dore okulları
Malatya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.59
  • EURO
    34.83
  • ALTIN
    2507.1
  • BIST
    9673.93
  • BTC
    64553.48$

Gürkan, istifa edip..!

09 Eylül 2019, Pazartesi 08:16

 

(Sesli Makale) 

Belli bir konuma gelmiş ve başarılı olmuş yöneticilerin bir çoğunun yanında, gaza getiren, pohpohlayan ve “Sen iyisini bilir ve yaparsın” diyen yalaka tipler vardır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın “Millet Bahçesi” ismiyle tüm Türkiye'de hayata geçirdiği projenin Selahattin Gürkan'ın “Yeşil Kuşak Projesi”nden esinlenilerek yapıldığını söyleyen “Kerameti kendinden menkul kimseler” in varlığını biliyor ve görüyoruz.

Bu kişileri görünce, eğleniyorum. “Millet Bahçesi” ve “Yeşil Kuşak” benzetme örneğinin biraz zorlama olduğunu da biliyoruz. Bugünkü yazımda daha kolay bir örnek vereyim biraz da siz okuyucularımız eğlensin. Bildiğiniz gibi İstanbul Yenikapı'daki Ekrem İmamoğlu'nun araç şovu, geçtiğimiz haftaya damga vuran olayların başında geliyordu. Seçildiği günden bugüne kadar Ankara, Bodrum ve Diyarbakır seferleriyle adı anılan Ekrem İmamoğlu'nun araç şovunun fikir babası Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Selahattin Gürkan'dır. Şöyle ki; Ekrem beyin söz konusu şovunun benzeri, geçtiğimiz Nisan ayının sonlarında Malatya Büyükşehir Belediyesi'nin önünde yaşanmıştı. Malatya Time'ın da “Belediyenin önü YEDİEMİN parkı gibi” başlığıyla haberleştirdiği olay, Malatya'da bir hayli ses getirmişti.

 Yukarıdaki iki örnekten yola çıkan “Kerameti kendinden menkul” bazı kişilerin Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan'ı gaza getirme çabasıyla “Başkanım, bırak bu koltuğu. Çık ulusal arenada ses getirecek projeler geliştir” dediği günleri görür gibiyim. 

 

GEZER'İN AMACI NE!?


İbrahim Gezer'den uzun zamandır beklediğim açıklama, nihayet geçen hafta geldi. Akademik kariyeri, kişiliği ve kabiliyetinin birçok siyasetçiden üstün olduğuna inandığım sayın İbrahim Gezer'in açıklamasının zamanlaması hayli manidardı. Çünkü açıklama, Cumhurbaşkanımızın Malatya ziyaretine yakın bir zaman diliminde yapılmıştır. Bu ve buna benzer konuşmalar, sayın İbrahim Gezer tarafından hemen her platformda bu kadar yüksek tonda olmasa da dile getiriliyordu. Bana göre, müteaddit defa adaylığı söz konusu olan sayın Gezer, diğer adaylara nazaran liyakat sahibiydi. AK Parti Genel Merkezi'nde kabul görmemek, İbrahim Gezer'i bu tür açıklamalar yapmaya itmiştir. Gezer, bu açıklamalarla AK Partililere “Kardeşim sizden olmaz” demek istiyor olabilir. Ya da eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun kuracağı iddia edilen partiye göz kırparak; siyaset terazisinde ağırlığını hissettirmek için bir taktik çalışması da olabilir.
 

1_103

KAZGAN'IN ARKASINDAKİ ÇİÇEK!..

Akçadağ Belediye Başkanı sayın Ali Kazgan'ı az-çok tanırım. Topu “taca” atma konusunda bir hayli mahirdir. Geçtiğimiz hafta Kültür Mahallesi Ören Yolu Mevkii'nde bulunan çöp sahasıyla ilgili bir açıklama yaptı. Kazgan, bu yerle ilgilenmediği iddialarına cevap niteliğindeki açıklamasında, yine topu “taca” atan taraftı. Bölgenin çöpten tepe haline dönüştüğünü belirten Ali Kazgan, “Mikrop ve hastalık saçar hale geldi ama temizleme görevi Büyükşehir'de” deyip kenara çekilmeye çalıştı. Kazgan bu açıklamayı yaparken arkasında bulunan bir çiçek, dikkatli gözlerden kaçmadı. Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan'ın muhtemelen 31 Mart seçimlerinin akabinde tebrik amaçlı gönderdiği çiçek çok manidardı.  İşte bu görüntüyle ilgili benim yorumum: Selahattin Gürkan sanki şunları söylüyordu: “Ey Ali Kazgan, sen ki evvela partimiz sayesinde belediye başkanı oldun. Sonra ise partimizin iradesine isyan bayrağı açarak 31 Mart seçimlerine bağımsız girdin. Partimize olan sadakat sınavını kaybettin. Tüm bunlardan sonra bağımsız olarak yeniden belediye başkanı seçildin. Ben ise bunca ettiklerinin rağmına seni tebrik(!) için çiçek dahi gönderdim. Kendi ihmalinin neticesi biriken çöplerden dolayı beni suçlayacağına; ara ve durumu bana bildir. Çünkü ben sana bir çiçek kadar yakınım

“YİĞİDİ ÖLDÜR HAKKINI YEME”

“AK Partili Malatya milletvekilleri içerisinde en enerjik, en faal, o köyden-bu köye, o mahalleden-bu mahalleye mekik dokuyan vekil kim?” diye sorsalar, cevap “Öznur Çalık” olur herhalde. Bir bakıyorsunuz Kale'de, bir bakıyorsunuz Yeşilyurt dağlarındaki Rafa'da. Hani “Yiğidi öldür, hakkını yeme” derler ya; işte bu da böyle bir şey…

  

NEDEN BU KADAR RAHATSINIZ!?

Son zamanlarda dikkatimi çekiyor, hemen herkes ya racon kesiyor ya da birilerini infaz ediyor. Malatya ilgili ilgili haberleri dikkatlice takip edenlerden biri olduğum için, bu olayların sanki tamamı ilimizde oluyor. İşte bir örnek: Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada Malatya'da olduğu iddia edilen iki çocuğa taciz iddiası gündemdeydi. Adamın birini darp etmişler ve boynuna taktıkları hüküm özeti gibi bir kağıtta insanın kanını donduran bazı şeyler yazmışlardı. Malatya Valiliği'ni ve Emniyet Müdürlüğü'nü arayan arkadaşlar ise doğru dürüst bilgi alamadılar. Eğer bu hadise doğruysa sayın vali ve emniyet müdürümüz neden bu kadar rahat? Yalansa, yalan olduğuna dair neden bir açıklama yok?

 BUNLAR ONU DA BECEREMEDİ…

Malatya'nın eski belediye başkanlarında Seyhan Semercioğlu ve Turgut Özal hakkında şöyle bir hikaye vardır: Malatya'ya gelen rahmetli Özal, Seyhan Semercioğlu'nu çağırır ve Malatya için ne istediğini sorar. Seyhan Semercioğlu ise körüklü otobüs ve çöp kamyonu ister. Bunun üzerine sinirlenen Özal, Seyhan Semercioğlu'nu azarlarcasına “Git bana projeyle gel” der. Diyeceğim o ki; Malatya, 31 Mart yerel seçimlerinde yüzde 68.5 oy ile Türkiye'de AK Partiye en çok oy veren ikinci il oluyor. Bu sebepten teşekkür için Cumhurbaşkanı Malatya'ya geliyor. Bizim vekiller(!) ise değil bir şeyler istemek otobüs ve çöp kamyonu dahi isteyemiyorlar. Özal bu zamanı görseydi Seyhan Semercioğlu'na “Sen en azından bir şey istedin. Bunlar onu da beceremedi…” şeklinde bir söz ederek alnından öperdi.

Sahi Malatya'da bulunan “Şehir hastanesi” nerede? Yoksa Malatyalıları temsilen bir şey isteyemediğiniz gibi, birde Cumhurbaşkanına yanlış bilgi mi veriyorsunuz? Çok garip işler…

  

ADİL GEVREK'LE İLGİLİ BAZI TESPİTLERİM
Malatya'da geçen haftanın en çok konuşulan isimlerinden biri de Adil Gevrek'ti. Hakkındaki iddialardan ötürü doğrusunu öğrenmek adına kendisine müracaat etmenin en isabetli yol olacağına kanaat getirdiğim için, genişçe bir röportaj imkanı da buldum. Geçtiğimiz hafta yayınladığımız röportajda, Adil Gevrek'le ilgili tespitlerimden bazıları şunlardır:

  • Yeni Malatyaspor'un bütün “detaylarına” tam anlamıyla hakim.
  • Yeni Malatyaspor'un Başkanlığı'nı yaptığı için haklı “eleştirilere” açık.
  • Tüccar mantığıyla hareket ettiğinden “Az maliyetle, nasıl çok iş çıkarırım”ın derdinde
  • Kavgadan uzak bir kişiliğe sahip olmasıyla birlikte; hakkındaki iddialar konusunda büyük bir “şaşkınlık” yaşıyor.


“TÜKENMİŞLİK” VE “ÜMİTSİZLİK” YAŞAYANLAR İÇİN


Malatya'da birlikte çalıştığımız ve kendisine kardeşim kadar kıymet verdiğim arkadaşım Ahmet Evcil'i aradım. Kendisinin aniden karamsarlığa düşen bir yapısı var. Telefonda sesini mahzun hissettiğimde sordum: “İnşallah bir olumsuzluk yoktur” diye. Ticari hareketsizlikten yakınınca ben de şakadan “Sende tükenmişlik sendromu mu başladı?” şeklinde takıldım. O ise bana “Ağabey o ünlülerde olur” diye cevap verdi. Ben ise “O zaman sendeki ümitsizlik sendromudur” deyince “Ha bu daha makul oldu” şeklinde cevap verdi.

Sonrasında anlatmaya başladım:

“Sevgili kardeşim Cenab-ı Hak'tan ümit kesmek haramdır. O bütün ihtiyaçlarımızı ummadığımız, bilmediğimiz ve elimizin yetişmediği vakti münasipte veriyor. Hatta sana bir misal vereyim: Geçenlerde bir bahçeye girdim. O bahçede domates, salatalık, biber ve patlıcanların mahiyeti bir anda zihnimde şimşek gibi çaktı. Bütün o nimetlerin takılı olduğu sapları ve o sapa takılan hediyeleri görünce anladım ki; bunları bize veren zat bizden iki şey istiyor. Birincisi: Her şeyi “sanatlı” yaratması ile kendini “tanıttırmak” istiyor; biz dahi “iman” ile “tanımalıyız”. İkincisi: Bütün “ni'metleri” ile kendisini bize “sevdirmek” istiyor; biz dahi “ibadet” ile onu “sevmeliyiz”.”

Sonrasında misali biraz daha genişlettim:

“Bak o “elsiz” bir ipek böceğinden bizlere “ipeği” giydiriyor. “Zehirli” bir arıdan bizlere en tatlı “balı” yediriyor. “Güneşi” bizim için “soba”, “ayı” bizim için “takvim” ve “yıldızları” bizim için “mum” yapmış. “Bulutlarla” ihtiyacımız olan “yağmuru” gönderiyor. “Yeryüzünü” bir “sofra”, “zemin” yüzünü ise bir “beşik” yapmış. Bize bu kadar “ihsan” ve “ikram” eden zattan “ümit” kesilir mi?!” şeklinde hasbihal ettik.

Selam ve dua ile

Fiemanillah