Gören Körler Diyarı Malatya!..

6 Şubat depreminden bu yana geçen zamanın hemen hemen yarısını deprem bölgesinde ve Malatya'da geçirdim. 

Asrın felaketinin boyutunu anlamak ve unutmamak için her an o ana dönmek gerekir. İnsanlar bazen bakan kör, bazen de gören kör olurlar. Görüp görmemezlikten gelen, bulup şükretmeyen, bunca olanlardan sonra hamdetmeyen ise asıl kördür, musibetin ve belaların da temel sebebidir!.

Dün bütün varımızı vererek, hatta dilim varmıyor söylemeye, kimimizde faize bulaşarak aldığımız evlerimiz bize mezar olurken, enkazın altından sağ çıkanların bugün azgınlaşması, hiç bir şey yapmayıp yapanları eleştirmesi, zaten bize musibet olarak yetiyor!.

Aylardır depremin yaralarının soğumasını, insanların kendilerine gelip şükretmesini, hallerine hamdetmesini beklerken, sürekli saldırmaları, yazılamayacak kadar büyük bir fecaattir.

Hiç bir şeyi beğenmeyenlere, bugüne kadar ne yaptınız diye sorsanız, günah ve dedikodudan başka verecek cevapları var mı acaba!?.

Biz niye bu musibete uğradık? Başımıza neden bu bela geldi? Niçin varlık içerisinde darlık çekiyoruz? Neden bir gece yattık sabaha çıkamadık? Nasıl otuz saniyede zengin fakir herkes eşit oldu? Ne yaptık ki Allah bizi yerin dibine batırdı? Bir anda nasıl hepimiz mülteci olduk? Neden bu şehri terkettik? Neden Ad ve Semud kavmi gibi evlerimiz başımıza yıkıldı diye kendimize sorduk mu!?..
Asla!!!..
Bu ülkede ne yaparsan yap dinden çıkmıyorsun, ne yapmazsanda yapma sorumlu sen değilsin başkasıdır!.

Deprem dağları yıkmış, kayaları parçalamış, adeta küçük kıyamet yaşanmış, hâlâ devam eden artçı depremlerin sayısı yüz binleri geçmiş, kendini bilmezler suyun bulanık aktığınından şikayetçi oluyorlar!.

Bütün kurumlar tek bir lira bırakmayıp herkesten tahsil ederken, altı ay akan su faturasını tahsil etmeyen, on binlerce arızayı gideren, on binlerce metre yeni hatlar döşemiş, üç yüz noktanın üzerinde şehrin her yerine içme suyu depoları koymuş, çadır ve konteyner kentler için yeni bir şehrin altyapısı kadar içme suyu ve kanalizasyon çekmiş olan MASKİ'YE kalkıp utanmadan laf söylüyorlar!. Malatya Büyükşehir Belediye Başkanına laf söylüyorlar!. Bulanık akan sudan benim hemşehrim şikayetçi oluyor!.
Bu şehirde Allah'tan korkan yok mu yahu!?.
Kendisinden azıcık utanan yok mu yahu!?.
Bunca olanlardan sonra şükür ki suyumuz akıyor diyen yok mu!?.

Akçadağ ve Doğanşehir ilçelerinin bütün altyapısı çöktü, yeniden yapıldı. 60 binin üzerinde bu şehirde su arızası giderildi. Şehir merkezinden bütün köylere kadar tek tek çadır ve konteyner kuran herkesin lavabosuna temiz suyu, tuvaletine kanalizasyonu bağladı bu MASKİ. On binlerce hattı körleyip, yine on binlerce aboneyi kapatıp depozitolarını iade etti.

Bina enkazlarının kaldırılamadığı bu sürede enkazın altında ve üstünde adeta yeni bir şehir suyu ve kanalizasyon hattı kuruldu, haberiniz var mı!?.
Bu enkazın içinde içtiğiniz suyun nasıl geldiğini, afedersin sıçtığınızın da nereye gittiğini hiç düşündünüz mü!?.
Oturmuşlar kıçlarının üstüne, ekmek elden su gölden, hayasız dilleriyle ahkam kesiyorlar!.
Adam kitaplar yazmış, yıllardır kanaat önderi diye ortalıkta gezmiş, artçı depremlerden sonra; "Sular bulanık akıyor Belediye parasını alıyor" diye paylaşım yapıyor utanmadan!.
Ulan arkazekalı, suyun bulanık mı akıyor!? Musluğunu kapatırsın kullanmazsın, faturasını da ödemezsin!.
Ne hale gelmişiz görüyor musunuz!?.

Oturup insanlara, Allah’a hamdolsun ki bunca olanlara rağmen, Malatya'nın suyu dünyanın en iyi iki suyundan biridir, Rabbimiz rahmetiyle bize muamele ediyor, suyumuz kesilmedi, bulanık da aksa yeter ki aksın diyeceği yerde, milleti Belediyeye, MASKİ'ye karşı kışkırtıyor!. Ne acıdır ki bu ahlaka sahip insanlarla aynı coğrafyayı paylaşıyoruz!.

Her şeyden önce 50 bin kişi hariç herkes bu şehirden kaçıp gitti. İmkanı ve gidecek yeri olmayan fakirler kaldı, bir de bu şehrin gerçek sahibi kimseler. Belediye, MASKİ, dışarıdan gelen resmi ve gönüllü görevliler kaldı. Bu şehir hayalet iken bugün öten bazı kargalar depremzedeyiz diyerek tatil yapıyorlardı!. Ortalık sakinleşince de dönüp kaldıkları yerden dedikoduya devam etmeye başladılar!.

Birilerini seçtirmek ya da birilerini aday yapmak için, birilerine illa da çamur atmak mı gerekir!?. 
Bu depremi yaşarken, Selahattin GÜRKAN gibi bir Belediye başkanımız, ve MASKİ'de Mehmet MERT gibi tecrübe abidesi, Malatya aşığı, her karış toprağında ayak izi olan bir yiğit Genel Müdürümüz olduğu için ne kadar şükretsek azdır!. Giden valimizden de razıyız Allah razı olsun, ama o da ancak altı ay dayanabildi!. 

Depremde ilk işi bu şehri terketmek olanların dönünce de ilk işi, Belediyeyi,  MASKİ'yi, çalışanları, bu şehri terketmeyenleri, gözyaşlarını şehrin enkazına akıtanları kötülemek ve seçim propagandası yapmak oluyor!. 
Bu mu Malatyalılık!?. Bu mu insanlık!?. Kendinizi hiç tarttınız mı!?.

Evet, kurt puslu havayı sever, ama sizler çakal sürüsüsünüz!.. Sanki bu şehri mevcut Belediye Başkanı bu hale getirmiş, aleyhinde her türlü yakıştırmayı yapıp sözde önümüzdeki seçimde aday olmasını engellemek istiyorsunuz!.. Bu süreçte bu hesapları yapan bu ahlak yoksunu insanları kapınızın önüne koymayın!.. Bunlar, dün bu millete kazık atıp, bugün o kazığın ikinci kez kaymağını yemek isteyenlerdir. Bunlara fırsat verirseniz enkazın altından çıkamazsınız!.. Bu şehir belini düzeltemez!..

Şehrin tarihine, hafızasına, değerlerine, şehrin insanına sahip çıkanlara sahip çıkmazsak, yarın sahipsiz kalır, çok daha kötü duruma düşebiliriz.

Küçük insanlar kişileri, orta insanlar olayları, büyük insanlar ise fikirleri konuşur. Gelin bizler Malatya’nın hafızasını ve tarihini koruyarak yeniden inşasını konuşalım. Umutvar olalım, yeise kapılmayalım ve şu atasözünü tekrar edelim; "İt ürür, kervan yürür"

Fi Emanillah…

Ebuzer AYDIN
“Ey Kalemim! Bir Gün Doğru Bildiklerini Yazmazsan, Kolumla Beraber Kırar Atarım Seni”