Vatandaş, kedi misali "kuyruk" kovalıyor!..

-Malatya’nın, “yeniden imar”ıyla ilgili çalışmalar nasıl aksıyor?

-“Hak sahiplikleriyle“ ilgili itirazlar çileye mi döndü?

-Vatandaş cevap bulamadığı şu soruların peşine düştü: “Benim başvurum neden reddedilmiş? Beni bundan dolayı reddetmişsiniz. Bu ne demektir?”

-İşi halledilemeyen vatandaşa neden “Sen işini mahkemede çöz” denildi?

-Vatandaşa bu muameleyi mi reva gördüler?

-Yatsıda sönen mum, kimin?..

-Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu geçmişle mi hesaplaşıyor?

-Osman Güder’i anlamakta neden güçlük çekiyorum!..

-Güder’in yaptığı işler baltalanıyor mu?

-Ebuzer Aydın’ın “Şanssız Başkan Selahattin Gürkan” başlıklı yazısı ile ilgili birkaç kelam ettim!

-Malatya’da, ne kadar “aksaklık” ve “aksilik” varsa Gürkan’dan mı bilindi?

-İnönü Üniversitesi’ndeki Okul Öncesi Eğitim Merkezi’nin açılışı ile ilgili bilinmese gereken gerçek ne?

-O işin aslı nasıl?

-İhtiyaç hasıl olduğu için işin aslını, astarını bir de benden dinleyin istedim. 
 
-Fiskos Masasında ne var?

-Haftanın karikatüründe ne var?

-Laf Ebesini okumadan geçmeyin!

**

“Kahramanmaraş merkezli deprem”lerle büyük yıkım yaşayan Malatya’nın, “yeniden imar”ıyla ilgili çalışmalar, bazı “aksaklık”lara rağmen devam ediyor. 

Yaşanan aksaklıklardan bir tanesiyle ilgili gelen “şikayet”lerden bahsetmek istiyorum: 

Malum olduğu üzere, “hak sahipleri”yle ilgili itirazlar AFAD’a yapılıyor. Reddedilen onlarca dosyanın varlığını görüyor, duyuyor ve biliyoruz. Reddetme gerekçelerinin “sade vatandaşın anlayabileceği bir kelimeler”le yapılmıyor olması, mağduriyetleri de beraberinde getiriyor.

Dosyasının neden reddedildiğini bilemeyen vatandaş da, bunu öğrenmek için AFAD’ın yolunu tutuyor. Malatya’nın merkezine uzak bir köyünden, binbir zorlukla gelen vatandaş, ilk olarak AFAD’daki kuyruğa giriyor. 

Yaklaşık bir saat bekleyen vatandaş, “Benim başvurum neden reddedilmiş? Beni bundan dolayı reddetmişsiniz. Bu ne demektir?” diyor karşısındaki görevliye. 

Görevli de reddetme sebebini, biliyorsa söylüyor. Bilmiyorsa da, başka bir görevliye gönderiyor. Vatandaş haliyle orada da kuyruğa giriyor. Kendisine sıra gelince de, ya ilçe belediyesine, ya büyükşehir belediyesine, ya da Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne yönlendiriliyor. 

Büyük zorluklarla AFAD’a gelen ve iki tane büyük kuyruğu bekleyen vatandaş , bu kez de kendisine belirtilen kurumların yolunu tutuyor. Oradaki işini halledip tekrar AFAD’a gelip, tekrar kuyruğa giren vatandaşın işi hallediliyorsa ne alâ… İşi halledilemeyen vatandaşa “Sen işini mahkemede çöz” diyerek yol gösteriliyor.

Kıymetli okuyucularım, yukarıda yapılan işleri yazmak bile insanı yorarken, bu işler için Malatya’nın en ücra köyünden kalkıp gelen, bu işleri kovalayan ve işini çözemeden evinin yolunu tutan vatandaşın halini siz bir düşünün… 

Sonuç olarak; Büyük sıkıntıları olan bu insanların, hayatını kolaylaştırmak adına, durumun rehabilite edilmesi için, yetkilileri göreve çağırıyorum.  

Düşünsenize, Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan AFAD’daki işini halletmek isteyen vatandaş, Zafer Mahallesi’nde bulunan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne gönderilmiş olsa, o kadar yolu nasıl kattedecek?

Otobüsü bulsan, trambüsü bulamıyorsun. Minibüsü bulsan, taksiyi bulamıyorsun. Zaten taksi de ateş pahası!

Vatandaşa reva görülen bu muamele, kuyruğunu yakalamaya çalışan kedinin dönüp durması gibi her gün tekrarlanıyor.  Evini, işini hatta yakınlarını kaybetmiş insanları, bu kadar çok zorlamaya kimsenin hakkı yok. 

Yetkililere tekraren sesleniyorum. Lütfen, biraz empati kurun ve bu insanları anlamaya çalışıp, işlerini kolaylaştırın.

Yazık, günah ve dahi ayıptır…

YATSIDA SÖNEN MUM, KİMİN?..

Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu’nun geçmişle hesaplaşma yaşadığı kanaati oluştu bende. 

Arapça “Men dakka, dukka” Yani; “Çalma kapıyı, çalarlar kapını…” şeklinde bir tabir vardır. ‏Sadıkoğlu’nun da bu sözü; “Çaldın kapımı, ben de çalarım kapını…” tarzında yorumladığını düşünüyorum. 

Yukarıdaki kelimeleri neden yazdığımın izahına gelecek olursak; Hatırlanacağı üzere MTSO’nun son seçimi, bir hayli ateşli tartışmalar eşliğinde geçmişti. 

Seçimde Bülent Tüfekci ile Selahattin Gürkan’ın, Akif Baştürk’ü destekledikleri yönünde iddialar ortaya atılmış, seçim sonuçlanınca da, Oğuzhan Ata Sadıkoğlu’nu destekleyenler “Vur vur inlesin, Selahattin dinlesin” tarzında tezahüratlar atmıştı. Sadıkoğlu da seçimi kazanmasının akabinde, mezkur muhteviyatlı bir konuşma yapmayı ihmal etmemişti. 

Bahsettiğim sözler, klinik bir vakanın ayak sesleri gibiydi. 

Seçim sonrası, Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, valilikten kopuk bir şekilde görevini ifa etmeye başladı. Büyükşehir Belediyesi’nden de bir hayli kopmuştu Sadıkoğlu yönetimi. En sonunda 1. Organize Sanayi Bölgesi, Müteşebbis Heyeti’ne adam da yerleştiremediler. 

Sonuç olarak, pasif kalmış durumdalar. 

Oğuzhan Ata Sadıkoğlu’nun yılların intikamını nasıl aldığına gelecek olursak; Yerel seçimin yaklaştığı bu günlerde, sıklıkla, Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’ı eleştirdiği konuşmalara şahit oluyoruz. 

“Şubat depremlerinden bugüne kadar, Büyükşehir’in tek bir çivi dahi çakmadığını söylemişti…” Sadıkoğlu.

Hatta, geçtiğimiz günlerdeki Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın düzenlediği toplantı da, Sadıkoğlu’nun eleştirilerini gördük. Malatya Büyükşehir Belediyesi’ni suçlar ifadeler kullanmıştı. Akabinde de bunu sosyal medya hesabından yayınladı Sadıkoğlu. “Yalancının mumu yatsıya kadar…” şeklindeki ifadesi ise, önümüzdeki günlerde daha büyük tartışmaların habercisi gibiydi. 

Bakalım, yatsıda mumu sönen kimmiş?

OSMAN GÜDER’İ ANLAMAKTA GÜÇLÜK ÇEKİYORUM!..

Yazılarımı takip edenler ve yakın çevrem bilir ki; Battalgazi Belediye Başkanı Osman Güder’in, şehre çok büyük katkısı olduğunu söylerim. Bu sözlerimi desteklemek için bir misal verecek olursak; Kırkgöz Projesi’ni gösterebiliriz. 

Söz konusu projeyle Malatyalılar, tabiri yerindeyse denizle buluşmuştu… 

Yaşanan afetten sonra, Yeşilyurt’a pikniğe gidenlerin büyük bir kısmı, Battalgazi’ye gider durumda. Ziyaretçilerin artmasına rağmen, Osman Güder ve ekibinin yaptığı yatırımlar sayesinde, yoğunluk hissedilmiyor bile. 

Buna “Derme deresi” ve “Meydan çalışması”nı da eklerseniz, yapılan “hizmetin çapı”nı anlarsınız…

Osman Güder’i anlamakta güçlük çekmemin sebebine gelecek olursak; Battalgazi’ye büyük ve güzel eserleri kazandıran “Osman Güder, adeta Karayolları tarafından baltalanıyor…”. 

Eski Malatya’ya giden yol, halen bitirilmiş değil. Halen millet sıkıntı çekiyor ve binbir zahmetle gideceği yere ulaşıyor…

Vatandaş, bu çektiği sıkıntının “müsebbib”i olarak Osman Güder’i görüyor. Halbuki; bu yol, Karayolları Bölge Müdürlüğü’nün sorumluluğunda olan bir yer ve ihaleyi alan müteahhitin de suistimali söz konusu… 

Osman Güder’in yerinde olsam, Kemal Sunal’ın filmindeki gibi “benzin bidonu”nu kapıp, millete sesimi duyurmaya çalışır, “Bunlar, benim güzel işlerimi baltalıyorlar” diye feryat ederdim.  

MAĞDUR, MAHZUN VE ŞANSSIZ BAŞKAN, SELAHATTİN GÜRKAN!..

İnternet sitemizde, önceki gün Ebuzer Aydın’ın“Şanssız Başkan Selahattin Gürkan” başlıklı bir yazısı yayınlandı.

Ebuzer Aydın’ın sözkonusu yazısını okuyunca, bir kaç kelam etmek istedim. 

Gerçekten de Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’ı, “bahtsız” ve “şansız” bir insan olarak görüyorum. 

Hatırlarsanız, Selahattin Gürkan’ın başkan olduğu günlerde, global çapta bir “ekonomik kriz” vardı. “Kamuda tasarruf” adı altında, Büyükşehirlere ve diğer belediyelere para aktarımında kısıntıya gidildi. Bu uygulamadaki ana felsefe “Az bedelle, maksimum hizmet”di… 

Yine hatırlayacağınız üzere, bir de Elazığ Sivrice merkezli bir deprem yaşanmıştı. Bu deprem Doğanyol ve Pütürge ilçelerimize ciddi zararlar vermişti. 

Depremin yaralarının sarılmasının hemen sonrasında ise, tüm dünyayı kasıp kavuran “COVID-19 salgını” ortaya çıktı. Bütün dünyada, insanlar sokağa çıkamaz oldu. Evlerine kapanan insanların belediyelerden beklentileri de, had safhaya ulaşmıştı. 

Salgın belasını atlattığımızı düşündüğümüz ve toparlanma sürecine girdiğimiz sırada ise, “Kahramanmaraş merkezli deprem”lerle “büyük bir yıkım yaşadık”. Depremlerden etkilenin 11 ilin içinde, en büyük hasarı alan “üçüncü il” ise Malatya’ydı. 

Devletin bütün kurumları seferber oldu. Kabine’deki bakanlar, o illerde koordinasyonu sağlamaya çalıştı. Lakin özellikle Malatya’da, ne kadar “aksaklık” ve “aksilik” varsa, hep Büyükşehir Belediyesi’nden bilindi. Halen de benzer eleştirilerin odağında, Büyükşehir Belediyesi ve Selahattin Gürkan var.

Selahattin Gürkan’ın en büyük talihsizliğinden biri de, vatandaşın şehrin muhtelif yerlerinde yapılan hizmetleri, görebilme imkanlarının olmamasıdır. Çünkü vatandaş gezmiyor ve sadece şehir merkezine yapılan hizmetleri görebiliyor. Şehir merkezi de, maalesef kalmadı…

Ne diyelim; İnşallah bahtsız bahtı, bahtiyar olur…

O İŞİN ASLI ÖYLE DEĞİL!..

“Başarının babası çok, mağlubiyet ise yetimdir” derler. O başarıyı sahiplenen de çok olur. Geçtiğimiz günlerde, İnönü Üniversitesi’ndeki Okul Öncesi Eğitim Merkezi’nin açılışı yapıldı. 

Açılışta, merkezin yapılmasıyla ilgili farklı “hikaye”ler anlatılıyor.

Merkezi proje aşamasından bitirilişine kadarki sürece birebir tanıklık eden biri olarak, söz konusu hikayeleri, yüzümdeki tebessümle dinliyorum.

 İhtiyaç hasıl olduğu için işin aslını, astarını bir de benden dinleyin istedim. 

Yaklaşık 3 yıl önce, İnönü Üniversitesi’nden bir heyet İstanbul’a gelmişti. Söz konusu heyette Prof. Dr. Fikret Karaman, Prof. Dr. İbrahim Türkmen ve Prof. Dr. Hakan Erkuş, bulunuyordu. Üniversiteye büyük bir cami yapılacak ve İstanbul’daki Malatyalı hayırseverlerin desteği istenecekti. 

İstanbul’da bulunmam ve çevremin genişliği sebebiyle benimle de görüşmek istemişlerdi. Merhum, Mustafa Fuat Kaplan’ın yanına, gelen heyet ile birlikte gittik. Merhum Mustafa abi, cami yapımına kıymetli bir destekte de bulunmuştu. Kendisinin, karaciğeriyle ilgili bir rahatsızlığı vardı. O görüşmede, Mustafa abiye, Prof. Dr. Sezai Yılmaz ve ekibinin karaciğerle ilgili başarılı işlerini anlatmış ve Malatya’ya davet etmiştik...

 Kendisi, Malatya’ya gitmiş ve orada gösterilen ilgili ve alakadan memnun kalmıştı. Beni arayarak “Murat bey, muayene ve tedavi oldum. Ödeme yapmak istediğimde, benden herhangi bir ücret almadılar. Ben, buraya bir katkı sunmak istiyorum.” demişti. 

Ben de yapılacak camiye tekraren bir yardımda bulunmasını salık verdim. Mustafa abi, “Üniversiteye farklı bir şekilde yardımcı olmak istiyorum. Camiye yine yardımcı olurum…” diyerek karşılık verince, ben de Rektör Ahmet Kızılay’ı ve Hakan Erkuş’u aradım. İkisi de “Camiye yardım etsin” dediler. Kendisinin farklı bir katkıda ısrar ettiğini söylediğim Hakan Erkuş “O zaman, okul öncesi eğitimle ilgili bir merkeze ihtiyacımız var” dedi. 

Sonuçta Mustafa Fuat Kaplan, okul öncesi eğitimle ilgili merkezi yaptırmayı kabul etti. 

Bu vesileyle, kıymetli büyüğüm Mustafa Fuat Kaplan’a bir kez daha rahmet diliyorum. 

Not: İleride bu konuyla ilgili detaylı bir yazı yazacağım…

FİSKOS MASASI:

- Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, Devlet Bahçeli’yle görüşmüş.

- Ak Parti tarafından yapılan saha çalışmalarında, Yeşilyurt için Numan Özcan ismi ön plana çıkıyormuş.

- Ak Parti’nin belediye başkanlarında büyük bir değişim yaşanacak. Hatta bütün başkanlar değiştirilecekmiş.

-Ak Parti İl Başkanı Namık Gören, önümüzdeki günlerde, Genel Merkezde önemli temaslarda bulunacakmış. Başkan Gören'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de görüşmesi olacakmış. Cumhurbaşkanı, Namık Gören'e, yerel seçimlerdeki adaylarla ilgili fikrini soracakmış. 

- Bütün Belediye Başkanlarının değişeceğiyle ilgili iddialar üzerine, Doğanyol ve Pütürge gibi üst düzey hizmet yapan belediye başkanlarının yerlerinde bile, aday bolluğu yaşanıyormuş.

- Kale Belediye Başkanı Murat Koca, ismi "Kale" olan ilçede "Kale" olmamasına çok içerlemiş ve gider ayak Kale'ye bir "Kale" inşaa etmiş.

- İl dışından gelen misafirler, şehrin gece karanlık halinden; Hem ürküyor hem üzülüyorlarmış.

- Yeni merkez müftüsü, azimli ve gayretliymiş.

- Malatya Turgut Özal Üniversitesi, bilimsel göstergelerde hayli hızlı yükseliyormuş. (Darısı, İnönü Üniversitesi’nin başına)

- İnönü Üniversitesi’nde yeni rektörlük dönemi için, sürpriz isimler aday olacakmış. 

- Disipliniyle ön plana çıkan yeni Valimizden, yüksek kira sorununa da acil el atması bekleniyormuş.

- Malatya’da açık-saçıklığın, deprem öncesine göre bariz bir şekilde artış göstermesinin sebebi sorgulanıyormuş. 

- Deprem sonrası il dışına gidenler, dönenler, yıkılan/yıkılacak bina sayısı vb verilerin, güncellenmesine ihtiyaç duyuluyormuş. 

- MTA’nın güncellenmiş fay haritasından sonra, Malatya’daki diri faylar ve Malatya Fayı hakkında halkı bilgilendirmeye yönelik bir toplantı yapılmasına ihtiyaç varmış. 

- Konteynerlerdeki iş yerlerini tarif eden ve rahatlıkla bulunmasını sağlayacak uygulama / harita ve bilgilendirmeye ihtiyaç varmış. Esnaf ve işyerlerini bulamayan vatandaşlar için ESO ve TSO’yu göreve davet ediliyormuş. 

LAF EBESİ:

Her krizde bir fırsatın, her gecede bir sabahın ve her kışta bir baharın “ümid”i vardır. 

Mamafih; Malatya’da, 6 Şubat depremlerindeki karanlık gece, soğuk kış ve ortaya çıkarttığı meş’um kriz; Şehri yeniden, daha güzel ve modern bir şekilde inşaa etmek için, kaçınılmaz imkanlar doğurduğu halde, eğer karşılık bulamıyorsa; Orada basiretsiz siyasetçi, tembel bürokrat ve hakkını aramaktan aciz bir toplum var demektir!

Selam ve dua ile
Fiemanillah