dore okulları
Malatya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.46
  • EURO
    34.74
  • ALTIN
    2439.1
  • BIST
    9908.63
  • BTC
    63578.26$

Sadece 2 vali ve 7 belediye başkanını mı suçluyorsunuz?

13 Mart 2023, Pazartesi 14:48
Sadece 2 vali ve 7 belediye başkanını mı suçluyorsunuz?

 

Herkes bir şeyler yazıyor- çiziyor, lakin doğrusunu Allah bilir. 

Ortada çok “spekülasyon” olduğu kanaatindeyim… 

Bostanbaşı’ndaki “dev enkaz”ın failleri, başka başka “isimler” olduğu halde, konuyu sadece “sansasyonel” bir ortam oluşturmak için “mavallayanlar” var. 

Henüz “filyasyon” neticesinde, “realiteye” uygun bir “teşhis”, ortaya konulamadı. 

Durum böyle olunca da, her zamanki gibi iş yine bize düştü…

4483 sayılı kanunun amacı, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin, görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı; “yargılanabilmeleri” için, izin vermeye yetkili mercileri “belirtmek” ve izlenecek “usulü” düzenlemektir. 

Yani bir memur için herhangi bir soruşturma açmak istenilirse, öncelikli olarak onun “amiri” konumundaki “makamdan” izin almak gerekir. Bir memur veya kamu görevlisi hakkında soruşturma açılması için; beldelerde “kaymakamlar, ilçelerde “valiler” ve ilde ise “İç İşleri Bakanlığı”ndan  “izin” alınması gerekir. 

Bostanbaşı bölgesinin imara açılmasıyla ilgili, geçtiğimiz günlerde Malatya Barosu avukatlarından bazıları, bir suç duyurusunda bulunmuştu. 2 vali ve 7 belediye başkanıyla birlikte, imarla ilgili kişiler hakkında çeşitli iddiaları vardı. Malatya Time olarak, o gün bunu haber yaptığımız gibi, ertesi gün de suç duyurusunda başka-başka isimlerin de bulunması gerektiğini belirtmiştik. 

Şimdi elime geçen bazı bilgileri, burada paylaşmak isterim: Malatyamızın eski valisi Ulvi Saran’ın döneminde, Bostanbaşı ve Yakınca bölgelerinin imara açılan alanlarında, “sıkıntılar” olduğuyla ilgili bazı “şikayetler” valiliğe gidiyor. Bunun üzerine mahalli idarelerle ilgili “rutin” denetimler yapılıyor ve akabinde 30-35 tane eksiklik veya aksaklık tespit ediliyor. 

Dolayısıyla 4483 sayılı kanuna göre, bunlar hakkında soruşturma izni verilmesi için, kaymakam ile istişare ediliyor. Ulvi Saran’dan sonra gelen vali Vasip Şahin’e de geliyor bu tarz şikayetler. O da dönemin kaymakamıyla istişare ederek, olayın üzerine gidiyor. Ancak akabinde iki tane Ak Partili milletvekili, Vasip Şahin’e baskı yapıyor. Ama başarılı olamıyorlar. Soruşturma neticesinde iş mahkemeye “intikal” ediyor. Birden bire ne oluyorsa, davanın “akıbeti” hakkında, kimse haber alamıyor. 

Bu arada şunu da belirtmek isterim ki; o dönemde Malatya “Büyükşehir statüsünü” henüz almamıştı. Büyükşehir olmadığı için, şu anda mahalle olan yerler, belde belediyeleri eliyle yönetiliyordu. O zamanlar, Bostanbaşı Belde Belediye Başkanı Hasan Aydoğan, Yakınca Belde Belediye Başkanı ise  Veysel Katırcı’ydı. Bostanbaşı’nda Hasan Aydoğan’dan önce belde belediye başkanı da, Yahya Akın idi. 

Yahya Akın döneminde Bostanbaşı için imar çalışmaları yapılıyor, ancak o bitirmeden “seçim” oluyor ve Hasan Aydoğan göreve geliyor. 

Dolayısıyla Bostanbaşı’ndaki imar çalışmaları, Hasan Aydoğan “döneminde” bitiriliyor. 

Şu detaya da dikkat çekmek isterim; Malatya’nın Büyükşehir statüsüne alınmadan önceki uygulamada, belde belediyelerinin imar çalışmalarına Malatya Belediye Başkanlığı’nın herhangi bir “dahli” söz konusu dahi olamaz. 

Yine şunun da altını çizmek isterim; o dönemdeki Bostanbaşı ve Yakınca belediyelerinin imar işleriyle ilgilenenlerin lüks yaşantısı, milletin dikkatinden kaçmıyor.

Neyse geçtiğimiz günlerdeki suç duyurusu konusuna gelecek olursak; 2 valiyi, 7 belediye başkanını ve birçok imar komisyon başkanını, suç duyurusuyla muhatap edenlerin, yukarıda anlattıklarımı “işitmemiş” olması imkansız.

Hal böyle olunca, bu suç duyurusunun amacını sorgulamak gerekir. 

Saygıdeğer avukatlar, bu işi niye böyle yarım bıraktınız? 

Bir çekinceniz mi var? 

Yoksa başka bir amacınız mı var? 

Veya bu yaptığınız, pandomim hareketler mi?

Söyleyin biz de bilelim…
 


ENGİZİSYON MAHKEMESİ KURDUNUZ DA İNFAZ MI YAPIYORSUNUZ?

Hıristiyan Katolikleri’nde, 1184’ten 1230’lara kadar devam eden Engizisyon mahkemeleri vardı. Söz konusuysa mahkemeler, katolik papazların kurdukları “sistemi” devam ettirmek adına oluşturulmuştu. İnançlarını “eleştirenler”, ya da inançlarının tam “tersinde” bir açıklamada bulunan kişiler, yargılanırdı bu mahkemelerde. Suçlu bulunanlar, vahşice “idamlar” ve “cezalarla” karşılaşıyordu. İdam çeşitleri ise “diri diri yakma”,“suda boğma” ve “diri diri toprağa gömme” olarak, üç farklı grupta toplanabilir.

İşkencelerden sağ kurtulanlar ise, halkın önünde “idam” ediliyordu. Müebbet cezası alan suçluların ise, aileleri ve yakınları fakirliğe mahkum ediliyordu. 

Bu konuya bu şekilde başlamamın sebebine gelecek olursak; “Engizisyon” ruhuna sahip bazı kişilerin varlığıdır. Doğru haberciliği hazmedemeyen, sadece kinini, nefretini ve öfkesini “teskin” edecek haberler bekleyen insan(!) suretlilerden bahsediyorum. 

Şahsen hassasiyet sahibi bir insanım. Hassasiyetlerimden de zerre taviz vermem. Hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz haftalarda, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’ın katıldığı bir televizyon programında, maruz bırakıldığı muameleyi konu alan bir “yazım” olmuştu. 

Söz konusu yazımda, Mehmet Akif Ersoy isimli haber spikerinin, Selahattin Gürkan’a karşı yaptığı “hadsizlikten” bahsetmiştim. Herkesin kendi inancı muvacehesinde “defn” edinmesini destekler nitelikteki bir yazıydı benimki. Hukuk-u İslamiye’de bir cenazenin “tekfin” ve “defin” işlemlerinin yerine getirilmesinin, “mühim” olduğunu söylemiştim. 

O yazımdan sonra, bazı “Engizisyon ruhlu” karekterler, böyle bir kara günde bile, birlik ve beraberilik içinde olunması gerektiğini düşünemeden; araya “nifak”,“şikak” ve “kin” sokmak adına, şahsıma bazı ithamlarda bulunmuşlar. Şahsımı da “yalakalık” yapmakla suçlamışlar. 

Allah’a hamdolsun “yalaka” değiliz. Onlar gibi “yalama” hiç değiliz. Yalama olmak, yalakalıktan da aşağı bir durumdur.  Bunun da bilincindeyiz çok şükür. Kimin bu tabiatta olduğunu da, herkesten daha iyi biliriz. Hassasiyetlerimizden taviz vermeyeceğimizden de, kimsenin şüphesi olmasın. 

Devlet, tüzel bir değer olduğu gibi, devleti idare eden akıl ise insandır. 

İnsan da duygularla “mücehhez” bir varlıktır. 

Kahramanmaraş merkezli depremlerde, Malatya’nın valisi de, belediye başkanları da, milletvekilleri de “depremzede” olmuştur. 

Kahramanmaraş merkezli iki, Yeşilyurt merkezli bir depremi yaşamış insanlardır. 

Şehrin sorumluluğu ve yükümlülüğü olan insanlardır bunlar. 

Şahsen biliyor ve inanıyorum ki; Selahattin Gürkan ekibiyle birlikte Malatyalılara faydalı olmak için çalışıyor. Şahsında yetkililere destek olurken, aslında Malatya’ya destek olduğumuzun da bilincindeyiz.

 Ancak, kendini gazeteci olarak tanıtan bir kısım zevat, destek olmak bir kenara, köstek olmak için yazıp çiziyor. 

Böyle bir günde Selahattin Gürkan’ın şahsında, temsil ettiği partiye ve hükümete “algı” operasyonu yaparak, kötü söz söyleyerek, bazı ithamlarda bulunarak yargılamaya çalışıyor. 

Hatta yargılamayı da geçtik, engizisyon ruh yapısından dolayı direkt infaz ediyor. 


“HİÇBİR ÜLKE BÖYLE BİR AFETİ KALDIRAMAZDI” 

Burada önemine binaen şunu da belirtmek isterim: Elin Fransızı bile burada büyük bir “afet” olduğunu belirtmiştir. Hatırlarsanız Fransız arama kurtarma timinin başındaki Eric Zipper’in bir videosu vardı. Söz konusu videoda, “Aynı deprem Fransa'da olsaydı, Fransa'nın altyapısı çökerdi. Hiçbir ülke, böyle bir felakete hazır olamaz. Ayrıca, gördüğüm kadarıyla, hükümet ve Türk dernekleri; ellerinden gelen her şeyi yaptılar.” Şeklinde ifadeler kullanmıştı. 

İşte elin Fransız’ı desek de, “hakkaniyetli” bakış açısı budur. Bizim medyamız ise almış eline topu, tüfeği; habire yaylım ateşinde bulunuyor.
 

HATADAN DÖNÜLMÜŞ OLMASI İYİ BİR GELİŞME

Depremin ilk anından itibaren, hasar alan bütün illerin yanında durduk. Ancak yine de bir Malatyalı olarak “kırıldığım” bir taraf vardı. O da Malatya’nın isminin, bir Diyarbakır kadar anılmamasıydı. Bununla ilgili günlerdir yayınlar yapıyoruz. Malatya’nın sesinin duyulması için, elimizden geleni yapıyoruz. Nihayet bir gelişme oldu da, Malatya’nın adı duyuldu. AFAD’ın yaptığı açıklamada Malatya’nın hasarıyla ilgili çalışmaların Elazığ’a bağlanıyor olması, bizleri bir hayli üzmüştü. Daha 2020’deki depremin yaralarını saramamış bir ilden, başka bir ilin yaralarını sarması isteniyordu. 

Çok şükür bu işten dönüldü de derin bir “oh” çektik. 

KAPALI KAPILAR ARDINDA, PAZARLIKLAR MI DÖNÜYOR?

Haksızlık karşısında susmamak gerekir. Bugüne kadar hangi konu olursa olsun, yanlışın karşısında durmaya gayret gösterdik. Haksızlık karşısında susmamak boynumuzun borcu… Malatya’da onlarca, yüzlerce bina yıkıldı. Bunların arasında kamu binaları da var. Hatta camiler bile var. Aradan geçen zamanda bir çok “müteahhit” gözaltına alındı, kimisi ise tutuklandı. Ancak bu konuda bir hata yapıldığı kanaati tüm kamuoyunda olduğu gibi, bende de oluşmuş durumda. Camiler, kamu binaları ve belediyelerin sosyal konutları yıkılıyor. Sadece müteahhitler sorgulanıyor. Onlara izin verenler, onların işlerini onaylayanlar, onların o işlerine ses çıkarmayanlar niçin soruşturulmuyor? 2018’den sonra yapılan veya bitmek üzere olan binalar bile ya yıkılmış, ya da yıkılmak üzere ağır hasarlı orta yerde dururken, sadece müteahhitler mi sorumlu? 

Bu işin içinde başka şeyler var gibi. Kapalı kapılar ardında pazarlıklar veya ortaklıklar mı var?


AYMAZLARA, ARSIZLARA İHALE VERMEYİN!..

Depremlerle birlikte, insanların hayatı “karardı”. Kimisi göçtü öteki aleme, kimisi onlarla birlikte ölüden farksız bir hayata açtı gözlerini. Sadece deprem bölgesinde değil, Türkiye’nin dört bir köşesinde insanlar depremzede oldu. Enkazların etrafında gözyaşları akıtan insanlar varken, bazı kendini bilmezler, enkaz başına gelip, kirli “pazarlıklar” yapıyor. “Şu enkazı bana verin. Bu enkazı bana verin. Buranın geri dönüşümünü ben alayım” tarzında sözler edenler var maalesef. İnsanların gözyaşı döktüğü yerde, bu ne aymazlıktır, bu ne arsızlıktır? Bu işlerin ihaleleri yapılırken, bu aymazların da “ayıklanması” gerektiğini yöneticilerimizden özellikle “istirham” ediyorum.

YENİ CAMİ, ANIT OLSUN!..

Yeni Cami’nin enkazıyla ilgili geçtiğimiz günlerde birkaç kelam etmiştim. O enkazı görünce yine içim “burkuldu”. Yine mideme “kramplar” girdi. İçimiz yansa da, yüreğimiz kavrulsa da, o enkaza dokunulmasın. O enkaz bir anıt olarak orada aynen kalsın. Bir deprem anıtı olarak, gelecek nesillere ibret, bizlere de hatırlatıcı bir “anıt” olarak orada bırakılsın. Bu anıta baktıkça, depremi ve bizden aldıklarını hatırlayalım.

MALATYALI YÖNETİCİLERİ, KAHRAMANMARAŞ’TA MİSAFİR ETMEK GEREK

Depremin yaralarını sarmaya çalışan 11 il içinde Malatya, çok “yavaş” ilerliyor. Mesela şu anda Malatya’daki yöneticilerin tamamını alıp, bir kaç saatliğine Kahramanmaraş’a götürmek gerekiyor. “Bir şehir afetle nasıl mücadele eder?” veya “Bir şehir afet sonrası nasıl ayağa kaldırılır.?” Sorularının cevabını bulmak isteyen, Kahramanmaraşa’a baksın. Malatya’dan çok daha büyük bir yıkımın yaşandığı depremin merkez üssü Kahramanmaraş’ta, insanlar yaralarını “sarmış” ve işyerleri “şalterlerini” açmaya başlamış durumda. İşlerin koordinasyonunun nasıl yapıldığını göstermek için, Malatya’yı yönetenleri, Kahramanmaraş’ta bir süreliğine “misafir” etmek gerek.  

YIKIMIN SEBEBİ BETON MU?

Geçtiğimiz hafta bir haber yayınlamıştık. Malatya’da müteahhitlik yapan, aynı zamanda mimar olan bir haber kaynağımıza dayandırdığımız haberde, binalarda kullanılan “betonla” ilgili bir iddiadan bahsetmiştik. Söz konusu haberde “Yan yana ve aynı zamanda yapılmış binaların biri yıkılıp, diğeri yıkılmıyor. Bunun sebebi nedir?” Şeklinde bir soru yönelttiğimizi belirtmiş, aldığımız cevabı aktarmıştık. “Benim şahsi fikrim, beton mukavemetlerinin sıkıntılı olduğu yönündedir. Bakın son 1 yılda çimento fiyatı 20 liradan, 100 liraya çıktı. Beton firmalarının çimentodan kısarak, kimyasallarla beton mukavemetini artırmaya çalıştıklarını düşünüyorum. Sorun olduğunu düşündüğüm yer betondur. Tabii bu da laboratuvarlar tarafından ortaya çıkarılacak bir şeydir. Alınan numunelerde yapılacak analizlerle çözümlenebilecek bir durumdan bahsediyorum. Numuneler incelenir, yıkımın sorumlusu bulunur” şeklinde bir cevap almıştık kendisinden.

Bu vesileyle, yetkililere çağrımızı yineliyoruz: Lütfen bu iddianın aslını astarını da bir araştırın. Yeni binaların yıkılmasındaki asıl sebep kullanılan betonun kalitesizliği olabilir mi?

MALATYA, BÖLGENİN DEPREM PARATONERİ GİBİ!..

Malum olduğu üzere, Kahramanmaraş merkezli iki depremin ardından, Malatyamız büyük bir “enkaz” haline geldi. Yeşilyurt merkezli 5.6’lık son deprem ise, acılarımızın üzerine tuz bastı.  Yanlış hatırlamıyorsam onda da 29 tane binamız yıkılmıştı. 

Depremlerle ilgili dikkatimi çeken bir hususu sizlerle paylaşmak isterim. Elazığ’da, Hatay’da, Kahramanmaraş’ta, Gaziantep’te yaşanan bütün depremlerde, nedense Malatya büyük hasar görüyor. 

Yıldırım düşmesi muhtemel yapılara, “paratoner” takılır. O paratoner, yıldırımın bütün gücünü alarak toprağa iletir. Böylece bulunduğu yapı zarar görmez. Bizim Malatya da sanki bir deprem paratoneri. Çevresinde ne kadar il varsa, onlarda olan depremlerde en yüksek hasarı Malatya alıyor. Nerede deprem olsa, etkilenen yerlerden biri Malatya oluyor. Her ilde olan deprem Malatya’yı sallıyor, lakin Malatya’da olan deprem hiçbir yerde hissedilmiyor bile…

Malatya’yı bilen biriyim. Malatya’da 60-70 yıllık binaların olduğunu şahsen çok iyi biliyorum. Bu da demek oluyor ki, Malatya’daki binalarda sağlamlık açısından büyük bir sıkıntı var. Çünkü yıkılan binaların çoğu yaşlı, yorgun ve çürük…

 Bunu müteahhitler açısından veya belediyeler açısından da, bir sorgulamamız gerekiyor. Ya Malatya’daki müteahhitlerde bir sıkıntı var. Ya da onlara izin veren ve kontrolle yükümlü olan belediyelerde bir sıkıntı var. Her halükarda belediyelerin de sorgulanması gerekiyor. Arka arkaya gelen depremlerle yıkılmayıp zayıflayan binalar, en küçük bir sarsıntıda dahi yıkılacak hale gelebiliyor. 

Malatya’nın yapı stoğunun bir an önce ciddi bir denetimden geçirilip, ortaya çıkan duruma göre vaziyet alınması gerekiyor. Zemin etüdleri, müsade edilen kat sayıları, kullanılacak beton, demir ve benzeri malzemelerin oran ve kaliteleri hakkında ciddi bir çalışma yapılması gerekiyor. Aksi halde, Allah korusun Malatyamız yine bir depreme maruz kalırsa, yanacak canların hesabını kimse veremez.

Selam ve dua ile
Fiemanillah

Yorumlar

  • yorum avatar
    Battal44
    14-03-2023 01:11

    Malatya yeniden planlanıp yapı stoğu deprem gerçeğine uygun olarak değerlendirilmeli...Sorumlular hukuk karşısında hesap vermeli..Türkiye bir hukuk devletidir..Gereği yapılmalıdır..50 bin canımızı kaybettik..Bostanbaşı Tecde Fahri kayahan Karakavak 15 kata uygun yerler değilmiş..Bunu bilen biliyordu, bilim bunu biliyordu..Kimse bundan kaçamaz...

  • yorum avatar
    Didem
    14-03-2023 00:42

    Yeni caminin anıt olması önerisine katılıyorum. Depremi unutturmayalım Bunun için siyasilere çağrı olsun Unutursak yarın yeniden yaşarız Biz değilse gelecek nesil yaşar Bu günleri hafızamızda canlı tutmak şart!

  • yorum avatar
    Sibel Ateş
    13-03-2023 23:38

    Karikatürlerle nokta atışı yapmışsınız. Emeği geçenleri tebrik ederim.

  • yorum avatar
    Elif
    13-03-2023 23:38

    İlk karikatür çokk şeyi özetlemiş. Durum aynen de böyle. Dokunulmazlık var. İşte insan hayatı bu kadar önemsiz onlar için...

  • yorum avatar
    Mustafa Doğan
    13-03-2023 23:37

    Öncelikle hepimize geçmiş olsun. Allah vefat edenlere rahmet etsin. Geride kalanlara da sabırlar versin. Deprem değil yapılar öldürdü. Geçen gün bir filmde izledim. Bir inşaat mühendisi. Erzincan depreminde annesini kaybetmiş. Büyüyüp inşaat mühendisi olmuş ve her yere sağlam binalar dikmiş. Üstelik kendi yapmadığı hiçbir binada uyuyamıyordu. Bu konu hayatımızın gerçeği. Sağlam bina, sağlıklı hayat.

  • yorum avatar
    Serkan
    13-03-2023 23:32

    Murat bey sizi tebrik ederim. Hasan Aydoğan önemli bir detaydı. En ince detayına kadar inilmezse gerçek sorumluların bulunması güç olur. İlk günden beri sadece müteahhitlere yüklenildi. Ama herkes tarafından biliniyor ki bu iş en alttan en tepeye kadar herkesi ilgilendiriyor. O yüzden çok hassasiyet gösterilmesi şart.

  • yorum avatar
    Fikret
    13-03-2023 23:30

    Boşuna suçlu aramayın. Bu dönemde tek suçlu deprem! Nerden o kadar yüksek şiddette oldu! Halbuki yapılar 3'e 4'e dayanıklıydı. Bu kadar büyük şiddette depreme ne gerek vardı. Gelinen durum aynen bunu özetliyor. Herkes suçlu arıyor. Suçlananların dokunulmazlığı var. Esas suçlu kim bilir ne zaman bulunacak. Süreç uzun. Avukatından, hakiminden herkesin depremzede olduğu kentte adalet ne kadar hızlı sağlanacak Allah bilir.

  • yorum avatar
    Nuran barlas
    13-03-2023 23:13

    Şu siyasetçiler çok iyi bir baskı kurmalı ve Malatya da herşey hızlı bir şekilde ilerlemeli aksi bir durumda dışarıdaki Malatyalıların dönüşü gecikecek hatta olmayacaktır.

  • yorum avatar
    Burhan
    13-03-2023 23:09

    Şuan belediye başkanlarının bir etkisi yok atanan valiler ve afad koordine ediyor deprem bölgelerini bir süre bu şekilde devam etmesi daha iyi olacak.

  • yorum avatar
    Kamil
    13-03-2023 21:12

    İmar müdürlüklerinin hepsi suçludur.

  • yorum avatar
    Burak hatırlı
    13-03-2023 21:06

    Yaşadığımız bu süreç hem yerel hemde cumhurbaşkanı seçimlerinde belirleyici olacak. Cumhurbaşkanlığı seçimi bana göre daha zor olacak afet bölgelerinde çok ilerleme sağlanacağını düşünmüyorum tabi vaatler kararlar esnafın durumu belirleyici olacak.

  • yorum avatar
    Yusufcan
    13-03-2023 21:02

    Şu saatten sonra yapılacak binaların ve bütün yapıların çok iyi denetlenmesi gerek. Bu durum acı da olsa sağlam bir Malatya için bir fırsat çok iyi değerlendirilmeli.

  • yorum avatar
    Ali
    13-03-2023 19:17

    Yazınız için teşekkürler. Deprem bölgesinde özellikle çok yorulan ve 6 şiddetine bile dayanamayacak az hasarlı kaydedilen binalar var. Bu binaların daha detaylı incelenip sonrasında oturum izni verilmeli malum Malatya hala deprem bölgesi ve her an depreme hazırlıklı olmalı. Bu süreç çok iyi şekilde yönetilmeli ve olası bir depremde kayıplar minimize edilecek şekilde hazırlıklı olmalı.

  • yorum avatar
    Mehmet KARAMAN
    13-03-2023 18:19

    Maşallah

  • yorum avatar
    Hüseyin
    13-03-2023 18:19

    Hasan Aydoğan bu işin adıl failidir. Serveti araştırılsın

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.