dore okulları
Malatya
03 Mayıs, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.41
  • EURO
    35.00
  • ALTIN
    2400.1
  • BIST
    10208.65
  • BTC
    58825.27$

Besle Kargayı Oysun Gözünü!

08 Temmuz 2023, Cumartesi 00:06
Besle Kargayı Oysun Gözünü!

Canlı veya cansız varlıkların en temel özelliklerinden biri, mevcut durumlarının ve yapılarının korunması, onun sürdürülebilir kılınması ve geliştirilmesi isteğidir. Bu isteğin yönetimi ise güç mücadeleleri etrafında şekillenmektedir. İki veya daha fazla güç aktörü arasındaki mücadelede belirleyicilik, güçsüzün güçlüye karşı direnci ve güçlünün güçsüz üzerindeki tahakkümü noktasında ortaya çıkmaktadır. İtme kuvvetine karşı gösterilen sürtünme kuvveti direnci, vahşi doğadaki bir hayvanın hayatta kalma çabası, bir örgütte liderin diğerlerini kendisine itaate zorlaması veya devletlerin birbirlerine karşı rekabetleri güç mücadelesi bağlamında okunabilir. 

Bu örneklerde olduğu gibi devletler özelinde, devletin iç düzeninde devlete karşı güç mücadelelerinin olması demek, üstün güce yani devlete karşı bir gücün varlığı anlamına gelir ki devletlerin bekası için kabul edilemez bir durumdur bu. Çünkü devletler güçlerini içerdeki diğer aktörlerle paylaşmaları durumunda zayıflarlar, zayıfladıkça iç kontrollerini kaybetmeye başlarlar ve nihai olarak içerden ve dışardan gelebilecek tehlikelere karşı savunmasız kalabilirler. Ancak çoğu zaman bu güç odaklarını veya aktörlerini çeşitli nedenlerle devletlerin kendilerinin var ettiği de unutulmamalıdır.

Tarih boyunca güçlü devletler özellikle güçlü askeri birlikleriyle yani ordularıyla varlıklarını koruyup sürdürmüşlerdir. Devletin korunması ve bekasının sağlanması konusunda güçlü ordunun varlığı ve sadakatinin ön plana çıkması, orduları devletlerin önemli bileşenlerinden biri haline getirmiştir. Nitekim, ordunun devletin silahlarının kullanımı ve zorlayıcı güç yetkisine (tekel) sahip olması ve dolayısıyla hükümetlerin desteklenmesi veya indirilmesi konusunda etkili olması, hükümet ve ordu arasında güç mücadelelerinin yaşanmasına da neden olmaktadır. Diğer taraftan Soğuk Savaş sonrası dönemde uluslararası güç mücadelelerinin seyrinin devletler ve onların orduları arasındaki mücadeleden vekalet grupları arasındaki mücadeleye evirilmesi, devletlerin vekil gruplar (özel askeri birlikler, terör örgütleri vb.) üzerinden güç devşirmeye çalışmalarına ve yeni güç aktörleri oluşturmalarına yol açmıştır. Bu durum ise ister istemez devletler için güç paylaşımı paradoksu meydana getirmektedir.

Rusya ordusunun kendisine saldırdığı ve önemli kayıplar verdiği iddiası üzerinden 23 Haziran gecesi Rus paralı asker grubu Wagner’in Putin yönetimine karşı başkaldırısı, Rusya’nın resmi ordusunun yanı sıra bir başka aktörle güç paylaşımının neden olduğu bir meydan okumadır aslında. 15 Temmuz gecesi Türkiye’de yaşanan darbe girişiminin bir benzeri olarak değerlendirilebilecek olan eylemin, nedenleri ve aktörleri değişiklik gösterse de her ikisi de devlete karşı iktidar alanını genişletmek isteyen bir yapının devlete karşı güç mücadelesinin sonucudur. Türkiye’de bir cemaat(!) yapılanması dahilinde şekillenen terör örgütüne (FETÖ) mensup, ordu içindeki askerlerin eylemi olarak yaşanan süreç, Rusya’da ise özel askeri bir şirketin eliyle gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Nihai olarak her iki devlet de güç paylaşımının ve kontrolsüzlüğünün tehlikesini deneyimlemiş, kısa sürede “ya devlet başa ya kuzgun leşe” anlayışıyla güçlerini tahkim etmiştir.

Wagner lideri Yevgeni Prigozhin tarafından Rusya Savunma Bakanlığı ve askeri komutasına karşı sonuna kadar gideceği bir adalet arayışı olarak nitelendirilen isyan hareketi, gerçekleştirilen çeşitli müzakereler sonrası sona ermiştir. Ancak yaşanan süreç Putin’in siyasal otoritesini zedelerken, Rusya’nın ulusal ve uluslararası imajını da olumsuz etkilemiştir. Wagner’in yeni dönemdeki rolünün ne olacağı ve Belarus’a giden Wagner lideri Prigozhin’in akıbeti ise ayrıca merak konusudur. Diğer taraftan Wagner ve benzeri oluşumların yeni süreçte devlet kontrolüne girmesi ihtimali ise Wagner’in uluslararası hukuku ihlal eden faaliyetleri nedeniyle Rusya’ya yöneltilebilecek yeni uluslararası hukuki sonuçlar doğurabilecektir. 

Resmi olarak 2014 yılında Kırım’ın ilhakı sürecinde ortaya çıktığı düşünülen Wagner Grubu, dünyanın çeşitli bölgelerinde (özellikle Afrika, Ortadoğu ve Ukrayna’da) etkinlik göstermiş, Rusya’nın çıkarları doğrultusunda çeşitli eylemlerde bulunmuştur. Kasım 2022’de Saint Petersburg’da merkezini açan Wagner, misyonunu Rusya’nın savunma yeteneklerini geliştirmek olarak açıklamıştır. 

Çeşitli eylemleriyle uluslararası hukuku ihlal etmesine rağmen uluslararası hukuktaki boşluklardan dolayı yaptırımlardan kaçan ve Rusya’nın kendisinde de net bir karşılığı olmayan ancak düzenli ordunun yanında yer alan bu paralı özel Rus askeri şirketler, kısa vadede devletlerin lehine olumlu sonuçlar doğursa da uzun vadede devletlerin aleyhine politik, ekonomik ve uluslararası hukuk açısından olumsuz sonuçlar meydana getirebilmektedir. Çünkü öncelikle, düzenli resmi ordudan farklı olarak şirket anlayışıyla yönetilen ve çıkar esaslı ilişkilerin ön planda olduğu bir yapının işleyişi, kendisini finanse edebilecek her aktöre hizmet verebilmeye, tabir yerindeyse “parayı veren düdüğü çalar” anlayışı çerçevesinde kullanılmaya açık hale getirmektedir. Bu durum, Wagner gibi özel askeri şirketlerin kim(ler) tarafından kontrol edildiği belirsizliği, kolaylıkla el değiştirebilme ve yönetilebilme tehlikesi ortaya çıkarmaktadır. 

Bölgesel güç dengelerinin vekalet örgütler ve hibrit savaş konseptleri üzerinden şekillendiği bir dönemde terör örgütleri ve özel askeri şirketlerin kurulma motivasyonlarının ve misyonlarının benzer olduğu söylenebilir. Devletlerin konvansiyonel savaşın yüksek maliyetlerinden ve siyasi, ekonomik, sosyal, hukuki ve insani sorumluluklardan kaçınan tavırları, bu yapıların ortaya çıkışında önemli etkenlerdir. Ayrıca üyelerinin bir kısmının hapishanelerden toplanması ve cephelerde savaşmaları karşılığında suçlarının affedilmesi, terör örgütleri ve özel askeri şirketlerin eleman devşirme yöntemleri açısından önemli benzerliklerden yalnızca birkaçıdır. Yine bu yapıların, meşru gücü tekeline almaktan, iç düzenini sağlamaktan, otoritesini tesis etmekten ve siyasi bağımsızlığını gerçekleştirmekten yoksun olan zayıf(düşkün) devletler ve bölgelerde oluşan güç boşluklarında etkinlik göstermeleri de ortak noktalar olarak değerlendirilebilir.

Wagner özelinde vekalet örgütlerin handikapları açısından; özel askeri şirketlerin, etnik/dini tandanslı grupların ve terör örgütlerinin güçlenmeleri durumunda devletleri yetersiz gördükleri ve farklı dönemlerde devletle çeşitli güç mücadelelerine girdikleri bilinmektedir. Nitekim bu yapılar, edindikleri imtiyazlı alanlarla yarı devletleşmiş (paralel devlet) bir kurum haline gelerek ulusal ve uluslararası boyutta tehditler oluşturabilmektedir. Ayrıca çıkarları doğrultusunda devletlerin terör örgütlerine verdikleri desteğin, bumerang etkisiyle zaman içerisinde kendisine yönelen bir tehdit haline gelmesi gibi özel askeri şirketlerde de benzer sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. 

Devletlerin güçlerinin ve yetkilerinin çeşitli nedenlerle çeşitli gruplar veya şirketlerle paylaşılması veya devletlerin özel askeri şirketlerin müşterisi gibi davranması durumu, otorite ve egemenliğin muhafazası bağlamında ulusal güvenlik meselesi olarak değerlendirilmek zorundadır. Uluslararası hukukun bağlayıcılığından uzak ve devletlerin güç paydaşları olarak şekillenen bu yapıların kontrolden, denetimden, hesap vermekten ve yaptırımdan bağışık yapıları, ulusal güvenlik başta olmak üzere uluslararası güvenlik için tehlike arz etmektedir. Dolayısıyla karşılıklı çıkar ilişkileri doğrultusunda devletler ve özel askeri şirketler arasındaki ilişki ve güvenlik sektörünün piyasalaşması konusunda uluslararası hukuk ve yasal mevzuatlar çerçevesinde yeni düzenlemelerin yapılarak gerekli önleyici tedbirlerin acilen alınması gerekmektedir. Aksi halde devletlerle bu tür yapılar arasındaki simbiyotik ilişkinin kazananı değil kaybeden(ler)i olacaktır. 

Son olarak unutulmamalıdır ki nerede, ne zaman, niçin ve kim için olursa olsun kılavuzu karga olanların burnuna her zaman kötü kokular gelecektir. 
 

Yorumlar

  • yorum avatar
    Mustafa Yıldız
    08-07-2023 13:37

    Elinize emeğinize sağlık hocam. Bir çok anlatılması gerekeni çok güzel açıklıyıcı bir şekilde kaleme almışsınız. Başarılarınızın devamını dilerim.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.