Şanssız Başkan Selahattin Gürkan!..

Siz isterseniz talihsiz, isterseniz nasibsiz Başkan da diyebilirsiniz!. Nasıl mı!?. Bakın kronolojik sırayla yazayım, sizlerde hatırlayacaksınız:
Halk arasında şans kelimesi daha çok kumar gibi durumlarda kullanıldığı için bu kelimeyi milletimiz pek sevmez. Ama aslında şans denilen şey, kişinin nasibidir. Bana dünyanın en şanssız insanı kimdir sorusu yöneltilse, Selahattin GÜRKAN cevabını verirdim.
Son beş yıla bakın, Selahattin GÜRKAN'IN ne kadar şanssız olduğunu göreceksiniz;
Tam beş yıl önce bu günlerde Büyükşehire aday olmak için çalışmalara başlandı. Eğer şansı olsaydı aday olmazdı. O kadar nasipsizmiş ki, Ak Partinin en çok kan kaybettiği bir zamanda Malatya Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu. Yine o kadar şanssız ki, rekor bir oy ile Malatya'da Başkan seçildi.
Birileri diyebilir ki; Sayın GÜRKAN'IN çok oy alması nasıl bir şanssızlıktır!?.
El-cevap, bu kadar yoğun oy demek, beklentinin çok yüksek olması demektir. Normal zamanda beklenti düşük iken, bu tür durumlarda beklenti daha yüksek olur. Halk içinde başarı beklentiyle alakalıdır. Beklentiyi yükseltirseniz başarı düşük olur. Beklentiyi düşürürseniz başarı yüksek olur.
Belediyede bir kişinin işi olmasın, ertesi gün çarşı pazar dolaşır, Başkan çalışmıyor diye reklam yapar. Muhalif herkes de aleyhinde kullanır bunu.
Selahattin GÜRKAN çok şanssız biridir; Çünkü Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda küresel bir kriz vardı. Türkiye Ak Parti iktidarında ilk defa bu kadar fazla etkileniyordu. Tüm krizler teğet geçmişti ama bu sefer kriz her tarafı sarmıştı. Devlet bütün yatırımlarını askıya almıştı. Büyük projeler durmuştu. Yollar, tüneller, inşaatlar, aklınıza ne gelirse hiç bir şey yapılamaz haldeydi. Seçim kazanılmalıydı ama icraat olamazdı!.
Selahattin GÜRKAN çok şanssız biridir; Çünkü yakın tarihte ilk defa bir deprem Malatya'yı sarsmıştı. Seçimden yaklaşık on ay sonra 24 Ocak 2020 tarihinde merkez üssü Sivrice olan Elazığ depremi olmuş, başta Doğanyol, Pütürge ve Kale ilçelerimiz etkilenmişlerdi.
Selahattin GÜRKAN çok şanssız biridir; Çünkü küresel şeytanların Plandemi projesi, Koronavirüs ortaya çıkmıştı. Tüm dünyayı içeriye tıkamış, tarihte ilk defa müslümanlar ölülerini poşetlerde, kireçli çukurlara gömüyorlardı. Plan öylesine tıkır tıkır işliyordu ki, kimsenin gıkı bile çıkmıyordu. Herkes akşam haberlerde verilecek ölü sayısını bekliyordu. Hatta bu yalana karşı çıkanlar Sağlık Bakanına Ölü Sayma Bakanı diyorlardı. Sosyal mesafe diye bir terim üretmişlerdi. Maske diye bir ağız torbası çıkarmışlardı. Kısacası, köyün köpeklerini salmışlardı, taşları yere bağlamışlardı. Hepimiz sevdiklerimizi, canlarımızı kaybediyorduk!.
Selahattin GÜRKAN çok şanssız biridir; Çünkü plandemi oyunundan sonra hayat normale döndü, hizmetler artmaya başladı, Türkiye krizi lehine çevirip üretimde küçük bir Çin oldu derken 6 Şubat depremiyle 11 ilimiz yıkıldı. Bölgede 15 milyon insan direk, 25 milyon ise dolaylı olarak etkilendi. On binlerce canımız enkazın altında kaldı. Küçük kıyameti yaşadık!. Mezarlıklarımız doldu taştı. İnsanımız şaştı. Canını kurtaran soluğu başka illerde aldı. Malatya şehir merkezi nüfusu 50 binin altına düştü. Hala resmi rakamlarla 260 bin civarı şehre dönmemiş veya dönememiş vatandaşımız var.
Büyükşehire Belediye Başkanı olduğu bir dönemde bunların hepsi oluyorsa, Başkan nasıl şanslı olur ki!?.
Bütün bunlara rağmen, kriz ve sıkıntılara rağmen, depreme rağmen, boğazına kadar boğulmuş haline rağmen, Selahattin GÜRKAN bu şehri ihmal etmedi.
O da bir depremzede. Ancak öf demeden, geri çekilmeden bu şehir için gece gündüz çalışıyor. Valisi, Emniyet Müdürü, amiri, memuru, öğretmeni, hemşiresi,  doktoru, kısacası herkes değişti, herkes gitti. Ama Selahattin GÜRKAN çalışmaya devam ediyor!.
Ankara’nın laf anlamaz, iş bilmez memurları arasında bu şehrin hakkını savundu, şehrin hafızasının korunmasını sağladı. Yeri geldi, Bakanların da olduğu meclislerde bu şehir için hüngür hüngür ağladı.
Yıkılan bu şehrin enkazında bu Başkanın göz yaşları var!.
Ama siyaset o kadar kötü ki, insanımız o kadar seviyeyi düşürmüş ki, kimse bir şey yapmadığı gibi, yapanları karalıyor, dedikodu yapıyor, bu şehrin enkazının kalkmasını ve yeniden inşasını Selahattin GÜRKAN'IN gitmesine bağlıyor!.
Bu arada herkes gitti, bir Selahattin GÜRKAN gitmedi!.
Şimdi diyelim ki Sayın GÜRKAN gitti. O zaman ne olacağını biliyor musunuz!?.
Kimler gelecek biliyor musunuz!?.
Bu şehrin başına neler gelecek biliyor musunuz!?.
Rantın yeni kurtları neyi nasıl paylaşacak biliyor musunuz!?.
Bu şehri kimlere peşkeş çekeceklerini biliyor musunuz!?.
Yeni ekip kurmak için, kimleri yerinden edeceklerini, işbaşı yapmak için ne kadar zamanın geçeceğini biliyor musunuz!?.
Bu arada Sayın Başkana da bir çift lafım olacak elbet!.
Başkan bey daha dikkatli olması, sözlerini iyi seçmesi, ben bilirimi bırakması, sürekli istişareler yapması, kimseyi ve hiç bir görüşü gözardı etmemesi gerekir. Mesajları okumuyorum, teknolojiyi kullanmıyorum, ona dönmeyi unutmuşum, her şey yolunda, bu şehirde sorun kalmadı, her şeyi hallettik dememesi lazım!. Hele hele bu şehir kabristana dönmüşken şehrin sorunlarının kalmadığını söyleyemez!.
Bu şehir baştan sona kadar sorun!. Bu şehrin işleri bitmez!. Bu enkaz kısa sürede kalkmaz!. Kalkınca da yerine yenisi yapılamaz!. Bu şehir 5 yılda kendisine gelemez, on yılda eski haline dönemez!. Kimse rüya görmesin!..
Emin olunuz ki;
Hükümet de, Selahattin Başkan da gece gündüz harıl harıl çalışıyor. Allah'ın yardımıyla bu işin üstesinden geleceklerdir. Yaşadığımız o kıyametin enkazının ne kadar büyük olduğunu biliyorsunuz!..
Fi Emanillah.
Ebuzer AYDIN
"Ey kalemim! Bir Gün Doğru Bildiklerini Yazmazsan Kolumla Beraber Kırar Atarım Seni"