dore okulları
Malatya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.51
  • EURO
    34.90
  • ALTIN
    2450.6
  • BIST
    9887.35
  • BTC
    64160.54$

BİR SAVAŞIN TAM ORTASINDAYIZ!

25 Mayıs 2018, Cuma 08:25

Seçim sathına başladığımız günden bu yana ülke olarak bir savaşın tam ortasındayız! Adeta bir satranç oyununu andıran bir durumla karşı karşıyayız. Ne yazık ki oyunu bizden olmayan birileri kuruyor ve hepimiz oyunun içinde oyuncu durumuna düşüyoruz! Bu tür bir durumda ne yazılır ne denilir, söze nerden başlanır kestirmek oldukça zor. Ama ben yazının sonunda söyleyeceğimi başından söyleyeyim ki, nedenlerini sıralamış olayım. Bu tür bir savaş yaşandığı zaman yapılması gereken en önemli şey; bir liderin etrafında toplanmaktır. Daha önce bu durumla karşı karşıya kalan ülkelerde, liderin etrafında kenetlenenler savaştan galip ayrılmışlardır. Bu sebeple ülkemiz üzerinde oynanan bu denli büyük bir oyuna karşılık millet olarak yapmamız gereken en önemli şey, tek liderin etrafından toplanmaktan başka bir şey değildir. İşte bu sebeple benim gönlümden geçen şey, seçimden Recep Tayyip Erdoğan'ın büyük bir galibiyetle çıkmasıdır. Söz yerele gelince ise vekil sayısında Ak Partinin 6-0 yapmasını veya vekilleri MHP ile bölüşmesini isterim. Çok zor hatta imkânsız bir şey olduğunu bildiğim halde gönlümden böyle geçirmemin nedenlerini aşağıda sıralayacağım. Seçime kadar ne değişir bilemem ama bugün seçim olsa, Ak Parti 3, CHP 1 kesin; geriye kalan 2'si için 5 ihtimal olduğu aşikâr. 1 Vekil MHP'ye yakın görünse de bu durum partisinin ve kendisinin çalışmasına bağlı olarak değişiklik gösterecektir.

 

Listeler, Listeler…

Partilerin listeleri açıklandıktan sonra her partiden insanla görüştüm. Hiçbir partide memnuniyet görmedim. Bazı illerde bazı partiler için memnuniyet görünse de Türkiye Genelinde durum hiçte öyle değil. Ak Parti, CHP, MHP, Saadet ve İyi Parti… Tamamında listelere itirazlar var ve bu itirazlar yüksek sesle dile getiriliyor. Listelere bakınca sanki görünmez bir elin bütün partilerin listelerine müdahil olduğunu ve liste belirlenmesinde aktif rol aldığını düşünüyorum. Parti Başkanlarının bilerek ya da bilmeyerek bu gizli elin yönlendirmesine maruz kaldıklarını düşünüyorum. Bilerek yapanlar hangi partiler olduğu aşikâr fakat bende Ak Parti de sınırlıda olsa bu tür müdahalenin olduğu kanısı mevcut. Zira bu kadar önemli bir seçimde milletin istemediği hiç kimsenin listelere girmeyeceğini düşünüyordum. Fakat listeler açıklanınca bu düşüncem suya düştü. İşte bu sebeple Ak Parti'ye de dışarıdan bir müdahale olduğunu düşünüyorum. Bu tür bir müdahale “kripto” diye tabir edilen parti içerisindeki üst düzey yöneticiler eliyle ancak yapılabilir. Eğer Ak Parti içerisinde bir takım kendini gizlemiş kriptolar var ise, Reis'i zor durumda bırakmak için bu tür bir manipülasyon yapmış olabilirler.

 

Ak Partide İstenmeyen İsimler?

Ak Partide mevcut vekiller içerisinde en istenmeyen iki isim; Öznur Çalık ve Mustafa Şahin'di. Öznur Çalık listede kendine yer bularak meclisteki 5. Dönemine yelken açmış durumda. Mustafa Şahin ise listede kendine yer bulamadı. Aslına bakarsanız bu iki en sevilmeyen insanın en sevilenler olması gerekiyor. Fakat onların bazı özellikleri onları sevilmez yapıyor. Mesela Mustafa Şahin, benim bugüne kadar tanıdığım en mütevazı, en alçak gönüllü vekildir. En fazla millet ile haşır neşir olan, dertlerini dinleyen, sorunlarını çözmeye çalışan vekil olarak hafızamda yer alıyor. Belki kendisine iletilen sorunların hepsine çözüm bulamamıştır ama en azından milletin içindeki bir insan olarak mütevazılığını sürekli korumuştur. Buna rağmen bu kadar sevilmemesi onun bazı kişisel ve fiziksel özelliklerine yoruyorum. Kendine has Anadolu erkeği görüntüsü ve şivesi, O'nu halktan kopuk gösteren en önemli özelliğiydi. Hâlbuki halkla en iç içe olan vekildi. Öznur Çalık Malatya ve Malatyalıların sorunlarıyla en alakadar vekillerin başında geliyor. Çözülemeyen her konu, önemli her proje, mega yatırımlar vs. her büyük projenin altında O'nun dahlini görmek mümkün. Fakat O'da kendini millete kabul ettiremeyen vekiller listesinde yer alıyor. Malatya siyasetinin son 20 yılında sürekli görünür olması “yüzü eskimiş” tabirine maruz bırakıyor. Öznur Çalık'ın en büyük problemi, referans olduğu kişilerin, hiçte hak etmedikleri halde büyük büyük görevlerde olmasıdır. Aslına bakarsanız Sayın Çalık'ın bu dönem başka bir yerden aday yapılması daha mantıklı olurdu düşüncesindeyim. Ne kadar eleştirsek de Ak Parti içerisinde güçlü bir Malatyalının olması her zaman Malatya'ya faydalı olacaktır.

Ak Partide eleştirilerin odağındaki isim Ahmet Çakır! Ahmet Çakır'la ilgili en önemli eleştiri; “eğer başarılı bir belediye başkanı ise devam edeydi, yok değilse neden vekil yapıyorsunuz?” şeklinde. Aslına bakarsanız biz Malatyalılar Ahmet Çakır'ın, Belediye Başkanlığında başarılı olmadığını düşünüyoruz. Fakat dışarıdan bakanlar bizim gibi düşünmüyorlar.  Ahmet Çakır üzerinde; şaibe, yolsuzluk ve usulsüzlük bulunmuyor. Mütevazı ve güler yüzlü kişiliği hiç değişmedi. Bu sebeple; Ahmet Çakır'ın isteği de dikkate alınarak, Genel Başkan tarafından bu tür bir görev teklif edilmiş olabilir. Belki de Genel Merkezde O'na ihtiyaç vardır. Kim bilir belki de Sayın Çakır'ı seçimden sonra Genel Başkan Yardımcısı olarak göreceğiz.

 

Ak Partinin En Çok Eleştirildiği Konu!

Ak Parti ile ilgili yapılan eleştirilerin en başında, ehliyetsiz ve liyakatsiz insanları hak etmedikleri görevlere ataması geliyor. Bu durum neredeyse her kurumda ve belediyede böyle. Malatya özelinde bakarsak, bu konuda en büyük eleştiri Vekil olarak Öznur Çalık'a yapılmakta. Diğer bir eleştiri odak noktası ise neoparalel diye tabir edilen bir derneğin atamalara yaptığı müdahale olarak ön plana çıkıyor. Söz konusu dernekte bu cüretini Ak Partiden alıyor. Milli Eğitim, Büyükşehir Belediyesi ve Yeşilyurt Belediyesindeki bütün atamalar ve bir takım kurumlardaki atamaların bu derneğin onayı alınmadan yapıldığı iddiası oldukça yaygın ve iddiaya verilmiş bir cevap yok. Hatta Ahmet Çakır'ın bunlar yüzünden başkanlığı bıraktığı iddiası da ortalıkta dolaşan bir iddia. Doğrusu atamalara kim müdahil oluyor beni çok alakadar etmiyor. Fakat ehliyetsiz ve liyakatsiz kişilerin sayısının oldukça fazla olduğunu herkes gibi bende gözlemliyorum. Sadece kamu kurumları değil, mülki idarede de büyük sıkıntılar olduğu açıkça görülmekte. Mesela Battalgazi Kaymakamlığını yapan zatın bugüne kadar halk ile hiçbir teması olmamış, odasına değil vatandaş memur ve amirler bile giremiyor. Kendisine giden muhtarların hiçbirinin sorunu için hiçbir uğraşısı yok! Gelen geçen herkesi başından savmak dışında bir mahareti bilinmiyor. Buna rağmen dua eden imama, kuran okuyan müezzine dahi müdahale ettiği biliniyor. “İlçenizde sorunu olan her vatandaşla ilgilenin” diyen bir Cumhurbaşkanının, kimseyi odasına dahi almayan Kaymakamdan ne hayır gelir ki? Doğanşehir Kaymakamı 20'li yaşlarda bir yıllık aday kaymakamlık süresi geçirmiş gencecik bir delikanlı! Kozmopolit bir ilçenin hangi sorununa çözüm bulabilir? Kale Kaymakamı 5 yıl tecrübesi dahi olmayan 20'li yaşlarda, ergen tavırları olan bir delikanlı! Üstelik Malatya'ya yapılan yüzlerce trilyonluk yatırımlardan da bu zat sorumlu! Büyükşehir Belediyesi daha berbat! Yeşilyurt hakeza… Diğer kurumlara bakın, hiç hak etmedikleri halde koca koca görevlerde küçük insanlar ordusu ile karşılaşıyorsunuz! Bütün bunların sorumlusu Malatya Valisi değil. Adam işte bu tür bir ekiple gece gündüz Malatya için çırpınmaya çalışıyor. Bütün bunların sorumlusu Cumhurbaşkanı ya da Başbakan da değil. Cumhurbaşkanı; “ehil olanı alın, adil olanı alın, layık olanı alın” dedikçe yerel vekiller kendilerine yakın olanı alıyorlar. Maalesef Ak Parti ehliyet ve liyakat konusunda sınıfta kalmıştır ve önümüzdeki seçimde en büyük handikabı budur.

 

Satranç Oyunu Niteliğinde Stratejiler!

Partilerin listelerine baktığımız zaman dikkat çeken bir başka husus, satranç tahtası üzerinde oynanan bir oyun hissi vermesi. Saadet Partisi Gençlik Kolları genel Başkanı CHP'nin adayı, Abdullatif Şener CHP'den aday, Refah Partilileri tutuklayan hâkim Saadetten aday, HDP'li Altan Tan Saadetten aday… Buna karşın CHP içerisindeki Alevi vatandaşlarımızın çoğuna adaylık vermedi. Bunların hepsi aynı stratejinin ürünü. İyi Partinin adayları yine aynı stratejiden besleniyor. Seçimler ikinci tura kalırsa bu strateji daha net bir biçimde ortaya çıkacaktır. Nötron ile proton bir araya gelse dahi bir araya gelmeyecek olan partileri bir araya getiren bir güç, bir strateji olduğu kesin. “Normalde birbirinin kanlarını içseler doymazlar” diye tabir ettiğimiz bu kişileri kim ya da kimler bir araya getirebiliyor? Konuya bu cihetten bakılınca ortada bir satranç tahtasının varlığını görmemek mümkün değil! Öyle bir savaş ki; içerisinde her türlü puştluğu barındıran bir savaş! Bütün gaye Recep Tayyip Erdoğan'ı yönetimden uzaklaştırmak ya da en azından mecliste çoğunluğu sağlamasını engellemek! Bunu yapabilmek için var güçleriyle çalışıyorlar ve görünen o ki elleri baya güçlü. Stratejilerini iyi kurmuşlar, ekonomik olarak oldukça güçlüler, Ak Partinin bütün zayıf noktalarını biliyorlar! Şunu da belirtmek isterim, seçim bitince enselerini kaşıyıp gitmeyecekler, yeni stratejiler yeni oyunlar kuracaklar. Ama elleri eskisi kadar güçlü olmayacak.

 

Bütün Bu Oyunları Kim Bozar?

Ülkemiz üzerinde emelleri olan ülke/cemiyet/örgüt/kişi her kimse bütün bunların oyunlarını güçlü bir liderden başkası bozamaz. Mevcut adaylar içerisinde bu özelliklere sahip tek kişi Recep Tayyip Erdoğan'dan başkası değil. Recep Tayyip Erdoğan çok iyi Müslüman olduğu için değil! Çok dindar ya da çok bilgili olduğu için değil! Recep Tayyip Erdoğan Halife olacak diye bir düşüncenin ürüne de değil! Recep Tayyip Erdoğan rejimi değiştirip İslam Devleti kuracak diye bir düşüncem de yok! Ama bildiğim bir gerçek var ki; Recep Tayyip Erdoğan dış mihraklara boyun eğecek bir insan değil. Dik durmasını iyi biliyor ve tepki vermesi gereken yerde tepkisini layıkıyla veriyor! Dış güçlerin güdümüne girecek bir yapısı yok, oyunları bozacak kapasiteye sahip! Ülkesini ve milletin menfaatini diğer menfaatlerin üzerinde tutuyor. Bu sebeple oyunu bozma ihtimali olan tek kişi şimdilik Recep Tayyip Erdoğan. Ve Recep Tayyip Erdoğan'ın eli ne kadar güçlü olursa mücadelesini o kadar güçlü olarak devam ettirecektir.

 

 

Selametle…

Adem İnsanoğlu