dore okulları
Malatya
28 Mart, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.33
  • EURO
    35.13
  • ALTIN
    2307.3
  • BIST
    9079.97
  • BTC
    70619.38$

Hangi vekil 'Erdoğan sonrasına yığınak' yapıyor?..

17 Haziran 2021, Perşembe 10:23

 

 

-Solak medyanın iddiasına göre,”Erdoğan sonrasına yığınak yapan”, Malatyalı vekil kim?

-Malatya Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı'nın yaptırdığı iddia edilen usulsüzlüğün cezası, neden kesilmiyor?

-Ekrem İmamoğlu'nun Malatya ziyareti, ne anlama geliyor?

-“7 yıldır tek derdim, Yeni Malatyaspor'un menfaati”dir diyen Adil Gevrek'in, serzenişte bulunduğu isimler kim?

-İnönü üniversitesi yönetimi hakkındaki tepkilerde, haklılık payı var mı?

 

 

Hatırlanacağı üzere; Berat Albayrak'ın istifası sonrası, Malatyamızın tüm AK Partili milletvekili ve belediye başkanları, “Berat Albayrak'ı yedirmeyiz” şeklinde sosyal medya sloganı üretmiş ve dillendirmişlerdi. Ne hazindir ki “Erdoğan sonrasına yığınak” yapanların hepsi çuvalladı... 

Hükümetin yanında yer alanları, “Yandaş medya” olarak yaftalayan, “Solak ve kindaş medyamız” da, aynı mantaliteyle “Süleyman Soylu için yığınak yapanlara” dikkat çekerek diyor ki; “Özellikle Malatya'da bazı milletvekilleri, Soylu'yla birlikte hareket ediyor

O gün “Acaba bizimkiler ne yapacak?” diye radarları açıp bekleyenler varken, bugün sadece bir milletvekilimizin destek mesajı attığına şahit oldum. O da “Cevizi beş görmeden, taş atmayan” cinsten.  

Sedat Peker videolarındaki açıklamalar sonrası, Cumhurbaşkanı ve Süleyman Soylu hakkında, bir çok senaryo yazılıp-çizilmeye başlandı. Bakalım Soylu'ya destek veren mi kazanacak? Yoksa sessiz kalan mı? Bu sorunun cevabını yakın zamanda göreceğimizi düşünüyorum.

Bakın “Solak-kindaş medya”nın yayınladığı sözde haber, özde algı sözcüklerine: “Peker'in açıklamalarının ardından Saray'dan tüm parti teşkilatı ile milletvekillerine gönderilen “sessizlik” mesajı büyük ölçüde etkili oldu. Bu süre içinde sadece Soylu'ya yakın olduğu bilinen birkaç milletvekilinin sosyal medyadan verdiği cılız mesajları görebildik. Bu tepkiyi verenler arasında yer alan ve aralarında Malatya milletvekillerinin de bulunduğu bu grubun esas olarak “Erdoğan sonrasına” yığınak yaptığı değerlendiriliyor. Yeniden iktidar gücünü, siyasi ikbali Soylu ile elde edebileceğini düşünen bu isimler parti organlarında çok etkili konumlarda bulunmuyor. Görünür olanlar bir iki milletvekili ile sınırlı…

Yukarıdaki sözlerin yorumunu, siz kıymetli okuyucularıma bırakıyorum. 

PEKER, KURTLAR VADİSİ'Nİ YENİDEN ÇEKİYOR 

Maalesef, ülkemiz hemen her gün bir krizle mücadele etmek zorunda kalıyor. Bunların büyük bir çoğunluğu da, sun-i krizlerdir. Gündem saptırmak veya gündem belirlemek için ortaya atılan onlarca, yüzlerce iftiradan müteşekkil krizlerimizden bir örnek vermek istiyorum. Bir çoğumuzun hafızalarında tazeliğini koruyan Kurtlar Vadisi dizisiyle alakalı, bir bilgiyi paylaşarak yazıma devam edeyim. Hatırlanacağı üzere bu dizi yıllarca devam etti. Dizinin jeneriğinde “Bu dizideki kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür” denilse de; olayların, kişilerin ve kurumların isimleri gerçek hayattakilerle büyük bir benzerlik gösterdiğini müşahede ettik. Söz konusu dizideki karakterlerle gerçek hayattaki isimlere bakalım. Hepsi de dizi de bahsedildiği şekillerde kaçırılmış ve öldürülmüş isimler.

 

  • Kumarhaneciler kralı Ömer Lütfü Topal isminin dizideki karşılığı, Önder Zülfü Koşal'dı.
  • Gerçek hayatta uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen Savaş Buldan'ın ismi dizide Barış Bulmaz olarak zikrediliyordu. (Savaş Buldan, HDP'li Pervin Buldan'ın hem kuzeni hem de eşidir)
  • Önceleri devletin yanında görünüp sonraları “Tüm Doğu benden sorulur” edalarıyla arz-ı endam ederek devlete kafa tutan Behçet Cantürk'ün dizideki karşılığı ise Behiç Türkcan'dı.

Yukarıda sadece 3 ismi verdim. Buna daha da onlarcası eklenebilir. Bu isimlere ve dizideki benzerliklere bakan sade vatandaş, “Kurtlar Vadisi Dizisini MİT çektiriyor” diyordu. Bir önceki hafta Türkiye'de önemli hangi olay yaşanmışsa, bir veya iki hafta sonra benzerini Kurtlar Vadisi'nde izlerdik. Bir kaç benzer ismi ve benzer olayı görünce de “Vay be ülkede neler oluyormuş?” diye hayretle kritiğini yapardık. Bu arada “Ben entelektüel biriyim. Böyle dizileri izlemem-izlemedim” diye caka satmayı bırakıp, isterseniz ilk bir kaç bölümünü izleyin ve görün ne demek istediğimi.

Bugünün Kurtlar Vadisi Dizisi de “Sedat Peker videoları bölüm: 1-2-3-4-5.....” olmuş durumda. Adam bir kaç olayı sıralıyor, bir kaç ismi veriyor, bu olayların ve isimlerin yanına bir kaç kişiyi ekleyip günün reyting rekorlarını kırıyor. Anlattığı bir olayda ya isim, ya yer, ya da zaman doğru çıkarken, gerisi tamamen kurmaca oluyor. Yemeye hazır bir kitle varsa, “At kafadan bilgi yarışması”nı tertip et, sonradan da otur kenara seyret. 

BU RAPOR, KİMLERİ GÖTÜRÜR? 

Geçtiğimiz sene Ocak ayında yaşadığımız deprem, yaraların sarılması için Devlet tarafından hatırı sayılır miktarda para gönderildiğini; defalarca yazmıştım. Gönderilen paranın, yerli yerinde kullanılmadığını da hakeza belirtmiştim. Kamuoyunun menfaatine uyarılarımın benzerleri, hem basın-yayın organlarında, hem de sosyal medyada bolca yer aldı. Konunun yargıya intikal eden tarafları da oldu.

Ortada dolaşan iddialar sonrası Malatya Valiliği'nin talebi üzerine, İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulunca incelemeler yapılıp hitama erdirildi. Kim bilir belki arkası da gelir. Teftiş raporunda nelerin yazılı olduğuyla ilgili kısmen bilgi sahibiyim. Haber kaynaklarımdan öğrendiğim kadarıyla, raporun sonucu, hesaplamaların yanlış yapıldığı ve devletin zarara uğratıldığı şeklinde.

Bizi takip edenlerin hatırlayacağı gibi, daha önce de bizimle aynı depremi yaşayan Elazığ'da, bu işleri İl Özel İdaresi tarafından yapıldı. Elazığ İl Özel İdaresi ile Malatya Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı'nın yaptığı işler arasında bariz farklar var.

Elazığ'da inşa edilen yerlerin yaklaşık maliyetleri, Malatya'ya göre çok düşük.

Elazığ neredeyse bütün işleri “Açık İhale Usulü”yle yaptırmış. Malatya ise neredeyse tamamını “Pazarlık Usulü”yle yaptırmış. Aradaki kırım oranlarının farkı çok büyük.

Teftiş yapılmadan önce bunları yazmıştım. Sadece EKAP sisteminden bakarak bile bu kadar bariz hatalar farkediliyorken, koca koca yöneticilerin bu sıkıntılı durumları görmemiş olması mümkün değildir.

Yine aldığım duyumlara göre, teftiş sonucuna göre, yirmiden fazla kişi hakkında adli ve idari soruşturma kararı verilmiş. Birçok kişiye de, kamu zararına sebebiyet verdikleri için zimmet çıkmış durumda. Adli ve idari soruşturmalar neticesinde kim nasıl bir cezayla tecziye edilir bilmiyorum. Fakat bu kadar ağır suçlamalara maruz kalan idarecilerin, ellerini kollarını sallayarak dolaşmasının ve görevlerinin başında bulunmasının ne kadar etik olduğunu merak ediyorum. "İnşallah kurunun yanında yaş da yanar" kuralı burada gerçekleşmez. 

BU ZİYARET NE ANLAMA GELİYOR? 

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Malatya'ya bir ziyaret gerçekleştireceğini, reklam panolarından öğrenmiş bulunuyoruz. Bu reklamları görünce “İmamoğlu ve Malatya, ne alaka? Hem bu İmamoğlu değil miydi, geçen sene deprem yaşamış Malatya'yı ve Elazığ'ı es geçip, Erzurum'a kayak yapmaya giden? Hangi yüzle gelecek acaba Malatya'ya?” diye geçirdim içimden. Neyse bu konuyu açınca hemen birileri çıkıp, beni AKP'li olmakla suçlayacaktır. Biz tekrar konumuza dönecek olursak; bu ziyaretin tek bir açıklaması olabilir. O da “Geleceğin Cumhurbaşkanı adayını Malatya'ya getirdik!” diyecek bir kesimin işgüzarlığıdır.

Reklam panolarından öğrendiğimiz kadarıyla, Ekrem İmamoğlu, CHP İl Başkanlığı'nın yanı sıra, Hekimhan ve Arapgir belediyelerini de ziyaret edecekmiş.

Yayınlanan programda dikkat çeken bir başka husus da, Malatya Milletvekili ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba'nın adının anılmıyor olmasıydı. Siyasi olarak sicili kabarık Ağbaba'nın, yine sicil sorunu yaşayan İmamoğlu'yla bir araya gelmesinin, başka sıkıntılar da ortaya çıkaracağından endişe edilmiş olabilir. Ne bu ziyaretten, ne de Veli Ağbaba'nın adının anılmamasıyla ilgili olarak; İl Başkanı Enver Kiraz'ı suçlayamayız. Çünkü, kendisinde böyle bir vizyon ve misyonun olduğunu düşünmüyorum.

Böyle bir programı yapabilecek kapasiteyi Hekimhan Belediye Başkanı Turan Karadağ'da da görmediğimize göre, geriye bir isim kalıyor. O da Arapgir Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu. Yaptıklarının yapacaklarının teminatı diyerek, üç hususa dikkat çekmek istiyorum:

-Milli Görüş kökenli olup CHP'de siyaset yapıyor.

-Seçimde, kendisini aday göstermeyen AK Parti İl Başkanı İhsan Koca'ya, “Bu da mı gol değil?” diyecek.

-Yıllar boyu yüzde 28'lerde gezinen CHP oyunu, yüzde 54'e çıkardı

z_15

BORCU ÖDEMEK KOLAY, ZOR OLANI PERDE ARKASINDAN DÜŞMANLIK EDENLER 

Yeni Malatyaspor Kulübü Başkanı Adil Gevrek'in “Hodri Meydan” diyerek kendisini suçlayanlara yaptığı çağrının yankıları sürüyor. Malatya Time okurları “İşte ‘Gevrek'i Devirme' Planlı Toplantının Perde Arkası!” başlıklı bir yazı okumuşlardı. 4 Haziran'daki İstanbul Buluşması'ndan bir hafta sonra, Başkan Gevrek'in sert çıkışını herkes hatırlar. Şahsını ve yönetimini “şeffaf” olmamakla suçlayanlara cevap veren Adil Gevrek'in, 2020-2021 Mali Kongresi'nde “Gelin sorun, tek tek cevaplayayım” vurgusu gerçekten çok önemliydi. İstanbul'da yiyip içen siyasetçiler, genel kurulda ortalıkta görünmüyordu. 

İsim vermeyen Adil Gevrek, kulübe destek verecek iş insanlarının engellendiği gerçeğini yineledi. (Yeni Malatyasppor'a yakın kaynaklardan edindiğim bilgilere göre, Adil Gevrek'in kast ettiği iki isim vardı. Bunlardan biri, MHP Malatya Milletvekili Mehmet Fendoğlu, diğeri de AK Parti Malatya İl Başkanı İhsan Koca'ydı). Adil Gevrek, 75 milyon TL olarak açıkladığı borcun nereden kaynaklandığını soranlara “somut” verilerle karşılık verdi. Tesisleşmeye 35 milyon lira aktarıldığını belirtirken, bizlere de yenilenen antrenman sahaları ve 5 yıldızlı otele dönüşen Orduzu Pınarbaşı'ndaki Nurettin Soykan Tesisleri'ni hatırlatmak düştü. Altı çizilen husus ise, yayıncı kuruluş ile TFF'nin yeni sözleşmesi gereği gerçekleşen 37 milyonluk kesintiydi. 25 milyonluk kur farkı da hesaba katıldığında toplam meblağ 100 milyon TL civarında oldu. Özetle; pandemi şartları da düşünüldüğünde; yatırıma devam ederken, kentten yardım alamadan Süper Lig'de borcu en az olan ilk beş kulüp arasında yer almak da, takdir edilecek bir başarı. Başkan'ın “75 milyon TL borcu çevirmek zor mu? Bence kolay...” dediği gibi iş kolay; ama sinsice düşmanlık edenlerle uğraşmak çok zor!

Borç meselesinden sonra, bir de transferlere bakalım. Ucuza alıp, pahalıya satmak, yani futbolcuların transferinden gelen bir gelir de var. Futbolla ilgilenenlerin yakın bildiği bir isim olan Gençlerbirliği'nin efsane başkanı İlhan Cavcav örneğini düşünelim. O da Avrupa'dan, veya Afrika'dan hiç adı-sanı duyulmamış futbolcuları, çok ucuz fiyatlarla getirir, takımında oynatır, sonra da çok daha yüksek fiyatlara başka takımlara transfer ederdi. Adil Gevrek ve ekibi de İlhan Cavcav gibi, çok cüz-i rakamlara futbolcu alıyor ve iyi rakamlara satış yapıyor.

 Bu transferlere birkaç örnek vermek gerekirse; Burundi ekibi AigleNoir'den 45 bin Euro'ya alınan, yıllık 300 Euro ödenen Youssouf'un, 2,15 milyon Euro bonservis ve sonraki satıştan yüzde 20 payla Başakşehir'e verilmesi de ayrı bir hikâye. Aynı listeye, 2 milyon Euro'ya Mısır'dan Pyramids'e giden Nijeryalı Azubuike ile 1,5 milyon Euro'ya Amerika'nın yolunu tutacak Zimbabweli Hadebe'yi de ekleyebiliriz.

7 yıldır tek derdim, Yeni Malatyaspor'un menfaati” diyen Adil Başkan'ın sözlerini, bundan sonra daha bir dikkatle dinlemekte fayda olacağı kanaatindeyim. 

ELEŞTİRELİM ELBETTE!.. 

Geçtiğimiz günlerde, İnönü Üniversitesi'nin lojmanlarında bir akademisyene saldırı olayı vuku bulmuştu. Bu saldırının akabinde, Üniversite yönetimi bir dizi tedbiri hayata geçirdi. Sanki böyle bir uygulamayı bekliyormuşçasına, bir takım insanlar veryansın etmeye başladı. İşte o veryansın sözlerinden bir demet: 

  • Yaşanan bir olay sonrası, İnönü Üniversitesine giriş çıkışlar engellenmiş durumda. Üniversite içerisinde bulunan sosyal tesislere giriş yasak. Diş Fakültesi Hastanesi'nde randevunuz olsa, hastanız ağır dahi olsa girişiniz yasak.
  • 50 yıllık üniversite son zamanlarda bu tür akılalmaz idari kararlar ile neyi hedefliyor?
  • Bir akademisyenin üniversite yerleşkesinde bulunan konutunda darp edilmesi nedeniyle alınan bu karar bir an önce değiştirilmelidir. Bunun örneği şehir merkezinde bir kişi saldırıya uğrarsa şehri kapatmak gibi olur.
  • İdari beceriksizliklerini yasaklama ile kapatmaya çalışanların asıl hedefinin, başarılarıyla göğsümüzü kabartan Rektör Ahmet Kızılay Hoca'yı zor durumda bırakmak olduğunu düşünüyorum.
  • Aynı şekilde Cumhurbaşkanı tarafından bütün kamu personeli için verilen idari izinler ile esnek çalışma hakkının verilmediği tek kurum, bütün Türkiye'de İnönü Üniversitesi. Maalesef Reisi Cumhur'un sözü üstüne söz söyleyenler de yine aynı idari kadro.
  • Ahmet Hoca'nın akılalmaz bu uygulamalara bir an önce son vereceğine inanıyorum. 

Eh bunları görünce acizane “Bizim de bir kaç kelamımız olsun” istedik. Toplumu yönetenlerin de insan olduğu ve yanlış bir uygulamada bulundukları zaman eleştirilmelerinin tabii olduğunu bilmemiz gerekir. Eleştiri, ama yapıcı eleştiri... İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay'ın başarıları gerçekten de göğsümüzü kabartıyor. Ben de yukarıdaki sözlere şöyle karşılık vermek isterim:

  • İnsanların tamamını memnun etmeniz mümkün değildir. Özellikle iş yapan bir yönetimseniz. Zaten bütün insanları memnun etmek; muhali talep etmek anlamına gelmektedir.
  • İnönü Üniversitesi'nin yeni başlattığı bir uygulamadan dolayı, gürültüler arttı, yaygaralar koptu; medyada sanki büyük bir skandal varmış gibi algı oluşturulmaya çalışıldı…
  • Neymiş efendim, İnönü Üniversitesi'ne girişlerde güvenlik önlemleri biraz daha artmış. Bundan daha doğal, daha tabii ne olabilir ki? Yaklaşık kırk beş bin öğrencinin eğitim gördüğü bir kuruma, el-kol sallayarak girilmesine izin vermek; sorumsuzluğu ta kendisi değil de nedir?
  • Özellikle Diş hastanesine gidenler, yürümemek için hastane tarafını değil de, üniversite tarafından girmek istiyorlar. Böyle bir engelle karşılaşınca, kıyameti koparıyorlar. Halbuki Turgut Özal Tıp Merkeziyle Üniversite arasındaki bariyeri, üniversite tarafına iki yüz metre çekerek, çok kolay bir şekilde hastane tarafından diş fakültesine rahat ulaşım sağlanabilir.

    Selam ve dua ile
    Fiemanillah