Niyazi-i Mısri ve Malatya

Ziya Kesriklioğlu yazdı
HABER MERKEZİ-MALATYA TİME
İNSAN KARAKTERİ ÜZERİNE ETKİSİ (*)
1618-1694 yılları arasında yaşamış olan Malatyalı Niyazi-i Mısri, edebiyat çevrelerinde daha çok şair kimliği ile öne çıkmış olsa da, o bu kimliğe sığmayacak kadar büyük ve çok yönlü bir kişiliğe sahiptir. Hayatının tamamı incelendiğinde görülecektir ki Mısri, sadece güçlü bir şair ve mutasavvıf değil, aynı zamanda toplumu, devleti ve siyaseti dönüştürmeyi kendine şiar edinmiş coşkun bir fikir ve aksiyon adamıdır. Tarihte yaşamış birçok şair ve mutasavvıf siyasete mesafeli durmuş ya da sessiz kalmayı yeğlemiş, devlet yönetimi ile ilgili fazla söz söyleme-meye çalışmış iken Mısri, dönemin Osmanlı sultanları ve özellikle etrafında bulunan vezir ve saray hocalarına en ağır eleştirileri yapmaktan geri durmamış, bunun da bedelini biri Rodos, ikisi Limni olmak üzere üç sürgün ile ödemiştir. Biz bu tebliğimizde onun daha ziyade ruh yapısı, özgün karakteri ve aktivist/ protest kişiliği ve bunun Malatya insanı üzerindeki etkileri üzerinde duracağız. Sosyolojinin babası sayılan İbni Haldun Mukaddime adlı ünlü eserinde, coğrafyanın ve iklimin insan karakterine, ahlakına olan etkilerinden bahsederek, örneğin suyu az olup karasal iklimin hâkim olduğu bölgelerde yaşayan insanların daha sert mizaçlı olmalarına karşın, deniz kıyısına yakın yaşayanların daha mutedil olduklarını ifade eder. (1)
Evliya Çelebi Malatya’yı anlatırken; “Suyu ve havası gayet latiftir. Seyyahların beyanına göre, havası Tebriz’in iç çekici havasına benzemektedir. Belki daha da üstündür. Havasının güzelliğinden halkı dinç, güçlü, kuvvetli ve güzel tenlidirler.” (2) der. Yazları sıcak ve kışları alabildiğine soğuk geçen Malatya, bu özelliği ile genelde suyu sert ve karakteri mert insanların yetiştiği bir belde olmuştur. Selçuklu döneminde Malatya, “Darul rif’at: seçkin insanların beldesi” olarak anılmıştır.
Mısri böyle bir beldede doğan ve 20 yaşına kadar burada yaşayan bir bilgedir. Onun doğru bildiğini söylemekten çekinmeyen mert, dobra ve haksızlığa başkaldıran aktivist kişiliğinde bu iklim koşullarının etkisinden söz etmek mümkündür. Limni zindanında vefatından önce yazdığı, 4. Mehmet’e yakınlığı ile bilinen Kadı Vani Mehmet efendiye meydan okuyan şiirinde Mısri;
Kasab elinde koyunum, ya o beni, ya ben onu,
Cellâd önünde boyunum, ya o beni, ya ben onu.
Diyecek kadar korkusuzdur.
O yaşamı boyunca hak bildiği yoldan ayrılmayan, doğru bildiği bir şeyi hayatı pahasına da olsa söylemekten çekinmeyen sıra dışı, ezber bozan bir sufidir.
Millet ne der?
Yönetim ne der?
Saray uleması nasıl karşılar?
Bu sözümle başıma bir şey gelir mi?
Gibi endişeleri asla duymaz. Önem vermez. Hak bildiğini söylemekten, yapmaktan geri durmazdı. Günümüze gelindiğinde Malatya’dan yetişen birçok yazar, şair ve devlet adamının da benzer karakterde olduğunu görünce Mısri karakterini, anma-mak, hatırlamamak mümkün değil! Çankaya’yı halka açarak birçok tabuyu yıkan 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal da Ahmet Kaya, Şemsi Belli, Said Çekmegil gibi Malatyalı sanatçı, şair ve fikir adamlarında Mısri’de tavan yapan bu protest karakteri görmeniz/okumanız mümkündür. 20 yılı aşkın bir süredir hazretin izini süren ve bu alanda birçok programa imza atan bir yazar olarak bu karakteri; “Malatyalı ya minare başındadır. Ya da kuyu dibinde. Şerefede (ortada) yer almaz” cümlesi ile özetlerim proramlarımda..
Zaten fikirleriyle eylemleriyle toplumları dönüştüren, ezber bozan, iz bırakan isimler genelde bu tür coşkun karakter sahip olan cesur isimlerdir. Suya sabuna dokunmayan, fikirleri örtüşmese de devrin iktidarının haksızlıklarına ses çıkarmayan düşünürler onlar kadar etkili olamamış, kalıcı izler bırakamamışlardır. Düşünce dünyaları biri birlerinden oldukça farklı da olsa saydığımız isimlerin fikirleri ve yaşamları incelendiğinde bu coşkun karakterin izleri görülecektir. Daha gerilere gidildiğinde aynı coşkun karateri Battalgazi ve babası Hüseyin Gazi de görmek mümkündür.
Özür Borçluyuz…
2012 yılında nasip olmuş, kalabalık bir heyetle hazretin vefat etmiş olduğu topraklara Yunanistan’ın Limni adasına gitmiştik. Hazrete ait izlerin neredeyse tamamına yakınının yok olmakla karşı karşıya olduğu manzara karşısında üzülmüş, kafe yapılan camiyi, metruk, harabe halindeki çilehanesini görünce kahrolmuş, bir takım çalışmalar başlatmıştık. Burada düzenlediğimiz panelde konuşan Yunanistan Kuzey Ege Bölge Vali vekili Yavas Yerelcis’in unutamadığım şu sözleri hala kulaklarımdadır: “Bu yüce şahsın değerine şimdiye kadar varamamış olmamızdan dolayı sizden Limni halkı adına özür dilemek istiyorum. Sizden özrümüzü kabul etmenizi diliyorum...” Yunan makamları tarafından bile bilinen, takdir edilen ve üzüntü ile karşılanan bu tablo karşısında bizler bigâne kalmamalı, harekete geçmeliyiz. Kendi insanı ve yönetimi tarafından kadri bilinmeyen bu sürgün veliden bizler de özür dilemeli. İtibarını iade edemesek dahi hiç değilse doğup büyüdüğü bu topraklarda adına bir makam/dergâh/Kültür Merkezi her ne olabilirse yapmalı, eserlerini gün yüzüne çıkarmalı, çıkanları yeni nesille buluşturmalıyız. Bu görev en başta hemşerileri olarak bizlere düşmektedir.
Battalgazi Merkez Olmalıdır
Niyazi-i Mısri Malatya doğumludur. Bu toprakların çocuğudur. Bazı eserlerde yazıldığı gibi Yeşilyurt’un Soğanlı köyünden doğmuş değildir. Zira o tarihlerde ne Malatya ne de Yeşilyurt yoktu. Eski Malatya yani yeni adıyla Battalgazi vardı. O zamanlar mesire yeri olan şimdiki Malatya ve Yeşilyurt 1830’lu yıllardan sonra göçle oluşmuştur.(3) Dolayısıyla hazret, Eski Malatyalıdır, Battalgazili’dir, burada yaşamıştır. Ve İzleri burada aranmalıdır. Bu amaçla 2012 yılında Vali Ulvi Saran tarafından ilçede 20 dönüm kadar yerin alınarak hazrete uygun bir merkez inşa edilmesi projesi, Sn. Vali gittikten sonra adeta yetim kalmış-tır. Bu proje en kısa zamanda başlanılarak Battalgazi ve Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilmelidir. Projenin önemini Belediye Başkanımız Selahattin Gürkan Bey de yakinen bilmektedir. Zira Limni ziyaretimize kendileri de katılmışlardı.
Niyazi-i Mısri şiirlerinde ve yazmış olduğu eserlerinde sadece tasavvuf çevreleri için değil, farklı görüş ve düşüncede olan kesimler için de bir referans, birleştirici bir güç niteliğindedir. O, Pir Sultan, Nesimi, Şeyh Bedrettin gibi mazlum şairleri korkusuzca müdafaa etmesiyle demokrat sol düşüncede, Ehl-i Beyte olan aşk derecesindeki bağlılığı ile Alevi/ Caferi Müslümanlar nezdinde de sevilmekte, saygı görmektedir. Değerli dostum/ağabeyim Eşref Doğan Dede bir sohbetinde; “Alevi kardeşlerimizin Mısri’yi tanımamaları büyük talihsizlik. Tanısalardı inanın en az Hacı Bektaş’ı Veli kadar severlerdi” demişti. Bu duru-şuyla hazret, bugün ziyadesiyle ihtiyaç duyduğumuz birlik, beraberlik, kardeşlik duygularının gelişmesine katkı verecek çimento niteliğinde görüşlere sahip ender bilgelerden biridir.
Onun hayatına ve görüşlerine her zamankinden fazla yeni neslin ihtiyacı vardır. Yapılacak her çalışma ve etkinlik bu tanıtıma küçük de olsa katkı vererek yararlı olacaktır. Gerek yeni göreve başlayan sayın valimizden, gerekse Büyükşehir ve Battalgazi Belediye Başkanlarımızdan bu konuda önümüzü açacak projeler, ciddi girişimler beklediğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum.
İsmet İnönü, Turgut Özal gibi isimler Malatya’mızın iftihar, başat isimleridir. Malatya bu isimleri başta iki üniversitesi olmak üzere birçok esere vermiş yaşatılmasını sağlamıştır. Ancak unutulmamalıdır ki her iki isim de siyasi isimler olup, adeta doyum noktasına ulaşılmıştır. Malatya’mızın; Konya’nın Mevlana’sı, Bursa’nın Emir Sultan’ı, Kayseri’nin Davud’u Kayseri’si gibi dünyaca tanındığı halde ilinde ve ülkesinde yeterince tanınmayan Niyazi-i Mısri ile anılması bu kente manen huzur katacaktır, esenlik katacaktır, bereket katacaktır. Mevlana, Konya için ne anlam ifade ediyorsa, Mısri de Malatya için en az bir Mevlana’dır. O, kabına sığmayan, cesur, “suya sabuna dokunan Mevlana”dır. Bu itibarla önümüzdeki dönemde hazretin başta Malatya olmak üzere Türkiye’de ve dünyada tanıtıldığı yıllar olmasını diliyor. Sözlerimi hazretin Malatya için yazdığı ünlü Aspuzu şiiri ile noktalıyor. Hepinizi saygı ile selamlıyorum.
Barekallah gülsitan-ı bülbülandur Aspozi Cenneti tezkir ider ali mekandur Aspozi
Mu’tedil abü heva hemmüctemi’enva-ı zevk Mecma-ı bezm-isefa-yı arifandur Aspozi
Âb-ı hayvanı beğenmez hasletinden Deyri Mesih Akduğınca sanki bir ruh-i revandur Aspozi
Câme-i hadrasın ayyâm-ı rebi’de kim giyer Şüphesiz menzilgeh-i Hızr-ı zamandur Aspozi
Her taraf pür meyve-i şirin leb-i dilber misal Yeşil atlasla tonanmış nev-civandur Aspozi
Bi- midad Elması üzre nakşolur ebyat-ı sürh Lâ cerem sun’-i hüda’ya bir beyandur Aspozi
Ol sebepten ehl-i pür-akl ü zeka vü ma’rifet Mahzen-i ehl-i ulûm-i Kamilandur Aspozi
Cenneti min tahtihel enhâr-ı tecri dens hûb Hazihi cennât-i adninden nişandur Aspozi
Ey Niyâzi ger tokumayaydı hiç bad-ı fenâ Kim dimezdi ana firdevs-i cinandur Aspozi
(*) Bu makale gazeteci/yazar dostum Kemal Deniz’le birlikte hazırlanmış olup 06-07 Aralık 2019 tarihinde yapılan 5. Uluslararası Niyazi i Mısri Sempozyumunda Sn. Deniz tarafından tebliğ olarak sunulmuştur.
(1) Mukaddime-İbni Haldun C. 1. Sh.117 ist. 2004 (2) Seyahatname C.2. Sh. 59 (3) Osmanlı Vilayet Salnamelerinde Malatya-Süleyman Yapıcı Sh.28
(4) Malatyalı Niyazi-i Mısri Divan-ı İlahiyat-Prof. Dr. Hasan Kavruk Malatya Belediyesi Yayınları 2011 Sh. 283
KAYNAK: MALATYA TİME DERGİSİ
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- Malatya’da Pazartesi Kavuracak: Saat 12.00’den Sonra Sıcaklık 39 Dereceyi Görecek
- Malatya’da 18 Ağustos Pazartesi Günü Ezan Ne Zaman Okunacak?
- Malatya’da Bugün Vefat Edenler: 17 Ağustos 2025 İsim, Yaş ve Taziye Bilgileri
- MEB AKADEMİK TAKVİM 2025-2026 | Okullar ne zaman açılacak, ilk ders zili ne zaman çalacak?
- Battalgazi Belediyesi Minik Kalplere Umut Taşıyor
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.