dore okulları
Malatya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.53
  • EURO
    34.99
  • ALTIN
    2434.1
  • BIST
    9716.95
  • BTC
    64873.87$

“Ben demiştim” demek!..   

12 Ağustos 2016, Cuma 09:00

MURAT ÇETİN 

 

Memleketimizde her bir köşesini saran terör zincirinin son halkası, Vahşi Batı'nın uşakları tarafından 15 Temmuz'da eklendi. Her 10 yılda bir yapılan askeri darbeleri unuttuğumuz bir anda tam 36 yıl sonra ortaya çıkan bu vahim tablo hepimizi dehşete düşürdü. Vahşet henüz başlamamış, sadece askerin Boğaz Köprüsü'nü kapattığı bilgisini almıştık. Bu bilgiyi ilk aldığımız anda hemen hemen hepimiz, bir terör saldırısına müdahale edilmek istenildiği sandık. Ancak saatler ilerledikçe, bunun bir terör saldırısını önlemek için değil, bir terör saldırısını başlatmak için yapıldığını anladık.  

 

ÜNİFORMA GİYMİŞ EŞKIYALAR… 

 

Bir yandan köprü kapatılmış, diğer yandan Ankara'nın üzerinde savaş uçakları ve helikopter dolaşmaya başlamıştı. Haber kanallarını tek tek gezdikçe Ankara'da emniyetin özel hareket binasının, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin asker üniforması giymiş eşkıyalar tarafından bombalandığı gördük. Bir yandan Başbakan açıklama yapıyor, “Bu bir kalkışmadır. Yapanlar en ağır şekilde cezalandırılacak” diyordu. Diğer yandan çeşitli konumlardaki komutanlar televizyon kanallarına telefonla bağlanıp, “Bu askerlere emrediyorum. Derhal kışlalarına dönsün” diyerek tepki gösteriyordu. Bir ara TRT'de bir spiker “Asker ülke yönetimine el koymuştur. Saat 06'dan itibaren sokağa çıkma yasağı getirilmiştir” anonsu yapıyordu. Spikerin eli-ayağı titriyor, bizim yüreğimiz ağzımıza geliyordu. Son olarak Cumhurbaşkanı televizyon kanallarına telefonla bağlanarak, halkı sokaklara davet ediyordu. 

 

MİLLET DESTAN YAZDI 

 

Her dakika farklı noktalardan vahşet haberleri geliyor, gönlü vatan ve millet sevgisiyle dolu vatandaşlarımızın kahramanca direnişine şahitlik ediyorduk. Vatan ve millet tank paletleri altında ezilirken, savaş uçakları tepemizde dolanıyor yüreklerimize korku salmaya çalışıyordu. Tüm Türkiye, geceyi ayakta geçirmiş, bir kahramanlık destanı yazılmıştı. Uçaklara, helikopterlere, tanklara ve tüfeklere rağmen millet geri adım atmamıştı. Millet, birlik ve beraberliği tüm dünyaya göstermiş, ülkemiz işgal edilmekten kurtulmuştu. Tarih sayfalarına altın harflerle yazılan bu destanda 250 kişi şehit, 2 bin de gazi vardı.  

 

HERKES KİMİN YAPTIĞINI HAYKIRIYORDU 

 

Olayların en başından itibaren devlet büyüklerimizin hemen hemen tamamı, “Bu işi yapanlar Fetullahçı Terör Örgütü-Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ-PDY) mensuplarıdır” şeklinde açıklamalarını yayınlıyordu televizyonlar. Yani olaylar daha başlar başlamaz bu kalkışmayı kimin yaptığı, bu ülkeyi terör çukuruna kimin düşürmeye çalıştığı duyuruluyordu.  

 

VAHŞİ BATININ KUKLASI ŞARLATAN 

 

Malatya Time, bu FETÖ denilen hain yapının 15 Temmuz öncesinde de farkında olan az sayıdaki yayın organından biridir. Yıllarca bu hainlerin gerçek yüzünü anlatmaya çalıştık.  

Ülkemize yıllardır yutturulmaya çalışılan “Muasır medeniyet” yalanının gerçek adı “Vahşi Batı Medeniyeti”dir. Bu vahşi Batı medeniyeti, Osmanlı dönemi de dahil olmak üzere bu topraklarda terörü daima körükleyen taraf olmuştur. Oynattığı kuklalar eliyle bu topraklarda huzurun ve refahın, büyüme ve gelişmenin önüne her daim engeller çıkarmıştır. Bahsettiğim bu kuklalar türlü şarlatanlıklar yapmış, feraset sahibi milletimiz, bu oyunları birer birer sahneden kaldırmayı başarmıştır. Ülkemizin 15 Temmuz'da yaşadığı vahşet, Vahşi Batı'nın kuklalarından biri eliyle gerçekleştirilmiştir. Vahşi Batı, insanımızdan gerçekleri gizlemek için bu kez de dini argümanları kullanan bir şarlatanı seçmiştir. O şarlatan ki, dinin içinden Kur'an-ı Kerim'i ve peygamberi çıkararak insanları zehirlemiştir. Geçmişte kendisine yakın olan bazı isimlerin bugünlerde anlattıkları hadiseleri duyunca, “Bu kadar da olmaz” diyoruz. Herhalde uzunca bir zaman da demeye devam edeceğiz.  

 

 

YILLAR ÖNCE UYARDIK 

Bu şarlatana inanılmaması gerektiğini yıllardır yazıp söylüyoruz. Yıllarca bu şarlatanın anlattığı konuların yanlışlığını göstermeye çalışıyoruz. Hatta gazetemizin son sayısında "Cumhurun başını kandırmaya çalışıyorlar" başlıklı bir yazımızla olayın vahametini ortaya koymuştuk. Yıllarca FETÖ'yle tek başımıza mücadele ederken maalesef siyasilerimizden doğru dürüst destek görmedik. Hatta şahsi olarak ulaşabildiğim siyasilere FETÖ'ye dikkat edilmesi gerektiğini söyledim. Onlar ise bu hususta sürekli duygu tüccarlığı yapma yolunu tercih edip geçiştirdiler.  

YUNUS NADİ KOLUKISA, İNANDI 

FETÖ'yle tek başına mücadele ettiğim sıralarda destek gördüğüm az sayıdaki insandan biri olan Yunus Nadi Kolukısa, Malatyalıların gururu, adaletin kılıcı oldu. Kıymetli hemşerimiz Yunus Nadi Kolukısa'yla ilgili haberlerimizi hatırlarsınız. Kendisi, Türkiye'nin son dönemdeki birçok önemli soruşturmasına imza atan bir isim. Geçtiğimiz aylarda Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Teftiş Kurulu Başkan Yardımcılığı görevine atanan Yunus Nadi Kolukısa'nın ismini, Ergenekon, Balyoz ve Tahşiye gibi büyük “Kumpas” davalara bakan savcı ve hakimlerle ilgili soruşturmalar sırasında duydu tüm Türkiye. Ülkemizin yaşadığı 15 Temmuz travmasıyla HSYK'nın önemi bir kat daha arttı. Darbe sonrası, ilk operasyon FETÖ'cü hakim ve savcılara oldu. Binlerce hakim ve savcıya görevden el çektirildi. Yüzlercesi gözaltına alındı veya tutuklandı. Gözaltı ve tutuklamalar halen devam ediyor. Yunus Nadi Kolukısa gibi hukukçuların bugünlerde işleri daha büyük ehemmiyet taşıyor. Hatırlayacağınız gibi yine bu satırlarda Yunus Nadi Kolukısa'yla ilgili bir haberde “Sosyal medyadaki FETÖ uzantısı Fuat Avni, Yunus Nadi beyin oturduğu evin adresini vererek hedef gösterdi” şeklinde bir haber yapmıştık. Büyük bir cesaretle FETÖ'nün üzerine gitmeye devam eden Yunus Nadi Kolukısa, bu tehditlere pabuç bırakmadı. Aynı kararlılıkla FETÖ'yü bitirmeye çalışan ekibin içinde yer almaya devam etti.  

FETÖ'NÜN HUKUKÇULARI!.. 

 

Şu ana kadar yaklaşık olarak 2850  hakim ve savcı için gözaltı kararı çıktı. Bunların bir kısmı tutuklandı. Önümüzdeki günlerde bu sayılar da artışın olması da bekleniyor. Bu rakamlar, FETÖ'nün sadece yargı içerisindeki sinsice ilerlemesini gösteriyor. Bu teröristlerle mücadelede Malatyalı hemşerimiz Yunus Nadi Kolukısa'nın bulunması, bir Malatyalı olarak şahsımı ziyadesiyle memnun ediyor. Yunus Nadi bey gibi kıymetli vatan evlatlarının etrafında binlerce FETÖ'cü hakim ve savcı varmış. Buna karşı diyeceğimiz tek söz: “FETÖ belasıyla mücadele eden herkesten Allah razı olsun” 

 

 

TÜRKİYE'NİN GÜCÜNÜ TÜM DÜNYA GÖRDÜ 

 

Gördüğünüz gibi zaman, hem Yunus Nadi Kolukısa'yı hem de bizim gibi düşünen insanları haklı çıkardı. FETÖ belasının 40 yıl boyunca devletin her kademesinde kendine yer açtığını gördük. Devletin bütün kurumlarını bire bir kopyalamış, devletin içinde kendilerine göre bir devlet kurmuşlar. Düşünsenize, virüs vücuda girmiş ve her geçen gün güç kazanmış. Bu virüs 15 Temmuz'da vücudu tamamen ele geçirecek güce ulaştığını zannetti. İşte o anda, bir aşıyla vücudun direnci artırıldı. Bu aşının adı vatan, millet, bayrak ve ümmet sevgisiydi. Bu aşıyla tüm dünyaya ülkemizin Irak, Suriye veya Mısır olmadığını gösterdik. Bu topraklar üzerinde kirli emelleri olanlara en büyük gözdağını verip, hastalığımızın tedavine başladık.  

 

Bu tedavi sürecinde mücadele eden mücahitler, tarihin sayfalarına altın harflerle yazılacak.