Bu kent tadını yitirdi, sebebi kim?

 

Nüfusa oranla trafik yoğunluğunda dördüncü sıradaymışız. Artık bütün sokaklar alabildiğine araçla dolu. Şehrin tüm caddeleri karşılıklı park eden arabalara teslim! Yeterli otoparkın olmadığını hepimiz biliyoruz ve bir çok yerde koca binaların altı otopark olarak ruhsat almış, almamış bilmiyorum ama sonuçta bu yerler faal ve izin verildiyse nasıl verildi, diye sormak lazım! Verilmediyse bir denetim var mı, yok mu; onu da ayrıca sormak lazım!

  Her neyse! Bu il Malatya ve bir zamanlar yeşilliğiyle, temiz havasıyla ve türlü yemişleri ile ünlü Malatya!

    Dört bir yanı beton yapılarla yağmalanmış ve bir kentten çok, plansız bir yığma kente benziyor. Sokaklar giderek daralmakla kalmamış, yayaların rahat yürümesine de engel. Ya görüntü kirliliği? Ben hiç bir kentte bu kadar başı boş levhanın iş yerlerinin cephelerini işgal ettiğini görmedim! Reklam adı altında yaz boz tahtasına dönmüş vitrin camları ve daha neler? Üstüne iş yerlerinin önünü kendi malıymış gibi parselleyip oraya eşya koyarak işgal etmek neyin nesi; onu anlamak başka bir mesele! Bunu kimse görmüyor mu? Yoksa belediyelerin böyle bir yetkileri mi yok, anlamış değilim!

  Malatya çevre ilçe ve köyleriyle yağmacı maden şirketlerinin at koşturma alanı olmuş!

Kimseye güçte yetmiyor; izin ve ruhsat alan başlıyor dağı, taşı kemirmeye ve doğamızın canına okuyor, bize de sadece iç çekip seyretmek kalıyor!

    Hepimiz biliriz ki Malatya’nın temiz içme suyu kaynakları Yeşilyurt sahasındadır ve Yeşilyurt ayrıca temiz havası ve oksijen dolaşımı ile Malatya’nın akciğeri sayılır!

Şimdi öyle mi? Dağ, taş yağmalanıp beton yapılara teslim edilmiş! O güzelim bahçeler ranta kurban edilmiş ve görüntü o kadar çirkin ki, insanın oturup ağlaması geliyor!

    Eskiden bu şehrin göbeğindeki ağaçlara kuşlar akın ederdi! Artık kuşların terk ettiği bir şehirdeyiz!

     Ne kadar acı..!