dore okulları
Malatya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.38
  • EURO
    35.03
  • ALTIN
    2325.8
  • BIST
    9090.46
  • BTC
    69869.19$

Daha iyi hissetmek...

24 Aralık 2021, Cuma 10:19
Daha iyi hissetmek...

 

     



“Daha iyi hissetmek”.  Bedensel ve ruhsal acıların enva-i çeşidini dibine kadar yaşayanlar bilir bunun kıymetini. Her sabah güneşi türlü korkularla karşılayıp, kederle, sayısız ızdırapla batıranlar.  Bizi en iyi biz anlayabiliriz. Sürekli kendiyle meşgul insanların; “Kendini çok dinleme” diye verdikleri nasihatlere  rağmen…

       Kemoterapi sonrası çoğu zaman yataktan zorla, adeta spatula ile kazınarak kalkıyordum. Verilen ilaçların yan etkilerini ağır şekilde yaşıyordum ve biliyordum ki bu daha çok uzun sürecekti. Soranlara “iyiyim” demekten sıkılmıştım. Hayır, halen eskisi gibi değildim ve belki böyle geçecek aylar, hatta yıllar bekliyordu beni.

       Ümit Yaşar Oğuzcan’ın Dağ Rüzgarı şiirinde  dediği gibiydi hissettiklerim.

        Kim bu çaresiz adam

       Bu kan çanağı gözler kimin

       Kaç gecedir uykusu yok

       Gündüzü yok

       Gecesi yok

       Yok

       Yok

       Kendimi  halsiz, yorgun ve bitkin hissediyordum. Vücudum neredeyse iflas etmişti. Mikroplarla savaşamayacak kadar düşmüştü bağışıklığım. Yatağıma uzandığımda düşünmekten mi, ağrıdan mı yoksa içtiğim ilaçlardan mı bilmem, yastığa beş kala uykuya daldığım günleri özler olmuştum. 

       Rastladığım insanlar “Aaa çok kilo almışsın, çok değişmişsin” gibi çok değerli ve faydalı(!)  tesbitlerde bulunmaya devam ediyordu. Bense her zamanki gibi aldırış etmeden bir çözüm yolu bulmaya çalışıyordum.

       Ağzımdaki yaralar, saçım başım, tırnaklarımla uğraşıp dururken bir doktor arkadaşım tamamlayıcı tıptan faydalanmamı önerdi. Ozon tedavisi alırsam kendimi iyi hissedeceğimi söyledi. Bazen bildiği şeyler aklına gelmez ya insanın. Tam da öyle oldu işte. 

       Denemekten bir şey kaybetmezdim. Öyle heyecanlandım ki; hafta sonu özel bir merkeze gittim fakat beni bir sürpriz bekliyordu. Damarlarımı bulamıyorlardı, sanki hepsi kaybolmuştu. Allah korusun, hasta olsam serum takılacak bir damarım yoktu. Büyük bir hayal kırıklığıyla eve döndüm.

       O kadar da inanmışken…

       Araştırmaya devam ettim. Tedavi gördüğüm İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’nin değerli hekimleri Hakan Bey ve Ediz Hocamla irtibat kurdum. Tedavimi yapabileceklerini söylediklerinde çok mutlu oldum. Hemen randevumu ayarlayarak Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Merkezi’ne doğru yol aldım. Burada dikkatimi çeken pek çok tedavi vardı; sülük, hacamat, fitoterapi ve tabii ki ozon.

       Ozon tedavisine neden bu kadar inanmıştım, bilmiyorum. İlk iki seansta damarlarımın sıkıntılı durumundan dolayı  alınan kanı geri vermekte bile zorlandılar ama ekip o kadar şahaneydi ki; benim için en deneyimli çalışanları seferber ediyorlardı. Naciye, damar yolumun açılamadığı durumlarda yetişiyor, Nilgün ise diğer zamanlarda tedavimi almama yardımcı oluyordu.

       Kısa zamanda çok güzel dostluklar kurduk. Onların neşesi olmuştum. Ediz hocam her zaman espriyle, güler yüzüyle “Neşemiz gelmiş” diyerek latifelerle karşılıyordu beni.

        Tedaviye yeni başlamış olmama rağmen cildimde belirgin bir parlama oldu. Sanki yeni bakım yaptırmışım gibi ışıldamaya başladı. Enerjimin her gün biraz daha yükseldiğini sevinçle farkediyorum. Ozonun birçok faydası var ve hiçbir zararı yok. Yeter ki inanalım ve sabredelim.

       Benle aynı durumda olup benden fikir alan arkadaşlarıma faydam dokunur belki diye paylaşmak istedim. Eh, damdan düşenin halinden damdan düşen anlar ne de olsa. Sağlıklıyken kişinin farkında olmadığı o genel iyilik hâlinin ne paha biçilmez bir  nimet olduğunu da ancak onu kaybedince anlıyor insan. Tıpkı avuçlarımızdan kayıp gittikten sonra kıymetini anladığımız diğer her şey gibi.

       Ozon tedavisi için hasta olmayı beklemeyin. Sağlıklı kişilerde etkisini çok daha çabuk gösteriyor.  Kendinizi daha iyi hissedin, dinamik, mutlu ve güzel hissedin. Enerjinizi bataryalarınızı doldurun. Bir iyilik yapın kendinize. Başkalarından esirgemediğiniz şefkati biraz da kendi bedeninize, ruhunuza gösterin. Size nasıl kocaman bir iyilik ve güzellik olarak döneceğine hayret edeceksiniz. Yeniden umutla dolacak, yaşama tekrar sımsıkı tutunmak için sebepler bulacaksınız.

        Daha fazla vakit kaybetmeden ozonlanın, oksijenlenin. Unutmayın! Kanser hücreleri oksijeni sevmez. Oksijenli ortamda çoğalamazlar. Kanser hücrelerinin büyümelerinin durdurulması ve öldürülmesi için beklemeyin derim. Tıpta ozonun kullanılmadığı alan neredeyse yok gibi. Uygulaması ise çok kolay. Kolunuzdan 100 cc kan alınıp ozonlanarak  aynı damar yolundan tekrar  damara geri veriliyor. Hepsi bu. Oksijen almak için dağlarda, ormanlarda gezmenize gerek kalmıyor. 

       Beni en mutlu eden faydalarından biri de uykularımın düzene girmiş olması. Şimdi çok daha rahat ve kaliteli uyuyabiliyorum. Aynalardan kaçmıyorum ve kendimi enerji dolu hissediyorum. Küsüp saklanan damarlarım yeniden bulunabilmeye başladı. Dolaşım bozuklukları, romatizmal hastalıklar, göz hastalıkları, kanser, bakteri ve mantar enfeksiyonlarından tutun zayıflamaya kadar oldukça geniş bir kullanım sahası var ozonun. 

       Ben doktor değilim. Naçizane amacım benimle aynı duyguları yaşayan insanlara –ki ben onlara kader arkadaşım diyorum- faydalı olabilmek. 

        Yazdıkça rahatlıyorum, mutlu oluyorum. Sıkıntılarla bu şekilde baş ediyorum.  Tavsiyem; sadece biraz zaman zaman ayırıp yazarak rahatlayın. Yazdıklarımı okurken belki yaşadıklarımı merak ediyorsunuz. Belki kendinizden bir şeyler buluyor, yalnız olmadığınızı farkediyorsunuz. Size bunları hissettirebildiysem, hayatınıza umutla, yaşama sevinciyle dolu bir pencere açabildiysem ne mutlu bana.

       Hepinize bol oksijenli günler diliyorum.