vakar defteri.

“Sn. Cevdet Bey”…
Nezaket var, hiyerarşi yok.
Kibarlık var, ciddiyet yok.
Güleryüz var, devlet yok.

Bir kelime düşer, bir makam küçülür.
Bir unvan atlanır, bir şehir eksilir.
Bir tweet atılır, itibar yıkılır.

“Bizim çocuklar yazmış” diyemezsiniz.
Çünkü hesabın altında sizin adınız var.
Çünkü imza sizin.
Koltuk sizin.
Mesuliyet sizin.

Basın bürosu, reklam ajansı değildir.
Belediye hesabı, magazin panosu değildir.
Devletin dili, arkadaş meclisi değildir.

Kural basittir:
Makamlar adlarıyla anılır, şahıslar saygıyla.
“Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz” dersin,
devletin kapısını çalarsın.
“Cevdet Bey” dersen,
sohbet odasına dalarsın.

...

YAZININ DEVAMI BURADA

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER