Malatya
25 Temmuz, 2025, Cuma
  • DOLAR
    40.55
  • EURO
    47.73
  • ALTIN
    4380.4
  • BIST
    10.689
  • BTC
    115536.41$

Bir Kayısı Konuştu, Koca Şehir Susturuldu

17 Temmuz 2025, Perşembe 11:36
Bir Kayısı Konuştu, Koca Şehir Susturuldu

Malatya’da bir kayısı konuştu.

Mikrofonu Murat Çetin tuttu.
Sesi Ramazan Özcan’dan çıktı.
Ama aslında konuşan,
ne Ramazan’dı…
ne Murat’tı…
Konuşan, donmuş bir şehrin vicdanıydı.

Bu memlekette herkes konuşur.
Bazısı kürsüden, bazısı kürtajdan…
Bazısı çaya zam geldi diye bağırır,
Bazısı o çayı üreteni hiç görmez.

Ama biri çıktı,
Bir kayısı için konuştu.
Üstelik ağzını açmadan…
Çünkü kayısı anlatmadı;
Çığlık attı.

Murat Çetin de bu çığlığı duydu.
Gitti, sordu.
Dinledi.
Ve yazmadı.
Kayda aldı.

Sekiz bölüm.
Sekiz ayar.
Sekiz kapı.
Ama her biri aynı odaya açılıyor:
Sessizlik.

İlk bölümde Malatya’nın donmuş fotoğrafı var.
Sıfırın altı derecede yanan bir şehir.
Çünkü Malatya’da yangın kibritle çıkmaz.
Havayla çıkar.

Üçüncü bölümde TARSİM konuşuluyor.
Ama sigorta sistemi değil o…
Organize belirsizlik şeması.

Kime göre tespit?
Kime göre tazminat?
Kimin zararı, kimin umurunda?

Ramazan Özcan anlatıyor.
“Sigorta var ama korumuyor” diyor.
Haklı.
Çünkü TARSİM, üretici için değil, istatistik için çalışıyor.

Beşinci bölümde lisanslı depolar sahnede.
Ürün senetleri, kredi erişimi, piyasa dengesi…
Çok güzel cümleler.
Ama rafta duruyor.

Yedinci bölümde ise kıyamet kopması gerekirken,
Kıyamet bile “kendi işine bakıyor”.
Kriz anında kim ne yaptı?
Fotoğraf paylaşanlar mı yönetti bu süreci,
Yoksa gerçekten sahada olanlar mı?

Ramazan Özcan, isim vermeden taş atıyor.
Murat Çetin, gazeteci gibi usulca taşı kayda da alıyor.
Ama şehir, o taşı hâlâ yerden kaldırmıyor.

Ve sekizinci bölüm…
Yani final.

Orada Ramazan Özcan diyor ki:
“Don kader değil, ihmalin sonucudur.”
Cümle kısa.
Ama içindeki feryat uzun.

Beş madde sıralıyor.
Tarım İl Müdürlükleri sahaya inmeli,
TARSİM sil baştan ele alınmalı,
Borçlar yapılandırılmalı,
Lisanslı depo yaygınlaştırılmalı,
Erken uyarı sistemi modernize edilmeli…

Çok net.
Çok doğru.
Ama çok yalnız.

Çünkü bu şehir,
Kime “iyi ki konuştun” diyorsa,
Ertesi gün unutmaya başlıyor.

Peki bu yazı dizisinin eksiği yok muydu?

Vardı.

Bazı satırlar fazlasıyla diplomatikti.
Bazı isimler telaffuz edilmeden geçildi.
Belediyeler, STK’lar, yerel idareciler…
Adı anılmadan, durumu ima edilerek geçildi.

Halbuki bazen ima değil,
İsim gerek.

Çünkü bu şehirde sorumluluk anonim.
Ama acı bireysel.

Ayrıca ulusal medyanın körlüğü de azımsanmış.
Çünkü Malatya, haber değeri taşıyacak kadar “merkezde” değilmiş.
Deprem olursa gelirler,
Ama don olursa çiftçiyle Allah’a havale edilir.

İşte bunu daha yüksek sesle söylemek gerekiyordu.
O ses, biraz kısmıştı kendini.

Yine de Murat Çetin’in yaptığı şey,
Bu şehirde gazeteciliğin hâlâ ölmediğini gösterdi.

Bir mikrofonun, bir not defterinin, bir samimi sorunun
sekiz bölümlük yankıya dönüşebileceğini gösterdi.

Gazetecilik böyle bir şey çünkü.
Sadece yazmak değil,
Konuşturmaktır.

Ve Ramazan Özcan da bu röportajda
sadece kendini anlatmadı.
Bir şehir adına konuştu.

Donmuş bir coğrafyada,
ateşli bir sorumluluk taşıdı.

Peki şimdi?

Sekiz bölüm bitti.
Röportaj yayımlandı.
Gerçekler açıklandı.
Mikrofon sustu.

Peki sistem konuştu mu?

Hayır.

Kayısı konuştu.
Ticaret Borsası konuştu.
Bir gazeteci konuştu.

Ama bir türlü
“Sorumlu olanlar” konuşmadı.

Yani?

Yani Malatya, yine susmaya devam ederse,
Bir dahaki don sadece çiçeği değil,
kimliği de kurutur.

Röportajdı bu, evet.
Ama bildiğin röportajlardan değil.

Bu,
Bir kayısının konuştuğu röportajdı.
Ama ne yazık ki,
koca şehir yine sustu.

Vicdanla Kalın…
 

Yorumlar

  • yorum avatar
    CeM A.
    17-07-2025 22:30

    Bunca güzel yazı dizisinden sonra bu köşe yazısı; sırf yazmış olmak için…

  • yorum avatar
    Şevket
    17-07-2025 17:03

    Malatya hüzünlü yaralı.. Sosyoloji demografi değişti.. Bir de üstüne kayısı böyle olunca şehir bir nevi iflas etti... Allah iyi etsin

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.