dore okulları
Malatya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.76
  • ALTIN
    2440.2
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63980.48$

22 Mayıs kongresi milat olacak!

18 Mayıs 2016, Çarşamba 11:44



Ak parti kongresine ramak kala herkes genel başkanlığa kim gelecek sorusuna cevap arıyor. 22 Mayıs'ta yapılacak kongrede her şey netleşecek lakin, öncesinde kimin aday olacağı daha çok merak konusu. Ak partinin başına kim gelirse gelsin bu bir dava hareketi olduğu için sonuç değişmeyecektir diyor Sayın Numan KURTULMUŞ. Aslında genel başkanı merak etmekten ziyade, Türkiye zor bir süreçten geçerken Ak Partinin neden ani kongre kararı alıp genel başkan değişikliğine gittiğini, genel başkanlığa kim gelirse genelde Türkiye'ye, özelde Malatya'ya daha faydalı olacağını, yeni hükümette Malatyalı bir Bakanın olup olmayacağı sorularına  yerelde cevap aramak doğru olsa gerek.

Herkesin gönlünde farklı bir genel başkan yatıyor. İş Ak Parti seçmenine veya halka bırakılırsa büyük bir kahhar ekseriyetin Numan KURTULMUŞ'U tercih edeceği gün ışığı gibi ortada. Ama bu ani gelişmenin sebep sonuç ilişkilerinin olduğunu, bunları çok net olarak bilmediği için parti içerisinde başka birisinin genel başkan olma ihtimali çok daha fazladır. Görüntüye bakılırsa, farklı ve yeni bir gelişme olmadıkça, sözü uzatmadan, kestirmeden Binali YILDIRIM'IN olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu düşünüyorum. Ancak bu önceden planlanan bir senaryo mu? deseniz, cevabım hayırdır.

Ortalıkta dolaşan ve sosyal medyada patlayan asparagas haberlere bakarsanız, Cumhurbaşkanımız ile Başbakanımız arasında çok uzun zamandan beri ciddi anlaşmazlıklar varmış! İkisi anlaşamadığı için bu karar alınmış! Daha doğrusu, Cumhurbaşkanımız Sayın Davutoğlu'nun üzerini çizmiş! Mış Muş… Hayır, ülke varsayımlarla mış muş'larla idare edilemez. Cumhurbaşkanımızın eskiden beri meşhur sözüdür; “Biz ülke yönetiyoruz ülke…” Ülkede lafla yönetilmez!... Sayın Davutoğlu'nun ne kadar sevimli, adil, dürüst ve başarılı bir Başbakan olduğunu yirmi ayda herkes gördü. Genel başkan değişimi hamlesinin çok önemli olduğunu görmüş ki muhalefet, söylemediğini bırakmadığı Sayın Başbakana bu sefer sahip çıkmaya başlamış! Bir anda Ak Parti genel başkanı ve Başbakana sahip çıkmış! Sanki zulme uğramışta hakkını savunmaya başlamış! Sanki onların genel başkanı görevi bırakıyor gibi üzülmeye başlamışlar!. Bu süreçte muhalefetten bunları duymak bana yetti şahsen, kör düğüm çözülmüştür…

Evet zahiren bakıldığında, dere geçilirken at değiştirilmez. Bu süreçte kongreye gidilmemesi gerektiğini Ak Partiyi seven her kesim söylüyor. Ama önce Allah'ın, sonrada devleti idare edenlerin belli ki başka hesapları vardır. Mesele Sayın Başbakanın görevi bırakması değil, mesele bambaşkadır. Bir çok kesim Cumhurbaşkanına atfen, yanlış yaptığını söylüyor ama, geçmişte de yanlış yaptığını sandıkları, kaybeder dedikleri yerde daha güçlü çıktığını da herkes biliyor.

Sayın Davutoğlu gördüğü lüzum üzere fedakarlık yaparak Başbakanlıktan feragat ettiğini söyledi ve tarihte eşi benzeri az bulunan bir mertlik ve kardeşane bir üslup ile kimseyi kırmadan, üzmeden ve kimseye dargın olmadığını söyleyerek, “Bugüne kadar önünüzdeydim, şimdi ise aranızdayım” diyerek eşine az rastlanır bir tavır ile Başbakanlık makamını bırakırken dünyanın sempatisini kazandı. Hiçbir şeyin vatan, millet ve kardeşliğin önünde olmadığını bütün dünyaya haykırdı. Makam ve mevkilerin geçici olduğunu, vazgeçilmez olmadığını gelecek nesillere miras bıraktı. Allah da onun ecrini mutlaka verecektir ve verdi. Kendisine karşı olan milyonlarca insan bile bir anda, hepimiz ondan razıyız, Allah da razı olsun dediler ve iyiliklerini bir bir anlatmaya başladılar. Bundan daha güzel bir son olabilir mi?...

Yıllardır Türkiye'nin başına bela olmuş, son kullanma tarihi geçmiş parlamenter sistemin değişmesi gerektiğinde hemfikiriz. Geçmişte rahmetli BAŞBUĞ başkanlık sistemine geçilmesi gerektiğini söylemişti. 1975 seçim bildirgesinde Rahmetli ERBAKAN başkanlık sistemini getireceğini yazmıştı, hayatı boyunca da bunu savunmuştu. Rahmetli ÖZAL başkanlık sistemini istiyordu ve meçhul bir ölüme kurban gitmeseydi mutlaka getirirdi. Son on beş yıldır hükümette olan Ak Parti Başkanlık sistemini getireceğini en yüksek sesle haykırdı ve gelmesi için gerekli zemini hazırladı. Bugün hazır olmayan tek taraf CHP'DİR. Onlar zaten Türkiye'nin maslahatına olacak hiçbir şeye daha hazır değiller!. Bu nedenle îrapta mahalli de yoktur onların. Onlar hazırlanıncaya kadar bizde başkanlık yada yarı başkanlık sistemine geçeriz inşaallah.

Ama Türkiye'de hâlâ HE demekle işler olmuyor. Tam başkanlık sistemine geçilemezse bile, yarı başkanlık sistemine geçmek artık Türkiye'nin de, Ak Partinin de olmazsa olmazıdır. Eğer Ak Parti tam başkanlık sisteminde, bir başka ve en doğru tabir ile Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN diretirse, Ak Partinin başına Sayın Numan KURTULMUŞ gelir, akabinde de erken seçime gidilir. HADEP zaten barajın altında kalmıştır. Ak Parti yüzde ellinin üzerinde oy oranıyla dört yüze yakın milletvekili alarak MHP ile, gerekirse de tek başına başkanlık sistemini getirir ve yeni anayasayı yapar. Yok eğer bundan vazgeçilip ilk etapta yarı başkanlık sistemi derlerse de, veya Partili Cumhurbaşkanı ki, bu yarı başkanlık sistemi demektir, o zaman liderlik profili Numan KURTULMUŞ'TAN daha düşük, ama asla ondan geri kalmayan birisini, yani bana göre Binali YILDIRIM'I genel başkan olarak seçeceklerdir.

Asıl bizim içinse, kurulacak hükümette Malatyalı birinin kabinede yer almasıdır. Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Av. Bülent TÜFENKÇİ'NİN görevine devamı durumunda, yada başka birisinin Bakan olması durumunda da Malatya istediğini almış olacaktır. Ancak kabinede bir Malatyalının olmaması, gelecekte Ak partiye oy kaybettirebilir.

Sözü fazla uzatmadan;

Hoca bir gün Hz. Yusuf A. S.'ın kuyuya atılışını anlatmış. Kardeşlerinin neler yaptığını, nasıl kuyuya attıklarını, Hz. Yusuf'un kuyuda neler çektiğini, hangi yılanlarla çıyanlarla boğuştuğunu o kadar uzun uzun anlatmış ki, cemaate artık gına gelmiş. Saatler tükenmiş ama Yusuf'un kuyuya atılma hikayesi bir türlü bitmemiş. Ertesi gün bir mecliste hoca ile halk bir sofraya oturmuşlar. Türlü türlü yemekleri ve kızarmış etleri gören hoca dayanamayarak hemen yemeğe başlamak istemiş. Dün sohbetinden bunalan adamın biri, hocam şu Hz. Yusuf'un kuyuya atılma hikayesini bir kere daha anlatsan ne güzel olur! demiş. Hoca da; kardeşleri kuyuya attı, kervanda çıkardı deyip dün saatlerce süren hikayeyi bir cümle ile bitirmiş. Her şeyi göreceğimiz 22 Mayıs kongresi, milat olacaktır diyorum.

Fi Emanillah. / [email protected]

“Ey Kalemim! Bir Gün Doğru Bildiklerini Yazmazsan, Kolumla Beraber Kırar Atarım Seni”