Gofretle Sevilip Sosyal Medya İle Büyütülen Kayıp Nesil
26 Ağustos 2025, Salı 12:22
Biz ne ara çocuklarımızı sevmeyi unuttuk?
Durun, hemen itiraz etmeyin. Elbette seviyoruz. Onlar için canımızı veririz. En iyi okullara göndermek için gecemizi gündüzümüze katar, en pahalı ayakkabıyı almak için kredi kartını zorlarız. Ama bir şeyi karıştırdık galiba. Hem de çok fena karıştırdık. Cemil Meriç, "Kavramların namusunu korumak, aydının görevidir," der. Öyleyse soralım: Bugün "sevgi" dediğimiz şeyin namusu nerede?
Sevgi, çocuğun eline bir tablet tutuşturup saatlerce kendi sanal kayıp dünyasında oynamasına izin vermek midir? Sevgi, ağlamasın diye ağzına renkli, şekerli, zehirli bir gofreti tıkıştırmak mıdır? Sevgi, onunla iki çift laf etmek yerine, fotoğrafını çekip sosyal medyada "canım oğlum/kızım" diye yüzlerce sahte kalbe sunmak mıdır? İsmini hatırlamadığım bir yazarın dediği gibi, “Çocuğa en çok zarar veren, onu en çok sevenlerdir.”
Eğer buysa, biz sevmeyi değil, kendimizi rahatlatmayı, vicdanımızı susturmayı öğrenmişiz demektir.
Kabul edelim. Yorgunuz. Hayat pahalı, zaman az, rekabet acımasız. Eve geldiğimizde bir lokma huzur arıyoruz. Ve teknoloji, bize bu huzuru vaat eden en parlak, en ucuz ve en tehlikeli "emzik" oldu. Çocuğun eline o "dijital emziği" veriyoruz. Evde bir sessizlik. Ne muazzam bir icat! Ama o sessizlik, bir çocuğun hayal gücünün, merak duygusunun ve sizinle kuracağı en derin bağların cenaze marşıdır, farkında mısınız? O ekranda parmaklarıyla kaydırdığı şey, sadece renkli kutucuklar değil; kendi geleceğidir. Kendi iradesidir.
Çocuğum "çağın gerisinde kalmasın" diye eline en son model tableti alıp, sonra da " hiç kitap okumuyor" diye şikâyet eden bizler... Tam bir trajikomedi değil mi? Gözü bozulmasın diye binlerce liralık telefon alıyoruz ama o gözlerin içine bir kez bile sevgiyle bakmıyoruz. Dil öğrensin diye "eğitici" uygulama indiriyoruz ama onunla kendi ana dilimizde iki kelime sohbet etmiyoruz. Bu ne yaman çelişki?
Bir de şu gıda meselesi var. Endüstriyel gıda, modern annenin-babanın en büyük suç ortağıdır. Üzerinde "vitaminli", "kalsiyumlu" yazan, renkli ambalajlara sarılmış o ürünler, aslında birer GDO'lu yalandan ibaret. Çocuğa sebze yedirmek zordur, emek ister. Ama paketi yırtıp eline bir bisküvi tutuşturmak? Saniyeler sürer. İşte o an, kolayı seçtiğimiz andır. Sağlığı değil, anlık suskunluğu satın aldığımız andır. Kendi ellerimizle, en sevdiklerimizin damarlarına geleceğin hastalıklarını zerk ediyoruz. Sonra da doktor doktor gezip "Bu çocuğun neden hiç iştahı yok?" diye soruyoruz. Zehirle beslenen bir bedenin, şifalı olanı istememesine şaşılır mı?
Peki, ne yapacağız? Bu girdaptan çıkış yok mu?
Var. Çözüm, daha fazla para harcamakta, daha "eğitici" oyuncaklar almakta değil. Çözüm, bir devrim başlatmakta. Kendi evimizde, kendi soframızda bir isyan başlatmalı ve asıl değişimin aile içinde olacağının bilincinde olmalıyız.
Bu isyanın ilk kuralı şu: Ekranı kapat, hayatı aç. O tableti, o telefonu bir kenara fırlatın. Birlikte sıkılın. Evet, yanlış duymadınız: Sıkılın! Çünkü yaratıcılık, sıkıntının rahminde doğar. Bırakın canı sıkılsın, kendine oyunlar icat etsin. Sizinle konuşmak zorunda kalsın. Dünyayı, piksellerden değil, pencereden görmeyi öğrensin.
İkinci kural: Paketi at, tencereyi çıkar. Çocuğunuza verebileceğiniz en büyük hediye, ona işlenmiş gıdalarla dolu tabaklar değil, en değerlinizi, göz bebeğinizi kantin sıralarından uzaklaştıran sevgi dolu dakikalarla hazırlamış olduğunuz beslenme kutularıyla okula göndermenizdir. Birlikte yemek yapın, sofraya beraber oturun beraber yemek yiyin. Bu, sadece karnını değil, ruhunu da doyurur.
Bizler, vitrinler için çocuklar yetiştiriyoruz. Instagram'da mutlu görünsün, okulda birinci olsun, komşunun çocuğundan daha iyi İngilizce konuşsun... Peki ya o vitrinin arkası? O çocuğun kalbi, ruhu, vicdanı ne alemde?
Gelin, vitrin için yaşamaktan vazgeçelim. "Beğeni" almak için değil, hayır duası almak için evlat yetiştirelim. Onları gofretlerle, paketli yiyeceklerle değil, gerçek ilgi ve şefkatle sevelim. Çünkü tarih, ekranlarda parmak kaydıranları değil, toprağa tohum ekenleri, kalplere sevgi ekenleri yazacaktır.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.