dore okulları
Malatya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    35.06
  • ALTIN
    2458.5
  • BIST
    9820.51
  • BTC
    64419.25$

BU ADAMIN BİR DERDİ VAR!...

15 Nisan 2017, Cumartesi 05:43



Kurtuluş savaşı verip, düşmanı denize döktük. Milyonlar şehit oldu. Açlık, sefalet, yokluk çektik. Memleketin her karış toprağını şehit kanıyla suladık. İzzetimizi ve şerefimizi ayaklar altına almadık. Hainleri içimizden attık. Devleti, vatanı kurtardık, yeniden diriliyoruz dediğimiz anda masada yenildik. Altı yüz yıl cihana söz geçirmiş, Avrupa'ya, Asya'ya ve Afrika'ya hükmetmiş, yeryüzün ilk ve tek İslam İmparatorluğu olan Devleti Ali Osmaniye'yi iki yüz yıl süren bir sürecin sonunda yıkılmış bulduk!. Güneşi doğmayan bir sabah kalktığımızda, İslam Hilafetine son verildiğini gördük.

Alfabe değiştirilmiş, herkes cahil bırakılmıştı. Kuran yasaklanmış, insanlar dinsizleştiriliyordu. Kılık kıyafet devrimi yapılmış, kadın sokakta artık çıplaktı. İslami yönetim sistemi yerine dinsiz sistem getirilmişti. Din devlete karışmayacaktı ama, yüz yıllar boyunca din devletten, müslüman da laiklerden çekecekti!. İslam kanunları yerine İsviçre ve Roma kanunları getirilmişti. Bu millet tepeden tırnağa budanmıştı. Tarihiyle, kültürüyle, ananesiyle, inancıyla bağı koparılmıştı. Millet cephede vatanını, dinini müdafaa ederken geriye döndüklerinde, Siyonist ve Emperyalist güçler, bir şey bırakmamışlardı. Hilafet yerine laiklik, dinsiz bir sistem ve HALKSIZ bir demokrasi getirmişlerdi.

O gün bize bir gömlek biçmişlerdi!. Tam bir asır giydirdiler. Tâ ki milletin bağrından biri çıkıp bu gömleğin bize uymadığını haykırıncaya kadar!. Vatanını, milletini ve dinini seven, kefenini giymiş yola çıkmış biri!. Tıpkı “Ya İstanbul beni alır, ya ben İstanbul'u alırım” diyen ecdadı fatih Sultan Mehmet Han gibi… “Bugün İstanbul'u sevmek sadece seviyorum demekle olmaz, daha fazlasını yapmak gerekir” diye haykırırken, belki insanların çoğunun sözlerini anlamadığı, ama kendisine inandığı bir lider!. İstanbul'un yeniden fethedilmesi gerektiğini ima eden, sistemin yanlış olduğunu, değişmesi gerektiğini haykıran ve bu yola baş koymuş bir lider!. Dünyanın maksadını anladığı, ancak içimizdeki hainlerin ve işine gelmeyenlerin anlamak istemediği, halkı kullanarak yeniden önüne set olmaya çalıştığı, ülkesinin dirilişini ve şahlanışını durdurmaya kalktığı bir lider!.

Ey millet!

Bu adamın dünyalık ulaşabileceği daha yüksek bir makam var mı!?

Cumhurbaşkanlığı makamının üzerinde bir makam var mı!?

Elinde eksik bir imkan, ulaşamayacağı bir devlet, bir coğrafya parçası, bir zenginlik, aklınıza gelen eksik bir şeyi var mı!?

Bu yüzyılda bundan daha popüler, daha çok tanınan, sevilen, güvenilen, arkasından gidilen, itibar edilen, halk desteği olan başka bir lider var mı!?

İki milyara yakın İslam aleminin hepsi buna hayran mı!?

Dünya bu adama gıpta ediyor mu!?

Karadaki konforu gibi havadaki konforu da fevkalade mi!?

Sözü dinleniliyor mu!?

Herkes emrinde mi!?

Her istediğini yaptırabiliyor mu!?

Her şey tıkır tıkır işliyor mu!?

Bundan fazla ne var ve kim ne ister!?

Bütün bunların üzerine oturup keyfini sürmek varken bu dert, bu tasa, bu telaş niye!?...

Bunlar, herkesin istediği şeylerdir. Bu adamın istediği şeyler daha farklı olsa gerek!. Dünyanın en popüler lideri olarak, bunca nimetlerin içerisinde yaşamak değil maksadı demek ki! Bu adamın bir derdi var! Bu adamın bir hedefi var! Bu adamın gerçekleştirmek istediği, başkalarının hayal bile edemediği bir düşüncesi var! Bu adamın bir sevdası var! Kafese tıkadıkları bir Zümrüdü Anka kuşu var! Bir sevda masalı var! Gerçekleştirmek istediği Yeni Türkiye hayali var!...

Bu hayal gerçekleşmesin diye bütün dünya paçasından çekiyor. Etrafımız kan gölü haline getirilmiş, içerde ve dışarıda terör belasıyla sarmışlar bizi. O gömleği değiştiremezsiniz diyorlar. Bu ülkenin beyinlerini, gençlerini, zenginliğini, bütün geleceğini elli yıl önce başlattıkları bir projeyle yok ettiler. İslamı gönüllere, gönülleri de emperyalizme hapsedip küfre asker ettiler. Sonra kalkıp bu milletin ve kendi ana babalarının başına uçaklarla bomba yağdırdılar. Kardeşlerini tankların altına aldılar. Koyun kılığında canavar ruhlu bu nesil, gözlerini kırpmadan insanlarımızı hunharca öldürdüler. İhanet ettiler ve ülkeyi işgale kalktılar.

Amaçlarına hizmet edecek nesil, o hain nesildi ve yarım asır önceden yetiştirmeye başlamışlardı. O gün Recep Tayyip Erdoğan yoktu. Öyle birisi hesapta da yoktu. Her şeyi hesap etmiş, sadece Allah'ı hesaba katmamışlardı. Bu nedenle mesele Erdoğan meselesi değil, Türkiye meselesidir. Parti meselesi değil, vatan meselesidir. Erdoğan bunları fark edip önlerinde durunca hedef tahtasına koydular. Suikastlar düzenlendiler. Eğer Recep Tayyip Erdoğan bunların istediklerini yapmaya devam etseydi, selefleri gibi olsaydı, ölünceye kadar ölüleri kaldırır, onun için oy kullandırmaya devam ederlerdi. Ama Allah Recep Tayyip Erdoğan'a fark ettirdi, ihanete sürükleyemediler. Bu nedenle dünyayı başına yıkmaya kalktılar. Tarihimizin en kanlı darbesine, aslında işgaline kalkıştılar…

Süreç döndü dolaştı millete geldi. Allah bir şeyi dilerse sebepler halk eder. Dün milyonları şehit vererek kaybettiğimizi, bugün sandığa gidip atacağımız bir oy ile Yüce Rabbimiz bize iade edebilir. Bunun bedelini yüz yıl önce atalarımız ödedi. Kolay olan bize kaldı. Bu kadar kolay mı olur? demeyin. Kolay değil elbet. Bugün bize düşeni yapmak kolaydır. Allah'ın va'di vardır : “Bir kavim kendi kendisini değiştirmedikçe Allah onları değiştirmez” bugün değişimi halk isterse El-Hakk sadece onay verir.

Dünün kokuşmuş İran menşeli görüşlere ve kişilere aldanmayın. Cemaat cemiyetlere İtibar etmeyin. Suratlarına da, saflarına da, durdukları yere de bakmayın. Oy kullanmak ile ilgili kimsenin kafasında en ufak bir soru işareti olmadan, olmak ile olmamak arasında tercih yapın. Bu hak ile batıl arasında bir tercihtir. Bu aslında küfür ile iman arasında bir tercihtir.  Ümmet bizimledir. Alimler bizimledir. Allah ve Resulü'nün hükmü bizimledir. “kafirler istese de istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır”

16 NİSAN inşaallah;

Meydanda savaşı kazanıp masada kaybettiğimiz günün rövanşıdır…

Kurtuluş savaşı verip kurtulamayan bu milletin bir asır sonra kurtuluş günüdür…

İç ve dış hainlere ihanetin hesabını soracağı gündür…

Düşmanın kalbine korkuyu salarak, bütün hesaplarını bozacağı gündür…

Bu milletin yeniden küllerinden doğduğu gündür…

O gün, yeniden Doğuş olacak, Diriliş ve Şahlanış devam edecektir...

Fırsatlar yüzyılda bir gelir. Süreçte her şey anlatıldı, söylendi. Şayet eksik kalsaydı birileri yine tamamlardı. Hiç şüphesiz Allah nurunu tamamlayacaktır. Allah ne dilerse o olacaktır. Taktir O'nun, karar O'nun hüküm O'nundur. Bizim imtihanımız, o gün oy kullanmaya gitmek, vazifemiz ise, EVET demektir…

 

Fi Emanillah…

Ebuzer AYDIN

“Ey Kalemim! Bir Gün Doğru Bildiklerini Yazmazsan, Kolumla Beraber Kırar Atarım Seni”