Ak Parti'nin Yaptırdığı “Temayül”de Sabotaj Var!..

-Ak Parti’deki temayül yoklaması öncesi gerçekleşen bir hadiseyi duydunuz mu?

-Temayül yoklamasını, sabote etmeye yönelik atılan mesajda ne yazıyordu?

-Kimlik belirsiz olsa da, mesajı gönderen kişinin amacı neydi?

-Ak Parti’nin döneminde, hem dindar, hem de Atatürkçü neslin ortaya çıktığını bilmeyenimiz var mı?

-Atılan mesaj amacına ulaşabildi mi?

-Sizce dartanyan bir varsayımla,  dini siyasete alet eden “acuze” bu “safoş”, kim olabilir?

-Malatya lobisi, iflas mı etti?.. 

-Malatya siyaseti, iflas bayrağını mı çekmiştir?

-Malatya’nın sesini duyurmasını beklemek hayal mi?

-Ömer Faruk Öz hangi konuda haklı?

-Pütürgelilerin her biri, bir lobi midir?

-Pütürge Eğitim ve Yardımlaşma Vakfı’nın “Vefa günü” organizasyonundaki izlenimlerimi paylaştım!

-Yazımda, ilginizi çekecek “lobi ve sinerji oluşturmayla ilgili bir anekdot” yer alıyor! 

-Ramazan Yaylacı, “Yeşilyurt için” sürpriz olur mu?

-“Halkta karşılığı olan aday” ve “Uzlaşıyla seçilen aday” meselelerini, bir gazeteci gözüyle irdeledim! 

-Bütçesi oy birliğiyle kabul edilen tek büyükşehir olduğumuzu biliyor muydunuz?

-Bütçe görüşmesinin kapanışında konuşan “CHP’li Meclis Üyesi Günnur Tabel” ne dedi?

-“Dore Okulları” emin adımlarla ilerliyor!..

-Malatyalı hemşerimiz Çağrı Avcı ve Kadir Çitil’in “mihmandarlığı”ndaki okulların başarısı nasıl yayıldı?

-“Fiskos masasında” ne var?

-“Haftanın karikatüründe” ne var?

-“Laf Ebesini” okumadan geçmeyin

***

“Sözün kıymeti, söyleyene göre değişir”ken, anlam da kazanmış olur. Söyleyen kişi “dürüstse”, “itibar edilir”. Değilse, o söze itibar edilmediği gibi, haber niteliği taşıyorsa, “Asparagas” denilip geçilir. Söz sahibi belli değil, yani Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’ysa, o söz, hiç itibar görmez. Bu cümleleri, arka arkaya sıralamamdaki sebebe gelecek olursak; Ak Parti’deki temayül yoklaması öncesi gerçekleşen bir hadiseyi anlatmak isterim.
 
TEMAYÜL YOKLAMASINI, SABOTE ETMEYE YÖNELİK BİR MESAJ!..

“Yerel seçim çalışmaları”na büyük gayret ve özenle girdiğine şahitlik ettiğimiz Ak Parti’de, geçtiğimiz günlerde bir “temayül yoklaması” gerçekleşti. Hemen öncesinde, bütün teşkilat üyelerine bir mesaj gitti. Kaynağı ise “yurtdışından bir numara”ydı. Profil kısmında, Selahattin Gürkan’ın resminin bulunduğu mesajın muhtevası ise, Gürkan’ın aleyhine ve karalamaya yönelik fasarya bir içerik barındırıyordu…

Benim de elime geçen mesajda, ilk dikkatimi çeken husus, Selahattin Gürkan’ın eşinin “Atatürkçü Düşünce Derneği”nin üyesi olmasıydı. “Dini terim”lerin kullanılması ve muhataplarına “ölüm”ü ve “cehennem”i vurguluyor olması da, dikkat çeken ikinci husus idi. Mesajın dikkat çeken bir başka yanı da, Selahattin Gürkan’ın katıldığı bir televizyon programının canlı yayınında “Depremde vefat eden kişileri, inanç hassasiyeti gözeterek defnettik…” konusunu anlatıyor olmasıydı. Bundan dolayı da, Malatya’nın tüm Türkiye’de rezil olduğu “iddiası” vardı…

 
FAİLİ MEÇHUL OLABİLİR DE!..

Yukarıda da bahsettiğim gibi mesaj, Ali, Veli, Ahmet veya Mehmet’ten değil de, belirsiz bir kişiden geliyordu. Kimlik belirsiz olsa da, mesajı gönderen kişinin amacı “bariz” bir şekilde ortada duruyordu. “Şehrin mukadderatı”nı etkileyecek ve Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı “koltuğunda gözü olan” birinin mesajı yazdığı veya yazdırdığı, açık-seçik, belli oluyordu…

Zamanlaması hayli manidar olan mesajı, kimin gönderdiğiyle ilgili “tahminim” olmasına rağmen, ismini zikretmeyi “makul bir hareket” olarak görmüyorum.
 
DİNDAR GİBİ GÖRÜNÜP, DİNSİZLİĞİ SALIK VERİYOR!..

Muhtevasını ana hatlarıyla anlattığım mesajın amacına ulaşıp ulaşmadığını bilemem, ama bir kaç meseleyi göz önüne sermek isterim. 

Atatürk’le ilgili herhangi bir derdi olmayan Ak Parti’nin döneminde, hem dindar, hem de Atatürkçü neslin ortaya çıktığını bilmeyenimiz yoktur. 

Ayrıca; “Allah”, “din” ve “iman vurgusu” yapılan mesajdaki depremde vefat edenlerin cenaze işleriyle ilgili vurgu, yazanın inanç yapısını da ele veriyordu. Çünkü, inancımız muvacehesinde cenazelerimizin defnedilmesinden rahatsız olunduğu belliydi. Halbuki cenazeyi inançlarımız çerçevesinde defnetmek; Hukuk-u İslamiye’de farz-ı kifaye ve sünnet-i kifaye bir emirdir. Şahsi farzlardan daha da önemlidir. Ki buna “Şeair-i İslamiye” de denilir. 

Anlaşılan o ki; Mesajı atan kişi, kendisini “dindar” gibi gösterip, “dinsiz bir eleştiri de bulunuyordu…”. Sahi sizce dartanyan bir varsayımla,  dini siyasete alet eden “acuze” bu “safoş”, kim olabilir? 

Hadi düşünün bakalım… 
 
  
 
MALATYA LOBİSİ, İFLAS ETTİ!.. 
 
Dün, Pütürge Eğitim ve Yardımlaşma Vakfı’nın “Vefa günü” organizasyonu vardı. Renkli simaların katıldığı organizasyonda, Ak Parti’nin eski milletvekillerinden Ömer Faruk Öz ile CHP’li eski belediye başkanı Necdet Ayaydın da katılmışlardı. Türk Halk müziği sanatçılarından Belkıs Akkale’nin renklendirdiği organizasyonda, üst düzey işadamlarını da gördük. 

İş, siyaset ve eğitim temsilcilerinin katıldığı bu etkinlikte, Ömer Faruk Öz, “Depremde Doğanyol ile Pütürge, krizi fırsata çevirdi…” şeklinde bir konuşma yaptı. Öz, bu minvaldeki sözlerini desteklemek için de; “Doğanyol ve Pütürge’de, güzel, nezih ve kaliteli evler ve işyerleri yapıldı. Bu iki ilçemiz, devletin imkanlarından ziyadesiyle istifade etti.” dedi.

Konuşmanın devamında, Kahramanmaraş merkezli depremlerle yıkılan Malatya’nın, “sesini duyuramadı”ğını ve neden sesini duyuramadığını da “anlamadığını” belirten Ömer Faruk Öz’e katılıyorum. Hak verdiğim o konuşma yapılırken, aklımdan geçenleri aktarmak istiyorum: “Evet!.. Ömer Faruk Öz haklı. Ki, öyle!..” Kendi ifadesiyle, Kahramanmaraş merkezli depremlerle harabeye dönüşen Malatya’da, 40.000’e yakın bina, 120.000’e yakın ev ve 25.000’e yakın da iş yeri yıkılıp tekrar yapılmayı bekliyor. 

Malatya, depremlerden en çok etkilenen illerin üçüncüsü olmasına rağmen, sesinin duyulmamasının en büyük sebebi, “Malatya lobisi”nin iflas etmiş olmasıdır. Malatya siyaseti, iflas bayrağını çekmiştir. 

Bir kaç ay önce kurulan kabinede bir “bakanlık alamayan”, “genel başkan yardımcılığını hayal dahi edemeyen” bir Malatya’dan bahsediyoruz. İktidar partisinin “kurullar”ında bir tane bile “temsilcisi” olmayan Malatya’nın sesini duyurmasını beklemek, ham “hayal”den başka bir şey değildir. 
  
PÜTÜRGELİLERİN HER BİRİ, BİR LOBİDİR!..
 
Pütürge Eğitim ve Yardımlaşma Vakfı’nın “Vefa günü” programında konuşma yapanlardan biri de, nezdimde çok kıymeti bulunan, Vakıf Yönetim Kurulu Üyesi Hidayet Işık oldu. Rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal dönemindeki bir anısını paylaşan Hidayet Işık, “Pütürgeliler, Dedeman Oteli’nde toplanıyorlar. Diyorlar ki; ‘Bu dönem Pütürgeli bir milletvekili adayımız olsun. Bunu kendi aramızda tespit edelim…’ ”

Bu kadar güzel büyük abileri ve kardeşlerimizi bir arada görmüşken, bu konuyu paylaşmak istedim. Çünkü ben bu konudan dolayı çok muzdaribim… 

Dedeman Otel’de sürekli toplanıyoruz. “Pütürgeli bir aday” tespit edeceğiz. 

Rahmetli Özal’a gidip “Pütürgeli bir milletvekilimiz olsun. Biz şu kişilerde uzlaştık. Bunu istiyoruz…” diyeceğiz. 

Defalarca toplandık. Ben aday falan değilim. Çok gencim o zaman, 30’lu yaşlardayım. Beni sadece iş adamı olarak çağırıyorlar. 

Bir aday üzerinde uzlaşmıştık. Bu arada bir kaç arkadaş “Bir aday olursa, bu Özal’a dayatma gibi olur. Biz üç aday seçelim.” dedik. O toplantıda bir tek rahmetli İbrahim Şahin abiyi hatırlıyorum. Bir de Mahmut Edip Akkurt vardı. Diğer isimleri hatırlamıyorum. Herhalde 40 seneden fazla geçti üzerinden...

Biz o üç adayı aldık. Ben de, o üç kişinin içindeyim. Ankara’ya gidecek kişilerle beraber gittik. Randevu aldık. Rahmetli Özal ile buluştuk. Kendisine “Efendim, Pütürgelilerle birlikte birkaç aday belirledik. Bu seçimde Pütürgeli bir milletvekilimiz olsun istiyoruz. Üç isim de burada…”dedik. 

Özal da “Çok iyi yapmışsınız. Siz gidin. Öğleden sonra tekrar gelin. Konuşalım…” dedi. 

Öğleden sonra tekrar gittik. Özal bize “Evet hemşerilerim. Çok iyi yapmışsınız. Bu dönem, Pütürgeli bir milletvekilimiz olacak. Adayınız Yusuf Bozkurt Özal’ dedi. 

Biz şok olduk. Kapıyı nereden bulacağınızı şaşırdık. Ne bekliyorduk, ne oldu? 

Konu kapandı. Milletvekili seçimi yapıldı. Birkaç ay sonra biz Mehmet Keçeci ile bir yerde karşılaştık. “Ya Başkanım, bu iş niye böyle oldu? Nasıl oldu?” dedik. 

O da “Siz birinci görüşmeden gittikten sonra, Özal beni çağırdı. Dedi ki; ‘Pütürgeli hiç biri, diğerinin arkasından gitmez. Her bir Pütürgeli, başlı başına bir lobidir. Dünyayı lobiler idare ediyor. Pütürgeliler de kendi başına bir lobidir.’ ” ifadelerini kullandı. 
  

 
LOBİ VE SİNERJİ OLUŞTURMAYLA İLGİLİ BİR ANEKDOT!..

Pütürge Eğitim ve Yardımlaşma Vakfı’nın organizasyonundan söz açılmışken, Ömer Faruk Öz’ün konuşmasının bir başka kısmı aklıma geldi. Kendisi, Malatya lobisinin nasıl olması gerektiği ve sinerji oluşturulmasıyla ilgili çok güzel bir anekdot aktardı. 

Ömer Faruk Öz’ün bu anekdotunu da istifadenize sunuyorum: “Mevlüt Aslanoğlu diye bir milletvekilimiz vardı. Arapgirliydi. Aslanoğlu, CHP milletvekiliydi. Ben de Ak Parti’den. Aynı dönemde milletvekilliği yapıyoruz. Malatya’ya gelecek projelerde birlik oluyorduk. Mevlüt abi problem çıkartıyordu. 

Ben de “Bakın sayın bakanım, problem çok büyük…” diyordum.  Problemi, Malatya için bir verime dönüştürüyorduk. Yani çok farklı bir insandı. Malatya için, yüreği çarpan Mevlüt Aslanoğlu’nu rahmetle anıyorum. 

Mevlüt abiyle ilgili bir anımı anlatayım. Plan Bütçe Komisyonu’ndayız. Mevlüt abi geldi, cebinden bir kağıt çıkarttı. Bakan beyin önüne koydu. Bakan bey, hiç okumadan “Mevlüt bunlar artık geçti. Ömer Faruk Öz’e götür! Okursa bana getir…” dedi. 

Mevlüt abi, bu duruma çok bozuldu. Aradan 3-5 gün geçti. Maliye bakanının beni aradığı söylendi. Bakan, telefonda “Ne oldu biliyor musun Ömer Faruk?” dedi. 

Ben de ne olduğunu sordum. Bakan “Mevlüt, bana bir kutu kayısı göndermiş…” deyince, ben de “Mevlüt abi hayır hasenatı sever…” dedim. 

Maliye Bakanı da “Yok öyle değil. Kutunun üstüne Ömer Faruk Öz’ün bilgisi dahilinde gönderiyorum diye not yazmış…” dedi. 

İşte Mevlüt abinin bir yandan espri, bir yandan da taşı gediğine koyma anlayışı böyleydi.”
  
RAMAZAN YAYLACI, YEŞİLYURT İÇİN SÜRPRİZ OLMAZ!..
 
Yerel seçimlerdeki aday belirleme süreci devam ediyor. Ak Parti, daha önceki seçimlerde de temayül yoklamaları yapmış, vatandaşta karşılığı olan, kısacası “nepotizm”den uzak isimler konusunda “hassas davranacağı”nı açıklamıştı. Ancak bu dönemde “halkta karşılığı olan aday” konusuna, daha çok ağırlık verilmiş durumda. 

Ayrıca uzlaşıyla belirlenen yani “Temayül yoklaması”nda en çok oyu alan adayı, vitrine çıkarma gayretindeler.

Adayların mevcut başkanlardan seçilmesinin de söz konusu olduğunu hatırlatarak “Halkta karşılığı olan aday” ve “Uzlaşıyla seçilen aday” meselelerini, bir gazeteci gözüyle irdelemek isterim. 

Bunu yaparken Malatyamızın merkez ilçelerinden Yeşilyurt özelinden örnek vereceğim.  

Ak Parti’de “Bir kişinin biz de aday olması için iki şart arıyoruz. Halkta karşılığı olsun. Ayrıca uzlaşıyla gelsin…” deniliyor. Ak Parti’nin aday adaylarıyla mevcut belediye başkanlarına bakıldığı zaman, halk nezdinde itibarı olanlar elbette var. Ancak uzlaşıya yakın olan “yok” denecek kadar az. 

Çünkü, Ak Parti içerisinde “üç farklı grup” var. Yani ekip halinde hareket eden üç grup var. 

Böyle durumlarda, Ak Parti’de, uzlaşıyla değil de, bu tür durumlarda siyaseten mevcut başkana bakılır. “Bu ilçenin başkanı kim?” Veya “Bu işe uygun mu?” Sorularının cevabı aranır. 

Henüz Yeşilyurt için üzerinde uzlaşılan bir aday yok. Yeşilyurt İlçe Başkanı Ramazan Yaylacı’ya bakacak olursak; Görüntüsü, konuşması ve duruşuyla, Ak Parti’nin kurulduğu ilk zamanlardaki profile çok yakın bir isim kendisi. 

Hemen “herkese yakın bir görüntü” sergiliyor. Üzerinde “şaibe” olmayan, “mütebessim” bir yapısı var. Adaylığa en yakın isimlerden olan Ramazan Yaylacı’yla ilgili bir olayı anlatınca, Ramazan Yaylacı’nın adaylığının olup olmayacağıyla ilgili yorumu sizlere bırakmak istiyorum:

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Teşkilat Başkanı Erkan Kandemir, Yeşilyurt’a geldiğinde, Ramazan Yaylacı kısa bir konuşma yapmıştı. Konuşma bitince Teşkilat Başkanı Erkan Kandemir, milletin içinde Yaylacı’ya hitaben “Başka şeylere heveslenme. Sen bize teşkilatta lazımsın…” şeklinde bir söz sarf etti. 

Orada bulunanların bir kısmı “Ramazan Yaylacı’nın önünü kesti.” şeklinde yorumladı. Diğer bir kısmı ise “Tam tersi de olabilir” demişler. 

Teşkilat Başkanı tarafından birebir tanınan Ramazan Yaylacı için, “Sen iyi bir insansın. Başarılısın. Sen bize burada lazımsın. Seni biz her türlü değerlendirebiliriz…” denilmesi, “subliminal bir mesaj” da barındırıyor olabilir. 

Şahsi fikrim ise Ramazan Yaylacı, adaylığa en yakın isimlerden biri. 
  
BÜTÇESİ OY BİRLİĞİYLE KABUL EDİLEN TEK BÜYÜKŞEHİR!..

Geçtiğimiz günlerde, “Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin 2024 yılı bütçesi” kabul edildi. Büyükşehir Belediye Meclisi’ndekilerin oy birliğiyle geçen bütçe, 10 Milyar TL oldu. Bütçe görüşmesinin kapanışında ise, CHP’li Meclis Üyesi Günnur Tabel’in teşekkür konuşması vardı. 

İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya gibi büyükşehirlerin meclis toplantılarına baktığımız zaman, Malatya’daki “oy birliğiyle kabul edilme” meselesi daha bir önem kazanıyor. 

Malatya Büyükşehir Belediye bütçesi için; herhangi bir şerh olmadan, oy birliğiyle kabul edilen tek bütçe diyebiliriz. 
 
 DORE OKULLARI EMİN ADIMLARLA İLERLİYOR!..

Merkezi İstanbul’da bulunan Dore Okulları, çeşitli illerdeki şubeleşmesini hızla ilerletiyor. 

Malatyalı hemşerimiz Çağrı Avcı ve Kadir Çitil’in “mihmandarlığı”ndaki okullar, markalaşma yolunda emin adımlarla zirveye koşuyor. 

Allah nazardan korusun; Hem işlerine, hem çalışanlarına ve hem de edindikleri misyona “sadık” kalarak hareket ediyorlar. 

Çalışanlarını ve istihdam ettikleri öğretmenleri bu kadar “onore” eden bir kuruma “İlk defa denk geldim” desem yeridir.

Öğretmenler günü münasebetiyle, Antalya’da düzenledikleri programa, şahsımı da davet ettiler. “Malatya, Malatya…” türkülerinin yankılandığı bu organizasyonda, Malatyalılara yakışır bir civanmertlikle, ülkemizin çeşitli yerinde bulunan rektör, muallim, müderris ve iş adamlarını misafir ettiler.

Nazik misafirperverliklerinden ötürü, şahsım adına kendilerine teşekkür ederim.
 

 
FİSKOS MASASI:

- Turgut Özal Tıp Merkezi Karaciğer Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Sezai Yılmaz, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a “Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığına Selahattin Gürkan devam etmeli…” demiş.

- Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı hizmetlerden bahsetmiş.

- Öznur Çalık, AK Parti Genel Başkan Yardımcılarını, Ankara’da kendi evinde misafir etmiş. Genel Başkan Yardımcıları “Abla sen ne diyorsan, o olsun…” ifadelerini kullanmış. 

- Fatih Belediye Başkan Yardımcılığı’ndan istifa eden Sami Er’in istifa sebebi, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ymış. Sami Er, yoğun bir tempoyla çalışıyormuş.

- CHP, Hulusi Porgalı’yı Malatya Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak gösterecekmiş.

- Hulusi Porgalı, Malatya Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmak için, karar aşamasındaymış. Adaylığı bugün netlik kazanacakmış.

- Enis Aydoğan, Battalgazi Belediye Başkanı adayı olmak için; çalışmalar yapıyormuş…

-Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür’e göre Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yapılan temayülde, Selahattin Gürkan birinci, Öznur Çalık ikinci çıkmış…
 
LAF EBESİ

Eğer bir basın mensubu, meslektaşını saymazsa; Eğer bir basın mensubu, meslektaşına hakaret ederse; Eğer bir basın mensubu, meslekdaşının aleyhinde konuşursa; O basın mensubunun, herhangi bir kişiden saygı beklemesi mümkün değildir. Zaten basın mensuplarının içine düştüğü bu “ahval” ve “şerait”, bunun en bariz örneğidir.

Selam ve dua ile
Fiemanillah