dore okulları
Malatya
24 Nisan, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.55
  • EURO
    34.86
  • ALTIN
    2436.6
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    64906.21$

İddia sahibi Gürkan, hesap sorulan biz!...

02 Mart 2021, Salı 09:26



 

-Malatya Büyükşehir belediye başkanı Selahattin Gürkan'ın, gündeme bomba gibi düşen “iddiası” neydi?
-İşimiz habercilik olduğu halde, bizi “neden” suçluyorlar?
-"Muterizler", neden Selahattin Gürkan'a “itiraz” edemezler?
-Günlerdir gazete ve televizyonlarda Malatya'nın adı “neden” zikrediliyor?
-Öznur Çalık, krizi fırsata “nasıl” çeviriyor?
-Öznur Çalık, tankların önünde “ne zaman” durdu?
-Öznur Çalık'ın ismi Malatya'da, ilk defa “ne zaman” duyuldu?
-Yüreğindeki acı yüzüne vurmuş şehit annesi, böyle mi “ziyaret” edilir?
-Derme deresi “ıslah” mı, yoksa “imha” mı ediliyor?
-Nüfus müdürlüklerinde yapılan “ucube” dönüşüme, “kim” izin verdi?
 

İstedikleri kadar orayı burayı arasınlar, istedikleri kadar aba altından sopa göstersinler; doğru bildiğimizden şaşmadan yayın hayatımızı sürdürdük-sürdüreceğiz. Hatırlayacağınız gibi geçtiğimiz hafta Malatya Büyükşehir Belediye Başkanımız sayın Selahattin Gürkan'ın katıldığı bir interaktif sohbetin haberini yapmıştık. “Faizin çocukluğuna babalık yaptık” başlığıyla yayınladığımız söz konusu haberde, Başkan Gürkan, kendisinden önce çok yüksek faizlerle kredi çekildiğini, Cumhurbaşkanının talimatıyla üç banka genel müdürüyle görüştüğünü ve geçmişte çekilen kredilerin faiz oranlarıyla ilgili gerçekleştirilen revizyondan bahsetmişti.

Vay bu haberi yapan sen misin?” diyenlerin bir kısmı şahsen arayarak, bir kısmı da eşini dostunu aratarak, “Murat Çetin ne yapmaya çalışıyor?” babında hesap sormaya kalkıştı. Hal böyle olunca, bir yandan hayret ettim. Diğer yandan da cevap vermeye çalıştım. Selahattin Gürkan öncesi yönetimin yüksek faizlerle borç aldığını söyleyen ben değilim. Bunu bizzat Selahattin Gürkan'ın kendisi söylemiştir. Biz de bunu haber olarak yayınlamışız. Arayanlar ve aratanlar bunu bildikleri halde, şahsıma gösterdikleri tepkiyi anlamlandıramadım. Bu arada ufak bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Devletin dili yazıdır. Bu, yüce dinimizin de emirlerinden biridir. Rabbimiz, “Müdayene” Ayet-i Kerime'sinde bizlere; yazmamızı ve şahitler edinmemizi emreder. Onun için burada her itiraz sahibinin kamuoyuna belge ibraz etmesi lazımdır. Bahusus Selahattin Gürkan'ın gündeme getirdiği borç miktarının aksini ispat edemeyenlerin, itiraz etmeye hakları yoktur. Başta da belirttiğim gibi; doğru ne ise biz onu yazar, onu söyler ve hak bildiğimiz yoldan da geri durmayız. 

ÇALIK, FIRSATI KAÇIRIR MI?.. 

Ülkemizin siyaset sahnesinde, biz Malatyalıların uzunca bir süredir adı anılmaz olmuştu. Ancak son günlerde sıkça anılıyoruz. Sağ olsun, Öznur Çalık ismi anıldıkça “Malatya Milletvekili” sıfatı da anılır oldu. AK Parti MKYK üyesi ve Malatya Milletvekili sayın Öznur Çalık'ı yakinen tanıyan bir kardeşiniz olarak, geçtiğimiz günlerde “Bunun sırrı nedir?” diye soranlar oldu. Acizane cevabım, “Öznur Çalık'ın krizi fırsata çevirmek gibi bir yeteneği var.” şeklindeydi.

Hatırlanacağı üzere, TBMM Genel Kurulu'nda konuşma yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Öznur Çalık'ın HDP'li Pervin Buldan'ı aradığını söylemişti. Bunun üzerine günlerce o gazete senin, bu televizyon benim Öznur Çalık'ı hemen hemen her yerde görür olduk. Tam olayın üstü kapanıp gidecek derken, bir başka telefon görüşmesinin haberi düştü ajanslara. Katıldığı bir televizyon programında sonraki gelişmeleri de aktaran ve tanımadığı bir numaradan arandığını belirten Çalık, arayan kişinin Pervin Buldan olduğunu ve aralarında geçen konuşmayı anlattı. Alın size bir kaç günlük daha malzeme. Bulduğu fırsatlarla PR'ın dibine vuran Öznur Çalık, olayları fırsata çevirmeye devam ediyor. 

MEĞER ÇALIK DA “TANK SAVAR”MIŞ!.. 

Hatırlanacağı üzere, 28 Şubat 1997'de, “Post-modern darbe” denilen vahim bir süreç yaşadık. Üzerinden tamı tamına 24 sene geçti. O günlerde Ankara'da tanklar yürütülmüş ve başta o dönemin hükümeti olmak üzere, dindar-muhafazakar milletimiz büyük baskılara maruz bırakılmıştı. Tesettürlü analarımız, bacılarımız ve evlatlarımız kamu kurumlarından hizmet alamamış, öğrenim görmek isteyenler okullardan uzaklaştırılmıştı. Emniyet eliyle yerlerde sürüklenenlerin fotoğrafları, halen belleğimizdeki tazeliğini koruyor.

28 Şubat sürecinin işlendiği bir televizyon programına katılan Malatya Milletvekili sayın Öznur Çalık'ın da, aslında "Tank savar" olduğunu öğrendik. "Malatya o dönemde darbeciler tarafından pilot il seçilmiştir. Ben o dönemi canlı yaşamış biriyim. O gün başörtülü kızlarımızın sürüklenerek gözaltına alındığına, işyerimin yakınındaki İmam Hatip okulu önünde tankların yürüdüğüne şahit olan ve tankların önünde o ailelerimizle birlikte dimdik durmuş biriyim." diyen Öznur Çalık, maalesef bu kez duvara toslamış gibi görünüyor. 

Şöyle ki; o dönemi ben de yaşayan bir kardeşinizim. O dönemin Malatya'sını da iyi bilirim. Bildiğim kadarıyla Malatya'da tanklar yürütülmemiştir. Ayrıca İmam-hatip Lisesi'nde okuyan kız çocukları da, yerlerde sürüklenmemiştir. Evet, o dönemde gözaltına alınan kızlar vardı. Onlar da İnönü Üniversitesi öğrencileriydi. Onlara destek olanlara dair video görüntüleri, internet sitelerinde halen mevcuttur. O dönemde Öznur Çalık ismini duyan bile yok. Malatya'da Öznur Çalık ismi, ilk olarak 1999'da seçimlerde duyulmuştur. O seçimlerde Doğruyol Partisi'nin, Yusuf Keskin'den sonraki milletvekili adayı idi.

Şimdi soru şu: Hangi ara tanklar yürüdü? Öznur Çalık, o tankların önüne ne zaman dikildi? Ya da Öznur Çalık, bunları neden söylüyor?

Ben bilmiyorum! Bilen varsa beri gelsin. 

Yeri gelmişken “Tank savar” unvanının nereden çıktığıyla ilgili kısa bir bilgi de vermek isterim. “Tank savar” Eski bakanlardan merhum Hasan Celal Güzel'e millet tarafından yapılmış bir yakıştırmadır. Hasan Celal Güzel, 1998'de siyasi tarihe geçen, "...İ. Hakkı Karadayı veya başkaları halkın üzerine kendilerine emanet edilen silahları çevirmek isterlerse, tankların üzerine çıkarım..." sözleriyle cuntaya meydan okumuştu. İşte bu sebeple millet, Hasan Celal Güzel için "Tank savar" unvanı layık görmüştü.

 X_17

ŞEHİT ANNESİ, BÖYLE Mİ ZİYARET EDİLİR? 

Bu paylaşım, Ak Parti Yeşilyurt İlçe Başkan Yardımcısı Erdoğan Zelyurt'a ait sosyal medya hesabından alındı. Soldaki hanımın kim olduğunu bilmiyorum. Ortadaki yaşlı kadın ise, bir şehidin annesi. Şehit annesinin yüreğindeki acı yüzüne vurmuş. Yanındakiler ise mutlu-mesut bir şekilde gülümsüyor. Bu paylaşıma bakıp uzun uzun yorumlar yazılabilir. Lakin ben yorumu siz kıymetli okuyucularıma bırakıyor ve soruyorum: Bir şehit annesi, böyle mi ziyaret edilir? 

FİZİKSEL DÖNÜŞÜM MÜ? ZİHİNSEL DÖNÜŞÜM MÜ? 

Ak Parti iktidarının 18. senesindeyiz. Fiziksel olarak, büyük hizmetlere imza attılar. “Öncekilere nazaran, ülkeyi 100 yıl ileri götürdüler” desek abartmış olmayız. Lakin zihinsel dönüşüm konusunda, aynı şeyi söylemek mümkün değil. Bazı konularda ilerleme olsa da, bunun çok büyük etki yaptığını söylemek zor. Elbette fiziksel olarak yapılan değişiklikler, insanların hayatlarını kolaylaştırdı. Özellikle teknolojik yenilikler, birçok hizmeti ayağımıza getirdi. Birçok konuda çağ atladık. Fakat bütün bu yapılanlar “zihinsel dönüşümü” yeterince sağlayamadı. Bütün yapılanlar, "Paranız varsa yaparsınız, paranız yoksa yapmazsınız" türünden hizmetler. O sebeple fiziksel dönüşümün, zihinsel dönüşüme nazaran çok daha kolay olduğunu düşünüyorum. Çünkü maddi kaynağınız olduktan sonra, istediğiniz her şeyin ve her yerin fiziki yapısını dönüştürmeniz kolay. 18 senede sürekli fiziksel dönüşüm yapan Ak Parti'nin, (Çok gecikmiş de olsa) bundan sonraki dönemde zihinsel dönüşüme ağırlık vermesi gerektiği düşüncesindeyim. 

Bu konuyu yazmama sebep olan iki somut olayı anlatmak isterim.

Birincisi; Battalgazi Belediyesi tarafından yapımı devam eden, Çevreyolu altındaki Derme Deresi Islah Projesi. Derme Deresi dediğime bakmayın, ortada bir dere kalmıyor. Malatya 50-60 yıl önce inşa edilen Kernek Kanalboyu şeklindeki ucube kanallardan asla kurtulamayacak gibi. Dere ıslahı diyerek, suyu 3 tarafı beton olan bir kanalın içine hapsetmek, dere ıslahı olmaz. "Dere Islahı" denilen şey, derenin doğal yapısını bozmadan, doğal akışına karışmadan yapılacak olan düzenlemedir. Ortada bir dere kalmadıktan sonra, sizin yaptığınız şeyin adı ıslah değil, olsa olsa betonlaşmadır. Malatya'da beton kanalların çok kötü örnekleri fazlasıyla var zaten. Yenilerine hiç gerek yok! 

İkinci somut örnek ise; Nüfus müdürlüklerindeki dönüşüm. Nüfus Genel Müdürlüğü, ülke genelinde bütün nüfus müdürlüklerini yeni bir konseptle donatıyor. Malatya'da bu tür bir dönüşüm yapılacak. Birkaç milyon lira harcanarak yapılacak olan bu dönüşümün, hizmet alıcıya nasıl bir katkı sağlayacağı bir tarafa, birçok hizmet binası birkaç yıl sonra yıkılıp yenilenecek. Buralara harcanacak olan inşaat giderleri heba olacak yani. Yıkılacağı bilinen eski binalar için, trilyonlarca lira harcamak hangi aklın ürünüdür? Aklı başında hangi yetkili buna izin verir, anlamış değilim! Hülasa, esas mesele; hizmet almaya gelen insanları çok lüks koltuklarda oturtmak değil, en kısa sürede işini görüp göndermek olmalıdır. 

Dönüşümün yönü sürekli fiziksel olunca, böyle ucubeler de karşımıza çıkıyor.

Yukarıda verdiğim örnekleri çoğaltabiliriz vesselam...

Selam ve dua ile
Fiemanillah