Malatya’da Adalet Maratonu: Bir Yıkım, Üç Ayrı Mekan ve Bir Sürü Çile…

Malatya’da depremden sonra yıkılan adliye binası, avukatlar için adeta bir işkenceye dönüştü. Şimdi gelin, bu çileli hikayeyi birlikte irdeleyelim.

Avukatlar artık Malatya’nın bir ucundan diğer ucuna, adeta maraton koşar gibi, duruşmalara yetişmeye çalışıyor. Konteynerler, eski okul binaları ve ne ararsanız… Adaletin tecelli ettiği mekanlar sandığınız yerler değil bunlar. Gümrük Binası, Malatya TÜİK binası ve Teknokent… İşte avukatların yeni duruşma salonları bu üç uzak mekan.

Ve bu mekanlar öyle birbirine yakın değil, hani adliyeye girerken bir koridordan diğerine geçersiniz ya… Burada öyle değil! Şehir merkezinden kilometrelerce uzakta, birbirinden bağımsız noktalarda! Avukatlarımız zamanlarının çoğunu trafikte harcıyor, trafikte sıkışıp kalıyor, bir duruşmadan çıkıp diğerine yetişmeye çalışıyor.

İroniye bakın ki, güvenlikten bahsetmiyorum bile. Üst geçit yok, güvenli geçiş yolları yok. Toplu taşıma veya şahsi araçlarıyla adeta bir ralliye katılan avukatlar, adaletin peşinde koşarken bir yandan da can güvenliklerinden endişe ediyor.

İki gün önce bir avukat arkadaşımız, aceleyle bir duruşmaya yetişmeye çalışırken kaza yapmış. Trafikte geçen zaman, park yeri bulamamanın stresi ve sonunda maddi hasar… Avukatlarımız, adaletin peşinde koşarken bir yandan da kendi güvenliklerini riske atıyor.

Peki, bu duruma bir çözüm var mı? Yeni adliye binasının temeli atılmış, ama ne zaman biteceği meçhul. Avukatlarımız ise, kendi adaletlerini aramak zorunda kalmış durumda.

Malatya’da adalet arayışı, gerçek bir maraton. Ve bu maraton, ne yazık ki, sadece avukatlar için değil, adalet arayan herkes için zorlu bir parkur.

Görünen o ki Malatya’daki avukatlar, hem adalet peşinde koşuyor hem de adaletsizliklerle mücadele ediyor. İroni bu olsa gerek!

Sevgiyle Kalın