Â'Oylar bölünürse, Porgalı gelirÂ'miş!..

Malatyamız seçim çalışmaları sebebiyle bir hayli hareketli oldu. Seçime katılan onlarca parti içinde özellikle Ak Parti ve Saadet Partisi'nin çekişmesi bazı mahallerde farklı boyutlar kazanmaya başladı. Seçime onlarca parti katılıyor ancak seçilme ihtimali yüksek bir veya 2 partiden bahsediliyor. Malatya için bunları şöyle bir sıralamaya kalkarsak (Hiç kimseyi gücendirmek istemediğimiz için alfabetik sıraya göre yazıyoruz) Ak Parti, Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Saadet Partisi olarak sayabiliriz.

İLÇE SINIRLARI ÇİZİLİRKEN CHP'Yİ BÖLDÜLER
Malatya'nın büyükşehir olması hasebiyle ortaya çıkan merkez ilçeler Battalgazi ve Yeşilyurt'u biraz açmak gerektiğini düşünüyoruz. Büyükşehir yapılan Malatya'nın merkez ilçelerinin bölünme şekline bakarsak öyle bir bölünme yapıldı ki her ikisinde de Cumhuriyet Halk partisinin kazanması imkansız gibi görünüyor. Çünkü ilçelerin sınırları belirlenirken CHP'nin tabanı olarak görülen yerlerin bir kısmı Yeşilyurt'ta kaldı bir kısmı da Battalgazi'de. Durum böyle olunca iktidar partisi istediği gibi at koşturabilecekti bu seçimde. Ancak ehliyet ve liyakate değil de ahbap-çavuş ilişkilerinin gücüne göre aday belirlemesi yapılınca aradan sıyrılıp çıkan bir Saadet Partisi gerçeği düştü önümüze.

HALK, MARJİNAL GRUBA TEPKİLİ
Yeşilyurt özelinde durumu değerlendirdiğimizde Mimar Yaşar Köksal'ın ağırlığını hissediyoruz. Kamuoyunda büyük takdir toplayan Münir Erkal'lı Malatya Belediyesi'nin başkan yardımcısı Yaşar Köksal, ehliyet ve liyakatte rakibi Hacı Uğur Polat'a büyük fark atıyor. Son 3 dönem Ak Parti'den aday adayı olan ancak Malatya'yı yöneten bir avuç mutlu azınlık tarafından kabul görmeyen Yaşar Köksal, Saadet Partisi'nden aday olarak bütün dengeleri alt üst etti. Belediyeciliği A'dan Z'ye bilen bir isim olan Yaşar Köksal'ı bağrına basan Yeşilyurt halkı, Malatya Ak Parti İl Teşkilatını elinde bulunduran marjinal gruba çok tepkili. Halkın bu tepkisinin sandıktaki yansıması da ehliyet ve liyakat sahibi Yaşar Köksal olacaktır.

OYLAR BÖLÜNÜNCE DE ARADAN CHP'NİN ADAYI SIYRILIP ÇIKACAKMIŞ
Durumu bu şekilde gören sadece biz değiliz elbette. Bu durum, Ak Parti'yi yönettiğini zannedenlerin de dikkatinden kaçmamış olacak ki, ortalıkta acayip dedikoduların dönmeye başladığını görüyoruz. Dedikoduya göre: “Yaşar Köksal, Ak Parti'nin oylarını büyük oranda bölmüş. Oylar bölününce de aradan CHP'nin adayı sıyrılıp çıkacakmış.” Eh pek de mantıksız gibi gözükmüyor bu dedikodu. Gerçekten de muhafazakar cenahın 2 partisi olan Saadet ve Ak Parti oyları bölüşürse hiç hesapta olmayan CHP adayı neden başkan olmasın ki? Elbette bu mantıkla bakarsak olur tabii. Ancak kazın ayağı öyle gelmiyor. Çünkü sağın oylarını Saadet Partisi ve Ak Parti bölüşmüyor. Sağın oylarını Yaşar Köksal'lı Saadet Partisi silip süpürüyor. Daha önce de belirttiğimiz gibi ehliyet liyakate önem vermeyen Ak Parti'ye bir ders verme amacındaki seçmen Yaşar Köksal'ı başkanlık koltuğunda görmek istiyor. Bu dedikoduların kaynağının Ak Parti'ye yakın isimler ağzıyla yayılıyor olması tezimizi de doğrular niteliktedir. Bu arada bu dedikodunun yayılmasını isteyenlerin en büyük korkusu seçimi kaybetmek değil, mevcut koltuklarını kaybetmektir. Seçimi kaybeden teşkilatı Başbakan yerinde tutar mı sizce?

CHP TABANINI KÜSTÜREN VEKİL…
Gelelim CHP'nin ne yapmaya çalıştığına. Aynı Ak Parti seçmeninde olduğu gibi CHP seçmeninde de bir tepki söz konusu. Çünkü geride bıraktığımız 2-3 yıl içinde Malatya'da sadece Alevi vatandaşlarımız yaşıyormuş gibi hareket eden bir CHP milletvekili var. Alevi vatandaşlarımızla ilgili her konunun içinde olan, Malatya'nın tamamını kucaklamak yerine sadece genel başkanını memnun etmeye çalışan bir Veli Ağbaba gerçeği var. Ülkenin geneliyle ilgilenmekten, Alevi vatandaşlarımızı memnun etmeye çalışmaktan ve genel başkanının sağ koluymuş gibi görünme gayretinden başka yerlerde pek görmediğimiz sayın Veli Ağbaba, CHP seçmenini küstürmüş durumdadır. Malatya Belediyesi ile ilgili yolsuzluk veya usulsüzlük dosyalarıyla ilgili en küçük bir hareketi yapmaktan aciz görünen Veli Ağbaba, CHP'nin Malatya'da kaybetmeye mahkum olmasının en büyük sebebi gibi duruyor.

PORGALI'NIN HEDEFİ BAŞKA…
Malatya'da CHP'nin durumu böyleyken, Yeşilyurt'ta da farklı bir görüntü yok. Yeşilyurt'taki seçmenin isteklerine cevap veremeyen CHP, Hulusi Porgalı'yı aday göstermekle olumlu bir işe imza attı. Hulusi Porgalı, diğer ilçelere göre parlayan yıldız misali CHP'ye umut oluyor. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi sadece CHP'nin değil Ak Partililerin de umudu durumunda bulunan Hulusi Porgalı, Yaşar Köksal'a alternatif olarak parlatılıyor. Hazırladığı 60 projeyle CHP gibi bir parti için çok iddialı bir aday olan Porgalı'yla ilgili aldığımız istihbarat ise çok ilginç. İddia o ki: Hulusi Porgalı, seçilemeyeceğini zaten biliyor. Görünürde belediye başkanlığı için çalışıyor ancak hedefi belediye başkanlığından ziyade milletvekilliği. Klasik CHP'li adaylar gibi davranmayan ve onlardan ayrı bir görüntü veren Porgalı'yı yerel seçimden sonraki genel seçimde herhangi bir partinin milletvekili adayı olarak görürseniz şaşırmayın. Belediye başkan adayı olmasındaki tek sebep, milletvekilliği seçimi için antrenman yapmak.

HEVESİ KURSAĞINDA KALDI
Yeşilyurt'la ilgili değerlendirmelerimizin ardından seçim sürecinde yaşanan bir başka garipliği aktaralım. Belediyemizin “Helvacı” lakaplı başkanı Ahmet Çakır, 5 tane televizyondan ortak yayınlanan bir program yaptırmış. Başbakanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan'a özendiği görünen belediye başkanımızın hesaba katmadığı olay ise aynı saatlerde yayınlanan başka bir programmış. Söz konusu programın konuğu “Helvacı”nın özendiği sayın Başbakan olunca, onca emek de boşa gitmiş. Hatırlarsanız biz demiştik: Kadir Çelik'e bu kadar güvenme!..
Malatyamızı yönetenler ve yönetmeye talip olanlara güzel bir kıssa:

HAZRET-İ SÜLEYMAN VE KARINCA
Süleyman aleyhisselam, Beyt-ül-Makdis'in inşasını bitirince, Allah-ü Teâlâ'dan, takdirine uygun hüküm ile hükmetmeyi nasip etmesini istedi. Bu ona verildi. Kendisinden başka bir kimseye verilmeyen bir mülk ve saltanatın, kendisine verilmesini de istedi. Bu da ona verildi. Süleyman aleyhisselamın, cinler tarafından dokunmuş olan bir yaygısı vardı. Kendisi ve ordusu bu yaygının üzerine çıkar, rüzgar onu emredilen yere götürürdü. Sabahtan öğleye kadar bir aylık, öğleden akşama kadar da bir aylık yol kat ederdi. Ayrıca rüzgar, duymak istediği sesleri de Süleyman aleyhisselama getirirdi.
Süleyman aleyhisselamın ordusundaki vazifeliler, yemek kaplarını ve malzemelerini de yanlarına alır, ihtiyaç oldukça yemek yapar, ekmek çıkarırlardı. Bu şekilde havada seyahat ederlerdi. Yine bir gün emir verilip, Süleyman aleyhisselam ve ordusu, İran'daki İstahar şehrinden Yemen tarafına hareket etti.
Süleyman aleyhisselamın ordusu daha sonra Taif'te Sedir vadisine, sonra da karıncaların çok olduğu Neml vadisine ulaştı. Süleyman aleyhisselamın ordusunun, kendilerine doğru geldiğini gören karıncaların reisi durumundaki dişi bir karınca, arkadaşlarını ikaz edip dedi ki:
- Ey karıncalar! Süleyman aleyhisselam ve ordusu bize doğru geliyor. Çabuk yuvalarınıza girin! Bilmeden üstünüze basıp sizi öldürebilirler.
Bunun üzerine, karıncalar, reislerinin sözüne uyarak yuvalarına girdiler.
Karıncanın verdiği ders
Karınca, Süleyman aleyhisselama itaat etmekle memurdu. Elbette itaat ettiği zatı, onun fazilet ve adaletini bilirdi.
Süleyman aleyhisselam, dişi karıncanın, âyet-i kerimede beyan buyurulan sözünü, uzaktan duydu, tebessüm etti. Bunun üzerine, karıncalar yuvalarına girinceye kadar, ordusunu vadiye bırakmadı.
Hayvan bile reisi bulunduğu topluluğu korumaya çalışıyordu. İnsan için, karıncanın bu davranışında ibretler vardır. Zira insan da emri altındakileri korumalıdır. Çoban, güttüğü sürüyü her türlü tehlikeye karşı nasıl koruyorsa, cemiyetteki idareci olanlar da, idare ettikleri kimseleri korumalıdır.

Murad Çetin