dore okulları
Malatya
24 Nisan, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.55
  • EURO
    34.92
  • ALTIN
    2431.3
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66421$

BAŞBAKANIMA MEKTUP

05 Mart 2014, Çarşamba 11:43

Sayın Başbakanım,

 “Allah bir insanı severse Cebrail'e sevdirir. O'da Meleklere sevdirir. Melekler de yeryüzüne nida ederek Allah falan kulu seviyor, sizde seviniz derler. Böylece o kişi yeryüzünde sevilip kabul görür.”

 Yüce Peygamberin bu sözleriyle size tekrar hitap etmeyi nasib eden Rabbime şükürler olsun. Bugün Yeryüzünde İnsanlığın zulüm gördüğü, kanların oluk oluk aktığı bir zamanda Türkiye'yi sizinle insanlığa umut kapısı ve sığınılan liman yapan Allah'a ne kadar şükretsek azdır. Bir tarih, bin millet ve hepimiz sana sevdalıyız.

 Biz seni sevmedik Usta, Allah seni sevdirdi bize!...

 Aynı yoldan geçtik, aynı sudan içtik, aynı dava uğruna aynı kaderi paylaştık. Cezaevi koridorlarını arşınladık. 28 Şubat soğuğunu hepimiz iliklerimize kadar hissettik. Bundan sonra ömrümün baharında ödediğim tüm bedellerin sebebi ise;

Halk nazarında sözü itibarlı, kamuoyunda etkili, güvenilir bir insan, bir gazeteci ve en önemlisi de Ak Partili olduğum içindir. 2009 yerel seçimleri için Malatya'nın ilk anket sonuçlarını en iyi siz bilirsiniz! Seçimi almak için verdiğimiz mücadele sebebiyle 21 ayrı dava ile müşerref oldum. Devamında televizyon kanalımı kaybettim. Sahipsiz ve kimsesiz kaldım. Milyonların yurdunda yalnız ve kimsesiz kalmayı gelin siz bana sorun! Ama öyle bir sahibe sırtımı dayadım ki, yeryüzünde sadece ben yaşıyorum sandım!

 Ey Bu Milletin Tükenmez Sevdası,

 Zatı Âliniz teşrif ederken ilimize akan sular durur. Düşman gelişine hayran, birde sana aşık olanların sevdasını düşün!

Keşke Malatya'mıza hep tek başına gelsen!

Giderken de geride kimse bırakmasan!

İnönü'nün torunları bile oy verir sana!...

CHP'nin fanatik seçmeni bile  “UZUN” Adam der oy toplar sana!

 Ey mazlumların gören gözü, işiten kulağı, konuşan dili, bu millet sana sevdalı!

 Çünkü Allah seninle bu ülkeyi 21. yüzyılda mazlumların sığınağı kıldı.

Bu ülkede seksen milyonun feryadı seninle duyuldu, seninle bu millet ayağa kalktı, seninle itibar kazandı. Bunun için buradan Pensilvanya'ya kadar UZUN adam oldun. Allah ömrünü de uzun etsin! Elini de uzun etsin! Liderliğini de uzun etsin!...

 Yunus; “Dolap niçin inilersin? Derdim vardır inilerim” diye cevap alırken, biz derdimizle divane olduk!...

Yaramız derin ama acısı hiç kimseye ulaşmadı.

Avazımızın çıktığı kadar bağırdık ama kimsenin diline dolaşmadı.

Paralelimiz içimizde ama hiç boğazımızı aşmadı.

Gözlerimizde yaş bitmedi, ama yüreğimiz taşmadı.

Sevdası kanla  yoğruldu bu milletin ama hiç senden şaşmadı.

Talepleri oldu bu halkın, beyler deresini geçmedi.

Belki hizmet kalitesi açısından dinlediler ama, sesleri bir türlü sana ulaşmadı.

Derdimizi öğrendiler fakat ilacını vermediler.

Dinleyip ah vah edip sonra bildiklerini yaptılar.

Teşhisi koydular fakat tedavi düzenlemediler.

Yoksa bugün, altın harflerle methiyeler dizerek, şiirle destan yazma günüydü!

Sitem değil, gittiğiniz yollara gül olup, çiçek olup açma ve cennet kokuları saçma günüydü!

Biliyoruz ki ulaşsaydı çare olurdun, derman olurdun, çözüm olurdun…

Yinede seninleyiz, senin yanındayız, duamızdasın, yüreğimizdesin…

Ama;

Bu şehirde de yanlış kadrolaşan bir zihniyet oluştu,

Halkın iradesini hiçe sayan bir tihniyet oluştu,

Yıllarca seni beni tekfir edip, bugün içimizde siyaset yapan bir illet oluştu

Sağır sultan duydu sesimizi ama bir türlü sen duyamadın Ey Sevdamızın sesi!

Bu seçimde azda olsa seslerini duyuracakları umuduyla;

Gözü yaşlı, elleri boş, hayalleri yıkık bir eda ile,

Sanki birazcık veda, kısa süreli ayrılık vakti diyen sesler geliyor.

Tıpkı televizyondaki bilgilendirme amaçlı küçük bir kamu spotu gibi…

30 Mart günü başka ağaçların gölgesinde dinlenecek bazıları!

Engellenen sese karşı, sessiz bir çığlık var bu şehirde.

Teşkilatlarımızı size şikayet etmekten ar duyarım. Fakat bu şehirde nasıl bir teşkilat olduğunu biraz daha yukarı tırmanınca göreceksin!...

Yıllardır İl Başkanlığı binamıza bir defa uğrasaydın anlardın halimizi. Ey halimizin dermanı!

Yedi yıldır bu şehre doğalgaz gelmiş, İl binamızda olmadığını kimse söyler mi sana!

Kadın Kollarımızın kömürlü soba bile yakamadıklarını size iletirler mi!

İki kişinin merdiveninden çıkamadığı il binasına nasıl götürürler!

Götürselerdi şayet, il binamız böyleyse acaba Malatya nasıl demez miydin?

Bugün artık gidebilirsin. Çünkü on iki yıl sonra nihayet taşındılar.

Zenginleştikçe teşkilatlarımızdaki adamlarımız, Partimize kötüsünü reva gördüler! Bunların hangi vizyonla Başbakanı temsil ettiklerini halkımız bilmiyor mu? Malatya'daki başarıların arkasında bu milletin sadece sana sevdası var USTA!...

Bu şehirde Aslan kediye boğduruldu, kuzu da kurda teslim edildi. Kentsel dönüşüm projesi çileye dönüştürüldü. Neden yedi yıldır bu millet mağdur edildi? Kimse açıklama yapar mı?

Ey yüreğimizin sevdası!

Fakir fukara evlerine bir çivi çakamazken, başkanlarımızın ve adaylarımızın şirketleri ve ortakları binlerce daire yapıyor. Teşkilata ve belediyeye uğrayan herkes müteahhit olmuş. TOKİ'miz bu bölgeye yirmi bin konut yaparsa bu gariban müteahhitlerimiz kime daire satacaklar? Yazık değil mi hormonlu zenginlerimize!

 

Bu memleketin en iyi gazetecisi ve televizyoncusu iken, dört dil bilen, Arapçayı bu ülkede en iyi konuşan, Türkiye'de “Doğru ve Güzel Türkçe Kullanım Ödülü”Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah GÜL'ün elinden alan tek yerel televizyoncuyu kim gördü? Ne değer verdiler? ne kadar istifade ettiler ki, benim gibi yüzlercesini nerede ve nasıl değerlendirsinler!...

 

Tabi ki eğitimsiz, kafası para kazanmaktan başka bir şeye çalışmayan, ehliyetsiz ve liyakatsizler, hak etmedikleri yerlerde olurlarsa, Malatya'da sadece seyyar satıcılar çoğalır.

 

Allah Resulü; “emanete ihanet edildiği zaman kıyameti bekleyiniz” dediğinde, sahabesi “emanete ihanet nasıl yapılır Ya Resulellah!” deyince; “İdare ehil olmayan kişilere verildiği zaman kıyameti bekleyiniz” demiştir.

 

Sakın ha ben nereden bileyim demeyesin USTA!

 Tebdili kıyafet yapıp gece yarısı yaşlı kadının kendisine beddua ettiğini duyan Halife Ömer, içeriye girip açlıktan perişan olduğunu görünce, “Peki niye Ömer'e beddua ediyorsun? Ömer senin halini nasıl bilsin?”dediğinde yaşlı kadın; “Madem Ömer halimizi bilmeyecekti neden halife oldu?” cevabını alınca, dönüp sırtında un çuvalını evine taşımıştı.

 

Bunları yazarken seni değil, acaba seni seven birini kırar mıyım! acaba ümitsizliğe sevk eder miyim tereddüdünü yaşıyorum. Ama sabrın kalmadığı kılıçların çekilip geri kınına girmediği savaş meydanından yazıyorum. Sen gidince neler yaparlar bize bilemiyoruz! Fakat, Allah için Zatı Âlinize milletin sesini sandıkta duymadan önce duyurmak istedim. Aldığı her nefeste sana dua eden milletin isteklerini iletmek istedim.

 

Dün Sinciğin dağında kundaktaki torunlarını dahi alarak tek kelime Türkçe bilmeyen yetmiş sekiz yaşındaki süt annem Adıyaman'a mitinge gelmişti. Tayibim bize gelmiş ben nasıl gitmem ona demişti. Kendi parasıyla araba tutmuştu. Kim gelmezse hakkımı ona helal etmem demişti. Bu sevgiyi Allah'tan başka kalplere koyacak var mıdır?

 

Bu millet sana böyle sevdalı Ey Allah'ın sevgisini kalplerimize koyduğu lider!

 Şüphesiz Allah her şeye kadirdir. Ömrünü bereketli ve uzun kılsın. Halk yolunda Hak adına bu ülkede adaletle hükmettikçe, yeryüzündeki mazlumlara sahip çıktıkça, Suriye'de, Mısır'da, Filistin'de, Arakan'da, Irak'ta ve dünyanın her yerinde sesimiz oldukça, Allah senden razı oldukça, Rabbim ömrümü de sana versin Ey Gönüller Padişahı!...

 

Fi Emanillah…

Ebuzer AYDIN

“Ey Kalemim! Bir Gün Doğru Bildiklerini Yazmazsan, Kolumla Beraber Kırar Atarım Seni”