Malatya
02 Ağustos, 2025, Cumartesi
  • DOLAR
    40.70
  • EURO
    47.22
  • ALTIN
    4395.4
  • BIST
    10.747
  • BTC
    113650.29$

MHP'nin duruşu liderimin duruşudur


MHP'nin duruşu liderimin duruşudur
Vitrin 44’ün bu haftaki konuğu Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul Milletvekili Arzu Erdem oldu.

Malatyalı vekillerimizden Arzu Erdem, Malatya Time Yayın Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Murat Çetin'e özel açıklamalarda bulundu. Arzu Erdem'le gayet sıcak ve samimi bir ortamda yaptığımız söyleşi, Malatya Time okuyucuları tarafından ilgiyle takip edilecek nitelikte. İşte Arzu Erdem'le yaptığımız söyleşi!..

SÖYLEŞİ: MURAT ÇETİN

Sayın vekilim öncelikli olarak seçilmenizden dolayı sizi tebrik ediyor, vekilliğinizin vatanımıza ve milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Ülkemizin siyaset arenasındaki yoğunluğun arasında bize zaman ayırdığınız için teşekkür ediyorum. Sayın Vekilim, ilk olarak bize kendi sözlerinizle Arzu Erdem'i anlatabilir misiniz?

Ben 1970 doğumluyum. Aslen Malatyalıyım ve Malatyalı olmaktan gurur duyuyorum. Malatyalı olmak bir ayrıcalıktır. Daha bir ayrıcalıklı olmam ise Milliyetçi Hareket Partili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında siyaset yapabilmektir. Bilindiği gibi 3 dönemdir Milliyetçi Hareket Partisi'nden adaylıklarım oldu. Ancak bu dönemde seçilebildim. Birçok kurum ve kuruluşta özellikle dezavantajlı guruplarla ilgili çalışmalar yaptım. Avrupa Birliği Parlamentosu'nda yaptığım eğitimle ilgili dezavantajlı guruplar çalışmalarım oldu. Bunun yanı sıra Kimsesiz Çocuklar Derneği'nin kurucu başkanıyım. Gençleri Uyuşturucudan Koruma Derneği'nin de kurucu başkan yardımcısıyım. Ülkemizin en önemli sorunları olan, eğitim, çocuk ve kadın sorunlarıyla ilgiliyim. Dezavantajlı grup demek illa ki mağdur edilen ya da etnik kökenli olarak dezavantajlı grup demek değildir. Mesela anne ve babası ayrılan çocuklar da bir dezavantajlı grup demektir. Bu seçim döneminde de Meclis çatısı altında Malatyalı olarak görev yapmaya başladım. Bir tane kız kardeşim var. İstanbul Üniversitesi Alman Dili Eğitim bölümü mezunuyum. Aynı bölümde yüksek lisansımı da yaptım. Ayrıca ikinci ana bilim dalı olarak da Pedagojik Destek ve Rehabilitasyon alanında eğitim aldım. Adli bilirkişilik de yapıyordum. Bundan sonra, siyasi arenada bana verilecek görevleri yerine getirme noktasında çalışacağım.

Sayın vekilim, siyasete atılmanızın sebebi nedir?

Siyaset aslında sonradan oluşacak bir istek ve talep değildir. Mesela çocuklara sorduğunuz zaman ya başbakan ya da cumhurbaşkanı olmak isterler. Ben çocukluğumda doktor olmak isterdim. Ama sonra, siyasetin çok güzel ve memlekete hizmet etmek açısından çok daha önemli olduğunu gördüm. Bence siyaset arenasında olmak gerekiyor. Milliyetçi Hareket Partisi'ni tercih ettim. Siyasi çalışmalar açısından, hayata bakış açımdan, milliyetçi ve muhafazakar bir parti olması sebebiyle bu tercihi yaptım. Siyasette de etkin ve yetkili olabileceğimi gördüm. Topluma ve milletime faydalı olmak için siyaseti tercih ettim. Çocuklarıma doğru ve güzel bir miras bırakmak için siyaseti tercih ettim.

Ülkemizin son 13 yılında yönetiminde bulunan Ak Parti'ye mensup Malatyalı vekillerle ilgili gördüğünüz olumsuzlukları kısa başlıklar altında anlatabilir misiniz?

İşin doğrusu başkalarının üzerinden olumsuz bir şey anlatmak istemiyorum. Malatyalı olarak baktığımız zaman genel anlamda karşılaştığımız serzenişle konuya girmek isterim. Bildiğiniz gibi katıldığımız toplantılarda Malatyamızın bu kadar çok milletvekili varken bir bakanının olmamasından yakınılır. Her toplantıda gündeme gelen bir konudur bu. Özellikle Malatya ve Malatyalılarla ilgili verilen sözlerin yerine getirilmediğini görüyoruz. Malatyalı vekillere yeteri kadar değer verilmediğini görüyoruz. Malatya çok önemli bir coğrafyadadır. Ayrıca insanların yardımlaşma isteğini de görüyorum. Mesela geçen gece katıldığımız bir toplantıda “Malatyalıların bacasından tütse tütse sevgi tüter” denilmişti. Böyle bir toplulukla alakalı maalesef vaatlerin yerine getirilmemesi üzücüdür. Malatya'yla ilgili genel anlamda baktığımız zaman gelişmemenin en önemli etkisi sadece iktidar partisi değildir. Kıymetli siyasetçilerimiz var elbette. Ama siyasilerimiz için tespitim şudur: Verilmiş sözlerin hiçbiri yerine getirilmemiştir. İktidar milletvekillerinin bulundukları toplantılarda dile getirildiğinde negatif karşılanıyor ama maalesef gerçek budur. Bazı milletvekilleri bilhassa “Ben Malatya'nın milletvekiliyim” diyorlar. Ama Malatya için anlattıklarını gördüğümüz zaman gerçekle örtüşmediğini müşahede ediyoruz. Bundan dolayı esef duyuyorum. Mesela ben Malatya'dan seçilmiş olsaydım ve MHP'de iktidar partisi olsaydı, verdiğimiz sözlerin yerine getirme noktasında çaba sarf ederdim. Bunu yapmazsam hem benim hem de partim eleştirilmesi de doğaldı.

Seçilmenizde Malatyalı sivil toplum örgütlerinin ve Malatyalıların etkisi nasıl olmuştur?

Elbette Malatyalıların etkisi oldu. Seçim sürecinde, gerek MASTÖB'ün gerek MİAD'ın ve gerekse diğer örgütlerimizin toplantılarına davet edildik. Biz yaptığımız toplantılarda hep şunu gördük. Dernek başkanlarımız “Malatyalı bir milletvekilimiz olsun hangi partiden olursa olsun. MHP'den olursa daha büyük bir şereftir bizim için” dediler. Biz de her toplantıda kendimizi ifade edebilme imkanı bulduk. Bu toplantılarda büyük bir sempatiyle karşılaştım. “İyi ki MHP'den bir bayan milletvekilimiz var. İyi ki siz varsınız. Elimizden geldiğince size destek vereceğiz” dediler. Sağ olsunlar ben de elimden geldiğince Malatyamızın Meclis'te sesi olacağımın sözünü veriyorum.

Sayın vekilim Malatya özelinde gördüğünüz olumlu icraatlar var mı?

İktidarın 13 yılı aslında çok uzun bir zamandır. Herhangi birine, “Şöyle bir bütçe ve ekip veriyorum. Güzel de bir il veriyorum” deseler orası 13 yılda çok daha ilerilere taşınırdı. Doğal gelişim sürecini bir partiye mal etmek doğru değil. Mesela “Yol yaptık” diyorlar. Yol yapmak o kadar da önemli bir şey değildir. Düşünün ki iktidar partisi 13 yıllık uzun bir zamanda bütün bütçesiyle ve ülke gelirleriyle ve en önemli bir il olan Malatya'da elinde olmasıyla elbette yol yapacak. Hizmetin olağan üstü olarak görülmesini doğru bulmuyorum. Zaten bir hizmettir milletvekili olmak. Hizmettir iktidar partisi olmak. İktidar partisinden beklentilere baktığımız zaman beklentilerin ne kadarını aldığınız değil, olması gerekenleri alıp almadığınızı bakmak gerekir.  Toplantılarda bir takım söylemler var. Mesela stadın olup olmamasıyla ilgili konuşmalar geçiyor. Bu bence yanlıştır. Emeklinin sorularına veya çocukların sıkıntılarına baktığımız zaman yol yapmak önemli değildir. İktidar partisi elle tutulur ne yaptı. 13 yıl bana bir mutfağı versinler orayı çiçek gibi yapardım. Hâlâ sorunlar varsa, kadınlar katlediliyorsa, işsizlik varsa, uyuşturucu yaşı geriye gidiyorsa, ahlaki değerlerimizden tutun manevi değerlerimize kadar yıpranmalar varsa, otobüse binen bir kişi pasosu okunamadığı için darp ediliyorsa, birileri hunharca katlediliyorsa, 13 yılda ne yapıldığını çok merak ediyorum. “Sağlıkta devrim” dediler. Sağlıkçılar dertli. Eczacılar, doktorlar, dersaneciler dertli. Bunlar normal bir şey değil yani. Malatya'daki etkileri başka illere göre biraz daha azdır. Malatyalıların hırsı biraz daha fazla olduğu için. Malatya'ya özgü bir özelliktir bu. Çabalayan insanımız vardır. Ben de 3 dönem çabaladım ve sonuçta Meclis'e seçildim. Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programına katılmıştım. Kırmızı çizgilerimizi sordular. Ben “Bunu geçelim” dedim. “17-25 Aralık'la ilgili suça karıştığı iddia edilenler yargılansın” dedim. Buna kim itiraz edebilir. Çözüm süreci denilen bizim ise çözülme süreci diye nitelediğimiz sürece bakalım. Etnik köken üzerinden yapılan siyaset çok yanlıştır. Etnik kökenin üzerinden siyaset yaptığınız zaman toplumun içindeki bütün etnik kökenler ayrışır. “Ben farklıyım” derler. Aslında bir takım terör uzantısı olan partiler ya da terörün odağı olanın silahı bırakması gerektiğini, bunun pazarlık konusu dahi yapılamayacağını söylüyoruz. Kime sorarsanız sorun çocuk bile “Böyle olması gerekiyor” der. Cumhurbaşkanı'nın yetki sınırlarına çekilmesi konusuna da baktığınız zaman yine aynı şey. Zaten anayasada Cumhurbaşkanı'nın sınırları bellidir. Bir parti lideri gibi meydanlara çıkamaz. Adı üstünde Cumhurun Başkanı herhangi bir parti adına çalışamaz. Bunlar bizim kırmızı çizgilerimiz gibi gösteriliyor. Hatta tüm partiler ve zaman zaman basın mensupları tarafından sandıkta koalisyon MHP'ye çıktı gibi sözler sarf ediliyor. “Başkanı siz seçtirdiniz” deniliyor. Her konunun müsebbibi gibi gösteriliyoruz. Toplumsal algı olarak “MHP'nin başkanının çok keskin çizgileri var” diyorlar. “Çok inatçı davranıyor” diye algı yönetimi yapılmak isteniyor. Ben de başka bir algı yönetimi göstereyim. Genel Başkanımız sandıklar açılır açılmaz dedi ki: “Sandıktan koalisyon çıktı. Burada iki parti koalisyon yapabilir. Biri AKP'dir diğeri de HDP'dir. Çünkü bunlar çözüm sürecini beraber götürdüler. Buna itiraz edecek kimse var mı? Eğer sandalyeleri yetmiyorsa CHP'yle yapsınlar. Eğer bunları da yapamıyorlarsa bu ülkede kavga gürültü olmadan her şeyi birlikte yapalım. Gerekli adımları atalım. Ama şu kırmızı çizgilerimizin de giderilmesini istiyoruz.”

Seçim beyannamemiz hazırlanırken kamuoyu araştırmaları çok sağlıklı yapıldı. İnsanların beklentileri soruldu. Bize oy vermiş olan yüzde 16.3'lük bir irade var. Seçmenimizin 17-25 Aralık'la ilgili beklentileri vardı.  Diğer partilerin de seçmeninin beklentisi budur. Burada beklentiye karşılık vermek gerekir. Asla ve asla inatçılık değildir bu. MHP, 46 yıllık bir siyasi partidir. Genel başkanımız bilge bir liderdir. Siyaseti uzun vadeli olarak gören bir liderdir. Genel başkanımızı tanımıyorlar. Gelecekle alakalı doğru yorumlayan, üniter devlet yapısının önemli bir çatı olduğunu bilen ve böyle hareket eden bir liderdir. Toplumumuzun en önemli özelliği hoşgörü, misafirperverlik ve insan canlısı oluşuydu. Bunların hangisi kaldı? Tahammülsüz bir toplum huzursuz bir toplum olduk. Bunların hepsi 13 yıllık iktidarın toplumu şekillendirdiği için oldu. Ben şuna inanıyorum. Türkiye Cumhuriyeti değerlerini kaybetmeyecektir. Tekrar bir araya gelmenin huzurun anahtarı olacağını görecektir. Türk olmanın ne kadar büyük bir şeref olduğunu da her zaman için algılayacaktır. Siz bir yazınızda “O da bir ayrışmadır” demiştiniz. Etnik kökeninizin ne olduğu beni ilgilendirmiyor. Sizin veya benim nerede doğduğumuz, nerede yaşadığımız veya nerede yetiştiğimiz önemli değil. Ben Türküm. Kimliğimizde Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı yazıyor. Bunun altına girdiğiniz zaman Kürdüm, Aleviyim, Lazım veya Çerkezim diyor ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğumuzu biliyoruz. Kendini kimse farklı bir grup olarak görmesin. Bir savaş çıksa, seferberlik çıksa ayrışmamı olacak? Biri sokakta düşse elini uzatan insan etnik kökenini sorar mısınız? Bunu çok iyi okumak gerekiyor. Ben Türküm dediğim zaman asla ayrışmak için yapmıyorum. Etnik köken üzerinden, din istismarı yapılıyor veya başörtüsü üzerinden siyaset yapılıyor. İnsanların değerleri üzerinden siyaset yapmak çok yanlıştır. Siyaset hizmettir. “Malatya'yla ilgili neler yapıldı?” diye sordunuz. Hizmetin birinci sırasında ekonomi vardır. İnsanın evinde çorba kaynamıyorsa, çocuklarına ekmek götüremiyorsa ve ev sahibi kapısını çalıyorsa, benim huzurum olmaz. Evlatlarımız için kaygılanıyoruz. Eğitim, uyuşturucu, işsizlik veya toplumsal sorunlar var. Bu iktidar döneminde sanki kasıtlı bir şekilde Eğitim sistemi yazboz tahtasına dönüştürüldü. Bulamaç haline geldi ki sapla saman birbirine karıştı. Sapla samanı ayrıştırmaya çalışmak ayrı bir enerji gerektiriyor. Buradan şu okunuyor. Türkiye Cumhuriyeti coğrafi konum gereği çok önemli bir ülkedir. Enerjisiyle nüfusunun orantısı çok yüksek bir toplumdur. Avrupa'ya bakın saat 12 ile 1 arası dünya kadar satış yapacak olsa dükkanlarını kapatırlar. Biz ise çalışırız. Türkiye'nin güçlenmesi dünyanın işine gelmiyor. Türkiye'nin üzerinde büyük oyunlar oynanıyor. Bunun bilincine varılması gerekiyor.  

 

Sizce Malatya'nın Türkiye'nin marka şehri ve parlayan yıldızı olabilmesi için neler yapılmalıdır?

Yatırımların daha fazla desteklenmesi gerekiyor. Malatyalı yatırımcılarımızın çoğu İstanbul gibi büyükşehirlere yerleşmiş durumda. Bunları teşvik metoduyla Malatya'ya getirebiliriz. Üniversitenin, askeriyenin ve büyük siyasetçilerin çıkmasıyla birlikte Malatya'nın yıldızı parlamıştır. Ne kadar fazla beyin göçü ve iş gücü göçü yaşarsanız o şehir o kadar fazla kendi kabuğuna çekilir. Mesela benim akrabalarımın büyük çoğunluğu İstanbul'dadır. Ekonomideki kötü gidiş aynı orantıda Malatya'ya da yansıyor. Dolayısıyla Malatya'ya yatırım yapılamıyor. Teşvikin artırılması gerekiyor. Türkiye'de ekonomi çok kötü gidiyor bu Malatya'ya da sirayet ediyor. Ben iyi biliyorum eskiden kayısı ve kirazdan geçimini sağlayan akrabalarım vardı. Onlar da İstanbul'a gelip ticaret yapmaya başladılar. Artık kayısı ve kirazdan geçim sağlamak mümkün değil. Malatya teşviklerle parlayan yıldız olacaktır. Burada annemin de bir sözünü tekrarlamak isterim. Annem, “Malatya, Türkiye'nin Paris'idir.” derdi.

 

Bir milletvekili olarak, Malatyalıların birlik ve beraberliği adına atılan adımları yeterli buluyor musunuz?

Malatyalılar biraz mikro milletçidir. Birlik ve beraberlik noktasında yapılması gereken çok şeyler var. Malatya'nın birlik ve beraberliği sivil toplum kuruluşları eliyle olacaktır. İnanıyorum ki sivil toplum kuruluşlarının çalışmaları bu dönem çok daha iyi olacaktır.

Malatya'nın gelişip büyümesi için Meclis'te hangi adımlar atılmalıdır?

Ekonomik çalışmaların Malatya'ya sirayetini sağlamak gerekiyor. Bize Malatya'dan talep gelecek ki biz de Meclis'te üzerimize düşen ne varsa yapalım. Çünkü yatırım teşviki ve ekonominin düzeltilmesi Malatya'ya da sirayet edecektir. Yeter ki ekonomi hareketlensin. Turizmle ilgili yapılacak çok iş var mesela. Şöyle bir gezecek olsanız, Japonları Malatya'da görürsünüz. Diğer başka illerde pek göremezsiniz. Ayrıca kayısıyla ilgili sorunların giderilmesi gerekiyor. Bir şeyi üzülerek görüyorum. Bu sadece Malatya'da da değil aslında. Bundan 10 sene önce bir gelişmişlik vardı Malatya'da.  Vizyon açısından daha geniş bir perspektifle bakıyordu insanlar. 10 sene sonra biraz daha insanlar kabuklarına çekilmiş durumda. Maalesef bu bütün Anadolu'da var. Bunun da önlenmesi için ekonomik hareketliliğin gelmesi gerekiyor. 

Sayın vekilim, geçtiğimiz günlerde bir iftar programında, birlik beraberlik mesajları veren Öznur Çalık sizin yeni seçilmiş milletvekillerini kastederek “Ben sizin ablanızım” tarzında bir sözü olmuştu. Sayın Çalık, bu sözü söylediği sırada siz orada değildiniz. Dolayısıyla tepkinizin ne yönde olduğunu da göremedik. Bununla ilgili olarak ne söylemek istersiniz?

Ben siyasete profesyonel olarak bakıyorum. Öznur hanımın da çok iyi bir siyasetçi olduğunu biliyorum. Sahnede mikrofonla söylenen ne, gerçek fikri ne? O'na sormak gerekiyor. Kendisine karşı değilim. Sonuçta siyasette başarılara imza atmıştır. Kadınların her sahada olduğu gibi siyasette de var olmasını istiyorum. Benim bir tane kardeşim var. O'nun dışında da siyasette de olsa ablalığını kabul etmiyorum. Öznur hanım, o konuşmayı yaparken ben orada değildim. Keşke olsaydım. Keşke gerçekten siyasetçiler öyle bir kenetlenme yaşayabilse. Keşke yaşayabilse. Ama farklı partilerde yaşayıp da o partiden bu partiye ablalık yapamazsınız. Ayrıca Malatyalılara siyaset de yapamazsınız. Bize ablalık ancak Malatya'ya hizmetle yapılır..

 

Bildiğiniz gibi MHP'nin Malatya'daki adaylarından kıymetli bir insan olan Arif Yıldız, çok küçük bir oyla seçimi kaybetti. Malatya için bir değer olan Arif Yıldız'ın kaybetmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yurtdışı oylarının açılmasıyla birlikte MHP'nin yaklaşık 10 milletvekili kaybı olmuştur. Bu da çok şanssız bir durumdur. Bu dönem, Allah nasip ederse, Malatya için daha çok çalışacağız. Şahsen Malatya'yla ilgili çalışmalara daha çok ağırlık vereceğim. Bu dönemde Malatya'yla alakalı çok umutluydum. Maalesef sonuç böyle olmadı. Yapacağımız çalışmalar sonucunda oradan önümüzdeki dönemde milletvekili çıkarabileceğimizi düşünüyorum. Ben de birçok toplantıda Türkiye'mizin hizmet alması noktasında ve Malatya'nın hizmet alması noktasında çalışıyorum, çalışmaya devam edeceğim.

 

MHP'nin oyuyla HDP'nin aldığı oya baktığımız zaman, aralarında büyük fark olmasına rağmen milletvekili sayısı aynı. “MHP parlamenter sistemin kurbanı oldu” diyebilir misiniz?

Başkanlık sistemi aslında iyi okunmalıdır. Ülkemiz otoriter bir yapıya sahiptir. Başkanlık sisteminin Türkiye'de uygulanamayacağını herkes bilir. Amerika'da uygulanan bir sistemdir. Orada bile yargı ve yasama noktasında çok büyük bir kargaşaya sebebiyet vermektedir. Orada aslında üniter bir devlet yapısı vardır. Bunun Türkiye'de uygulanması durumunda sadece en tepedeki başkanın elini çok güçlendireceğini göreceksiniz. Eyaletlere böldüğümüz zaman bu sistemin çalışmayacağını ve oradaki gücün daha da artıracağını görüyoruz. Mesela ben 82 bin oyla seçildim. Halbuki Anadolu'nun başka illerinde 10 binle gelen milletvekili var. HDP'yle bizim aramızda 1 buçuk milyon gibi büyük bir fark var. Bizim 80 sandalyemize karşılık onların da 80 sandalyesi var. Bu sistemle maalesef büyük adaletsizlik yaşadık. Gerçi HDP'nin oyları nasıl aldığını da hepimiz biliyoruz ya neyse... İnşallah önümüzdeki dönemde bu sistemle ilgili bir revizyon yapılacaktır. Bunun mücadelesini sürekli veriyoruz.

Sizin seçimlerde Hakan Şükür'le bir mücadeleniz olduğu gibi bir algı oluşturuldu. Bu konuyla ilgili ne söylemek istersiniz?

Toplum mühendisliği işte böyle bir şeydir. Benim kimseyle yarışmam söz konusu olamaz. Ben partim adına yarışıyorum. Partim adına yarışırken de diğerlerinin tamamı rakibimdir. Orada özellikle bir yerlere toplum mühendisliği yapılmaya çalışılması sosyal medyanın cilvelerinden bir tanesidir. Bize yapılanlar denizin içinde bir su damlası kadardır. Liderime baktığımız zaman bize yapılanlar sadece su damlasıdır. Benim rakibim partimin dışındaki siyasetçilerdir. Elbette mücadele ederiz. Bizim kimsenin ablası olmamız mümkün değildir. Ben başka parti içindeki hiçbir kimseye “Ablalık yapacağım” demem. Ben partim içindeki kardeşlik ve ablalık işine inanıyor ve ona göre hareket ediyorum.

 

Sayın vekilim bugünlerde koalisyon görüşmeleri tam gaz devam ediyor. Bugün de Ak Parti ile CHP'nin görüşmeleri vardı. Bu konuyla ilgili ne söylemek istersiniz?

Genel başkanımızın seçim sonrası açıkladığı gibi Milliyetçi Hareket Partisi'nin ortaya koyduğu koalisyon modelleri vardır. AK Parti ile HDP veya Ak Parti ile CHP arasında koalisyon olabilir. Eğer bunlar olmazsa, ülkemizin selameti için MHP de koalisyona dahil olabilir. Ancak kırmızı çizgiler olarak nitelendirdiğimiz, aslında milletimizin de kırmızı çizgileri olan çizgilere sadakat sağlamak şartıyla olur. Kargaşaya meydan vermemek için MHP ile de koalisyon yapılabilir. Diğer modellerin oluşmaması durumunda Ak Parti'den beklentilerimiz vardır. Bunlar 17-25 Aralık yolsuzluklarıyla ilgili davaların açılması ve suçlananların yargılanması, çözülme süreciyle ilgili adımlardan vazgeçilmesi ve Cumhurbaşkanı'nın yasal sınırları içerisine çekilmesi meseleleridir. Bu şartlar sadece MHP'nin değil bütün milletin beklentisidir. Genel başkanımızın da söylediği gibi, biz “Önce vatanımız ve milletimiz” diyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi, çözüm noktasında kırmızı çizgilerini belirtmiştir. Oy oranı olarak veya sandalye sayısı olarak milletimizin beklentilerine cevap vereceğiz.

 

Sayın Erdem, geçtiğimiz günlerde Ak Parti'den Beşir Atalay'ın “CHP'yle koalisyon kurmamız söz konusu değil. CHP'yle böyle bir koalisyon ihtimalimiz yoktur. Tabanımız da MHP'yle koalisyon kurabiliriz diyor” şeklinde bir demeci kamuoyuna yansımıştı. Sizin bu konudaki görüşünüzü alabilir miyiz?

Partilerden değişik konu ve nitelikte açıklamalar geliyor. Hatırlarsanız CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da “Koalisyon yapalım” demiş ve başbakanlığı da bize vermişti. Ben kimin ne söylediğinden ziyade oluşan sonuca bakarım. Herkes başka şey söylüyor. “CHP'yle koalisyona çok yaklaştılar” deniliyor. Sandıktan koalisyon çıktı. Burada koalisyon oluşturacak olan sadece MHP değildir. MHP milletin ve vatanın teminatıdır. Tabanda bir takım sözlerin gündeme getirilmesi benim için pek önemli değil. Ben bunlara çok fazla itibar etmem. Ben partimin söyleminin ardından duran bir insanım. MHP lideri ne söylüyorsa ben onun arkasındayım. Kendisi de dünkü görüşmeden sonra “Ne dediysek o” demiştir. Bu duruş inatçılık değildir. Bu duruş MHP'nin misyonu ve vizyonunun sonucudur. Bizim şahsi taleplerimiz değil, milletimizin talepleridir. Bizim için diğerlerinin dediği değil liderimizin dediği önemlidir. Beşir Atalay'ın söylediğine değil liderimin söylediğine bakarım ben.

 

Sayın vekilim, sizce Ak Parti ile CHP koalisyon yapar mı?

İkisi de isterse yaparlar tabii ki. Siyasi kaygılarla “Erken seçim olsun” diyebilirlerde.

Bu politik bir cevap oldu sayın vekilim.

Ben bunu politik olarak söylemiyorum. Şu anda Ak Parti üç partiyle görüşüyor. Sandalye çoğunluğu Ak Parti'dedir. Koalisyon için aynı yolda yürüdükleri HDP var mesela. Hadi onunla olmadı CHP'yle yapsınlar. CHP geçtiğimiz günlerde “Biz rövanş yapmıyoruz” dedi mesela. Koalisyon olur veya olmaz onların bileceği bir iş. Biz iktidara talip olduk. Sandıktan çıkan sonuca baktığımız zaman da “Ana muhalefet görevini yapalım” dedik.

Erken seçime gidilmesi durumunda fatura Ak Parti'ye kesilebilir mi?

İşin doğrusu erken seçim gündeme gelirse, sandık sonucunun ne olacağını kimse bilmiyor. Erken seçim, ülkeye büyük bir yük demektir. Bir erken seçim olursa biz hazırız. Bunun faturasının Ak Parti'ye çıkma ihtimali de var. Normal şartlarda Ak Parti'nin bir koalisyon kurması gerekiyor. Biz erken seçime de hazırız. Ülkenin selameti için bir koalisyon hükümetinin kurulabileceğini düşünüyoruz. Siyasette 5 dakika da fazladır. Parti içinde söylenenlerden ve milletin arasındaki sözlerden ziyade, süreci çok iyi yorumlamak gerekiyor. Şu aziz mübarek günlerde ibadetlerimizi yapacağız ve milletimiz için dua edeceğiz. 13 yıllık bir tahribat var ve bunun giderilmesi için duacı olacağız.

 

Malatya Time aracılığıyla Malatyalılara son bir sözünüz olacak mı?

İstanbul milletvekili olmama rağmen Malatyalı bir temsilcilerinin Meclis'te olduğunu bilsinler. Yanımdakilere talimat verdim. “Malatyalılarla ilgili gelen telefonları mutlaka bana ulaştırın” dedim. Şu anda hazırlıklarını yaptığım 7-8 tane önerge var. Bunlarla ilgili çalışmaya başladım. Malatyalılar bugüne kadar görmedikleri samimiyeti şahsımda görecekler. Birlik ve beraberlik için, hep birlikte mücadele edelim. Buradan tekrar duyurmak istiyorum. Meclis'teki oda numaram 2098'dir. Her hangi bir konuda gelip beni ziyaret edebilirler. Herkes görecektir benim samimiyetimi.

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!