Çalık Gibi Değil, Kara Toprak Gibi Sessiz. Halkın Vekili mi, Vekilin Taklidi mi?
09 Haziran 2025, Pazartesi 00:19
Bir zamanlar, bir köyde iki kız kardeş varmış. Biri her sabah erkenden uyanır, evin önünü süpürür, harmanı toplar, köy odasında söz söyler, elini masaya vururmuş. Diğeri ise pencere önünde oturur, gelen geçene selam verir, gölgede durur, rüzgârın yönüne göre dönermiş. Köylü birine “abla” dermiş, diğerine “yine mi bu?”…
Malatya siyaseti de böyle işte…
Bir zamanlar Öznur Çalık vardı. Şimdi İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak var.
İkisinin de sırtında AK Parti yeleği.
İkisinin de elinde mikrofon, önünde protokol.
Ama biri konuşurdu. Diğeri sadece dinliyor.
Biri elini masaya vururdu. Diğeri masaya bakmakla yetiniyor.
Öznur Çalık, Malatya’da siyaset yapmadı; Malatya’yı siyasetin merkezine taşıdı.
Ne zaman biri “bu iş olmaz” dese, “olur” diye dikilirdi.
“Bir vekil ne yapar?” sorusunun cevabıydı.
Kimi ona “abla” dedi, kimi “sert.” Ama herkes ayağa kalkardı geçerken.
Sonra…
Sonra sahneye İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak çıktı.
Kendini “halkın vekili” diye tanıttı. Ama halkın hangi sorununu çözdü, bilen yok.
Kuru selamlar, bol ziyaretler, çokça fotoğraf…
Ama çözüm? Yok. İcraat? Yok. Bürokrasiyle etkili bir ilişki? Hiç yok.
Birisi bürokraside kapı açardı.
Öbürü kapının önünde selfie çeker.
Biri dosyayla gelirdi, öbürü temenniyle.
Biri masaya yumruk koyardı, diğeri çiçek.
Çalık “olmaz” deneni oldururdu.
İnanç Hanım ise “zaten olmaz” diyerek kenara çekiliyor.
Halk, vekiline umut bağlamıştı.
Ama vekil sadece kartvizit bastırmış.
Ve şimdi…
Malatya’nın gözü, sesi, nefesi olması gereken biri; Çalık gibi değil, Kara Toprak gibi sessiz.
Gölge var, gövde yok.
İsim var, iş yok.
Vekil var, vekâlet yok.
Şimdi bu şehrin hafızasına bir not düşüyoruz:
Biri Malatya’ya mühür gibiydi, diğeri ancak fotokopi.
Ve artık herkes soruyor:
Halkın vekili mi bu, yoksa vekilin taklidi mi?
Gölgesi Geldi, Başkan Titredi!
Gölge…
Bazen sahibinden daha ağırdır.
Hele ki o gölge, koltuğu bırakıp gidenin gölgesiyse… Ve yerine gelen hâlâ koltuğa oturduğuna inandıramamışsa kendini…
Selahattin Gürkan, Malatya’ya geldi.
Elinde çanta yoktu. Proje dosyası da getirmedi.
Bir açıklama yapmadı.
Ama uğradığı her yer, bir açıklamaydı.
İlk olarak AK Parti İl Başkanı Ali Bakan’a uğradı.
Yani, partinin yeni patronuna…
Dedi ki sessizce: “Ben hâlâ buralardayım.”
Sonra Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın’ın kapısını çaldı.
Bir zamanlar o makamda ter döktüğü, sonra Büyükşehir’e yürüdüğü yer…
Yani eski kale, yeni karargâh…
Oturdu, çayını içti. Gülümsedi.
Ama bir yere gitmedi.
Sami Er’in makamına…
Yani halefi olduğu Büyükşehir’e uğramadı.
Sebep?
Sebebi bilmiyor muyuz?
Sami Er, birkaç hafta önce çıktı, dedi ki:
“Belediyede yolsuzluk var.”
İmâ etmedi.
Üstü kapalı geçmedi.
Doğrudan Selahattin Gürkan dönemine işaret etti.
Ve şimdi Gürkan, Malatya’da.
Elini kolunu sallayarak…
Ama Sami Er’in kapısından içeri girmeden.
Bu bir ziyaret değil.
Bu bir mesaj.
“Ben geri geldim” demedi,
“Ben zaten hiç gitmedim” dedi.
Sami Er’in, selefi hakkında bu kadar net konuştuğu ilk dönem…
Ve Gürkan’ın gölgesi tam da bu dönemde Malatya’ya düştü.
Sami Er susuyor.
Haklıysa neden susuyor?
Haksızsa neden konuşmuştu?
Selahattin Gürkan bir tek kelime etmeden, sadece yürüdü.
Ama yürüyüşü Malatya’da zemini oynattı.
Gölgesi düştü, zemin titredi.
Sami Er şimdi o koltukta oturuyor olabilir.
Ama Malatya halkı soruyor:
O koltukta hâlâ Selahattin Gürkan’ın gölgesi mi oturuyor?
Yoksa Sami Er, sadece onun iskemlesinde bekleyen bir nöbetçi mi?
Her Şeye Karıştı, Malatya’ya Karışamadı!
Veli Ağbaba…
Malatya’nın muhalif vekili…
Her şeye itiraz eden adam.
Havalimanı yapılır, karşı çıkar.
Otogar yapılır, eleştirir.
Kentsel dönüşüm mü başlatıldı? Gerek yok der.
Meteoroloji kar yağacak dese, “olmasın” diyebilir.
Telveye bile laf eder, kahveye değil.
Devlet ne yaparsa yapsın; bir yanlış bulur, bir kulp takar, bir zıt durur.
Ama…
Malatya’da bir şey olur…
Bir AK Partili belediye başkanı, bir diğer AK Partili selefini alenen yolsuzlukla suçlar.
İhalelerden, mıcırdan, agregadan bahseder.
“Üç katı fiyat çekilmiş” der, “adam kayırılmış” der.
Malatya tarihinin en ciddi suçlamaları ortaya saçılır.
Ve o Veli Ağbaba?
Sessiz.
Tepkisiz.
Sanki Malatya’da olmamış gibi.
Sanki bu şehir onun vekaletinde değilmiş gibi.
Sanki ağzında dil, elinde klavye kalmamış gibi.
Çünkü konuşsa…
Ya Sami Er’in iddialarını desteklemiş olur.
Ya Selahattin Gürkan’ı aklamış sayılır.
Ya AK Parti içi hesaplaşmaya malzeme olur.
Her durumda kaybeder.
O yüzden…
Sustu.
Malatya’ya sustu.
Yolsuzluk iddiasına sustu.
Hemşerisine sustu.
Çünkü Malatya’ya muhalefet etmek, tweet atmaya benzemez. Cesaret ister. Ve o cesaret yok.
Ya da belki…
Belki de Veli Ağbaba’nın Malatya’da açılmasını istemediği eski bir defteri vardır.
O yüzden konuşmaz. O yüzden susar.
Çünkü bazen bir kelime, sadece başkasını değil… insanı kendini de ele verir.
Pazarda Kuzu Ararken Aslana Çıktılar!
Geldik hayvan pazarına… Ama bu defa satıcı değişmiş, tonlama farklı, ses tonu yüksek. Etin fiyatı değil, muamelenin ederi tartışılıyor.
Vatandaş pazarda hayvan değil, başkanla karşılaşmış.
Ama öyle bildiğiniz başkanlardan değil.
İl Özel İdaresi’nde giydiği sabırlı gömleği çıkarmış, Malatya Büyükşehir koltuğuna “aslan postuyla” oturmuş.
Eskiden selam verirdi, şimdi selam bekliyor.
Eskiden çay ikram ederdi, şimdi çaydanlığı masaya vuruyor.
Eskiden “buyur kardeşim” derdi, şimdi “dosyayı bana getir, getir, getir bak bak bak” diyor.
Oysa biz ona ne demiştik?
“Bir Prozac al, güzel bir yeşil çay demle… Ruhunu dinlendir.”
Ama o bizi değil, egosunu dinledi.
Vatandaşı değil, aynasını okşadı.
Eskiden öyle miydi?
Değildi.
İl Özel İdaresi’nde çalışırken “hizmet adamı” dedik.
Şimdi ne diyelim?
Pazarda kurbanlık seçmeye gelmiş halk, bakıyor…
Kimi kuzu gibi susuyor, kimi dana gibi bakıyor.
Ama başkan mı?
O kükreyip geçiyor.
Malatya’nın pazarı geniş, insanı sabırlıdır.
Ama kibiri taşıyanın ayağı tökezler, tokadı halk vurur.
Kuzu gibi hizmet bekleyen bir memlekete,
aslan gibi bağırarak başkanlık edilmez.
Bir Başkan Vardı Yazdım, Ses Yoktu… Bir Şoför Vardı Yazdım, Dava Açıldı!
Malatya Büyükşehir Belediyesi’ni yazdım.
Başkanlarını yazdım.
Yıkımı yazdım, TOKİ’yi yazdım.
Ses gelmedi.
Ama bir şoförü yazdım…
Ortaya avukat çıktı.
Sabri Bayat.
Resmiyette makam şoförü.
Gayriresmiyette… Her şeyin sahibi.
İhale mi var? Sabri Bey’e sor.
Atama mı var? Sabri Bey karar verir.
Kapı mı açılacak? Sabri Bey’in haberi olacak.
Ben de bunu yazdım.
Yazmamla birlikte, Malatya Büyükşehir Belediyesi avukatı soluğu savcılıkta aldı.
Yani Başkan’a yazınca sorun yok…
Ama Sabri Bey’e dokunursan…
Dava var!
Demek ki doğru yere dokunmuşum.
Anayasa diyor ki:
“Herkes fikrini açıklar.”
TCK diyor ki:
“Eleştiri suç değildir.”
AİHS diyor ki:
“Rahatsız edici bile olsa özgürlüktür.”
Ama Malatya Büyükşehir diyor ki:
“Şoförü yazamazsın!”
E peki, başkanı geçtim…
Malatya’yı kim yönetiyor?
Yazdığım yazıdan değil…
Yazdığım kişiden dava açıldı.
Bu bile yetiyor:
Direksiyonda kim var, hâlâ soruyor musunuz?
KALEM HAKKI:
Boyun Kadar Değil, Oyun Kadar Konuş!
Malatya’da sanayi mi?
Boş verin… Bir tostçunun oyu, bin işçinin emeğinden kıymetli artık.
Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, büfeciye selam durur,
Ama bin kişilik üretim hattına uğramaz.
Sanayici 5 bin kişiyi istihdam eder,
Ama seçimde sadece bir oy eder.
Oysa tostçu, çaycı, bakkal; hepsi birer “sandık süvarisi”.
Boyun kadar değil, oyun kadar konuş devri bu.
Fabrikan varmış, ihracat yapıyormuşsun,
Kusura bakma, oyun küçükse muhatap da küçülüyor.
Sanayiye gideceğine,
Simitçinin dükkânına fotoğraf çektirmeye koşarsan,
Malatya kalkınmaz, makyajlanır.
Unutmayalım:
Tost karın doyurur, ama sanayi şehir doyurur.
LAF EBESİ:
Ağabey-Kardeş Hikâyesi: Yedi Ayda Yedi Yılın Hesabı
Malatya siyasetinde anlatılır…
Bülent Tüfenkci, İhsan Koca’dan yedi ay büyük.
Ama siyasette ondan yedi yıl önde…
Eskiden kardeş gibi gezerlerdi, şimdi aynı masaya bile oturmuyorlar.
Sebep mi?
İhsan Koca, Namık Gören’i tutmuş…
Tüfenkci ise Ali Bakan’ı.
Aralarındaki fark hâlâ yedi ay…
Ama kırgınlık, yedi yılı çoktan geçti.
FİSKOS MASASI:
Malatya’da kim ne konuşuyor, kim neyi saklıyor, kim kimi kolluyor?
-Valinin Gönlü Gitmiş, Ruhu Zaten Bavulda!
Malatya Valisi Seddar Yavuz’un gözü kulağı Ankara’da, kalbi ise çarşaf gibi bir raporda! Söylenene göre, sağlık sorunlarını gerekçe göstererek birkaç kez “beni buradan alın” demiş. Yani Malatya’ya geliş bile gönülsüzmüş. İlgili kurumlara “buradan tayin istiyorum” mesajını satır aralarına değil, doğrudan dilekçeye yazmış.
-AFAD Müdürü Protokolde Yükselmiş, Ama Afette Yokmuş!
Malatya AFAD Müdürü’nün derdi afetzedeler değilmiş. Önceliği kim oturuyor, kim kalkıyor, o koltuk kiminmiş? “Protokol listesinde kaçıncı sıradayım?” sorusu, afet toplanma alanlarının yerini geçmiş. Allah göstermesin bir daha afet olursa, önce müdürü bulmak gerekebilir!
-19 Milyonluk Audi, 3 Kişilik Ortaklık: Ağbaba, Özel, Erdoğdu!
CHP’li Veli Ağbaba’nın eski dostları Özgür Özel ve Aykut Erdoğdu, iddialara göre bir “siyasi ortaklık” kurmuş. Erdoğdu Meclis dışında kalınca, Ankara’nın bir köşesinden koltuk çıkarılmış. Yetmemiş, 19 milyonluk zırhlı Audi ve şoför tahsis edilmiş. Aracın plakası belli değil ama “vekillikten düşen, zırhlıdan düşmez” dedirtiyor.
-Sami Başkan’a Merkezden Uyarı: Demagojiyi Bırak, Belediye Başkanlığına Bak!
Kulisler fısıldıyor: AK Parti Genel Merkezi, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er’e resmî olmayan ama gayet etkili bir uyarı göndermiş. “Beceremiyorsan hiç değilse sus” dememişler ama “demagoji ile işi örtme” demişler. Sami Başkan hâlâ halktan uzak, tabandan kopuk, söylemde bol ama eylemde yok.
-Oğul Er Müteahhit Oldu, Baba Belediye Başkanı!
Malatya’da konuşulan son bomba ise bu: Sami Er’in oğlu müteahhitlik firmasını kurmuş. Hemen ardından da dedikodular başlamış. Hani babası müteahhitlere mesafeliydi? Hani tarafsızlık prensipti? Malatya’da babanın makamı oğul için yatırım ofisine dönmesin sakın?
Fiskos Masası, Malatya’daki duyumları yazmaya devam edecek. Çünkü bu şehirde perde arkası, sahneden daha kalabalık…
Selam ve dua ile
Fiemanillah
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Serdar Zer
12-06-2025 19:26Kalemine sağlık Murat bey. Döktürmüşsün. Az bilen yazmışsın. Hele gel gez bizim bu sokakları git 3-5 çay ocağına kulak ver gör söylenenleri. Bu nasıl başkan. Yaw ilkokul mezunu şöför etki eder başkana. Tabi alırsa devasa kocaman huzur hakkını bakar keyfine. Kral benim der. Belediyede en çok huzur hakkı en üst makama yani Sabri’ye verilir. Yalansa yalan desinler. Nede olsa arkası sağlam. Sami erin junyir oğlusu arkasındaymış. E bide şey var . Şey her devrin adamı lise mezunu eski koruma. O da etki eder başkana özel kalemde protokol işlerine bakarken öğrenmiş ayak oyunlarını. Onun da arka sağlam. E nede olsa çok eski değil dünün koruması evvelki günün eski İtfaye erinin kim mi var arkasında? Elbette teze damadının amcası Ahmet Çakır var. Hısımlık önemli. Gürkan nasıl fark etmedi bunu hayret. Gürkan’a hısımını, Er’e gürkanı . Nasıl bir ihtiras gardaşımda var hayret. Birde bu başkanın sayısız akıl hocaları içinde BAŞ akıl hocası var. Tüm Malatya görüyor izliyor. Er kendisinden bir generalden korkar gibi korkarmış. Ben söylenenleri söylim. Gel kahveye sende duyarsın Murat bey. Kim mi korktuğu gasteci çiğköfteleri ile meşhur hasudhaber sahibiymiş. İşi gücü hased işi gücü kısmetleri kesmekmiş. Aklıma geldi. Ne demiş ülkemizin güzel insanları “gelir İsmet kesilir kısmet” ne çekti memleket bu ismetlerden yaw. Neyse uzatmayam sözü tüm askerlik yapan erkek adamlar bilir “Er’ den değil subay, assubay bile olmaz. Olsa olsa uzman çavuş olur. Uzmanın kapasiteside bu olur. Ve Öznur abla için yaşanan bir pişmanlığı için itiraf edeyim Öznur abla belediye başkanı olsa bu günleri böyle hüzünle yaşar mıydık?
CeM AĞAOĞLU
09-06-2025 22:01Sn vekiller arasında kıyas yapılmasına karşıyım lakin göz var izan var… Bir tarafta zamanında sabahın ilk ışıkları ile dağ taş demeden köy köy gezen biri var iken diğer tarafta da öğleden sonra uyanıp yollara düşen biri… takdir halkımızın herkes herşeyin farkında… bu arada sn Ölmeztoprak vekilimiz için naçizane bir tavsiye az sosyal medya, çok iş çağ atlatır ve halkın vekili de olur ablasıda…
Porgalı
09-06-2025 21:42İnanç hanım bizim bölgeye 2 defa geldi sorunlarımızı söyledik gerekli yerleri aradı söyledi hemen hemen hepsi de yapıldı muhtarların da haberi var , ama yumruk yada tekme atmadan işlerimiz halloldu kalite asla tesadüf değildir. İnşallah bu kaliteli çizgisini bozmaz böyle devam eder
Efe
09-06-2025 21:17Valla bacım, Öznur Çalık dediğin kadın siyaset mi yapardı, savaş mı bilemem ama bir dedi mi olacak, olurdu. Ankara’ya gider, Malatya’yı cebinde götürürdü. Şimdi vekil var ama sesi çıkmaz, bir gölge gibi dolaşıyor. Vekilse konuşsun, iş yapsın! Biz bekliyoruz, onlar bakıyor.
Kutbettin
09-06-2025 21:16Valla bacım, Öznur Çalık dediğin kadın siyaset mi yapardı, savaş mı bilemem ama bir dedi mi olacak, olurdu. Ankara’ya gider, Malatya’yı cebinde götürürdü. Şimdi vekil var ama sesi çıkmaz, bir gölge gibi dolaşıyor. Vekilse konuşsun, iş yapsın! Biz bekliyoruz, onlar bakıyor.
Yavuz
09-06-2025 20:28Bu yazı kıyas yaparken biraz insafsız olmuş gibi geldi bana. Evet, Öznur Hanım çok aktifti, çok da güçlüydü ama onun döneminde de çözülmeyen işler vardı. İnanç Hanım sessiz olabilir, ama sessizlik her zaman işe yaramaz demek değil. Yine de halkta bir beklenti oluştuysa, bu boşuna değildir. İnsanlar vekilini görmek, işittiğini duymak ister. Sadece ziyaretle, kartvizitle siyaset olmaz. Yani ikisinin ortası bir profil lazım aslında: hem sesi çıkan, hem de vakarı olan. Bu yazı biraz ağır ama uyarıcı. Belki İnanç Hanım okur da bir silkelenir.
Zehra
09-06-2025 20:27Vekil dediğin, halkın dert ortağı olur. Bizim köyde cenaze mi var, düğün mü var, belediye mi aksıyor… Bir bakıyorsun İnanç Hanım çiçekle, tebessümle… İyi güzel de abla, bizim derdimiz tebessümle geçmiyor! Biz Öznur Hanım’ı arıyoruz çünkü o geldiğinde bir şey değişirdi. Bir telefon ederdi, bir kapı açılırdı. Bu hanım ise daha çok Instagram vekili gibi. Sürekli fotoğraf, sürekli temenni… Biz temenniyle doymuyoruz. Ekmek lazım, çözüm lazım. Kardeşim bu şehir yıkıldı, ayağa kalkması için yumruk gerek. Ama bu hanım çiçek getiriyor… Gölge gibi geçip gidiyor, sesi bile duyulmuyor.
Gülsüm
09-06-2025 20:26Ya kardeşim, tamam Öznur Hanım yıllarca emek verdi, eyvallah da… Herkesin tarzı bir olmaz ki. İnanç Hanım belki sessiz ama bu sessizlik güçsüzlük değil, nezaket olabilir. Her siyasetçinin yumruğunu masaya vurması gerekmiyor. Belki kadın, bürokrasiyi usulünce yürütmek istiyor, herkesin gözüne sokmadan iş yapmak istiyor. Ha işler aksıyorsa eleştirelim ama daha dur yeni başladı. Her geleni Çalık’la kıyaslarsak, kimseyi beğenmeyiz. Zaten Malatya’da kimse kimseyi beğenmiyor, herkes eskiyi arıyor ama yeniliklere de bir şans verelim. Bu hanım da belki farklı bir yol izliyordur. Biraz zaman tanımak lazım bence.
Kadriye
09-06-2025 18:24İnanç hanım dergahında oturup saat:11.00 uyanıp kahvesini yudumlasın. Memlekette bu kadar boş biri vekil olmadı. Hiç bir kapasitesi yok. Memlekette hiç bir katkısı yok. Resim çekin gülümseyin paylaşın. Bu dönem vekilsiz Malatya . Hiç bir vekili iyi değil
Rasim
09-06-2025 16:32Sadıkoğlu Malatya ticaretine sanayisine katkı veremediği gibi gerilemesine de sebep oldu.. Adam zamanında Selahattin Gürkan la uğraşmaktan hizmet vermeyi unuttu..Allah korkusu varsa bir daha aday bile olmaz.. Yazıklar olsun.
Battal
09-06-2025 16:20Malatya nın en büyük muhalifi partiye zarar vereni Sami Er dir.. Malatya da Chp nin siyaset yapmasına gerek yok.. Veli Ağbaba hakikaten çok ballı. Malatya da Sami Er in başarısızlığını örtmek için savunma mekanizması olarak kullandığı Gürkan dönemi suçlaması akıl işi değil...
Ramiz
09-06-2025 15:47Valla kardeşim, ben siyasetçi filan değilim, sade vatandaşım. Ama şunu iyi bilirim, bu memleketin bir Öznur Ablası vardı. Kim ne derse desin, kadının elinde dosya, cebinde çözüm olurdu. Bi şey istedik mi, “olmaz” demezdi, “bakalım” demezdi, “halledeceğiz” derdi. Şimdi ortada bir vekil var, adı var, sanı var ama sesi yok. İnanç Hanım sağ olsun, güzel konuşuyor, süslü kelimeler, nazik temenniler… ama iş nerede? Çocuk işsiz, ev kirada, esnaf perişan. Bir fotoğraf çekinmekle çözülseydi bu işler, Instagram belediyesi kurardık. Sözüm meclisten dışarı değil, ama siyaset sahnesi fotoğraf karesi değil, icraat ister. Öznur Hanım masaya yumruğu vuruyordu, bu hanım efendi çiçek bırakıyor. Gönlümüzün vekili değil, sanki gönül alma vekili gibi.
Bekir
09-06-2025 15:45Valla yazıyı okuyunca içim burkuldu. Ben şahsen Çalık’ı sevmem ama hakkını da yemem. Kadın konuşurdu, koştururdu, telefonu açardın dönerdi. Şimdi arıyorsun, ulaş ulaşabilirsen. İnanç Hanım’a da saygımız var ama bu işler fotoğrafla olmaz ki… Malatya yanıyor, esnaf perişan, deprem olmuş hâlâ konteynerdeler. Biz vekil seçtik dert anlatalım diye, selfie çeksin diye değil. Çalık geldi mi Malatya’ya bir şey gelir derdik. Şimdi kimse bir şey beklemiyor. Hani bir laf var ya, “gölge var, gövde yok” diye… Aynen öyle. Malatya’nın vekile değil, vekâlete ihtiyacı var. Taklit tamam da, biraz da asli vazife lazım. Yoksa halk sorar, sormaya da devam eder: “Vekil mi bu, yoksa vekilin fotokopisi mi?”
Alper
09-06-2025 12:01Sizde haklısınız bu şehire dürüst, naif ve kaliteli yetkililer pek yaramıyor, Gürkan gibi herkese hakaret edecek personelini azarlayacak , 3, 5 kuruş verip susturacak , Çalık gibi tribünlere oynayacak milleti tersleyecek , Ölmeztoprak gibi 100 sene siyaset yapsa adı en ufak yolsuzluğa karışmayacak , naif kişiler size yaramaz haklısınız
Adem
09-06-2025 11:06İyiki Sami Er var. Yoksa siz neyi yazacaktınız Sayın Çetin? Çok merak ediyorum. İlhan Beyi birkaç defa yazdınız terkettiniz. Sami Bey'in kendisinden daha yetkili ilkokul mezunu Şoförü Sabri'yi yazdınız, aha size mahkeme yolu açılmış. Bundan sonra Sabri Beye de dokunamazsınız. Elinizde kala kala bir Sami Başkan var. Yerden yere vuruyorsunuz. Emin olun Sami Başkan başarılı işlere imza atıyor. Fakat maalesef anlatmasını bilmiyor. Basın birimi fecaat. Sağında solında gezen adamlar fecaat. Sabri, Erol ve bilmem kimler... Millet bu tipleri görünce irite oluyor. Yaptığı bütün güzel işler silinip gidiyor. Sami Başkanın mütebessim yüz ifadesi o kişilerin iticiliğinin yanında kayboluyor. Her ne hikmetse onlar Sami Başkandan daha fazla görünüyorlar. Perde arkasında kıymetleri daha çok. Sami başkan bunu farkeder mi bilmiyorum. Fakat onlarla devam ettiği sürece ağzıyla kuş tutsa, su üstünde yürüse farketmez. Millet kendisini sevmez. Aynı şey İlhan Bey içinde geçerli. Bütün fotoğraflarda asık suratlı özel kalemi ve pis pis sırıtan koordinasyon müdürü var.Hadi İlhan Bey de hizmette yok, iş te yok, icraatte yok. Ama Sami Başkan çalıştığı halde yerden yere vuruluyor. Maalesef bu böyle devam edecek gibi. Sami Başkanın hizmetlerini gören çok insan var ama dediğim gibi hizmetin önüne geçen birkaç kişi var maalesef...
İbrahim AYAYDIN
09-06-2025 11:02Doğru dürüst gazetecilik budur gerçekten Elinize kaleminize sağlık murat çetin
Adem
09-06-2025 10:57İnanç Hanım siyasette henüz çok yeni. Malumunuz olduğu üzere babasının, annesinin ve tarikatının gücü ile geldi. Bir yılda katettiği mesafeye bakılınca ileride Öznur Ablası gibi olabilir kanaatindeyim. Bence hızlı bir ilerleme kaydetti. Başarılı olacaktır. Henüz ağır eleştiriler için çok erken. Sabır biraz sabır
Nurettin Konaklı
09-06-2025 10:28Rabbim yâr ve yardımcımız olsun.
Ç.toprak
09-06-2025 10:20Bir zamanlar kayısısıyla, misafirperverliğiyle anılırdı. Şimdi ise enkazlar arasında kaybolan umutların, unutulmuş çığlıkların şehri oldu. Yollar sessiz, sokaklar yalnız. Her köşe başı bir hatıra, her taşın altında bir acı saklı.Bu satırları kaleme alan yüreğe teşekkürler… Çünkü bazı gerçekleri ancak cesur kalemler dile getirebilir.