Malatya’da ‘Olur’ Faciası: Deprem Güçlendirmeleri Niye Yapılmadı?

Malatya’da bir vakitler, tarih boyunca depremlerle sınanmış topraklarda, halkın umudu, devletin “olur”larına kalmış.

Kaderin cilvesine bakın ki, tarihin derinliklerinden gelen bu kent, 2020’nin Elazığ depremiyle bir kez daha sarsıldı. Ortada bir yıkım, her yerde bir enkaz… Ve tabii ki, yapılan güçlendirme sözleri, yapılacak çalışmalar. Binalar ayakta duracak, insanlar evlerinde güvende olacak.

Lakin zaman akıp giderken, sabırlar tükenirken, “olur” denilenlerin arkasında bir iz, bir sızı bırakılıyor. Güçlendirme çalışmaları için bir yıl daha, sonra bir yıl daha, erteleme üzerine erteleme…

Ve işte, Malatya Valiliği’nin bu erteleme kararları, bir başka deprem olan 6 Şubat’ın arifesinde, bu kez “olur”un anlamını sorgulatıyor. İnsanlar soruyor; “Bu binalar neden hâlâ ayakta?” Uzmanlar, “Bu kararlar nereden çıktı?” diye dudak büküyor.

Birisi var, Levent Mazılıgüney… Şehrin, binaların, hayatların güçlendirilmesi gerektiğini söyleyen bir ses. “Bu kararlar yüzünden felaket kaçınılmazdı,” diyor. Ve gerçekten de kaçınılmazmış… Depremler beklemiyor, binalar bekliyor, valilikler “olur” veriyor. İnsanlar ise, hayatta kalmanın yolunu arıyor.

Şimdi, bu “olur” kararlarının ardındaki mevzuatın, yönetmeliklerin, yönergelerin peşine düşmek lazım. Eğer gerçekten bir ihmalkârlık, bir yetersizlik varsa, bunun hesabını kim verecek?

Bu hesaplaşma, bir şehrin, bir toplumun kendiyle yüzleşmesidir aynı zamanda. Ve belki de Malatya’nın, tarihinin en acı, en sarsıcı yüzleşmesidir bu. Bu yüzleşmede ortaya çıkacak sonuçlar, sadece bir şehir için değil, tüm ülke için bir ders olacak. Umarım, bu dersler gelecekteki “olur”ları “olmaz” yapar. Umarım, güçlendirmeler lafta kalmaz, hayatlar yıkıma terk edilmez. Umarım…