dore okulları
Malatya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.94
  • ALTIN
    2432.4
  • BIST
    9794.25
  • BTC
    64042.82$

Dünyanın en akıllı insanı benim

28 Eylül 2015, Pazartesi 09:46

Allah-u Teala'nın nasip ettiği bir Kurban Bayramı'nı da eda etmiş olduk. İnsanımız imkanı nispetince kurban ibadetini eda etmeye çalıştı. Hakk Teâlâ, ibadetlerimizi kabul ve makbul eylesin. Maalesef son zamanlarda Kitap ve Sünnetin tayin ettiği ibadetleri kendi kafalarına göre yorumlayan insanlar(!) hayli çoğaldı. Bunlar kendilerince dini eğip-bükmeye ve çeşitli yerlerinden çekiştirerek çevrelerini yanıltmaya çalışmaktadır. Bu yazımıza dayanak olması için Erzurum'da "Hacı dede" ismiyle matuf Vahdettin Hızıroğlu hocamıza ait olduğu ifade edilen, çok manidar bir hatırayı nakletmek isterim. Bir gün Hacı dedeye annesi şöyle güzel bir sözde bulunmuş: "Oğlum herkes, herkesin, her şeyini nazar eder. Ama kimse kimsenin aklını nazar etmez. Çünkü kimse kendisinden daha akıllı görmez."

DÜNYANIN EN AKILLI İNSANI BENİM!..


İşte sözün özü budur. Herkes kendini dünyanın en akıllı ve en zeki insanı olarak görür. Hatta dahi olduğuna hükmedenler de azımsanmayacak sayıdadır. Durum böyle olunca başkasının aklına nazar etmesine gerek yoktur. Yukarıdaki kıssayı anlatmaktaki muradım, ekser insanların bir nevi mutezile olduğunu göstermektir. Şer-i bir meseleyi kendince yorumlayanlar bir hayli fazladır. “Bana göre böyle, sana göre şöyle” diyerek akıllarımız dumura uğratılmaya çalışılmıştır.


İslam'ın her hükmü elbette makuldür, fakat  şeriatla terbiye edilmemiş mücerret akıl bu ince meseleleri tartamaz. Vahye mazhar olmayan (o yol zaten kapalıdır), ilhama mazhar olmayan (kitap sünnet icma ve kıyastan mücerret bir bakışın ilhamla alakası olamaz) kişinin ne haddine ki böyle ali meseleleri kendince tevil etsin. Onun için bir kimse din namına birşey duyduğunda şu soruyu sormalı: "Bu mesele, akli mi, yoksa nakli mi?” Eğer alınan cevap akliyse “Kusura bakma” denilmeli, nakliyse alınmalıdır.

KUR'AN'IN CİHADLA İLĞİLİ 300 AYETİNİ İNKÂR EDİYORLAR…


Bu bayram sosyal medyada kendini dindar(!) ve entelektüel(!) göstermeye çalışan na-dan biri  "İnsanlık aleminin saadete ve huzura ulaşmasının, merkezinde İslamiyet'in olduğu demokrasi ile mümkün.." bulunacağını iddia ediyor. Böylece Kur'an'ın cihadla ilgili 300 ayetini inkar ediyordu.

Şimdi adama sormazlar mı? “Bu nasıl bir iştir?

*Kişi Kur'an'ı savunup, ahkamını nasıl inkar eder?

*Adam Peygambere iman ettiği halde, O'na sadece Allah'ın emirlerini anlatan, fakat hakimiyeti için mücadele etmeyen bir çoban nazarıyla bakar?

*Evindeki hanımıyla mezc olamayan (uyuşamayan) kişi, beşerin saadeti için hiç reçete hazırlayabilir mi?

İşin garip tarafı böylesi adamlar tevhit inancıyla yaşadığını zanneder, fakat İslamiyet'i nakıs görürler.

Unutulmamalıdır ki cihad, kişiyi zorla Müslüman yapmak için değildir, belki cihat Müslüman olmak isteyen hür vicdanların önündeki köhne engelleri kaldırmak içindir. Ayrıca cihad, sadece taarruzu def etmek için yapılmaz . Öyle olsaydı asrı saadette Müslümanlar, Diyarbekir, Ahlat, Azerbeycan ve Kıbrıs'ı neden fethetti? Mekke-Medine sınırlarında kalır, ruhani bir hayat yaşarlardı.

Maalesef bu na-danların başkenti, Gezici İhsan'ın aveneleri sayesinde Malatya...Şu anda memleketimizin kem gözler tarafında felakete sürüklenmek istediği bir zamandayız. İlla bu şer güçlere karşı maddi kuvvetimizi kullanarak/göstererek ıslah edebiliriz ki memleketimizin şuanki hali buna şahittir.

ET Mİ ALIYORSUN YOKSA KURBAN MI?

Diğer bir mesele ise diyanet tarafından verildiği iddia edilen kurban hakkındaki fetva...İddia şu şekilde; “kemikli ve kemiksiz etin fiyatı tespit edilir, hayvan kesilir. Kemikli ve kemiksiz et tartılır. Kaç kilo ise ona göre fiyatı verilir.” İyide kurban kesmeye ne hacet; kasaptan et al kurtul(!). Bu meseleyle alakalı Malatyamızın değerli âlimi Yusuf Selami Çakaroğlu hoca efendiyle yaptığımız röportajda bu mevzu hakkında aynen şu şekilde ifadeler kullanılmıştı: “Hayvandan ne kadar et çıkacağını, kesimden sonra kilosunun ne kadar olacağını belirleyenler var. Hayvan kiloyla satılmaz.” diyen Çakaroğlu, “Sen kilo belirliyorsan sadece eti satın alıyorsun. Halbuki hayvanın kurban olabilmesi için tamamının satın alınması gerekiyor. Çünkü hayvanın tamamını Allah için kurban ediyorsun. Hayvanın tüyü bile kurbanlıktır. Hayvanı tartıyorlar, yüzde düşürüyorlar veya hayvanı tartıp canlı kilo hesabı yapılıyor. Fiyat belirlemesinde kriter olabilir ama hayvanın alınıp satılmasında hayvanın tümü için “Alıyor” ve “Satıyorum” denilmelidir. Akit böyle yapılmalıdır.”

Son söz olarak, “Fetva ne demektir” diye düşünüp iyi kavramak lazım gelir. Fetva demek "Hükmü beyan etmek" demektir. Yani Fukahayı İslamın bu hususta Kur'an ve hadiste çıkardıkları hükümlerden, gelecek  sorulara cevap vermektir. Yoksa kişinin kendi kafasına göre zihin jimnastiği yaparak çıkarmış olduğu felsefi çıkarımlar değildir.

Evet, 1 milyon hadisi hafızasına alan imam-ı Ahmet ibn-i Hanbel, 5 yüz bin hadisi hıfzeden İmam-ı buhari, kırk defa hacceden ve kırk sene yatsı abdestiyle sabah namazını kılan Tabiinin büyük imamlarına ümmet itibar etmelidir. Çünkü istikamet onların gösterdiği caddedir. O caddeden ayrılan idlal eder.

Selametle...