dore okulları
Malatya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2509.9
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    64546.31$

Akıl, okyanus ötesinden gelince!..

22 Aralık 2014, Pazartesi 08:23

Ülke gündeminin birinci sırasına 14 Aralık 2014'te oturan operasyonun yankıları devam ediyor. Kurdukları kumpaslarla insanları itibarsızlaştırma yolunu seçen “Paralelciler”in son algı operasyonu Molla Muhammed Hocaefendi'nin sağlık sorunlarıyla ilgili oldu. CNN Türk'te bir televizyon programına katılan Molla Muhammed'in konuşurken önündeki notlara bakması, Paralel Zihniyet” tarafından kara propaganda malzemesi yapıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan Katıldığı bir açılış programında, “Paralelciler”e yapılan operasyonla ilgili olarak “Bizi arkamızdan hançerlemişler” sözlerini kullanmıştı. Erdoğan aynı konuşmasında, Molla Muhammed için “İki gözü yüzde 90 görmüyor. O'nunla beraber 122 kişiyi içeri aldılar. Niye? Çünkü Pensilvanya'ya aykırı ifadede bulundu.” diyerek kumpası özetlemişti.

Kurdukları kumpaslarla insanları itibarsızlaştırma yolunu seçen “Paralelciler”in son algı operasyonu Molla Muhammed Hocaefendi'nin sağlık sorunlarıyla ilgili oldu. Gazeteci Akif Beki'nin hazırlayıp sunduğu Baştan Sona isimli programa 19 Aralık'ta konuk olan Molla Muhammed'in konuşurken önündeki notlara bakması, “Bulunmaz Hint Kumaşı” niteliğindeydi!

MOLLA MUHAMMED, AKİF BEKİ'NİN SORULARINI CEVAPLADI

Molla Muhammed, söz konusu programda Akif Beki'nin sorularını cevaplarken, “Bizi yıllarca hapse atsalardı da, ayetleri tahrif etmeye kalkışmasalardı. Fetullah Gülen'le ilgili bu güne kadar ne dua ettim ne de beddua ettim. Fakir fukarayı mahkum etmekten bir şey çıkmaz, bu işin başı her kimse, ondan hesap sorulsun. Bunları kullananlar kimse onlar tutulsun. Devletin bunu araştırması lazımdır. Hukukun gereği neyse o yapılsın. Suç işleyen biri varsa, bu gazeteci de olsa, sade vatandaş da olsa Cumhurbaşkanı da olsa cezasını çeksin. Bu hukuk-u beşeride böyledir, Hukuk-u ilahide zaten böyledir. Benim Fetullah'la veya başka bir Müslüman'la sorunum yoktur. Benim sorunum dini tahrif etmeye çalışanlarladır. Benim sorunum kişilerle değildir. Benim sorunum tahrifatladır. Bu zat gelip “Ben yaptığım tahrifatların farkına vardım ve tövbe ettim” dese ayaklarını dahi öperim.” İfadelerini kullanmıştı. Böylesine alçak gönüllü böylesine samimi bir insanın sağlık sorunlarını bilmeden yapılan yorumlar bu yazıyı kaleme almamıza vesile oldu.

“HANİ GÖZÜ GÖRMÜYORDU!..”

Sosyal Paylaşım sitesi “twitter”da Molla Muhammed Hocaefendi hakkında “Hani gözü görmüyordu? Bakın önündeki notları okuyarak konuşuyor. Silahlı örgüt lideridir. Silahlı talim yaptırıyor” ifadelerini kullanan Paralel Zihniyet, şer güçlere maşa olmaya devam ediyor. İnandıkları hocaları için şahsi olarak tek kelime etmeyen ve sadece Din-i Mübin-i İslam adına kitaplar yazarak uyarılarda bulunan bir alim için kullanılan ifadelere bakar mısınız?

Molla Muhammed Hocaefendi, MS hastasıdır. Hastalığıyla ilgili olarak doktor raporlarında şu ifadeler yer almaktadır: “MS hastalığına bağlı görme alanında sarı noktada hasar (makuler skar) mevcut. Kalıtsal bir hastalık olan Retinitis pigmentoza (tavuk karası, gece körlüğü) hastalığı nedeniyle çevresel görme alan kaybı mevcut. Her iki gözde katarakt olması nedeniyle göz lenslerine ameliyatla müdahale edilmiştir. Ayrıca miyopisi mevcut olup uzağı görememe kusuru vardır. Raporda belirtilen Bütün bu patolojiler sonucu ileri derecede çevresel görme kaybı olup sadece yakın alanda bir noktaya odaklandığında kısıtlı görmesi mevcuttur."

Bu bilgiler ışığında vicdanen bakıldığında anlaşılacaktır ki elindeki yazıyı okumasına mani bir durum yoktur. Dolayısıyla “Paralel kumpasçılar”ın iftiralarından berîdir. Ayrıca yakınlarından edindiğimiz bilgiye göre, elindeki metinde büyük harflerle ana başlıklar yazılmıştır. Yüzde 90 görme kaybı olan her hasta bunu yapabilir. 
MS, katarakt, Miyop, gece körlüğü Molla Muhammed Hoca Efendi'nin raporlanmış hastalıklarıdır. Belli merkezlerin karalamalarına, kumpaslarına maşalık etmeyi bırakıp ehl-i vicdan olarak bir mazlum din âliminin yanında yer almak Müslümanlık vazifemizdir.

ORTADA SUÇ YOK, ZAN VAR

Molla Muhammed ve dostlarına kumpas kuran “Paralel Zihniyet” sahipleri böyle bir şeyle ilgilerinin olmadığını beyan ederken, diğer taraftan da suçlamalarına devam ediyor. Bu suçlamaları ortaya koyarken, suçlamalarının asılsız olduğunu da itiraf ediyorlar. Nitekim bu “Paralel yapı”ya yakınlığıyla bilinen bir televizyon kanalında dönemin İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç, yapılan “Tahşiye Operasyonu'nu savunurken, “Tahşiyeciler suç işlememişlerdi, ama işleyeceklerdi” tarzında bir açıklama yaptı. Tahşiyecilerin elinde silah bulunmadığını söyleyen Ardıç, “Ellerine imkan geçince silahlanacaklardı” gibi dahiyane bir açıklamayı da beraberinde getiriyor.

“Paralel Zihniyet”in yayın organı olan malum gazete ise bu açıklamaya genişçe yer verdi. Aynı gazetenin Batı'ya yönelik yayın yapan şubesi niteliğindeki diğer gazete ise “Tahşiyecilere yapılan operasyon önleyici bir operasyondu” tarzında bir haberi yayınladı. İşi biraz daha ileri götüren Batı'nın sesi gazete “Terörist el-Kaide ile bağlantılı grup” ibaresini kullandı.

Ortada bir suç yok. Herhangi bir terör örgütüyle bağlantı yok. Her hangi bir örgüt yapılanması yok. Ortada silah veya bomba yok. “Bütün bunlar bir gün var olabilir” denilerek 122 kişi cezaevine gönderiliyor.

PARALEL ZİHNİYETE BİR KAÇ SORU

Ey “Paralel Zihniyet”in temsilcileri bu soruların cevabını verebilecek yüreğe sahipseniz buyurun er meydanına:

Hangi hukuk sisteminde “Suç işlemediler ama gelecekte işleyebilirler” mantığı vardır?

Diyelim ki herhangi bir kumpasın içinde değildiniz. Peki bu kumpası savunma ihtiyacı hissetmenizin sebebi ne?

İşlemedikleri bir suç sebebiyle 122 kişiyi aylarca evlerinden, ailelerinden ayıran, bütün hayatlarını alt-üst eden bir tuzağı hangi vicdanla savunabiliyorsunuz.

Gazetecilik mesleğiyle ilgisi olmayan bir suçlama sebebiyle Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca gözaltına alınınca “Özgür Basın susturulamaz” yaygarası kopardınız. Yayınladıkları kitaplar sebebiyle “Tahşiye” ismiyle uydurulan bir örgüte üye olmak suçlamasıyla 16 ay boyunca cezaevinde kalan basın kartı sahibi Mustafa Kaplan ve Bünyamin Ateş' için “Özgür Basın Susturulamaz” sloganları atmanızı engelleyen sebep neydi?

AKIL, TATİLE Mİ ÇIKTI?

Sorularımı şimdilik bitirirken, bir tespitte bulunmak isterim: Herhangi bir suçu saçma gerekçeler ve büyük bir telaşla savunarak, örgüt olduklarının açık delilini veren bir topluluk var karşımızda. Bunun farkına varamayacak kadar akıldan yoksun bir şekilde hareket ediyorlar. Bu akılsızlıklarının sebebi ne ola ki?..