Malatya
03 Temmuz, 2025, Perşembe
  • DOLAR
    38.77
  • EURO
    43.89
  • ALTIN
    4143.5
  • BIST
    9.391
  • BTC
    102916.45$

Üç Zarfla Yönetilen Şehir: Malatya!


Üç Zarfla Yönetilen Şehir: Malatya!
Sami Er, seli Karayolları’na, borcu geçmiş yönetime, TOKİ’yi ise kendisine yazıyor!

 

Beton Yığını mı, Vizyon Proje mi?

Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er, yeniden inşa edilen çarşıyı “beton yığınına dönüştü” diyerek tarif etti. Fakat ardından “emin olun, eskisinden güzel olacak” dedi. Bu çelişki, hem yapana hem eleştirene işaret ediyor: İkisi de aynı kişi.

Sel Baskını Oldu, Suçlu Bulundu: Karayolları!

Son yağışlar sonrası Malatya sel baskınına uğradı. Kamuoyunda gözler belediyeye çevrilmişken, Başkan Er sorumluluğu Karayolları’na yöneltti. Oysa altyapı düzenlemeleri ve geçici drenaj sistemleri yerel idarenin öncelikli sorumluluğunda.

18 Milyar Borç, 1 Cümlelik Gerekçe: “Ben Bu Yükle Ne Yapayım?”

Er, önceki yönetimden devraldığı 18 milyar TL borcu sıklıkla dile getiriyor. “Bu yükle nasıl hizmet edeyim?” diyerek eleştirilerden sıyrılmak istiyor. Ancak kamuoyunda bu söylemin hizmet üretmemeye kalkan yapılmasından endişe ediliyor.

TOKİ Yolundaysa Başkanın, Sarpa Sardıysa Bakanlığın!

TOKİ konutlarıyla ilgili konuşmalarında ise ilginç bir söylem dikkat çekiyor:
“Eğer işler yolundaysa, ‘ben yaptım’ diyor. Sarpa sararsa, ‘bakanlık yaptı’ diyor.”
Kamu yatırımı ile yerel yöneticilik arasındaki sınır giderek bulanıklaşıyor.

Ve Üç Zarf Hikayesi: Gürkan, Karayolları ve Sıradaki Kurban

Murat Çetin’in Hasbihal köşesindeki ifadeyle:
Sami Er, bizzat kendisi üç zarf hikâyesini anlatıyor:
Birinci zarf: Gürkan suçlu.
İkinci zarf: Ekip, çevre, Karayolları.
Üçüncü zarfa henüz gelinmedi. Ama yakında Sabri giderse, Kadir görevden alınırsa, kimse şaşırmasın.

Malatya hizmet bekliyor…
Ama Başkan her eleştiriye yeni bir zarf açarak cevap veriyor.

Yazının tamamı için Murat Çetin’in Hasbihal köşesindeki yazıyı okuyabilirsinizhttps://www.malatyatime.com/makale/toki-benim-isimmis-peki-adiyaman-kimin-78522 

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 1
    SEVDİM
  • 1
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorumlar

  • yorum avatar
    Zeynep Yıldırım
    02-07-2025 09:07

    Çetin’in “üç zarf” metaforu toplumsal algıyı açığa çıkarıyor: sorunu kabul etmeme, sorumluluk itiştirme, sonra da yeni bir kurban yaratma… Bu bir “sosyal dışlama” mekanizmasıdır. Oysa toplum selzede, tozla boğuşan bir psikoloji yaşıyor; yardım eli uzatılmasını bekliyor. Özellikle demokrasi kültüründe yöneticinin görev alandan kaçması, kolektif travmayı büyütür. Ayrıca borca sığınma, bu travmanın sorumlu muhatabını belirsizleştirir. Halkın dertleri mayda değil, aşma, su atma, gündelik hayatı düzelme peşinde. Çetin’in eleştirisi, buraya işaret ediyor: zarf açmayı bırak, halkla beraber çalış. Aksi duruş, “kendini eleştirme” eksikliği, kenti süründüren bireysel odakta takılıyor. Siyasetteki en güçlü strateji, empatiyle birleşen hizmettir. Bu yazı ise empati eksikliğinin tanımı gibi: fotoğraf var, baret yok. Bu yüzden “Malatya telaffuzu” değil, “Malatya telaffuzda kaldı” diyoruz. Bu tür yazılar kentle vatandaş arasındaki kırılmaları gösteriyor, tam da okunması gereken kıymette.

  • yorum avatar
    Mehmet Can
    02-07-2025 09:06

    1970 sonrası Türkiye kentlerinde kurulan büyük projeler, hep merkezileştirilmiş TOKİ ya da merkezi finansla gerçekleştirildi. Yerel belediyeler ise altyapı, cadde düzeni, sosyal mekanlar gibi alanlarda yetki sahibiydi. Burada yanlış olan, yerel yöneticinin TOKİ patronu rolüne soyunması. Zarf hikâyesi bu anlamda “yerel yöneticinin alan ihlali” ni gösteriyor. Ayrıca sel oldu ya da oldu mu, sorumluluğu Karayolları’na atmak, şehir planlamasında bölgesel eşgüdüm eksikliğini ortaya koyuyor. Çetin’in kritik noktası yerinde:şehir sadece beton yığını değildir, yaşam alanıdır. Gidip baret takmadan, tozu koklamadan konuşmak, simülasyon yapmaktır. Halk akademik açıklama bekler ama aynı zamanda yolda giderken su çıkmasın diye de bekler. Fotoğraf kareleri, yansımayınca fayda sağlamaz. Bu nedenle bu yazı, planlama ve siyaset arasındaki dengeyi sorgulatan güçlü bir çağrı niteliğinde.

  • yorum avatar
    Ayşe Demir
    02-07-2025 09:06

    “Sami Bey devlet benim” nutku bugün siyaset literatüründe sıkça başvurulan bir güvenlik refleksi haline geldi. Bu refleks, haklılıkla örtüşmüyor; çünkü devletin işi kamu hizmetidir, kişilik gösterisi değil. “Üç zarf hikâyesi” tam da buradan doğuyor: Sorun varsa başkaları sorumlu tutuluyor; çatıyı aşan dış krizlere sığınarak yapay bir hakimiyet havası yaratılıyor. Bu söylem, batı toplumlarında “yalnızlaşan lider” sendromuna benzer bir siyasi yalnızlık oluşturabilir. Halkın duygusu net: Su durmadı, toz kalkmadı, hizmet gelmedi. Fotoğraf var, açıklama yok. Çetin’in yazısı tam da burayı kırıyor: Siyasi lider algısı ile somut “kentsel dönüşüm” algısı arasındaki makas artıyor. Akademik olarak bu durumu “temsil kriz” olarak adlandırırız; çünkü temsil edilen halkla aradaki ilişki, söylemden eyleme düşmüş. Halk, “Sami Başkan, yapacağız!” diyeni sahada değil, sosyal medyada görüyor. Önce inşa et, sonra fotoğraf çektir.

  • yorum avatar
    Ahmet Şahin
    02-07-2025 09:05

    Sel baskını yaşanmasında asıl ihmal hem fiziki altyapıda hem kurumsal görev tanımında. Belediye’nin altyapıyı planlama yetkisi Anayasa ve yasalarla tanımlıdır. Karayolları sadece karayollarını yönetmekle mükelleftir; yağmur suyu altyapısı, kanalizasyon, drenaj malikleri yerel yönetimdir. Dolayısıyla “sorumluluk Karayolları’nda” söylemi, teknik olarak yanıltıcı ve kamuoyunu yanlış yönlendirmeye yöneliktir. Ayrıca borçla ilgili açıklamalar, aslında şeffaflık beklentisini karşılasa da, “borç var, ben ne yapabilirim ki” tonu hizmet üretme gücünü zayıflatır. Kaldı ki zarf hikâyesi gibi yalanlama stratejisi, yönetim istikrarını değil, güven kaybını artırır. Kamu kaynağının kullanımı, temizlik, altyapı, teminat mektubu gibi hususlar kent yaşamının doğrudan parçasıdır. Bu da gösteriyor ki, teknik-mekanik işlerle siyaset arasındaki doku arayüzü doğru kurulmamış. Çetin’in yazısı, tam da bu yapısal zayıflığa işaret ediyor. Kimse zarf açarak hizmet beklemez. Halk, su akıyor diyor, hizmet gelsin istiyor. Bu yüzden bu kadar laf kalabalığı, somut adımların önüne geçiyor. Teknik anlamda devlet-makam ilişkisi netleşmeli, şehir planlamasında daha becerikli ekipler oluşturulmalı.

  • yorum avatar
    Emine Karaca
    02-07-2025 09:05

    Murat Çetin’in eleştirisi, yerel yöneticide sıkça gördüğümüz “statü krizi”ni gözler önüne seriyor. Bir tarafta “beton yığını” dedikten sonra “daha güzel olacak” sözü, doğrudan vizyon ile pratik arasında tutarsızlığı ortaya koyuyor. Belediyecilik, sadece eleştiri veya fotoğraf çekmekle değil, altyapı, planlama ve idari kapasiteyle yoğrulmuş bir süreçtir. Eğer sel olur, su baskını yaşanırsa, sorumluluğu Karayolları’na yüklemek, yerel yöneticinin asli görevini unutmak anlamına geliyor. Ayrıca borç üzerinden yapılan sığınma hamlesi, hizmet üretiminde inisiyatif almamakla eşdeğer; bu da halkta “yapamaz” algısını pekiştiriyor. Yazıda “üç zarf” metaforuyla tarif edilen strateji, aslında elden kaçan fırsatların, kendi başarısızlıklarını örtme çabasından ibaret. Akademik düzlemde bu yaklaşım “kurumsal sorumluluktan kaçma” olarak adlandırılabilir. Hizmetin benimsemesi, siyasi söylem değil, sürdürülebilir proje mantığıyla desteklenmelidir. Yani sayın başkan “ben yaptım” derken, mimari kaliteyi, planlı imarı, akıllı altyapıyı da anlatmalıydı. “Ben yaptım, ama Karayolları baskın yaptı” demek, derdini anlatmayan siyasetçiye dönüşmek demek. Çetin’in yazısı, Malatya’nın bu zihniyet kırılmasını kaçırmayacak bir fırsatla yüzleştiğini gösteriyor.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!