dore okulları
Malatya
24 Nisan, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.56
  • EURO
    34.83
  • ALTIN
    2429.6
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    64733.24$

BEN BÖYLE GÖRDÜM, YA SİZ!..

13 Ekim 2020, Salı 10:24

 

SESLİ MAKALE 

 

 

 D_49

Fotoğraflar, dile getirilemeyen birçok konuyu aynı anda anlatır. “Fotoğrafın dili” diye bir tabir de vardır, edebi hayatımızda. Ben, “Fotoğrafın dili” meselesini “Yorum” diyerek tasvir ederim. Fotoğrafta anlatılanları ve anlatılmak istenenleri tercüme etmek ise; ayrı bir sanattır. Bunun için bilgi, birikim ve vizyon sahibi olmak gerekir.

Bundan kat-ı nazar, dün bir fotoğrafa denk geldim. Fotoğraf karesine yansıyanları samimi bir şekilde ve bütün içtenliğimle görmek istedim. İnanın herhangi bir önyargıdan kendimi soyutlayarak bakmak istedim fotoğrafa. Haksız olanın ben, haklı olanın da onlar olmasını o kadar çok istiyorum ki; size anlatamam!

Şoför mahallinde, Hakan Kahtalı tarafından çekildiğine kani olduğum fotoğraftaki kişiler, sanki bana şöyle diyordu:

Hakan Kahtalı:Sanmayın kalplerimizin ayrı ayrı görüldüğüne. Gerçek dışarıdan görüldüğü gibi değildir. Hepimiz bu yolun yolcusuyuz!”.

Öznur Çalık: Siyasi ruh, cesedin rağmına daha genç ve daha zindedir. Bu can, bu bedende durdukça, şehrimizi yönetmeye namzetim. Zaten gördüğünüz gibi direksiyona en yakın olan da benim…

Ahmet Çakır: Bunca kavgadan sonra, bana tükenmişlik sendromu isnadında bulunanların rağmına, “Ben yoruldum hayat gelme üstüme..” parçasını dinlemiyorum. Işıldayan gözlerle, geleceğe ümitle bakıyorum…

Selahattin Gürkan: Merhum Akif'in dediği gibi “Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.” Sözünden yola çıkarak Anadolu'yu anayurt yapan bu şehir için, bu “kavga” burada bitmez…
 
Bülent Tüfenkci: Sinerjiye önem veren bir insanım. Onun için yanımda İhsan Koca, karşımda Ahmet Çakır ve onun yanında da Selahattin Gürkan başkanımız var. Biz demeyi severim!  “Ben”  diyenlerle ise arama mesafe koydum

İhsan Koca: Tam da “Uzun ince bir yoldaydım” parçasını okuyarak geldiğim yerde, “Yukarıdan aşağıdan yolun sonu görünüyor.” Türküsüyle mırıldanır buldum kendimi. Bu karede bulunan arkadaşların, himmetine talibim! Arkalarda bir yer de olsa, bana da bir statü versinler…

SEN ENVERİ MİSİN?
Düşünüyorum da, Enveri'i olduğunu iddia eden biri bana denk gelse, “Enveri benim, şiirim de, adım da, namım da çalındı” dese, ona yapacağım ilk teklif; Gerçek Enveri olduğunu kamuoyuyla paylaşmasıdır. Zira Enveri olduğunu iddia ettiği halde, bu gerçeği kamuoyunda saklayanlar; çakma Enveri'lerdir! Çünkü gerçek Enveri, hakkın hatırını âlî tutandır. “Evet hakkın hatırı âlîdir. Hiçbir hatıra feda edilmez. Kimin hatırı kırılırsa kırılsın, yalnız hak sağolsun.” düsturunu prensip edinendir.

NOT: Geçtiğimiz haftalarda “ŞAİRİN ÇALINDIĞINI DA GÖRDÜK!..” başlıklı yazımla ilgili yaptığım muhasebemdir.

NEŞTERİ VURURKEN, NARKOZU UNUTUYORUM

Bazen “Yaptığım yorumlar ve yazılarından dolayı, neden bu kadar feryat ediyorlar?” diye soranlara “Yaraya neşter vururken, narkoz vermeyi ihmal ediyorum galiba!” şeklinde cevap veriyorum…

 EĞİTİMİN NE HALDE OLDUĞUYLA İLGİLİ BİLGİNİZ VAR MI?

 Dünyayı kasıp kavuran Covid-19 ya da bilinen adıyla “Koronavirüs Pandemisi”, ülkemizi ve ilimizi büyük oranda etkilemiş durumda. Sağlık başta olmak üzere; eğitim, ekonomi ve turizm dip yapmış durumda. Buna rağmen; şehrimizin yöneticilerinin sanki sadece “sağlık” konusunda sıkıntı varmış gibi, davranmalarını anlamış değilim.

Elbette her şeyin başı sağlıktır. Fakat sadece sağlık ile ilgili tedbir alıp gerisini bir tarafa atmanın akılla izah edilecek bir yanı yoktur. Sağlıktan sonra en önemli konu eğitim olmasına rağmen, yöneticilerin eğitim konusunda yaptıkları ciddi bir çalışma olmadığını düşünenlerdenim. Durum öyle bir hale gelmiş ki; parası olan, çocuğunu özel okula göndermekte ve yüz yüze eğitim almasını sağlamaktadır. Parası olmayan ise, evine internet dahi alamamaktadır. Bu durumun, müthiş bir eşitsizliğe sebep olacağı aşikardır. 

Yeri gelmişken, Milli Eğitim'in yeni eğitim üssü olan Eğitim Bilişim Ağı (EBA)'nın, birçok eksiğine rağmen, iyi bir uygulama olduğunu da belirtmek isterim. Fakat sistemi çalıştırmak için gerekli internet altyapısı maalesef rezil durumda. Malatya'da varlıklı insanların bulunduğu muhitlerde internet sıkıntısı pek yok. Fakat dar gelirli insanların yoğun olduğu yerlerde sıkıntı had safhada. Örneğin Fahri Kayahan, Tecde ve Bostanbaşı gibi yerler için internet başvurusu yaptığınız zaman, en fazla iki gün sonra bağlantınız yapılıyor. Taştepe, Hanımın Çiftliği veya Orduzu gibi yerlerde ise en erken 20 gün sonra bağlantınız yapılıyor. Hatta çoğu zaman çalışanlar evinize dahi gelmeden bağlantı talebinizi iptal edilebiliyor.

Bu durumda aklıma, “Kitabı bedava veren devlet, internetin parasını neden vermez?” gibi bir soru geliyor. Daha sonra da arka arkaya sorular sıralanıyor:

1-Bu şehrin mülki amirleri veya siyasileri bu konuda neler yaptı?

2-İnternet servis sağlayıcısı firmaların yetkilileri ile toplantılar yaptılar mı?

3-Sorunlu olan yerler için çözüm önerileri var mı?

4-Bağlantı problemi yaşayan vatandaş kimi nereye şikayet etmeli?

 Bu soruların cevaplarını bilen varsa beri gelsin. İnşallah yetkili birileri çıkar da bizi aydınlatır. 


150 MİLYONLUK YATIRIMA, ÇINAR İMZASI!
Yeşilyurt Belediyesinin yeni temelinin atıldığı yer, lokasyon olarak belki de Malatya'nın en değerli yerlerinden biri. Peki belediye binasının da içinde bulunduğu, yaklaşık 150 milyon civarındaki bu alan nasıl vatandaşa kazandırıldı? İşte bu sorunun cevabı, aldığım kulis bilgilerinde.

 Yeşilyurt belediye başkanı Mehmet Çınar, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'dan belediye binası yapmak için, yer talep ediyor. Yapılan talebe karşılık, Bakanlığın verdiği yer ise 10 dönüm. Mehmet Çınar, Bakan Kurum'dan 5 dönüm daha talep ediyor. Fakat bakanlık, bu talebe pek sıcak bakmıyor. Sivrice depremi sebebiyle, Malatya ve Elazığ arasında mekik dokuyan Murat Kurum, Malatya'da ilçe belediye başkanlarının da bulunduğu bir toplantıya iştirak ediyor. Bu arada, Bakan Kurum'un yorgunluğu da dikkatlerden kaçmıyor.

 Toplantıda belediye başkanları, teker teker söz alıyor. Her başkanın, kendine göre bir derdi ve talebi var. Sıra Yeşilyurt belediye başkanı Mehmet Çınar'a geldiğinde ise “Allah sizden razı olsun sayın Bakanım. Malatya ve Elazığ için yaptıklarınıza hepimiz şahidiz!” şeklinde bir cümle kuruyor. Murat Kurum ise “İyi de benden bir şey istemiyor musun?” diye cevap verince, Mehmet Çınar “Allah razı olsun. Daha ne isteyelim? Yalnızca müsaitseniz, size yeni yapacağımız belediye binasının yerini göstermek isteriz.” Şeklinde mukabelede bulunuyor. Amacı ise; nezihane, nazikane ve kavl-i leyyin ile Bakan beyden yeşil alan için bir beş dönüm daha alabilmek.

 Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Eylül ayında bu davete icabet ediyor. Yapılan ziyarette, Murat Kurum'un bir şey dikkatini çekiyor. Yapılan hizmet binasının olduğu yerde, yeşil alanın yetersizliği hemen göze çarpıyor. Başkan Mehmet Çınar'ın, daha önceki ısrarlarını da göz önünde bulunduran Bakan Kurum, derhal TOKİ'yi arıyor. Arazinin değeriyle alakalı bilgi alıyor. Sonuç olarak bu 35 dönüm arazi için, Mehmet Çınar'a hitaben “ Başkan bey, burası imara açılırsa yüksek binalar yaparlar. Senin elinden de alırlar. Biz en iyisi burayı Millet bahçesi yapalım” diyor. Sonuç olarak Mehmet Çınar'ın ilmi siyaseti, 150 milyonluk yatırımı, Yeşilyurt'a kazandırılmasına vesile oldu.

 Selam ve dua ile…

Fiemanillah…