dore okulları
Malatya
28 Mart, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.34
  • EURO
    35.12
  • ALTIN
    2309.8
  • BIST
    9079.97
  • BTC
    70942.29$

Eşeğin eşekliğine nasıl cevap versek acaba? 

18 Aralık 2017, Pazartesi 07:11



Geçen haftaki Hasbıhal köşemizde Amerika Başkanı'nın "Kudüs" açıklaması sebebiyle ülkemiz ve dünyada düzenlenen protesto gösterilerinden bahisle “Ve ey mitinge katılan binler veya onbinler; Kernek'e doğru yürüyeceğinize Kürecik'e doğru yürüseydiniz de İsrail'in ödü kopsaydı. Böylece Adanalılar da İncirlik için şaha kalkmış olacaktı.” Ifadelerini kullanmıştım. Bugün de aynı minval üzerine bir kaç kelam etme durumu hasıl oldu. Önceki yazımı okuyan bir arkadaşım bana güzel bir hikaye göndermiş. Bu hikayeyi daha önce de okumuş ancak unutmuştum. Bana güzel hikayeyi hatırlatan kardeşime teşekkür ederek, aktarmak istiyorum:

“Adamın birinin tarlasına bir eşek girerek, sürüp ekip sulamak için ter dökülen tarladaki ekinleri yemeye başlar. Şimdi bu eşeği nasıl çıkarsın adam? Cevap vermesi zor bir soru!!!  

Adam hemen hızla eve gider. Alet edevatını getirir. Çünkü, işin beklemeye tahammülü yok! Uzun bir sopa, bir çekiç, bir miktar çivi ve bir de büyükçe bir tabaka mukavva getirir. Mukavvanın üzerine şöyle yazar:  

"Ey eşek tarlamdam çık!"  

Sonra mukavvayı uzun sopaya çakar. Çivi ve çekiçle. Tarladaki ekinleri yemekte olan eşeğin yanına varır. Elindeki pankartı kaldırır ve sabahın köründen itibaren elinde pankartla dikilir ta güneş batıncaya kadar. Fakat eşek çıkmaz! Adam şaşkındır. "Belki de eşek pankartta ne yazıldığını anlamamıştır?"  

Eve döner ve yatar uyur. Ertesi sabah. Çok sayıda pankart hazırlar.  Çocuklarını ve komşularını da çağırır. Köy halkını galeyena getirir, "Yani bir zirve toplar" İnsanları kuyruklar halinde dizer. Ellerinde pankartlar:  

"Ey eşek tarladan çık!"  

"Eşeğe ölüm!"  

"Yazıklar olsun sana ey eşek tarla sahibinden ne istiyorsun?"  

Eşeğin ekinleri yemekte olduğu tarlanın etrafını çevirirler, başlarlar slogan atmaya: "Çık ey eşek, çıkmazsan fena olur!" Eşek eşek! Yemeğe devam eder ve etrafında olup bitenlere dönüp bakmaz bile. Ertesi gün de güneş batar. İnsanlar bağırmaktan, slogan atmaktan yorulmuş ve sesleri kısılmıştır. Bakarlar ki eşek kendilerine aldırmıyor, dönerler evlerine. Başka bir çözüm bulmak lazım!  

Üçüncü günün sabahı. Adam evinde başka birşey yapmağa girişir. Eşeği çıkarmak için yeni bir plan yapar. Çünkü ekinler ha bitti ha bitecek. Adam yeni icadını getirir. Eşeğin kuklası. Gerçek eşeğe çok benziyor. Eşeğin tarlada ekinleri yediği yere gelince. Eşeğin gözleri önünde. Eşeğe çıkması için bağırıp duran kalabalık köylülerin önünde maket üzerine benzin döker ve ateşe verir. Kalabalıklar tekbir getirir. Eşek de ateşin olduğu yere bakar, sonra da umursamaksızın tarlada otlamaya devam eder. Amma da inatçı eşekmiş yahu! Laftan anlamıyor. Bu sefer eşekle görüşmek için heyet gönderirler  

Derler ki: “Tarla sahibi kendisinin tarlasından çıkmanı istiyor. Haklı olan o! Sana düşen çıkıp gitmek”  

Eşek hala onlara bakar, sonra otlamaya devam eder. Hiç onlara aldırmaz. Başarısız birkaç girişimden sonra adam başka bir aracı gönderir. Aracı eşeğe der ki:  

Tarla sahibi hazır. Tarlanın bir kısmından vazgeçmeye. Eşek yemeye devam eder, dönüp bakmaz bile. Üçte birini sana vermeye razı! Eşek yine cevap vermez. "Yarısını verecek!" Eşekte yine cevap yok.  

Peki peki! İstediğin kadar alanı sen belirle, ama belirlediğin alanın dışına çıkma. 

Eşek başını kaldırır, artık yiye yiye iyice doymuştur.  

Tarlanın kenarına doğru biraz ilerler. Kalabalığa bakar ve düşünür. İnsanlar sevinirler. Nihayet eşek anlaşmaya yanaştı. Tarla sahibi tahtaları getirir. Tarlayı ikiye böler ve eşeğin olduğu hisseyi ona bırakır. Ertesi sabah tarla sahibini bir sürpriz beklemektedir.  Eşek kendi hissesini bırakmış, tarla sahibinin hissesine dalmış, otlamaya burada devam ediyor. Kardeşimiz tekrar pankartlara müracaat eder ve mitinglere… Anlaşılan faydası yok, bu eşek laftan anlamıyor. Galiba bu, bu yörenin eşeği değil. Herhalde başka bir köyden gelme.  

Adam artık tarlanın tamamını eşeğe bırakmayı ve başka bir köye gidip yeni bir tarla edinmeyi düşünmeye başlar.  Orada hazır bulunanların ve büyük kalabalığın gözleri önünde, köydeki son insanın bile hazır olduğu bu kalabalık huzurunda, bu ümitsizce çabalara işgalci, inatçı, mütekebbir, saldırgan ve zarar kaynağı eşeği çıkarmak için sergilenen bu çabalara katkıda bulunmak için küçük bir oğlan çocuğu da gelmiştir.  

Çocuk kalabalıkları yararak tarlaya girer ve eşeğin yanına varır. Küçük bir sopa ile eşeğin kıçına vurur. O da ne? Eşek dört nala tarlayı terkediyor!!!  

"Hay Allah!" diye bağırır herkes  

"Bu ufaklık hepimizi rezil etti"  

Hepimizi komşu köyler nezdinde de maskara edecek. Hemen oğlan çocuğunu oracıkta öldürürler, eşeği de tekrar tarlaya sokarlar ve çocuğun "şehit olduğu" haberini etrafa yayarlar”  

Bu güzel hikayeyi yazan Mohamed Abbas Orabi'dir.  

Aslında Alem-i İslam'ın halini ne güzel tercüme ediyor değil mi? Küffar İslam memleketini "Eşek" misali işgal ede dursun; bizimkiler ise sadece miting tertiplemekle "hak" arasın. Yok öyle bir dünya... Dikkat edildiğinde İsrail'in İslam memleketi olan Filistin'i işgal ettiğin de yaşayan Müslümanların oranı neydi, şimdi ney? Ne kadar da bu hikayeyle örtüşüyor. Bu miting ve protesto hareketleri, ümmetin gazını almaktan öteye gitmez. Dünya da rezalet bulundukça faziletin ona karşı cihad etmesi zaruridir.  

OKUDUĞUM BİR KİTAPTAN

“Tarih şahiddir ki Müslümanların yeterli gücü olmadığı halde kafirleri mağlup etmişlerdir. 

Altmış devlet-i İslamiyye'de yaşayan Müslümanların nüfusu iki milyara yakındır. Müslümanların gücü var, yok değil. Ancak, kalblerinde za'f-ı iman ve aralarında ihtilaf vardır.  

Eğer Müslümanlar, kitab ve sünnet etrafında birleşip yek vücud olsalar, karşılarında hiçbir güç dayanamaz. İki milyara yakın Müslüman, az bir güç değildir. Nüfus itibariyle Müslümanların gücü yeterli olduğu gibi; maddi güçleri de yeterlidir. Zira, petrol yatakları Müslüman ülkelerin elindeolduğu gibi, çok güçlü silahları da mevcuddur. Ayrıca iki boğaz da ellerindedir. Demek, maddi güç de yeterlidir. 

O halde, Müslümanların maddi güçleri olmadığı için kafirlerle cihada girmeleri zamansız ve uygunsuz olur diyenler, bu düşüncelerinde hata ediyorlar."  

İ'cazu'l-Kur'an 

 

 

POLAT, ÜMMETİN DERDİYLE DERTLENEN KİŞİLERDEN BİRİDİR  

Geçtiğimiz günlerde Yeşilyurt Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat ile birlikte bir kısım heyet Kudüs'e ziyaret gerçekleştirdi. Daha önceden planlanmış bu programı sayın Polat için "Piyango vurdu" şeklinde yorumlayanlar oldu. Doğrusu bu tabiri çok seviyesiz buldum. Kanaatimce, Hacı Uğur Polat da bu yorumları duyunca rahatsız olmuştur. Çünkü benim tanıdığım Hacı Uğur Polat, abid, sacid ve rakıt bir kişidir. İhtilaf-ı ümmetten muzdarip, kalbi ittihad-ı İslam için yanan biridir. Dolayısıyla ümmetin derdiyle dertlenen kişiler, puslu havayı sevmez. Hele de o hal İslam aleyhine ise... 

 

İŞ BAŞA DÜŞTÜ YİNE!.. 

Birkaç gün önce bir havadis okuyup ümitlenmiştim. CHP'nin Malatya'da daha iyi muhalefet yapabilecek bir ismi göreve getirecek diye. Çünkü, mevcut il başkanı Enver Kiraz yeniden il başkanlığı için aday olmayacağını açıklamıştı. Sayın Enver Kiraz'ın şahsıyla herhangi bir alıp veremediğim yoktur. Yaptığı, hatta yapamadığı muhalefet için endişe ediyorum. Malatya'ya hizmet noktasındaki eksikliklerin giderilmesi konusunda muhalefetin yetersiz kaldığını düşünüyorum. Küçük bir çocuk gibi her şeye mızırdanan değil, hizmet üretimi konusunda aktif olan bir siyasetçiye ihtiyacımız var. Maalesef Enver Kiraz yeniden aday olacakmış. CHP'nin il başkanlığını yapacak " adam" bulunamadı anlaşılan. Desenize yine iş başa düştü. 

MALATYA'NIN ÇETELERİ SIRF BANA MI DERT OLDU? 

Son Ankara ziyaretimde ana gündemim, “MAFYA” idi. Malatya'nın adını olumsuz yönde etkileyen, insanların hayatını zehir eden asayiş olaylarındaki artışını gündem etmiştim. Malatya'daki insanımızı tedirgin eden, hatta canından eden küçük küçük mafyacıklar türedi. Cinayetin ve vukuatın olmadığı gün için Allah'a hamd ediyoruz. Uzunca bir süredir buradaki yazılarıma da taşıdığım bu sorun için acil olarak bir çözüm üretilmeli. Kötü gidişata bir çözüm bulmak lazım... 

GEÇEN SENE “FİKRÎ TEMELİ”Nİ ATMIŞTIK… 

Geçtiğimiz sene bir ziyaret organize etmiştim. Ulusal medyadan bazı önemli isimleri Malatya'ya götürerek, üniversitemizin tanıtımı adına bir organizasyona imza atmıştık. Hatta bu geziye iş adamlarımızdan Şaban Taçyıldız ve Bilgin Akbal'ı da davet ederek heyeti zenginleştirmeyi de ihmal etmedik çok şükür. Onlar da bu güzel gelişmeye şahit olmuşlardı.Ziyarette, Malatya'ya ikinci bir konuk evini gündeme getiren isim acizane kardeşinizdi. Geçtiğimiz günlerde Gümrük ve Ticaret Bakanımız Bülent Tüfenkçi ve İnönü Üniversitesi Rektörü Ahmet Kızılay ile görüşmemiz de bu konu gündeme gelmiş olsa da, geçtiğimiz hafta sonu müsait olamadığımdan dolayı; temel atma törenine katılamayacaktım. "Fikrî temelini" geçen sene attığım bu projenin temel atma töreni rötar yedi. İnşallah yapılacak bu programda rektörümüzü ve birkaç gün önce röportaj yaptığım hayırsever iş adamımız sayın Şahin Nalbant'ı da yalnız bırakmayacağım. 

YENİ MALATYASPOR, DEVLERDEN BİRİNİ DAHA DEVİRDİ 

Süper Lig'in kalıcı takımlarından biri olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Yeni Malatyaspor'un son kurbanı Türkiye'nin dev kulüplerinden Galatasaray oldu. Geçtiğimiz haftalarda Trabzon'u yenen ve Beşiktaş ile berabere kalan Yeni Malatyaspor, Galatasaray galibiyetiyle yeni heyecanlar yaşatacak gibi. Yeni Malatyaspor'un önündeki en büyük engel ise özgüven eksikliği gibi görünüyor. Çünkü Galatasaray maçında 2-0'lık skoru yakaladıktan sonra bir telaş vardı. Skoru koruma derdine düşülünce de kalede golü görmek kaçınılmazdı. Maçın son dakikalarındaki 2-1'lik skoru koruma telaşı, rakip kalecinin bile gol aramasına sebep oldu.    

Selam ve dua ile...
Fiemanillah