dore okulları
Malatya
02 Haziran, 2025, Pazartesi
  • DOLAR
    38.77
  • EURO
    43.89
  • ALTIN
    4143.5
  • BIST
    9.391
  • BTC
    102916.45$

AFET DOĞALDIR İHMAL DEĞİL!..

31 Mayıs 2025, Cumartesi 13:40
AFET DOĞALDIR İHMAL DEĞİL!..

Allah’tan gelen doğal afetlerde elbette hesap sorulacak birileri olmaz. Deprem olur, sel olur, fırtına olur, biz buna “kader” der, sabrederiz. 

Ama bilmeliyiz ki: Kader, tedbirle çatışmaz. Aksine, kaderin bir parçası da tedbirdir. Çünkü kul olarak bize düşen, önceden başımıza gelecek olanı hesap etmek, önlem almak, hazırlıklı olmaktır.

Sahabe döneminde bir Seriyye'den dönerken bir bölgede veba hastalığının olduğunu duyan Hz. Ömer, ordunun yolunu başka bir tarafa çevirince bazıları sorarlar:

Allah'ın kaderinden kaçış mı ya Ömer!?.

Ömer: "Evet, Allah'ın kaderinden Allah'ın kaderine" diye cevap verir.

Malatya’da yağan yağmurun ardından yaşanan sel felaketi yürekleri ağıza getirdi!. Yollar kapandı, alt geçitler araçlara mezar oldu. Trafik durdu, hayat aksadı. 

Evet, yağmur Allah’tandır ama bu zararın büyük kısmı kuldan kaynaklıdır. Altyapı eksik, motopomplar arızalı, yağmur mazgalları tıkalı ise bu hal kaçınılmazdır. 

Meteoroloji günler öncesinden “yağış geliyor” demesine rağmen tedbir almayan yetkililere şu soruları sormak hakkımız değil mi!?.

Neden bu motopomplar daha önce kontrol edilmedi?

Neden arızalı olanlar tamir edilmedi?

Neden görevliler yağış öncesi alarma geçirilmedi?

Neden bu kadar uyarıya rağmen daha ciddi önlemler alınmadı?

Bu sorular cevapsız kaldıkça, yaşadığımız felaketlerin adı “doğal” olmaktan çıkar. Bu artık Allah’ın değil, insanın ihmaliyle büyüyen bir felaket olur. Çünkü kaderin yaşayanlar üzerindeki olumsuz etkisi, aynı zamanda bizim hazırlıksız yakalanmamızdan kaynaklıdır. 

Öbür taraftan felaket yaşanmış, insanlar korku ve mal kaybı yaşamış, esnaf mağdur olmuş, bir çok noktada ulaşım durmuş!.

Yetkililer ne yapıyor? 

Artık kravat yerine fosforlu bir iş montu ile kameraların önünde “Ekiplerimiz iş başında, süreci takip ediyoruz” gibi açıklamaları yapıyor. 

Artık bu tür açıklamalar milleti rahatlatmıyor, tam tersine tepki oluşturuyor. İnsanlar öfke duyuyor, çünkü afetten sonra bu tür soğuk açıklamalar yarayı büyütüyor, güveni sarsıyor.

Millet bu tür açıklamaların 2002 öncesinde kaldığını biliyor. Bunun için yaklaşık çeyrek asırdır Ak Parti diyor, Recep Tayyip ERDOĞAN diyor ve vazgeçmiyor.

Oysa olması gereken çok başka;

Afetten önce hazırlıklı ve kurumsal refleks gösteren bir belediye, denetimi elden bırakmayan bir altyapı birimi ve afet öncesi yetkililerin halkı yönlendirici açıklama yapmaları...

Seli engelleyemeyiz ama selin zararını azaltabiliriz. Depremi önleyemeyiz ama depreme dayanıklı yapılar yapar, şehirler kurabiliriz. Fırtınayı durduramayız ama çürük çatılı evleri yıktırabilir, sallanan tabelaları söktürebilir, elektrik direklerini sağlamlaştırabiliriz.

Örnek mi?

Almanya’da, Hollanda’da bir damla su taşkını olmaması için kilometrelerce kanal açılmış.

Japonya’da bir binanın devrilmemesi için deprem simülasyonları yapılıyor, çelik yığınlarıyla destekleniyor.

Singapur’da her yağıştan önce kanalizasyon hatları temizleniyor, ekipler hazır bekletiliyor.

Biz neden hâlâ afetlerden sonra poz veren bir anlayışla yetiniyoruz?

Belediyelere çağrım; Tedbir almadan bir gününüz geçmesin. Tüm birimlerinizi yağmur ve fırtına öncesinde teyakkuzda tutun.

Vatandaşlara çağrım ise; 

Sesinizi yükseltin, denetleyin, talep edin. Bu şehir sizin.

Unutmayalım ki:

Doğal afet kaderdir. Ama ihmal, cinayettir. Bu cinayetin faili, ihmale göz yuman herkestir!..

Fi Emanillah. 

Ebuzer AYDIN 

"Ey Kalemim! Bir Gün Doğru Bildiklerini Yazmazsan Kolumla Beraber Kırar Atarım Seni"

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.