© Malatya Time

Ersoy BABA / Bir gününe bile fittim. Rabbim verdi de verdi!

Ersoy BABA yazdı.

Bir gününe bile fittim. Rabbim verdi de verdi!

Rus Osmanlı savaşında oğlunu askere gönderen Rus Yahudi’si bir anne, oğluna kendine dikkat etmesini tembih ediyormuş:

-''Oğlum, kendine çok dikkat et. Git biraz Türk vur, sonra dinlen. Sonra biraz daha Türk vur, sonra yine dinlen. Çok terleyip de üşütme''

Oğlu:

-''İyi de anne ya onlar beni vurursa?'' demiş.

Annesi:

-''O ne demek oğlum, seni niye vursunlar, sen onlara ne yaptın ki'' demiş.

Dört yanımız savaşlarla dolu, dört yanımız her an bizi yutmaya hazır düşmanlarla dolu. 

Onların şu an bulundukları topraklara 100 sene öncesine kadar biz sahiptik. Belki 500 yıl belki de 600 yıl o topraklar bizimken onların doğal güzelliklerini gasp etmiştik. Dev gibi göğe yükselen ağaçlarını kesip kerestelerini ülkemize taşımış ahşap evlerin en krallarını biz yapmıştık. Kahve tarlalarında zorla çalıştırıp kahvelerini, kauçuk ağaçlarından çıkan kauçuk sıvılarını da varillere koyup o zamanın Mac tırları ile anavatana getiriyor ve o kauçuk ham maddesi ile ülkemizde koltuk ve yatak sanayiini geliştiriyorduk. Devasa petrollerini biz çıkartıp o zamanlar dev tanker gemileriyle ülkemize getirip benzinli suv araçlarımızda kullanıyorduk. O topraklar bizdeyken doğalgazlarını bile çıkartıp borularla ülkemize taşıyorduk. Onlara ne gazı koklatıyor ne benzininden bir bardak içiriyorduk. Çocuklarını elmas madenlerinde zorla çalıştırıyorduk. Elmaslardan çalan çocukları yakaladığımızda ellerini kesip ders veriyorduk.   O elmaslarını ülkemize kaçırıyor, altın madenlerinden söke söke aldığımız altınlarla birlikte dev gibi hazine kasalarında saklıyorduk. Genç ve güçlü olanlarını köle olarak getirip kullanıyor veya arenalarda aslanlara parçalatıyor, bunu da zevkle izliyorduk. Kömür, demir ve bakır madenlerini de bitene kadar biz değerlendirmiştik. Kendi dillerini unutturmuş, hepsini bizim dilimizi konuşur hale getirmiştik. Ülkemizde bütün baskılarımıza rağmen dininden dönmeyenleri gemilere bindirip aç susuz Akdeniz’e bırakıyorduk. Bütün bu emperyalist detayları o topraklar bizdeyken uyguladığımız için bizim düşmanımız çok oldu. Hepsi ilk fırsatta bizi boğazlamak için can atıyor.(!) 

İstanbul’a gittiğimizde oğlum sabah kahvaltısı için bizi Beşiktaş’ta “kahvaltıcılar” sokağına götürdü. Birine girdik kahvaltımızı yaptık. Memnun da kaldık. 

Birileri de benzeri bir kahvaltıcıya girmişler. Serpme kahvaltı. Her şey de varmış. Sofrada bardak koyacak boşluk yokmuş. Dolu dolu. Ancak masaya bir türlü çay gelmemiş. Çay sorulduğunda:

-“Efendim, bizim çay servisimiz yok. Çay menülerimizde de yok. Ancak size kahve, sıcak süt, soğuk gazoz, meyve suyu vesaire verebiliriz. İçecekler firmamızın ikramı” dedilerse de çay olmayınca kahvaltı bütün heyecanını kaybetmiş. Serpme kahvaltının çay olmayınca bir kıymeti kalır mı?

Velhasıl çay bizde keyfi 5’e katlayan bir unsur haline geldi. En keyifli anımızda çay mutlaka olmalı.

2 yılı aşkın süredir İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamlar ve yıkımlardan sonra Tel Aviv’e İran’dan gönderilen füzeler inmeye başladı. Canlı yayında patlamalar ve yıkımlar yayınlanmaya başladığı anda koşup mutfakta çayımı doldurup yanına da çekirdeklerimi aldım. Yüksek C sehpamın üzerine hızlıca serpiştirip kanepemdeki yastıkları da belimi dolduracak, başımın arkasına da destek olacak şekilde hızla yerleştirdim. Ayağımı da hemen önümdeki taburenin üzerine uzatıp çaydan bir yudum aldım. Aman Allahım. Ne kadar lezzetli bir çaydı.

Başladım Tel Aviv’in füzelerle bombalanma görüntülerini seyretmeye. Böyle bir zevk çekirdek çitlemeden de hiç gitmez. Onu da ara ara gerçekleştirdim.

Bu zevk içimde kalmış bir ukdeydi. 5-10 yıl önce İsrail uçakları bir gece Gazze’yi bombalarken Gazze’yi gören bir tepede 7-8 Yahudi içkilerini mezelerle o bombalanma manzarası eşliğinde kahkahalarla ve zevkle yudumluyorlardı. Kıpkırmızı alevler, çığlıklar, yerle bir olan evler, binalar onlar için harika manzaraydı. Kinim ve nefretim o gün beş bin kat daha artmıştı.

-“Gün gelecek… Gün gelecek sizin yerle bir oluşunuzu da ben zevkle izleyeceğim inşallah!” diye içimden geçirmiştim.

...

YAZININ DEVAMI BURADA

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER